Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.

29 Mayıs 2013

GELENEKSEL KUMRULULAR PİKNİĞİ 09 HAZİRAN PAZAR GÜNÜ

İSTANBUL’DA

 GELENEKSEL KUMRULULAR PİKNİĞİ


9 HAZİRAN 2013 PAZAR GÜNÜ

KEMERBURGAZ GÖKTÜRK ESENLER BELEDİYESİ PİKNİK ALANINDA
 YAPILACAKTIR.

TÜM KUMRULULARI,KUMRULULAR DOSTLARINI VE KOMŞU VE MİSAFİRLERİNİZLE BİRLİKTE BEKLİYORUZ.


BİRLİK BERABERLİK TANIŞMA VE YARDIMLAŞMANIN SEMBOLÜ OLAN PİKNİĞİMİZDE BULUŞALIM. 

KUMRULULAR DERNEĞİ YÖNETİM KURULU.


27 Mayıs 2013

Korgan İlçesi'ni Tanıyalım/ Şevki Şaban Haciimamoğlu

GeçmişimizYazdıre-Posta
Yazan HİMAMOĞLU   
Perşembe, 27 Eylül 2007
Geçmişte Nasıl Yaşardık?
(Burada yazılanlar 1955 öncesi ve sonraki geçmiş yıllar içindir. Daha eski yıllar araştırıldıktan sonra yazılmaktadır.)
Şimdiki gençler belki bilemezler ama, geçmişteki yaşantılarımız bugünkünden farklı idi.
Evlerin Şekli ve Yapımı:
Evler genellikle iki kat yapılırdı. Alt kat ahır olarak kullanılır, üst katta hane halkı otururdu. Bazı evler ise, tek katlı olup yan tarafı ahır idi. Bu yaşam tarzı kırsal kesimlerde bu gün de devam etmektedir.
Evlerde ağaç malzemesi kullanılırdı. Evlerin büyüklüğü kişinin maddi durumuna göre küçük veya büyük yapılırdı. Bazı evlerde ahır bölümünün bir kısmı taştan yığma yapılırdı. Hayvan gübrelerini atmak için ahıra bir kürek sığacak kadar delik açılırdı. Bu deliğe tömzek denir. Evlerin gövde kısmında kalın tahtalar kullanılırdı. Tahtaların her iki uç tarafına çentik yapılırarak birbirine tutturulurdu. Bazı evlerin dış cephesi kalın çıtalarla dikdörtgen biçiminde duruma göre 30+50 ebadında ufacık pencere tipi gibi yapılır, iç kısım tahtalarla kaplandıktan sonra, dış cephedeki ufacık pencereler ufak taşlarla doldurulur, saman karışımı çamurla sıvanırdı.
Evler, üzeri ağaçtan yarma kiremit büyüklüğünde veya az daha büyük ve geniş tahta parçaları ile örtülürdü. Karaocakların dumanının çıkması için ocağın hizasına küçük bir baca deliği bırakılırdı. O dönemlerde kiremit örtü pek bulunmazdı, bulunsa da maddi bakımdan çoğunluk satın alamazdı. Bundan dolayı yağmur evin içine dolardı.
Evlerin içinde banyo özellikle tuvalette olurdu. Bazı yaşlıların anlattığına göre kimi ahırda banyo yapardı. Bazı evlerde ise banyo odanın birinin içinde gömme dolap biçiminde olurdu.
Tuvaletler (yöresel olarak hela ve kenef denir), evin uygun cephesine çıkıntılı balkon şeklinde yapılır, etrafı tahtalarla örtülürdü. Alt kısmı ise açıktı. Ağaçla döşeli tuvalete üçgen biçiminde bir delik açılır, ihtiyaç bu delikten giderilirdi. Tuvalete giden kişi elinde ibrik götürürdü. İtiyaç giderme anı çok komik olurdu; zira alt taraf açık olduğu için dışkılar zemine

26 Mayıs 2013

ABDİ HOCA VE HAMİT HOCA'NIN FOTOĞRAFLARI


Fizme'de Alimleri Anma Proğramı Haberi ve Bir Yorum /Bekir AKKAYA

Haber :
            Geleneksel hale gelen ve Fizmeli bir grup gönüllülerle Fatsa Yavuz Selim Vakfı işbirliği ile başlatılan ve her yıl  sürdürülen Fizme’de “Alimleri Anma” proğramı bu yıl daha proğramlı ve düzenli bir şekilde icra edilecek.
            Bu yıl Kumru Müftülüğünün de yer alacağı proğram bundan böyle Kumru Müftlüğü ve Fatsa Yavuz Selim Vakfı işbirliği ile gerçekleştirilecek. 
            Aldığımız bilgiye göre proğramda Kumru ve Fizme’de yetişmiş alimler konu edilerek vefat edenlere dualar hayatta olanlara uzun ömürler dilenecek.
            Zengin bir proğram akışı içersinde “Alimlerin Dinimizdeki Yeri ve

23 Mayıs 2013

ŞİİRLERLE ERBAKAN / EKREM ŞEMA

ERBAKAN’IN NASİBİ

Dinin Yıldızı ismi verilmişti Erbakan’a
Şükür, bunu ifade etmek nasip oldu bana,
Kara bulut yıldızların önünü kapatmışken,
Üfleyip parçalamak, nasip oldu Erbakan’a.

İsmini anmak bile yasaklanmıştı, Allah’ın
Yoluna engeller konulmuştu Resulullah’ın.
Çekilin kara bulutlar, yıldızlar buradalar,
Bakın! Diye haykırmak, nasip oldu Erbakan’a.

Her iktidarın şamar oğlanı sayıp vurduğu,
Köpeğin ısırdığı, atın tekme savurduğu,
İnandığı gibi yaşamayı imkansız sanan,
Müslümanı uyartmak, nasip oldu Erbakan’a.

Böyle azim, böyle gayret bir başkasında var mı?
Yaptığı çalışmalar küçük bir ömre sığar mı?
Tek başına yürümeye başladığı bu yola,
Yüzmilyonları katmak, nasip oldu Erbakan’a.

İMKB YBO (MAYIS -2013) _FOTOĞRAF : Bekir AKKAYA


















FOTOĞRAF ÇEKİNME DURUMU (YBO-2013)


Tarakcı Hamit Hoca (Hamit Kısık)- Fotoğraf

BU RESİM İLK KEZ BU SAYFADA YAYINLANDI
Fizme /Karapınar'dan Tarakcı Hamit Hoca (Hamit Kısık)
Kabri Fatsa Mağazalar Başındadır
Fotoğraf : Bekir AKKAYA

ALLAH BELALARINI VERSİN /Bekir AKKAYA


Haklı olduğunuz bir konuda çok kez meramınızı birilerine anlatamazsınız. Anlasada ya anlamazdan gelir ya da sizin bilmediğiniz gizli bir ilişki mevcuttur.
            Eğer gerçekten anlamıyorsa bu durumu anlayışla karşılamak karşınızdakine de fazla ısrarlı olmanın gereği yoktur. Ama anladığı halde anlamazdan gelme ya da yüzde yüz haksız olduğu bilinen birini savunma pozisyonuna girme kabul edilir bir durum değildir.
            Siz konuşmasanız da birileri sizi bir mıntıkaya çekmeye çalışır. Ayrıntılı bir şekilde bildiği bir konuyu size sorar ve cevap bekler. Cevap verince de size karşı üçüncü şahsın konuma girer ve taraf olur. Bu durumda siz adamın beklediği alana girmiş olursunuz. Asıl suçlu orada zaten yoktur ama karşınızdaki aniden onun rolünü çoktan üstlenmiştir bile.
            Benim sık sık “Bilge” olarak tanımladığım biri bana birini sordu. Ben de tek cümle “Allah Belasını Versin” dediğimde aldığım cevap “Lanet Okuma”  ifadesi ile karşılık buldu. Ben de buna karşılık daha da şiddetli lanet okumaya başladım. Daha sonra da kendi kendime
 “ “acaba “bilge” doğru mu söylüyor “ diye düşündüm.
            “Bilge”min ikazlarını zaman zaman her kesimden sık sık duyarım. Her ikazın karşılığında da lanetin dozunu artırırım.
            Benim nefretimi ve lanetimi durduramayacaklarını anlayan bu “akiller” bu kez de üçüncü şahıslara beni başka türlü tanımlama gayreti gösterirler.
            Bilerek ve güya masum bir tavır takınarak sinsice benim söylediklerimi acıyormuş tavrı da sergileyerek kendilerinin de içinde bulunduğu

BEKİR AKKAYA

MERHABA ARKADAŞLAR

20 Mayıs 2013

Baş ağrısı için ilginç çözüm;

Burnumuzun neden 2 deliği var ?
Nefes alırken her iki deliği birden kullanırız. Sağ taraf sıcağı (güneşi), sol taraf soğuğu (ayı) temsil eder.BAŞINIZ AĞRIYORSA sağ burun deliğinizi kapatın 5 dakika süreyle sol burun deliğinizden nefes alın..KENDİNİZİ YORGUN HİSSEDİYORSANIZ sol burun deliğinizi kapatın, sağ burun deliğinizden nefes alın. Zihninizi de açar.
İnanmıyor olabilirsiniz. Çok eski bir doğu kültürüdür. Deneyin, farkı görün.

ALLAH BELALARINI VERSİN /Bekir AKKAYA


Haklı olduğunuz bir konuda çok kez meramınızı birilerine anlatmazsınız. Anlasa da ya anlamazdan gelir ya da sizin bilmediğiniz gizli bir ilişki mevcuttur.
            Eğer gerçekten anlamıyorsa bu durumu anlayışla karşılamak karşınızdakine de fazla ısrarlı olmanın gereği yoktur. Ama anladığı halde anlamazdan gelme ya da yüzde yüz haksız olduğu bilinen birini savunma pozisyonuna girme kabul edilir bir durum değildir.
            Siz konuşmasanız da birileri sizi bir mıntıkaya çekmeye çalışır. Ayrıntılı bir şekilde bildiği bir konuyu size sorar ve cevap bekler. Cevap verince de size karşı üçüncü şahsın konuma girer ve taraf olur. Bu durumda siz adamın beklediği alana girmiş olursunuz. Asıl suçlu orada zaten yoktur ama karşınızdaki aniden onun rolünü çoktan üstlenmiştir bile.
            Benim sık sık “Bilge” olarak tanımladığım biri bana birini sordu. Ben de tek cümle “Allah Belasını Versin” dediğimde aldığım cevap “Lanet Okuma”  olarak karşılık buldu. Ben de buna karşılık daha da şiddetli lanet okumaya başladım. Daha sonra da kendi kendime
 “ “acaba “bilge” doğru mu söylüyor “ diye düşündüm.
            “Bilge”min ikazlarını zaman zaman her kesimden sık sık duyarım. Her ikazın karşılığında da lanetin dozunu artırırım.
            Benim nefretimi ve lanetimi durduramayacaklarını anlayan bu “akiller” bu kez de başkalarına benim gibileri başka türlü tanımla gayreti gösterirler.
            Bilerek benim gibileri yıpratmak ve söylemek istediklerimi hafife düşürerek güya bana acıyormuş tavrı da sergileyerek alaverelerinin açığa çıkmasını önlemek için bilerek bazı cümlelerini sıralarlar. Haktan yanaymış gibi sıvışmanın yolunu tercih ederler. Deşeledikçe -sorguladıkça kendilerinin çukurda boğulacaklarının farkındadırlar. İtibarsızlaşacaklarını anladıkları an kendi foyalarının ortaya çıkmasından korktuklarından aşağıdaki cümlelere başvurarak asıl konuyu geçiştirmeye çalışırlar.
            “Delidir ne yapsa yeridir.”
            “Şu şu sıkıntıları var ondan öyledir.”
            “Ona da çok görmemek lazım.”
            “Sen iyi değilsin, bu konuyu sonra konuşalım.” Oysa konuyu açan kendisidir.
            Zaman zaman bunda başarılı olsalar

18 Mayıs 2013

AYSEL ŞAHİN VEFAT ETTİ


BİR KAÇ YIL ÖNCE KUMRU MEHMET AKİF ERSOY İLKÖĞRETİM OKULU'NDA ÖĞRETMEN VE MÜDÜR YARDIMCILIĞI GÖREVİNDE BULUNAN VE ŞU ANDA ORDU-HAMDULLAH SUPHİ TANRIÖVER ORTA OKULUNDA FEN VE TEKNOLOJİ   ÖĞRETMENİ OLAN HÜSEYİN ŞAHİN'İN EŞİ  AYSEL ŞAHİN HANIM BUGÜN VEFAT ETMİŞTİR.
           CENAZESİ 19 MAYIS 2013 PAZAR GÜNÜ SAMSUN-ATAKUM ŞAHİN CAMİİNDE KILINACAK ÖĞLE NAMAZINDAN SONRA DEFNEDİLECEKTİR.  AYSEL ŞAHİN'E   ALLAH'TAN RAHMET, DEĞERLİ MESLEKDAŞİM HÜSEYİN ŞAHİN'E VE ÖĞRENCİM BETÜL VE KARDEŞİNE VE TÜM AKRABA VE SEVENLERİNE  SABIRLAR DİLİYORUM. MEKANI CENNET OLUR İNŞALLAH. BEKİR AKKAYA / KUMRU