Kaymakamımız Mehmet Sarıcan’a gönderdiğim mektup ulaştığında telefonla bana dönmüş ve
iki saat benimle konuşmuş ve yazdıklarımın aslını ve ne olduğunu bana aktarmıştır.
Konu ettiğim TAKDİRNAME bana da yazılmış olduğunu söylemiş, kendisinin Kumru’dan
ayrılmasından sonra Kumru’daki zikrettiği bazı kişiler tarafından verilmeme
ihtimalinden söz etmiştir.
Daha sonraki yıllarda Kumru Kaymakamımız Mehmet Sarıcan vefat etmiş (Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum) ve o gün
Kumru Kaymakamlığında çalışan işgüzarlar da çoktan yerlerin ayrılmış ya emekli olmuşlar ya da vefat etmişlerdir. Ama hiç birisi Kumru’da uzun süre kalmamışlardır. Şu anda emekliyim ve o günlerde kendime ne büyük bir dert
oluşturmuşum ki emin olun gülüyorum. Sonraki yıllarda o kadar takdirname ve
teşekkür aldım. Bugün hiçbir değerinin olmadığını anlayabiliyorum. Ama
ilginçtir ki, memurlukta bunlar hep dert edinilir ve her ödüllendirmelerin hiç
dedi kodusu bitmez. Bugünde öyledir ve gelecekte böyle olmaya devam edecektir.
O günkü ruh halimi ortaya koyan bu mektup bir ibretlik
olarak blog sayfamda yer alsın istedim. Bugün bu yazdıklarımı inanın utanarak okuyorum
ve hiçbir cümlesine katılmıyorum. İşte o ibretlik mektubum…
Not : Mektupta geçen isimler vardı. Onların bir kısmını sildim. Birkaçını ise sadece baş harflerini kullandım. 23 yıl önce yazılmış bu mektubum benim için hiçbir anlam ifade etmiyor. Bekir AKKAYA
Sayın Kaymakam Mehmet SARICAN’a Özel Mektup,
Aslında bu yazıya nasıl başlamam
gerektiğini ben de bilmiyorum. Niçin yazdığımı da. Faydasını ve zararını da hiç
hesap etmedim. Sadece bu yazı benim içimi dökmek, kendimi vicdanen rahatlatmak
için yazılmışta olabilir. Ancak bu yazıya sebep olan ise sizlerin giderayak
TAKDİRNAME dağıtmanız olduğunu belirtmek ve açık olarak benim niçin almadığımı
sorgulamak için yazılmış olduğunu söylemek istiyorum.
Kumru’dan bir şey
sorarsanız gündemde TAKDİRNAME var. Kimler aldı, kimler alamadı. Alanlar
sizleri anlatmak ve övmekle bitiremiyorlar. Alamayanların tepkilerini ise
sizler tahmin edebilirsiniz. Ancak alanlardan hak edipte alanlar her zamanki
duruşlarında bulunuyorlar. Hak etmeden alanlar ise çerçeveleterek duvarlarına
astılar bile. Alanlar çalışkanlıkları ile yine alanlar tarafından örnek
gösteriliyor, alamayanlar ise her zaman olduğu gibi beceriksizler diye zan
altında bırakılıyor. TAKDİRNAME sayısı çok fazla olunca da kimin iyi kimin kötü
olduğu pek anlaşılamıyor.
Sayın Kaymakamım,
TAKDİRNAME olayı
Kumruda yeni değil. Şahsen ben defalarca listeler düzenlenerek herkes kendi
TAKDİRNAMESİNİ yazdığı halde takdirnamelerin el altından dağıtıldığına şahit
bir insanım. Düşünün bir kere adam kendi takdirnamesini kendisi yazıyor, sonra
da onu duvara asarak öğünüyor, onunla çalıştığını ifade ediyor. Hayatımda bir
teşekkür aldım. Oda kapı kilitlendi. Sonrada teşekkür yazıldı ve bana kimseye
söyleme denilerek verildi. Verilme tarihi ise, hani size ben öğretmen evi ile
ilgili bir fatura getirmiştim. Adam kendine devletin parası ile sigara almıştı.
Ve ben o teşekkürü onun yüzüne fırlattım. Daha doğrusu bu işe ben yabancı değilim. Ancak benim
zoruma giden şey 50’nin üstünde TAKDİR dağıtılacak. Ve bu TAKDİRLİKLERİN
içersinde ben yokum. Kumru’da bana soruyorlar, “Sen almadın mı?” “Almadım”
desem de kimseyi inandıramıyorum.
Sayın Kaymakamım,
İşte burada
karşılaştırma yapıyorum. Ben nerede yanlış yaptım diye. Bu TAKDİRNAMELER hakkı
ile verildiyse ben nerede yanlış yaptım diye soruyorum. Ancak soruya da cevap
veremiyorum. V e düşünüyorum. Geçmiş ve şu andaki durumumla, sizin takdirname
verdiklerinizi kendimle karşılaştırıyorum. Ne kadar hesap kitap yapsam bir
sonuca varamıyorum.
Öyleleri var ki, sizlerin
karşısında yaka iliklemekten ve numaradan başka hiçbir becerileri yok. Öyleleri
var ki, asli vazifelerini tamamen ihmal edip, he hı ile işi idare edenler.
Anlamadım. Nasıl oluyor da, sınıfta çekirdek yeyip yaz 500’e kadar diyen
öğretmen takdir alıyor, bize bir şey yok.
Diyeceksiniz
ki, Sen öğretmenevinden kaçtın. Peki usulsüzlüklere göz mü yumsaydım. Öğretmenevinin
parasını ………….’a mı yedirseydim. Ben sizin yanınıza defalarca geldim.
Anlamadığım işte burası, ……………….. takdir alıyor, bize yok.
Sayın
Kaymakamım,
Sınıfıma
gelmediniz. Keşke gelseydiniz. Ya okula. Asıl eğitim öğretimle ilgilenenler
takdir almıyor, numara yapanlar takdirlik. Siz okullarda 7.8. sınıflarda okuma
yazma bilmeyenlerin olduğunu her halde bilirsiniz. İşte benimde anlamadığım
konu, Çalışanlara bir şey yok, numara yapanlar takdirlik.
Aslında bazı
şeyleri anlıyorum. Bazı dengeleri de. Bulunduğunuz yerlerdeki psikolojik
sebepleri de. Ancak 60’ın içinde bizde olabilirdik diye düşünüyorum. Ben bir
şey söyleyeyim, aslında benim gibilere takdir vermenin bir çok gerekçeleri de
var. Mesela ben defalarca Kumru dışında ödül aldım. Unutulmamak niyeti varsa
şahsen ben onu en iyi Kumru şartlarında yapan birisiyim.
Siz beni çok
iyi bilen birisisiniz diye düşünüyorum. Ve sizi ben de çok iyi tanıyan
birisiyim. Mesela ZK benim çocukluk
arkadaşım. Ve can arkadaşım. Mesela Bir EF okul arkadaşım. Mesela bir MA okul
arkadaşım. Size bunlar yakın insanlar. İşin garibi bana da her zaman gelen ve
misafirim olan insanlar. Dolayısıyla size yakın olmasam da bunlar vasıtasıyla
da olsa sizleri çok yakından tanıyan bir öğretmenim. Bu dostluklar belki sizin
için bitse de benim için ölüme kadar devam edecek. Ve bu arkadaşlarla hep ben
beraber olacağım.
Sayın Kaymakamım,
Hakikaten ben
takdiri hak etmedim mi?
Okulda sınıfım mükemmel.
Sınıfımla yani öğrencilerimle sizin takdir verdiklerinizle her zaman yarışmaya
hazırım. Bunun dışında Çok kez ve defalarca sizlerle röportaj yaptım. V e defalarca
sizin vasıtanızla ilçemiz Kumruyu tanıttım. Ve defalarca gerek kaymakamlığı ve
gerekse diğer kurumları tanıttım, haber yaptım.
Bizzat size ve kaymakamlığa
verdiğim fotoğrafların bedelleri ne oldu. Ya sahifelerce kaymakamlığın adına
bana yazdırdığınız yazılar. Y a kütüphane için Ankara’da renkli fotoğrafları
kim çektirip getirdiydi?
Kurultayda
Fatsa’da sergilenen fotoğraflar kimindi? Yazı olarak hazırladığım bilgi ve
belgeler. Bunların hiç birisi parasız yapılmamıştı. Peki ücret verdiniz mi? Ya
da oraya buraya kaymakamlık adına gönderdiğiniz benim için yol parası mı
verdiniz? Kutlamalarda çekilen fotoğraflar için bir fotoğraf filmi mi aldınız?
Yüzey araştırması diye hem de tatilimde
benim 20 günüme haciz koyarak Kumru İlçesi ve kaymakamlık adına
görevlendirmeniz. Ya kütüphaneye alınan fotoğrafların bedelleri.
Kaymakamlığın panosuna bir
çok yazılar asıyordunuz. Peki o yazıların altında kimin imzası vardı?
Beni haber yap diye kuruma çağırmanız ve
sayamayacağım kadar görevimin dışında iş ve işlemler. Bunların ücretini
vermediğiniz bana bir TAKDİRNAMEYİ çok gördünüz.
Sayın
Kaymakamım,
Burada çok
şeyler yazmak mümkün, İleride bir vesile ile bu değerlendirmeleri bir yerlerde
yaparım. Bunlardan haberiniz olur veya olmaz bilemiyorum. Ancak bana “takdirname
aldın mı” diyenler almadım diyorum. Kimseyi de inandıramıyorum. Benim merak
ettiğim bana takdir yazıldı da bana ulaştırılmadı mı, yoksa ben alacak konumda
değil miyim?
Ben kendimin takdire laik
olduğuna inanıyorum. Ve yaptıklarımı da takdir edilsin diye yapan biri değilim.
Ancak bir sünnet yaptım bu sünnet merasiminde sadece ve sadece siz yoktunuz.
Sebebini hala merak ediyorum. Benim gibi birileri için sizlerinde rahatsız
olmanızı arzu etmem.
Eğer görevim
olmadığı halde bana yaptırdığınız bir şey varsa, ve resmi görevimde takdiri hak
ettiysem ve verilmediyse dolayısıyla hakkım kaldıysa ve ben de takdiri hak etme
konumu varsa ve siz de bana vermediyseniz kesinlikle sizlere hakkımı helal
etmiyorum.
Bu vesile ile hayatınız boyu mutluluklar ve
görevinizde başarılar dilerim.
Bu yazı düşünülerek yazılmış bir yazı olmayıp, özel
bir mektup olarak yazılmıştır
SAYGILARIMLA..............16.11.2000
Bekir
AKKAYA
Öğretmen
TELEFON : EV
: …………………
“ CEP : 0……………….
email : bekirakkaya@yahoo.com
Ismail Cosar - Kaside
YanıtlaSil