Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.

31 Ağustos 2009

Kumru'nun Gözdesi Erçallar /Bekir AKKAYA

Doğduğumuz yer olmasına rağmen, 1986 yılından bu nedeniyle geldiğimiz ilçem Kumru doyduğumuz yerde oldu görevim yana. Bizim meslekte çevre araştırması bir zorunluluktur. Nerede görev yapıyorsanız oranın tüm yönlerini araştırarak dosyanıza koyma zorunluluğu da vardır. Bundan 20 yıl önce Başlangıçta bu nedenle İlçemiz Kumru'yu her yönüyle ve geniş bir şekilde araştırma niyetimiz zaman zaman Kumru ile ilgili araştırma yazılarını da ortaya çıkardı. Bugün de aynı çalışmaları dünden bugüne yapmaktan hala işin doğrusu büyük bir keyif alıyorum.Erçalları özellikle de İsmet Erçal'ı tanımam yirmi yıl öncesine dayanır. Ya Ya da Düz Oba'nın çayırıdır Kuş Kayası Tepesi "Derviş dervişi tekkede" misali, İsmet Erçal'la buluşmalarımız ve ilk tanışmamız. Ismet Erçalla ilgili 1987 yılında Ordu Haber Gazetesi'nde "Televizyoncuları Peşinden Koşturan Bir

30 Ağustos 2009

Erikçeli'de Sıla-i Rahim Günleri Üzerine /Bekir AKKAYA

25 Temmuz 2009 Cumartesi günü birkaç yıldır yapılan Kumru-Erikçeli Mahallesi “Sıla-i Rahim Günleri” adı altında düzenlenen proğrama bende davetli idim. Birkaç yıldır hiçbir davete katılmadığım halde bu proğrama özellikle katıldım. Önceki yıllarda da gittiğim bu bu proğramla ilgili kısaca bilgi vermek istiyorum.
Yurdun değişik yerlerinde bulunan ve özellikle de İstanbul’da yaşayan birkaç Erikçeli Köylüleri yılda bir kez de olsa köylerinde bir araya gelerek hem eski çocukluk günlerini yaşamak, köylerinde bulunanlarla bir araya gelmek ve görüşmedikleriyle hasret gidermek amacıyla bir proğram yapmayı düşünerek uygulamaya koymuşlar. Bunu son birkaç yıldır uyguluyorlar. İşte 25 Temmuz Cumartesi günü de bu amaçla tüm köylüler Erikçeli İlköğretim Okulu’nun hemen yanında bulunan Erikçeli Merkez Caminin yanında bir araya geldiler.

KUL MUSUNUZ? EFENDİ Mİ? / BEKİR AKKAYA


Bilinç altında kendi ile ilgili bir yer edinmişlik vardır insanlarda. Ya efendidir ya da köle. Bu ikisinin arasındakilerin varlığı ile yokluğu pek önemli değildir.
Bu konumun yan besleyicileri vardır. Bir hedef belirlemiş, birilerini örnek olarak almışsınızdır. Efendi ya da köle olmak için öncesinden yaşanmış hayatlarda size büyük ölçüde yardımcı olur. Çevredekiler yanlış ya da doğru sizi efendi ya da köle olmaya zorlar. Ya da ikisi arasında bulunmaya.
Belli yaşlardan sonra yaşantının doğruluğuna ya da yanlışlığına bakılmaksızın o sizin hayatınız, sizin karakteriniz olur. Sizden doğanlarda nesiller boyu sizi taklit ederek ölene kadar ya köle ya da efendi olarak kalırlar.

RAMAZAN AYI/ YILMAZ ALIR


Efendimiz [s.a v.] min üç aylar yaklaştığında,

^^Allah’ım, bize Recep ve Şaban-ı mübarek kıl ve bizi Ramazana ulaştır ^^ diye dua ettiği,

Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da Cehennem’den kurtuluş olan Ramazan ayına girmiş bulunuyoruz.

Ramazan-ı şerif ayı, Peygamber [s.a.v] efendimizin bildirdiğine göre,

MODERN VE MÜSLÜMANIM / BEKİR AKKAYA

Tam olarak ifade edemediysem de zaman zaman ilimlerine ve takvalarına güvendiklerimle bir yolunu bulup aşağıdaki düşüncelerimi az da olsa paylaşmışımdır. Karşımdakilerin böyle bir kafa karışıklığı ya da rahatsızlıkları olmasa da ben cidden kendi yaşantımdan hep rahatsız olmuşumdur. Net olarak ne kafa karışıklığımı ne de sorduğum sorunun cevabını tahmin edebilmekteyim. Bu yazıdaki olumsuzluklar belki de benle ilgili olup, benim dışımdakiler açısından hiçbir geçerliliği de yoktur. Bu nedenle de yazımın asıl muhatabı yine kendim olup, bir noktada bu yazı kafa karışıklığımı sizinle bu yazı vasıtası ile paylaşmak olacaktır. Hepsi bu kadar.

Cennetin Kestirme Yolu : Gıybat / Bekir AKKAYA

Bundan 36 yıl önce yazdığım notlar elime geçti. O yıllar okuduğum kursta 150 arkadaşla birlikte aynı kovuşu paylaşıyorduk. O yıllarda beraber olduğum arkadaşlarla ilgili kısa kısa notlar tutmuşum. Akıllı, zeki, abdal, kalleş, saf ve ispiyoncu gibi.
Bu yakıştırmalardan ben hangisiyim diye kendime hiç sormamışım. Yine on yıl aradan sonra yatılı okuduğum okulun son sınıfında bulunan üç sınıftaki arkadaşlarla ilgili de aynı notları karalamışım. Hem de fotoğrafları bulunan albümün üzerinde. Bu benim değerlendirmelerimin hiç birinden benim arkadaşlarımın haberi yoktu. O günlerde bunu neden yapmışım bilmiyorum.

El ağzına bakmak../Prof. Dr. Abdullah ÖZBEK

Nasreddin Hoca bir gün ev yaptırmaya karar verir. Hemen uygun bir yere temel eştirir.
Yalnız bu arada, gelip geçenlerin her biri kendince bir şeyler söyler…
-Yahu Hoca! Kapısını şuradan aç… Pencerelerin eni boyu şu kadar olsun… Bacaları oralara koy… Mutfağı şuraya yerleştir… Banyo ve tuvalet şuraya uygun düşer…
Bu “görüş bildirme” işi günlerce devam eder…
Hoca bu yüzden, bir türlü eve başlayamaz. Ama canı iyice sıkılır.
Bu işin yazı var kışı var, ustası var hastası var… Ne olacaksa, bir an önce olmalı…
Bir gün ilân vererek bütün konu komşuyu toplar ve şöyle bir açıklama yapar:
-Komşular! Haberiniz olsun, eve başlıyorum. Şimdi kim ne diyecekse desin!
Hoca burada ne yapıyor?
Aslında bir iş yaparken plânı ve projesi var. Başkalarını dikkate de alıyor. Biliyor ki, akıl akıldan üstündür…
Fakat bu yöntemi uygularken,

27 Ağustos 2009

RAMAZAN AYI/ YILMAZ ALIR

Efendimiz [s.a v.] min üç aylar yaklaştığında,

^^Allah’ım, bize Recep ve Şaban-ı mübarek kıl ve bizi Ramazana ulaştır ^^ diye dua ettiği,

Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da Cehennem’den kurtuluş olan Ramazan ayına girmiş bulunuyoruz.

Ramazan-ı şerif ayı, Peygamber [s.a.v] efendimizin bildirdiğine göre,

BİR DOSTA DAİR/YILMAZ ALIR

Kendisiyle internet vasıtasıyla tanıştım..

Tanışmamıza FİZME.COM sitesi vesile oldu

Benim KUMRU HABER sitesinde yazmamı da kendileri istedi.

İzine gelmesiyle yüz yüze görüşme fırsatı bulduk…

İnsanlar elbisesiyle karşılanır, sohbetiyle uğurlanırmış ya, sohbeti çok hoştu…

BERAT GECESİ/ YILMAZ ALIR

Şaban ayının on beşinci gecesi Berat gecesidir..

Berat sözlükte, bir zorluktan kurtulmak, bağışlanmak ve beri olmak anlamına gelmektedir…

Bu gece, değişik adlarla da anılmaktadır;

Bu geceye, bereketli ve feyizli bir gece olması sebebiyle 'Mübârek';

Kulların günahlarının affolunması ve temize çıkmaları sebebiyle 'Berâet';

FİZME SEVGİSİ/YILMAZ ALIR


Her ülkenin iftihar edeceği,gurur duyacağı bir ili…

Her ilin bir ilçesi..

Her ilçenin de bir beldesi vardır bu manada..

Hiç şüphesiz ki, Fizme Beldesinin de ayrı bir yeri vardır Kumru için..

Bizler için de öyle değil mi..?

Nasıl olmasın ki..

YARGI/YILMAZ ALIR

Açıkça konuşmak gerekirse yargı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından yıpratılıyor.

Yargı kendi ayagına kurşun sıkmış durumda..

Bin beş yüz yargıçla savcının atamalarını belirleyecek olan, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, atamaları tıkadı..

Haziran sonunda çıkması gereken karar hala çıkmadı..

DOGU TÜRKİSTAN / YILMAZ ALIR

Acının ve gözyaşının eksik olmadıgı, Dogu Türkistan Uygur Türkleri’nin tarihine bir göz atacak olursak..

M.Ö. 8. inci asra kadar uzanan tarihiyle…

İskitlere, Hunlara, Göktürklere, Karluk ve Karahan İmparatorluguna beşiklik yapmıştır..,

1 Milyon 824 bin 418 kilometrekarelik yüzölçümüyle..