Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.

21 Ekim 2009

Bilinçli olmaya var mısınız? /Prof. Dr. Abdullah ÖZBEK

Toplumda bir şeylerin ters gittiğinden söz edenler, bunun düzeltilmesi için “halkın bilinçlenmesi” gerektiğini söylüyor… Ama bunun nasıl olacağı konusunda pek kafa yoran yok…
Diyelim ki, yolsuzluğun ve uyuşturucunun önlenmesi konusunda insanlar bilinçlendirilecek… Nasıl olacak bu iş?
Burada öncelikle, insanın iki temel gücü olan “fayda ve zarar” duygusu harekete geçirilmelidir. Çünkü insan yaratılış itibariyle, faydalı gördüğü şeye yönelir; zararlı gördüğünden de kaçınır.
Şimdi soralım…
Yolsuzluktan kim zarar görür?

29 Eylül 2009

AŞK-I MUHABBET VE VEFA / METİN PİLE

Hani bir söz vardır. Gönül, ne kahve ister, ne kahvehane, gönül sohbet ister kahve bahane.Aşk-ı muhabbet, etmek dostlarla, yarenlik yapmak, anayla babayla, sevgili ile. Sevgiliye muştular sunmak. Uzaklardan sımsıcak aşk-ı muhabbetle. Dertleşmek, uzakları yakın etmek. Ucu yanık nameler düzmek yare. Bunlar için eskiden mektup yazılırmış, hasret kokan, özlem dolu, mektuplar. Gönül nameleri yazıya dökülürmüş, siyah zümrüt gibi mürekkep taneleri ile. Şimdi ders kitaplarında kaldı, bu edebi mektuplar. Ankesörlü telefon, cep telefonu derken interneti tanıdık. Gönlümüz dostlarla muhabbet istiyor. Mektup ta, telefon da internet de

Akılsız başın cezası / Prof. Dr. Abdullah ÖZBEK

Sağ bacağı kökünden kesilmiş. Parmaklarının çoğunun yerinde yeller esiyor. Yatağa mahkûm…
Kalkıp oturmasına, ihtiyaçlarını görmesi için lavabo, tuvalet ve banyoya gitmesine, akülü arabasına binmesine kim yardımcı oluyor, dersiniz?
Kim olacak?
Genelde hanımı…
Bir dokun, bin ah işit!
Derdi dağlardan ağır. Evin bütün yükü onun sırtında… Öyle ya, onca çocukları doğur, büyüt; bağı bahçeyi ekip dik… Sadece dişi kuş değil, erkek kuş da ol… Kışta kıyamette sırtında odun taşı… Sırf ocağını tüttürmek için…
Ya kocası?

8 Eylül 2009

MERHABA/LALE TÜRKOĞLU

Üç aydır yazılarıma ara verdim.

Her yıl haziran ayında çıktığım tatil çok uzun görünse de yine çarçabuk geçti.

Atalarımız “Tebdil-i mekanda ferahlık vardır” demişler. Biraz tatil sarhoşu olsam da iyi oldu benim için. Aslında eşe dosta da kapımız açıktı.

Yirmi yıldır gittiğim Mersin - Erdemli Limonlu’ da bulunan sıradan bir deniz evi bizimki. Hem Limonlu’ nun denizi başka yerlere benzemiyor. Temiz, düzgün, sıcak. En az yılda beş
– altı ay mevsimi oluyor, Akdeniz’in. Kışın yorgunluğunu ilk günlerde üzerimden atmaya çalıştım. Uzun yıllar aynı yere gittiğim için eş, dost çok.

7 Eylül 2009

Hem vali hem adam olunur mu?Prof. Dr. Abdullah ÖZBEK

Binlerce yıl içersinde oluşmuş önemli değerlerimiz vardır. Bunlar ayni zamanda, bizim eğitim felsefemizin, yani insan yetiştirme amacımızın temelini oluşturur.
İşte bir tanesi…
Adam olmak!
Adam olmak, “önce insan olmak” demektir…
Bunun halk arasında dolaşan şöyle bir hikâyesi de vardır:
Bir zamanlar bir baba oğluna, bazı hareketlerinden dolayı, “Bu gidişle sen adam olamazsın” dermiş.
Bu söz oğlunun içine öyle işlemiş ki… Ne yapıp yapıp babasını utandırmak için geceli gündüzlü çalışarak bir beldeye, halkın bildiği cinsten bir vali olmuş…

31 Ağustos 2009

Kumru'nun Gözdesi Erçallar /Bekir AKKAYA

Doğduğumuz yer olmasına rağmen, 1986 yılından bu nedeniyle geldiğimiz ilçem Kumru doyduğumuz yerde oldu görevim yana. Bizim meslekte çevre araştırması bir zorunluluktur. Nerede görev yapıyorsanız oranın tüm yönlerini araştırarak dosyanıza koyma zorunluluğu da vardır. Bundan 20 yıl önce Başlangıçta bu nedenle İlçemiz Kumru'yu her yönüyle ve geniş bir şekilde araştırma niyetimiz zaman zaman Kumru ile ilgili araştırma yazılarını da ortaya çıkardı. Bugün de aynı çalışmaları dünden bugüne yapmaktan hala işin doğrusu büyük bir keyif alıyorum.Erçalları özellikle de İsmet Erçal'ı tanımam yirmi yıl öncesine dayanır. Ya Ya da Düz Oba'nın çayırıdır Kuş Kayası Tepesi "Derviş dervişi tekkede" misali, İsmet Erçal'la buluşmalarımız ve ilk tanışmamız. Ismet Erçalla ilgili 1987 yılında Ordu Haber Gazetesi'nde "Televizyoncuları Peşinden Koşturan Bir

30 Ağustos 2009

Erikçeli'de Sıla-i Rahim Günleri Üzerine /Bekir AKKAYA

25 Temmuz 2009 Cumartesi günü birkaç yıldır yapılan Kumru-Erikçeli Mahallesi “Sıla-i Rahim Günleri” adı altında düzenlenen proğrama bende davetli idim. Birkaç yıldır hiçbir davete katılmadığım halde bu proğrama özellikle katıldım. Önceki yıllarda da gittiğim bu bu proğramla ilgili kısaca bilgi vermek istiyorum.
Yurdun değişik yerlerinde bulunan ve özellikle de İstanbul’da yaşayan birkaç Erikçeli Köylüleri yılda bir kez de olsa köylerinde bir araya gelerek hem eski çocukluk günlerini yaşamak, köylerinde bulunanlarla bir araya gelmek ve görüşmedikleriyle hasret gidermek amacıyla bir proğram yapmayı düşünerek uygulamaya koymuşlar. Bunu son birkaç yıldır uyguluyorlar. İşte 25 Temmuz Cumartesi günü de bu amaçla tüm köylüler Erikçeli İlköğretim Okulu’nun hemen yanında bulunan Erikçeli Merkez Caminin yanında bir araya geldiler.

KUL MUSUNUZ? EFENDİ Mİ? / BEKİR AKKAYA


Bilinç altında kendi ile ilgili bir yer edinmişlik vardır insanlarda. Ya efendidir ya da köle. Bu ikisinin arasındakilerin varlığı ile yokluğu pek önemli değildir.
Bu konumun yan besleyicileri vardır. Bir hedef belirlemiş, birilerini örnek olarak almışsınızdır. Efendi ya da köle olmak için öncesinden yaşanmış hayatlarda size büyük ölçüde yardımcı olur. Çevredekiler yanlış ya da doğru sizi efendi ya da köle olmaya zorlar. Ya da ikisi arasında bulunmaya.
Belli yaşlardan sonra yaşantının doğruluğuna ya da yanlışlığına bakılmaksızın o sizin hayatınız, sizin karakteriniz olur. Sizden doğanlarda nesiller boyu sizi taklit ederek ölene kadar ya köle ya da efendi olarak kalırlar.

RAMAZAN AYI/ YILMAZ ALIR


Efendimiz [s.a v.] min üç aylar yaklaştığında,

^^Allah’ım, bize Recep ve Şaban-ı mübarek kıl ve bizi Ramazana ulaştır ^^ diye dua ettiği,

Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da Cehennem’den kurtuluş olan Ramazan ayına girmiş bulunuyoruz.

Ramazan-ı şerif ayı, Peygamber [s.a.v] efendimizin bildirdiğine göre,