31 Mart 2012

İYİ Kİ SENDİKA ÜYESİ DEĞİLİM/BEKİR AKKAYA

araf Gazetesinin 13 Mart 2012 tarihli sayısında Ahmet Altan “Benim Cici Öğretmenlerim” başlığında bir yazı kaleme aldı.
            Ahmet Altan yazısında kendi meslektaşlarının kendisine “gazetecilik dersi” verdiklerini ifade ederek onlarla  kendi arasındaki farkı çok belirgin bir şekilde ifade etmiş.
            Ahmet Altan yazının bir bölümünde : “ Benim bu yeni öğretmenlerimin çoğunu tanırım, severim de, aralarından kalem sahibi, edebiyata yatkın olan biri “benim ağırlığımı kaybettiğimi” yazmış, ona küçük bir anekdot anlatayım; bir gün Necip Fazıl babama,
“Çetinciğim” demiş, “ben düşmem, niye biliyor musun çünkü ben yerde oturuyorum”.
            Ben ağırlığımı kaybetmem çünkü bir ağırlığım yoktur, hiç olmadı, hiç olmayacak, ağırlığı olan adamlardan da pek hoşlanmam, ben hafifliği severim.
            Bana akıl öğretenlerin bir ağırlığı olduğunu görüyorum, uzaktan bakıldığında, boyunlarına asılmış bir zincirin ağırlığını taşıyorlar, o ağırlıktan dolayı başları öne eğiliyormuş gibi görünüyorlar”.
            *************
            Bugün 15 Mart 2012 Perşembe.
            Bir grup “Benim de Cici Öğretmenlerim” bizlere ders vermeye gelmiş. Sakın eğitim öğretim noktasında çocuklara yönelik bir ders olduğunu düşünmeyin. Bu cici öğretmenlerimiz sendikal bazda sayıların önemine vurgu yaparak güçlü olmanın faydalarını izah etmek için yollara koyulmuş. Sağ olsunlar hayli de istifade ettik!!!
            Her iki cümlenin arasına sıkıştırdığı mağduriyet edebiyatının arasına “benim kardeşim filanın danışmanıdır” ya da “filan üyelerimizi şöyle makamlara getirdik” derin analizlerini, bilgi ve  tecrübelerini (!) bize aktaran cici öğretmenlerimize bir sendikasız olarak sordum.
            1997 yılında (28 Şubat) sayınız kaçtı?    
            Cevap : Ben o zaman öğrenciydim.
            Sordum: “ Mevcut iktidar olmasa durumunuz ne olur?
            Cevap : “ Ak Parti bizden sonra kuruldu. Ve bu partiyle hiçbir bağımız yoktur “
            Sordum: Siyaset ve Ticaret Durumu Ne halde?
            Cevap : Bal tutan parmağını yalar. Biz topluca “Evet” dedik.
            Sordum: Neden 2002’den sonra üyenizin sayısı arttı?
            Cevap: Bir makama yükselmek ya da bir yerden bir yere tayin olmak isteyenler mutlaka bize üye olmak için gelirler. Biz de gelene git demeyiz. Ve üye sayımız her gün artıyor.
            Sordum : Akif İnan’dan ne haber?
            Cevap : Biz onu tanımak. O geçmişte kaldı. Şartlar değişti.
            İşte dedim “Siz ne zaman Akif İnan’ı okursunuz, ben o zaman sendika üyesi olurum belki” dedim.
            Bize ders vermeye gelen cici öğretmenimin son cümlesi şöyle oldu “İnşallah Başına Bir Şey Gelmez.”
            “Beni tehdit mi ediyorsun” cümleme karşılık,
            Mihmandar Cici öğretmen açıklık getirdi. “Senin sendikayı eleştirmen ya sürgün edilmene ya da sana soruşturma açılmasına  neden olur demek istedi” açıklamasından sonra “VALLAHİ DE  BİLLAHİ DE TEHDİT ETMEDİ” dedi ve güle güle yollandılar…
            Cici öğretmenlerimin derin analizlerine ve açıklamalarına bayıldım doğrusu!!! Ankara havasında şişirilmiş siyaset ve ticaret havası bu kış ayında bana baya iyi geldi.
            Değerli mihmandar birikimli sendikacı yıllar önce aldığım kararın doğru olduğunu gösterdi.
            İYİ Kİ SENDİKA ÜYESİ DEĞİLİM.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...