Haber-Yorum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Haber-Yorum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Ocak 2023

Kaymakamımız Mehmet Sarıcan'a Özel Mektup /Kendilerine Allah Rahmet Eylesin!

Kumru kaymakamı iken Sivas/Kangal Kaymakamlığı’na atanan değerli insan Mehmet Sarıcan’a yazdığım bu özel mektuptan hala mahcupluk duyuyorum. 2000 yılında yazdığım bu mektup Kaymakamımız Mehmet Sarıcan’ın eline ulaşsın diye Kumru PTT Müdürlüğüne iadeli taahhütlü olarak tarafımdan imza karşılığı verilmiş ve PTT’den makbuz aldığımı çok iyi hatırlıyorum.

         Kaymakamımız Mehmet Sarıcan’a gönderdiğim  mektup ulaştığında telefonla bana dönmüş ve iki saat benimle konuşmuş ve yazdıklarımın aslını ve ne olduğunu bana aktarmıştır. Konu ettiğim TAKDİRNAME bana da yazılmış olduğunu söylemiş, kendisinin Kumru’dan ayrılmasından sonra Kumru’daki zikrettiği bazı kişiler tarafından verilmeme ihtimalinden söz etmiştir.

         Daha sonraki yıllarda Kumru Kaymakamımız Mehmet Sarıcan vefat etmiş (Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum) ve o gün

20 Ocak 2023

Hakkımda Hakaret İçerikli Bir Yazı /Şimdi Keyif Alma Zamanı.../DOST DEĞİL'den

İlk olmanın ağır sorumluluklarını hep yaşadım. Üzerime vazife olmadığı halde kuruduğum internet sitesi Kumru'da ilkti. Yazdıklarım ve yorumlarımdan menun olanlar binlerce idi. Ama bazen de hiç memnun olmayıp kendi halimce yaptığımı çok ciddiye alarak sataşanlar da yok değildi. Yaptıklarımı bir devlet meselesine bile dönüştüren zübükler vardı. İşte onlardan biri. Hiç değiştirmeden yayımlıyorum.

“Dost idi ama Şimdi Değil” adında bir isimsizden 04.07.2003 tarihinde hakkımda çok ağır bir eleştiri yazısı. Buyurun okuyun!  

Aslında veda yazısı yazdıktan sonra yazmamam gerek, biliyorum ama Yazılanları ya da sataşmaları okuyunca da yazmaktan kendimi alamıyorum.

Zira neresinden tutsam elimde kalıyor. Önce bazı gözlemlerimden bahsedeyim. İsteniyor ki sırf aynı şeyler söylensin. O zaman yapıcı Eleştiri oluyor. Yok, aleyhte bir

Görmedim, Duymadım Diyememenin Keyfini Yaşadım. İşte Bu Dilekçe Çalıştığım Okul Müdürlüğüne Verilmişti..

Öğrenci velilerinden makbuzsuz Para Toplamak suç olduğu halde hep toplanıldı. Ben toplamadığım gibi başta okul müdürleri olmak üzere toplayanları hep rahatsız etttim. İşte Okul Müdürlüğüne yazdığım bir dilekçe. Aynı dilekçeyi bir üst makamlara da ulaştırdım.         Okulunuzun 2/C sınıfını okutan sınıf öğretmeniyim. 17 yıldan bu yana da öğretmenlik yapmaktayım. Mesleğimi, okulumu ve tüm öğrencilerimi de son derece seviyorum. Onlara yardımcı olmak için de her türlü fedakarlığı yapmaya çalışıyor, kendimi yenilemek, öğrencilerime faydalı olmak için de gece gündüz çalışıyorum.

         1999 öğretim yılının sonunda başlayıp, şu anda bazı öğretmenlerce sürdürülen bireysel sınıf düzenleme ve öğrenci velilerinden toplanan 20-30 milyon arasındaki paralar benim öğrencilerimi psikolojik olarak olumsuz yönden etkilemektedir. Aslında ben de velilerimden gönüllü veya gönülsüz para toplaya bilirim. Ancak bir öğretmenin izinsiz olarak hem de makbuzsuz okul idaresinden, ilçe milli eğitim müdürlüğünden ve kaymakamlıktan habersiz nasıl para toplanabileceğini

Böyle Çapsız Adamlar Güya Kitap Çıkartarak Milleti Soyuyorlar!

Bu yaşıma kadar ne ilginç kişilerle tanıştım. Dijital fotoğraf makinalarının olmadığı, bilgi ve belgelerin bulunamadığı zamanlarda binbir emekle bulduğum buluşturduğum bilgi, belge ve fotoğrafları paylaşma adına bir çok insana ulaştırdım.

Onlardan tek arzuladığım şey "kaynak olarak ismimin zikredilmesi oldu." 

Ancak bu kişi ve kişilikler aldıklarını ya da çaldıklarını kitaba dönüştürerek akıllarınca para kazandırdılar. Hele biri varki o hala aynı hırsızlığını ve arsızlığını sürdürüyor. Benim gibilerden aldıklarını ve arakladıklarını hiç bir kaynak belirtmeden sürekli pazarlıyor.

Geçmiş yazışmalarımı karıştırırken elime aşağıdaki yazı geçti. 2000 yılında ilgili şahsa yazdığım bu mektuptan sonra güya kitap çıkardı ve dağıttı. Bütün yazdıklarım ve aşağıdaki gördüğünüz fotoğrafları kendisine teslim

KUMRU’NUN TARİHİ MÖ. 4500 YILINA KADAR GİDİYOR /ÖZEL HABER

 HABERİMİZ SES GETİRDİ /Bekir AKKAYA Özel Haber

İş  Adamı İsmet ERÇAL,ORDU HABER GAZETESİ’nin Mart-1998 tarihli 8. Sayısında Bekir Akkaya’nın Özel röportajında  “KUMRU’NUN BİR MEDENİYETLER VE HAZİNELER ŞEHRİ OLDUĞUNU, KUMRU’DA  YERLEŞMENİN ÇOK ESKİLERE GİTTİĞİNİ” iddia ediyordu. Bu konuda araştırma yapmak için yetkililerden yardım talep ediyordu. Daha sonra aynı iddiaları başka yayın organlarında da sürdürdü.

Bu iddialar daha sonra Kültür Bakanlığı’nca dikkate alındı. 1999 yılında Ordu Müze Müdürü Sayın M. Yücel KUMANDAŞ  Kumru’ya gelerek İsmet ERÇAL’la görüşme yaptıktan sonra, Dr. Cemalettin YAKTI, Öğretmenevi Müdürü Bekir AKKAYA  ve Kumru Kütüphane Müdür Vekili Osman Kasımoğlu ile

birlikte bir ekip oluşturarak Kumru’nun Akçadere (Küşnefak), Ayvalı (Kömerik), Divani Kayabaşısı, Tekke ve Karaağaç gibi yerleşim birimlerini iki gün gezerek  önemli bulgular tespit ederek ilgililere iletilmek üzere bir rapor hazırlandı.

Nihayet geçtiğimiz ay, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eskiçağ Tarihi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Özsait başkanlığında bir bilim adamı ekibi, Kültür Bakanlığından bir temsilci ile Kumru’da ilk kez resmen tarihe ışık tutacak yüzey araştırmaları çalışmalarına başladı. Dr. Cemalettin Yaktı ve Öğretmenevi Müdürü  Bekir AKKAYA ekibe rehberlik ederek 10 gün Kumru’nun köyleri ve yaylaları adım adım tarandı. Ordu Müze Müdürümüz Sayın M. Yücel Kumandaş ve Kütüphane Müdür Vekilimiz Osman Kasımoğlu Çalışmalarda bizzat yer aldı. Kaymakamımız Sayın Mehmet SARICAN çalışmalara her türlü desteği vererek bilimsel çalışmaya maddi ve manevi katkıda bulundu. Ayrıca Sayın Belediye Başkanımız Adil KARAOĞLANOĞLU ekibin çalışmalarına her türlü kolaylığı sağlayarak, yardımlarını hiç esirgemedi.

Araştırmaların sonucunda Kumru ve çevresinde Helenistik ve Roma Çağı dönemlerine ait çok sayıda kalıntılara rastlandı. Ortaçağ ve Tunç Devrine ait yerleşim yerleri tespit edildi. Kumru’nun değişik köylerinde çok sayıda kaya mezarı ve insan eli ile yapılmış mağaralar incelendi ve kayda geçirildi. Birçok Tümülüs keşfedilirken, Yerleşmelerin MÖ. 4500 yıllarına kadar gittiği bilimsel olarak belgelendi. Elde edilen bulgular bir tutanakla Ordu Müze Müdürlüğüne teslim edildi.

                 Bilimsel araştırmaya basının da ilgisi büyüktü. Araştırmaları Türkiye Gazetesi  okuyucularına “KUMRU’DAN TARİH ÇIKTI” başlığı ile duyurdu. Ayrıca gazete Kumru’da yerleşme MÖ. 3-4  bin yıl öncesine kadar gidiyor diye yazdı. Yeni Şafak Gazetesi çalışmaları “ORDUDA ARKEOLOJİK TETKİK” başlığı ile verdi.

Bu arada Kumru Düzoba Yaylası- Kurtalan Mevkiindeki DİLEK TAŞI yerinde incelendi. Taşın bulunduğu alanda yerleşmenin çok eskilere dayandığı ve efsanenin gerçeğe yakın olduğu tespit edildi. Özellikle Efsananin  Fizme ile bağlantısı dikkat çekti. Fizmede yerleşme MÖ. 4500 yıllarına kadar dayandığı bu çalışmada tespit edilmişti.

Bu yılki çalışmalarını tamamlayan bilim adamı ekibi, bu çalışmaların ileriki yıllarda da sürdürüleceğini ifade ettiler.

         Bekir AKKAYA / Ağustos-2000- ORDU HABER GAZETESİ

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

KUMRU’NUN TARİHİ MÖ. 4500 YILINA KADAR GİDİYOR /ÖZEL HABER

 HABERİMİZ SES GETİRDİ /Bekir AKKAYA Özel Haber

İş  Adamı İsmet ERÇAL,ORDU HABER GAZETESİ’nin Mart-1998 tarihli 8. Sayısında Bekir Akkaya’nın Özel röportajında  “KUMRU’NUN BİR MEDENİYETLER VE HAZİNELER ŞEHRİ OLDUĞUNU, KUMRU’DA  YERLEŞMENİN ÇOK ESKİLERE GİTTİĞİNİ” iddia ediyordu. Bu konuda araştırma yapmak için yetkililerden yardım talep ediyordu. Daha sonra aynı iddiaları başka yayın organlarında da sürdürdü.

Bu iddialar daha sonra Kültür Bakanlığı’nca dikkate alındı. 1999 yılında Ordu Müze Müdürü Sayın M. Yücel KUMANDAŞ  Kumru’ya gelerek İsmet ERÇAL’la görüşme yaptıktan sonra, Dr. Cemalettin YAKTI, Öğretmenevi Müdürü Bekir AKKAYA  ve Kumru Kütüphane Müdür Vekili Osman Kasımoğlu ile

18 Ocak 2023

Kumru'da birşeyler oluyor / Bekir AKKAYA

Siz siz olun Kumru’yu görmeden sakın Azrail’e teslim olmayın. Hakikaten Kumru, güzel, şirin ve tarihi bir ilçe. Bugüne kadar tarihi diyemiyorduk. Ancak son araştırmalar Kumru’da yerleşmenin MÖ. 4500 yılına kadar uzandığını gösterdi.

         Geçen ay Fatsa’da yapılan, Fatsa’nın da aralarında bulunduğu  “FATSA VE ÇEVRE İLÇELER KALKINMA KURULTAYI’n da  7 ilçeden birisi de Kumru idi. Kumru’nun da yetkilileri,  Kumru’nun da problemlerini gözler önüne serdi. Bunun Kumru için güzel bir adım olduğunu düşünüyoruz. Belki de diğer ilçeler Kumru kadar içlerine kapanık değildirler. Bizim gözlemlerimizden şunu söyleye biliriz. Kumrunun ne iş adamı, ne politikacısı, ne de kurum amirleri bu tür toplantılara alışık değil. Kurultaya iştirak eden Kumruluların ifadelerinden biz

bunu çıkardık. En azından neyin nasıl istenildiğini, insanların nasıl bir araya gelebildiklerini  diğer ilçelerden görebilmek bile büyük başarı. Kurultaya katılan diğer ilçelerdeki bayan katılımcılar, bir Kumrulu olarak beni utandırdı. Bizler Kumrulu olarak çok kaderciyiz. Veya birileri tarafından sürekli pasifize ediliyoruz. Bilmem yanılıyor muyum?

         Karadenizliler olarak Yayla şenlikleri kervanına artık Kumrulular da katıldılar. Düz Oba Yayla şenliklerinin bu yıl 9.su  yapıldı. Ericek Yaylası Şenliğinin birincisi. En azından insanların değişik bir mekanda bu tür yerlere gitmeleri çok güzel. İnsanlar moral buluyorlar. Piknik yapıyorlar. Bunları görmezden gelmek mümkün değil. Ancak Bu tür etkinliklerin İlçeye kazandırdığını sormadan da geçemeyiz. Yayla turizmi, ilçemize kalıcı olarak ne kazandırıyor? Hangi kültürü tanıtıyoruz? Kumrulu olarak neyimizle tanıtılmak istiyoruz? Hangi ses sanatcımızı veya hangi insanımızı yetiştirip ilgili şenliklerde tanıtımını yapıyoruz? Şenliklerden sonra yaylalarımızın etkisi yörede var mı, yok mu?

         Kumru’da bu konuda hiçbir çalışma yok. Kırk Pınarlarda baş pehlivan olmuş Sayın Davut Yımaz’ın ismini internet sahifelerinden okumak mümkün ama, Kumru’da tanıtmak sanki mümkün değil. Bireysel olarak üç beş kişi bir şeyler yapmak için bir araya gelse söylenmedik söz bırakılmıyor. Şimalevimiz vardı dayanamadı, Kardelen Gazetemiz vardı ilgisizlikten son buldu.

         Bunun böyle gitmeyeceği son zamanlarda her Kumrulu için anlaşılmaya başlandı. Ve böyle gitmez de. İşte Fatsa’da yapılan kurultay, veya Kumru’da yaşanan son gelişmeler. Kumrulu soruyor artık. Kumrulu iyi ile kötüyü ayırt etmeye başladı artık.  Aslında üç beş hokkabaz iyi numara yapıyor. Bu hokkabazlardan biri giderse belki de Kumrulu kurtulur. Aslında bizde de suç var. Kendi yöremiz insanını basite alıyoruz. Belki de ana düğüm burası. Niçin Kumrulu hep, kendi yetişdirdiklerine tosun olarak bakıyor bir türlü anlamış değilim. Sürekli yabancı hayranlığı, gerçek değerine değer vermeme son derece fazla. Cezasını da maddi ve manevi olarak sürekli çektiği halde. Belki de duygusallıklarımız çok fazla.

         Bundan bazıları hoşlanmayacak ama, yine de biz duyuralım. Kumruda son zamanlarda dernekleşme konuşuluyor. Kumruyu sevenler bir araya gelmenin yollarını arıyorlar. Bazı faaliyetlerde bulunmak istiyorlar. Gün yüzüne çıkmamış veya çıkartılmak istenmeyen değerlerin ortaya çıkması için faaliyet yapmak isteyen çok sayıda Kumrulu var. Sıkıntı bir araya gelememe. Bunu bilen bazı uyanıklar, al gülüm, ver gülümle bizleri uyutuyorlar. Kumrunun yetiştirdiği insan değerini de kültürel değerini de aşağılayarak, psikolojik baskı yaparak yetişkinlerimizi yıpratmaya çalışıyorlar. Ancak görünen bir gerçek var ki, hepsi öyle veya böyle çarpılıyorlar.

         Kumrunun bir tarih hazinesi olduğu bilim adamlarınca artık ispatlandı. Bizim de aralarında bulunduğumuz bir ekip Kumruyu 10 gün adım adım araştırdı. Yerleşmenin tarihi MÖ. 4500 yıllarına kadar gidiyor. Bir çok kaya mezarı tespit edildi. Ayrıca tarihe ışık tutacak yazılı bir taş parçası Ayvalı ‘da bulundu. İncelenmek üzere Ordu Müzesine teslim edildi. Roma, ortaçağ ve Tunç devrine ait çok sayıda yerleşim yeri tespit edildi.   Bu Kumruda yapılan ilk ciddi araştırma. Yetkililer incelemelerin devam edeceğini söylüyorlar. Bu gibi çalışmalar Kumru için çok önem arz ediyor.

         Bana göre işin en ilginç yanı, bu tarihi mezarların ve yerleşim yerlerinin, birileri tarafından biliniyor olması. Anlatılana göre, kendilerini defineci diye adlandıran insanlar gece-gündüz buralarda çalışıyorlarmış. Kaya mezarları kırılmış, tahrip edilmiş. Topraklar beş katlı apartman derinliğinde kazılmış. Bu tür kazı çalışmaları geceleri yapılıyormuş. Bu insanların ellerinde bir harita olduğu söyleniliyor.

         Bu çalışmada bana göre bir başka ilginç yön, insanların tarihi eserlere karşı ve tarihe karşı çok bilinçsiz olmaları. Kendilerini okumuş zannedenlerden büyük bir kısmı bile, bu çalışmaları basite alabiliyor. İnsanlar her şeyde olduğu gibi, bu alanlara da maddi gözle bakıyor. Dolayısıyla para olmayan yerde de pek insan bulunmuyor.

         Kumrunun en şansız yönü yeterince tanıtımının yapılmaması. Bu duruma da bir el atmak gerekiyor. Gönüllü el atanlara fırsat verilmediği gibi, yapılanlar da istismar ediliyor. İstismarcılar, ya kendilerini ön plana çıkarmak için uğraş veriyor, ya da para kazanma yollarını deniyor. Bu tür davranışların sonucu,  olanlar,  Kumruya, sana, bana yani hepimize ve geleceğimize oluyor.  Beceriksizlerin uyanıkları, törenlerle birbirlerini en ufak bir iş için ödüllendiriyor. Bizim zavallı Kumrulu ise olup biten numaraları yutuyor ve hayranlıkla izliyor.

         Birkaç günlüğüne de olsa gezip görmek için seyahata çıktım. İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde Mali Müşavir Mustafa Çaya, Avukat Hakan Çetik, Kuyumcu Ovagim Zeki ve Gazeteci İlhan Tinci ve Gümrük Bakanlığında çalışan Şube Müdürü Abdurrahman Özbek gibi Kumruyu seven binlerce Kumrulu var . Ve onların her birisi Kumrulu sevdalısı.  Kumruya bir şeyler yapmanın çapası içindeler. . Gösterdikleri yakın ilgiden dolayı kendilerine özellikle teşekkür ederim. Bizim gibi düşünenler çok fazla. Yeter ki  var olan gücümüze inanalım.

         Kumrunun fedakar insanlara ihtiyacı var. Oysa kazanmanın da yolu yatırımdan geçer. Bencillik insanın kendini de bir gün gelir bitirir. Eğer bencil ruhlular çoğunlukta olsa, bırakın Kumruyu, dünya da bile yaşanmaz. Mücadele iyi ile kötü arasında hayat var olduğu süre devam edecektir. Pes etmek yok öyle. İnanıyorum ki, doğrular eninde sonunda kazanacaktır.

         Hepinize güzel günler efendim.......................

                                                                                       Bekir AKKAYA         

                                                                                     KUMRU. 03.08.200

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Kumru'da birşeyler oluyor / Bekir AKKAYA

Siz siz olun Kumru’yu görmeden sakın Azrail’e teslim olmayın. Hakikaten Kumru, güzel, şirin ve tarihi bir ilçe. Bugüne kadar tarihi diyemiyorduk. Ancak son araştırmalar Kumru’da yerleşmenin MÖ. 4500 yılına kadar uzandığını gösterdi.

         Geçen ay Fatsa’da yapılan, Fatsa’nın da aralarında bulunduğu  “FATSA VE ÇEVRE İLÇELER KALKINMA KURULTAYI’n da  7 ilçeden birisi de Kumru idi. Kumru’nun da yetkilileri,  Kumru’nun da problemlerini gözler önüne serdi. Bunun Kumru için güzel bir adım olduğunu düşünüyoruz. Belki de diğer ilçeler Kumru kadar içlerine kapanık değildirler. Bizim gözlemlerimizden şunu söyleye biliriz. Kumrunun ne iş adamı, ne politikacısı, ne de kurum amirleri bu tür toplantılara alışık değil. Kurultaya iştirak eden Kumruluların ifadelerinden biz

Halk Güç- Dilek Taşına Koşuyor ! (Özel Haber)

Kumru – Düzoba Yaylası – Kurtalan Mevkiinde bulunan, yöre halkının “ GÜÇ –DİLEK TAŞI “ diye adlandırdıkları, efsanevi taş, yurdun bir çok yerinden gelen vatandaşlar tarafından ziyaretçi akınına uğruyor. Bir süre önce Kumru Erecek Yaylasında yapılan şenliklerde ve Düz oba Yaylasındaki şenliklerde  70 yaşındaki dedeler güreşmek isteyerek, güreş öncesi güç taşına oturarak, güç aldıklarını söylemişler ve güreşte gençlere oranla büyük başarı göstermişlerdi. Her iki şenliklerde yapılan dedeler güreşi yazılı ve görsel basında defalarca gösterilmişti.

         Daha çok yöre halkınca ziyaret edilen taşın gücü ve cinselliği artırdığına inanılıyor. Ayrıca taşa oturanlar her türlü dileklerinin de yerine geldiğini ifade ediyorlar.

         Yöre halkınca dilden dile anlatılan taşın ilginç bir efsanesi var. Taşın en ilginç özelliği ise taşa değişik yönlerden bakıldığında, çıplak bir kadının tüm vücudunun her alanını göre bilmek mümkün. Ayrıca taş modern bir koltuk olarak ta kullanıla biliyor. Taşı ilk olarak

1997 yılında tüm okuyucularına fotoğrafı ile birlikte Gazeteniz Ordu Haber duyurmuştu.

         Erecek ve Düz oba şenliklerine kadar daha çok gizli olarak ziyaret edilen taş, şimdilerde günün her saatinde ziyaretçi akınına uğruyor. Yöre halkı, bu yoğun ilgiden dolayı son derece rahatsız. Halk, taşın zarar görmesinden korkuyorlar. Yetkililerce taşın korunma altına alınmasını isteyen yöre halkı “ gerekirse kendimiz bekçi tutar taşımıza sahip çıkarız, taş bizim için ekmek su kadar önemli, her başımız daralsa fayda görüyoruz” diyorlar.

         Halk taşa o kadar önem veriyorlar ki, hükümet üyelerinin her birinin taşa oturmaları halinde “enflasyonun da geçim sıkıntısının da birden yok olacağını”söyleyenler bile çok fazla. Taşın profesörlerce de incelendiğini söyleyen yöre halkı, çocuğu olmayan bir çok ailenin taşa oturduktan sonra çocuklarının olduklarını ifade ediyorlar. Evlenemeyen, münasip birini bulamayan bir çok kız ve oğlanın bu taşa oturduktan sonra kısa zamanda gül gibi aileye kavuştuklarını, bunların bir çoklarının çocukları olduğunu, bu yüzden de taşı sık sık ziyaret ettiklerini vurguluyorlar.

         Kısacası Kumru’da bulunan taş,  belki de ümitlerini yetirenlerin, geçinemeyenlerin, şansı yaver gitmeyenlerin, ayrılma noktasında olanların, işi bozulanların şon şansı. Falcıların, muskacıların iyi pirim yaptığı günümüzde bu taşa oturmakta büyük fayda olduğuna artık bizde inanıyoruz. Hiç olmazsa taşa oturmak parayla değil. Bizden söylemesi. Gerisi size kalmış.................

                                                                                                        KUMRU

                                                                                                  Bekir AKKAYA

                                                                                                         23.08.2000                               

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Halk Güç- Dilek Taşına Koşuyor ! (Özel Haber)

Kumru – Düzoba Yaylası – Kurtalan Mevkiinde bulunan, yöre halkının “ GÜÇ –DİLEK TAŞI “ diye adlandırdıkları, efsanevi taş, yurdun bir çok yerinden gelen vatandaşlar tarafından ziyaretçi akınına uğruyor. Bir süre önce Kumru Erecek Yaylasında yapılan şenliklerde ve Düz oba Yaylasındaki şenliklerde  70 yaşındaki dedeler güreşmek isteyerek, güreş öncesi güç taşına oturarak, güç aldıklarını söylemişler ve güreşte gençlere oranla büyük başarı göstermişlerdi. Her iki şenliklerde yapılan dedeler güreşi yazılı ve görsel basında defalarca gösterilmişti.

         Daha çok yöre halkınca ziyaret edilen taşın gücü ve cinselliği artırdığına inanılıyor. Ayrıca taşa oturanlar her türlü dileklerinin de yerine geldiğini ifade ediyorlar.

         Yöre halkınca dilden dile anlatılan taşın ilginç bir efsanesi var. Taşın en ilginç özelliği ise taşa değişik yönlerden bakıldığında, çıplak bir kadının tüm vücudunun her alanını göre bilmek mümkün. Ayrıca taş modern bir koltuk olarak ta kullanıla biliyor. Taşı ilk olarak

17 Ocak 2023

Çalarken Kimin Dinlediğini Umursama /Bekir AKKAYA / Karadeniz FLAŞ HABER Gazetesi / Şubat 2001

Karadeniz Flaş Haber Gazetesi'nde İlk Yazım (Şubat -2001) 

Sözün önemi hakkında herkesin  bir kanaati vardır.  “Söz gümüşse sukut altındır” diyen atalarımız sözün önemini, özellikle de faydası olmayan sözden susmanın daha önemli olduğunu vurgulamışlardır. Publis Syrus “ Konuştuğuma çok kere pişman oldum, fakat sustuğuma asla!” diyerek sözün ve susmanın önemini belirtmiştir. Konuşmada yapılan hata “affedersiniz” veya “ağzımdan kaçtı” kelimeleri ile düzeltile bilir. Bir noktada hatayı düzeltme imkanınız mevcuttur. En azından geleceğe yönelik olarak bir belge bırakmaz, yine sözle hatayı düzeltme fırsatınız her zaman mevcuttur.

         İş yazı ile ifade etmeye gelince bu daha da önem kazanır. Zaman zaman insan yazdıklarına da pişman olabilir. Çoğu kez bu pişmanlık, konuşmadan duyulan pişmanlıktan bedeli daha ağırdır. “Ağzımdan kaçtı” denile bilir de “kalemimden

kaçtı” denilemez. Her ne kadar “tekzip” durumu söz konusu olsa da, atılan bir iftiranın kolay kolay bugün ve gelecekte telafisi çok zordur.

         Söz ve yazı , susmak veya yazmamak.  Her ikisi de insanlar üzerinde etkileri çok olan, yazı ise geleceğe ışık tuta bilecek bir kayıt veya belge. Tarihe not düşmek için kalemin yeri sözden çok fazla ve çok önemli. Nasıl tarih yazı ile başlıyor ise, bugünü de geleceğe yazı ile taşımak mümkündür.  Ve yazılan her satırı çok yönlü olarak düşünüp, bugün için önemsiz gibi görünen her satır, belkide gelecek için çok önem arz ede bilir. Yazanların buna dikkat etmeleri çok önemli bir husustur.

         Schumann “ Çalarken seni kimin dinlediğini umursama” diyor.  Söz doğru ve gerçekse ve faydası kesinse söylemek gerekir. Aynı şey yazı içinde geçerlidir. Hak ve hakikati açık olarak beyan etmek her vicdan sahibinin insanlık görevidir. “Haksızlığın karşısında susan dilsiz şeytandır” diyen Hazreti Muhammet,  bunu en güzel bir şekilde ifade etmektedir. Susmak ya da yazmamak, elde olduğu halde tarihe ışık tutmamak bugün için vebalse gelecek için daha da büyük bir vebaldir.

         Valery: “ Her şey bir duraklama ile başlar” diyor. Her sessizliğin arkasında büyük gürültüler olur.  Sakinlik büyük olayların olacağına işaret eder. Güneşin doğmasına yakın sahte ve zifiri bir karanlık oluşur. Çok geçmeden güneş doğar ve her taraf aydınlığa kavuşur. Gecenin üçünde herkes yataklarında uyurken ve sokaklar insanı ürpertecek kadar sakinken bir yer sarsıntısı olabilir.  Ve herkes alışa geldiği yolsuzluk ve sahtekarlıkları büyük bir gönül rahatlığı ile yaparken bir anda adaletin eline düşer. O sessizliktir sahtekarlıkları açığa çıkaran.

         Bulunduğumuz bölge sessiz ve sakin bir bölge. Bir sessizlik hakim her yerde ve her insanda. Yolların yapılmaması veya yapılmamasına itiraz etmeyen vatandaşlar. Telefonlar köylerde olmamasına rağmen kimse de bir ses selek yok. Samsun ilinden sonra sadece yollara baksanız Karadeniz’e geldiğinizi anlaya biliyorsunuz. Ama ala bildiğine bir sessizlik var. Bütün bölgede herkes her şeye razı. Valery :” HER ŞEY BİR DURAKLAMA İLE BAŞLAR” diyor.  Belki de bu sessizlik hayırlı şeylerin başlayacağına işaret.

         Bölgemizde bir çok eksiklik var. Bir anda bunların telafisi de mümkün değil.  Bölgede var olan sessizliğe bakarak çok yakında eksikliklerin giderileceğine ben inanıyorum. Çünkü diğer bölgelerde var olan imkanlar bu bölgede neden olmasın? Eğer bölgeler arasında olmaması gereken farklı bir yatırım ve hizmet söz konusu ise bunu aklı selim bu ülkenin insanları mutlaka telafi edeceklerdir. Ancak bu noktada bu bölge insanları olarak, bölgemiz için ne yapıyoruz? En fazla irdelenmesi gereken konu bu. Hepimiz biliyoruz ki, bizim bölgenin de var politikacıları, parti temsilcileri,  millet vekilleri, bürokratları, yazarları, gazetecileri ve yetişmiş insanları. Burada mahalli gazetecilere büyük iş düşmektedir.

         Yeni Asır, Ege Bölgesinin önemli bir gazetesidir. Diğer bölgelerde böyle bir bölge gazetesi olup olmadığını ben bilmiyorum. Ancak Karadeniz Bölgesi’nde ciddi bir bölge gazetesi mevcut değil. Var olanlar ise hakkı ile bölgenin sorunlarına ve halkın problemlerine eğilemiyorlar. Bir çok ilçenin  kendi gazetesi bile yok. Oysa gazete halkın gözü kulağıdır.

         Sorunlarımız çok fazla. Sorunlarımızı iletecek, sıkıntılarımıza tercüman olacak, haklının yanında yer alabilecek bir gazeteye ihtiyaç var. Eğilmeden, bükülmeden, kimseye yaranma düşüncesi olmadan bir gazeteye büyük ihtiyaç var. Sadece bölge ve bölge insanına tercüman olacak, onların ihtiyaçlarını ve sıkıntılarını önce halkına sonra yetkililere iletecek bir gazete.

         Elinizdeki bu gazete bu amaçla yayın hayatına başlamıştır. Bir bölge insanı olarak “ duraksamaları” az da olsa hararete dönüştüreceğine inandığımız bu gazete tüm bölgeye hayırlara vesile olmasını temenni eder, bu düşünce ile yola çıkan gazeteci arkadaşlara başarılar dileriz. 

     Bekir Akkaya / Karadeniz FLAŞ HABER Gazetesi / Şubat 2001

                                                                                       

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Çalarken Kimin Dinlediğini Umursama /Bekir AKKAYA / Karadeniz FLAŞ HABER Gazetesi / Şubat 2001

Karadeniz Flaş Haber Gazetesi'nde İlk Yazım (Şubat -2001) 

Sözün önemi hakkında herkesin  bir kanaati vardır.  “Söz gümüşse sukut altındır” diyen atalarımız sözün önemini, özellikle de faydası olmayan sözden susmanın daha önemli olduğunu vurgulamışlardır. Publis Syrus “ Konuştuğuma çok kere pişman oldum, fakat sustuğuma asla!” diyerek sözün ve susmanın önemini belirtmiştir. Konuşmada yapılan hata “affedersiniz” veya “ağzımdan kaçtı” kelimeleri ile düzeltile bilir. Bir noktada hatayı düzeltme imkanınız mevcuttur. En azından geleceğe yönelik olarak bir belge bırakmaz, yine sözle hatayı düzeltme fırsatınız her zaman mevcuttur.

         İş yazı ile ifade etmeye gelince bu daha da önem kazanır. Zaman zaman insan yazdıklarına da pişman olabilir. Çoğu kez bu pişmanlık, konuşmadan duyulan pişmanlıktan bedeli daha ağırdır. “Ağzımdan kaçtı” denile bilir de “kalemimden

Fizmeliler Derneği Kurulmasına Yönelik Davetiye (1999)

            Sayın ..............................................................


Bildiğiniz gibi Fizme, gerek nüfusu, tarihi ve yetişmiş beyin gücü ile İlçemiz Kumru’nun en önemli bir köyüdür. İki belde belediyesi, bir köyü ve sayısız mahallesi bulunmaktadır. Geçmişten bu güne kadar iki dini bayramda halkın bir araya gelerek kutladığı güzel bir geleneği mevcuttur. Yine Fizme topraklarında büyük alimlerin mezarları bulunmaktadır. Abdi Hoca, Hamit Hoce ve Abdullahi mekki Hazretleri gibi büyük alimler yetiştirmiştir.

            İstatistiki bilgilere göre en fazla okur yazarlık oranı Fizmededir. Gerek Kumruda ve gerekse Yurt genelinde çok önemli mevki ve makamda bulunan yetişmiş insanları bulunmaktadır.

            Ancak günümüzde bu tür etkenler kendi başına veya bireysel olarak bir anlam ifade etmemektedir. Anlamlı ve aktif durum için günümüzde insanların birlik ve beraberlik içersinde, ortak amaçlar doğrultusunda çalışmaları, güçlerini birleştirmeleri ile mümkün olmaktadır.

            Bu amaçla Fizmelinin bugün ve gelecekte maddi ve manevi olarak bugününü ve geleceğini olumlu bir şekilde etkileyeceğine inandığımız “FİZME KÜLTÜR DAYANIŞMA VE GÜZELLEŞTİRME DERNEĞİ” nin kurulmasının çok faydalı olduğuna inanmaktayız. Sizde böyle bir derneğin kurulmasının faydalı olduğunu düşünüyorsanız görüş ve düşüncelerinizi bildirmek, kurulma aşamasında bizlerinde bir katkısı olsun arzu ediyorsanız en azından birlikte bir çay içmek maksadıyla 15/02/1999 tarihinde  saat 19:00'da  KINALILAR ÇAY BAHÇESİ’ne sizleri de davet ediyoruz.

            Saygılarımızla. 02.02.1999

          Abdul Hamit Abacı   Halis Anduz   Mehmet Bilgü   Bekir Akkaya
          Kuyumcu                   Esnaf                   Eczacı              Öğretmen

 

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Fizmeliler Derneği Kurulmasına Yönelik Davetiye (1999)

            Sayın ..............................................................


Bildiğiniz gibi Fizme, gerek nüfusu, tarihi ve yetişmiş beyin gücü ile İlçemiz Kumru’nun en önemli bir köyüdür. İki belde belediyesi, bir köyü ve sayısız mahallesi bulunmaktadır. Geçmişten bu güne kadar iki dini bayramda halkın bir araya gelerek kutladığı güzel bir geleneği mevcuttur. Yine Fizme topraklarında büyük alimlerin mezarları bulunmaktadır. Abdi Hoca, Hamit Hoce ve Abdullahi mekki Hazretleri gibi büyük alimler yetiştirmiştir.

            İstatistiki bilgilere göre en fazla okur yazarlık oranı Fizmededir. Gerek Kumruda ve gerekse Yurt genelinde çok önemli mevki ve makamda bulunan yetişmiş insanları bulunmaktadır.

            Ancak günümüzde bu tür etkenler kendi başına veya bireysel olarak bir anlam ifade etmemektedir. Anlamlı ve aktif durum için günümüzde insanların birlik ve beraberlik içersinde, ortak amaçlar doğrultusunda çalışmaları, güçlerini birleştirmeleri ile mümkün olmaktadır.

            Bu amaçla Fizmelinin bugün ve gelecekte maddi ve manevi olarak bugününü ve geleceğini olumlu bir şekilde etkileyeceğine inandığımız “FİZME KÜLTÜR DAYANIŞMA VE GÜZELLEŞTİRME DERNEĞİ” nin kurulmasının çok faydalı olduğuna inanmaktayız. Sizde böyle bir derneğin kurulmasının faydalı olduğunu düşünüyorsanız görüş ve düşüncelerinizi bildirmek, kurulma aşamasında bizlerinde bir katkısı olsun arzu ediyorsanız en azından birlikte bir çay içmek maksadıyla 15/02/1999 tarihinde  saat 19:00'da  KINALILAR ÇAY BAHÇESİ’ne sizleri de davet ediyoruz.

            Saygılarımızla. 02.02.1999

          Abdul Hamit Abacı   Halis Anduz   Mehmet Bilgü   Bekir Akkaya
          Kuyumcu                   Esnaf                   Eczacı              Öğretmen

 

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

14 Ocak 2023

Kumru Amblemi - Bekir Akkaya Çalışması

Kumru ile ilgili hayal ettiğim...
Çalışmalarımdan....


.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Kumru Amblemi - Bekir Akkaya Çalışması

Kumru ile ilgili hayal ettiğim...
Çalışmalarımdan....


.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

9 Ocak 2023

Oğlum Akif'in Sünnet Düğün Davetiyesi (2000)



.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Oğlum Akif'in Sünnet Düğün Davetiyesi (2000)



.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

ORDU MİLLET VEKİLİ EYÜP FATSA’NIN ORDU HABER GAZETESİNE YAPTIĞI ÖZEL SÖYLEŞİ (2000)

ORDU MİLLET VEKİLİ EYÜP FATSA’NIN ORDU HABER GAZETESİNE YAPTIĞI ÖZEL SÖYLEŞİ

 

    NOT : Bu röportaj Ordu Haber Gazetsinde Rıza Razı imzası ile yayınlanmıştır.

 

    Rıza RAZI : Fatsa Kurultayı ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyim. Bu kurultay katılan  yedi ilçeye ne getirebilir veya iler ki yıllarda bu kurultaya katılan ilçeler, Fatsa tarafından mağdur duruma düşebilir mi. Bu konuda görüşleriniz nelerdir?

 

              Eyüp FATSA  :  Demokratik toplamlarda kurultaylar çok önemlidir. Kendi yöremiz hakkında konuşacak olursak mesela, Mesudiye kurultayları

ORDU MİLLET VEKİLİ EYÜP FATSA’NIN ORDU HABER GAZETESİNE YAPTIĞI ÖZEL SÖYLEŞİ (2000)

ORDU MİLLET VEKİLİ EYÜP FATSA’NIN ORDU HABER GAZETESİNE YAPTIĞI ÖZEL SÖYLEŞİ

 

    NOT : Bu röportaj Ordu Haber Gazetsinde Rıza Razı imzası ile yayınlanmıştır.