Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.

8 Aralık 2007

Aptallığın İlacı Yok-1/Bekir AKKAYA

Konumumuz nedeniyle siyaset ve ticaret gibi yazılar yazma lüksümüz yok. Bizde bu nedenle daha çok insan ve insan ilişkileri üzerine yazmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla bizde Beydeba’nın Kelile ve Dimne’si gibi hayvanlar üzerinden anlayanlara ya da anlamak isteyenlerle düşüncelerimizi paylaşmaya çalışıyoruz. Apdallar haricinde her söz ya da cümleden herkes yaşadığı hayat için olumlu ya da olumsuz mesajlar alacak, ya takdir edecek ya da eleştirecektir. Her iki durumda da insan kendisi için bir mesaj çıkaracaktır.

Yeni Şafak Gazetesinde Ali Bayramoğlu Kurban Bayramının ikinci gününde “Abdallığın Temel Altı Yasası” başlıklı siyasetten uzak ve bayramlık bir yazı kaleme aldı. Esas yazının muhatapları bundan da bir şey anlamayacağını bildiğim halde bu yazının bazı bölümlerini sizlerle paylaşmanın güzel olacağını düşünüyorum.

“Hayat dediğimiz şey aslında bir yanıyla etrafınızdaki insanlardan, insan ilişkilerinden oluşur. Kimi insan münzevi karakterlidir. İnsanlarla ilişki

Bağımsız Haberciler Derneği Başkanlığına/İSTANBUL

Bağımsız Haberciler Derneği Başkanlığına

İSTANBUL



Yeni kurulmuş olmasına rağmen çalışmalarınızı takdirle karşılıyorum. Çok arzu etmeme rağmen aranızda bulunamadığımdan dolayı son derece üzgünüm. Başta İlhan Tinci ve Cemal Bilge olmak üzere tüm Dernekte görev alanlara başarılar diliyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum…

Bekir AKKAYA

Kumru Öğretmenevi Müdürü

www.kumru.org Editörü

Karadeniz Haber Postası Gazetesi Köşe Yazarı

28.03.2006

İsmet Erçal'ın Zaman Tüneli Kitabı Takdim Yazısı / Bekir AKKAYA


TAKDİM

"C. Sandburg :- "Şiir, karada yaşayan ve havada uçmak isteyen bir deniz hayvanının günlüğüdür."derken. İlhan Berk ise "Ustalık kazanılır; ama çocuk olmak yitirilirse, şiirin büyük damarlarından biri yok olur." İfadesini kullanır.
İnsan gerçekle hayal arasında gidip gelir. Gerçek gönülden, hayal gönülsüzlükten oluşur. Gönüle yaklaşıldıkça özede yakınlık başlar. Öz ise bakidir.
Herkese ölüm kaçınılmazdır. Özde ise ölüm yoktur. Gerçeğin öz olduğunu kabul edenler ölseler de öze dönüşün başı ve yeni bir doğuş olduğunu bilirler. Özde zaten dünyaya doğmakla var olmamıştır. Öz vardır ve ölümsüzdür.
İlerinin ilerisi olduğu gibi, gerinin de gerisi vardır. Bu iki arada en çok dolaşanlar ise şairler ve şair ruhlulardır.
Öze yaklaşıldıkça sözcükler

İsimsiz Müfessire Son Cevap!/ Bekir AKKAYA

Geçen hafta , uzun bir mesajla ilgili görüşlerimi belirtmiştim. “Hayırdır İnşallah” yazısı üzerine bir müfessir efendi “haset” kelimesine takılmış ve hasetle ilgili ne kadar ayet varsa bir bir sıralamış desteksiz bir şekilde ayetleri tefsire kalkışmıştı. Önceki yazımda ben bu müfessir efendiye göndermelerde bulunmuş, kendilerine yararlı olur düşüncesi ile bazı çelişkililerini ve açık hatalarını belirtmeye çalışmıştım. İlk yazıdaki çelişkileri bu hafta bitirmeye çalışacağımı da yazımın sonunda ifade etmiştim. Yine eynı mantık ve büyük ihtimal resmi bir ip numarası ile müfessir efendi on sayfalık bir yazıyı bir kitaptan aynen alarak, kes-kopyala-yapıştır yöntemiyle göndermeyi sürdürmüştür. Öncekinden farklı bu kez kulağını çeken prof’un adını kaynak olarak belirtmiş, güya ikazımızı yerine getirmiştir. Müfessir Efendi hala uykudan uyanmamış olsa da, bu tür yazıların binlercesinin bir “tık”kadar internet ortamında herkese yakın olduğunun hala farkında değildir. Kim bilir belki de ilerde bana araklayarak gönderdiği yazıları “ben eser yazdım” diyerek

Hayırdır İnşallah!/ Bekir AKKAYA


Gıpta ettiklerinin geçtiği çemberden kendide geçmiş olmasına rağmen bir türlü istediği sonuca ulaşamadığını düşündü. Zaman zaman çevresinde hem de yüzüne karşı içinden geçenleri yüzüne söyleyenler olsa da onların yanlış düşünce içersinde bulunduğunu, kendinin mükemmelinde ötesinde dört dörtlük bir yapı içersinde bulunduğunu düşünerek koltuğa emin bir şekilde oturdu.

Eğitimse eğitim, kariyerse kariyer, deneyimse deneyim, tecrübeyse tecrübe. Kendinde neler yoktu ki.

Birden kendini rahatsız eden simalar gözünün önünden geçti. Oysa onlardan çok fazlalıkları olmasına rağmen, kendinden söz edilmemesine bayağı içerlendi. Üstelik uzmanlık bir alanı bile mevcuttu. Buna rağmen kendinin dikkate alınmaması çok zoruna gidiyordu.

Kendi kendine " çekemiyorlar beni" dedi.

Kredisiz Bir Hayat Tercihimdir!/ARŞİV


Kredi kartı ile alış verişin tarihi çok yakınlara dayanır. Büyüklerimiz bu kart meselesine zaten kanuni bir çözüm getirecekler. Benim gibiler açısından ne bir sıkıntı ne de bir çözüm gerekli. Selamın bile ücretsiz verilmediği bugünlerde, bunun hala farkında olmayanlara hangi kanuni düzenleme yapılırsa yapılsın bir yararı olacağına ben inanmıyorum. Günlük ve anlık keyfin peşinde olup yarını hiç hesap etmeyenler ya da bir adım öncesini kestiremeyenlere ne yapılabilir ki?
Daha önceden bu kart işi olmasa da kredi kullanma olayı mevcuttu zaten. Ama yerinde ve zamanında kullanılmayan krediler insanlara yarardan çok hep zarar getirmiştir.
Ben kredi kartını zorunlu olmayınca hiç kullanmam. Benim bu alışkanlığım ta çocukluğuma kadar gider. Zorunlu olmadıktan sonra hiçbir kredimi harcamadım şükrolsun. Ve belki de benim en büyük sermayem kullanmadığım kredilerdir.
Kart işi basit iştir. Yasal bir mevzuat koyulur ortaya, belirli kredisi olmayanlara da verilmez ilgili bedava alış-veriş kartı, ne kimse intihar eder,

Acilde, Beş Gün Beş Gece!/ARŞİV

Bir çok kitapta kıyamet sahneleri anlatılırken "Mahşer anında hiç bir kimse, hiç bir kimseye yardım edemeyecek ve her kes kendi başının çaresine bakacak" ifadeleri sık sık tekrarlanır. Bu cümleyi yüzlerce kez okuduğum halde gözlerimi yumar fakat bir türlü canlandıramaz ve yaşadıklarımla ilişkilendirir ne anlama geldiğini anladığımı zannederdim. Ve anlamadığı Samsun Tıp Fakültesi Acil bölümünde beş gün beş gece kaldığımda farkına vardım. Büyük ihtimal büyük hastanelerin bu bölümleri 24 saat aralıksız bu şekildedir. Allah kimseyi düşürmesin ama ölümlü insan için son çare olarak sevenleri tarafından ulaştırılan bir yer hastanelerin acil bölümleri.
Siz bulunduğunuz yerlerde sağlık ve sıhhatiniz olduğu sürece gerek olumlu veya olumsuz durumlardayken buralarda emin olun aralıksız bir can pazarı yaşanıyor. Hastalar sedyelerde taşınırken hasta yakınları bütün yıkılmışlıkları

Görmemişin Bir Oğlu Olmuş!/ARŞİV

Her dönem ve her çağda insan manzaraları aynı. Uzay çağı ya da bilmem ne çağı diye geçmiş yılları tasnife kalkışsak ta kendini aşamamışlık ya da bilinçlenememe her dönem insanları için geçerli bir durum. Mesela 15'inci yüzyıl sonlarında yaşayan Kazak Abdal bugün aramızda yaşasaydı "Ormanda Büyüyen Adam Azgını" şiirini acaba nasıl kaleme alırdı?

Benim tahminim Türk Dil Kurumu Sözlüğüne bakar bazı kelimeleri değiştirse de, Avrupa uyum yasalarını göz önünde bulundurarak düşünce özgürlüğünü de sonuna kadar zorlayarak daha da sert bir üslup kullanırdı. 450 yıl önce yazılan bu şiiri siz çevrelerinize uyarlarsanız enteresan sonuç

Fatsa Öğretmen Evi Fatsa'ya Yakışmış/ Bekir AKKAYA

1992 yılında Kumru'nun Demircili Mahallesinde görev yaparken daha önceden tanıştığım ve o yıllar Kumru Öğretmen evi Müdürü olarak görev yapan Hacı Hüseyin Sana bana bir teklif getirdi. Dedi ki " Kumru Öğretmen Evinde bir müdür yardımcısı ihtiyacı bulunmaktadır. Benimle birlikte öğretmen evinde çalışmak ister misin? Enine boyuna düşündükten sonra ben bu teklife "evet" dedim. Uzun süre Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığım Kumru Öğretmen evinde, Hacı Hüseyin Sana'nın görevden ayrılmasının ardından 1999 yılına kadar Kumru Öğretmen evinde müdür olar görev yaptım. 1999 yılında kendi isteğimle öğretmen evinden ayrılarak okuluma geri döndüm. Şu anda ise İki yıldan bu yana tekrar Kumru Öğretmen evi Müdürü olarak görevimi sürdürmekteyim.
Kumru Öğretmen evi, Kumru Belediyesi ikinci katında 240 metre kare bir alanda hizmet vermekte olup bu haliyle 2 odada 10 yatağı bulunmaktadır. Zaman zaman bu 10 yatak ihtiyacı karşılayamamakta çok kez yarın Kumru'ya