Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.

31 Mart 2022

Geleceğin Hocaları İcazetlerini Kumrulu Hayırseverin Elinden Aldı

Kumrulu Hayırsever Kemal Apa Hocalarla...
Üsküdar/Ümraniye’de bulunan ve yurt içi ve yurt dışından çok sayıda öğrenciye eğitim hizmeti veren Muhammed-ül Emin Kültür ve Eğitim Vakfı 23 Mart 2022 Pazar günü 36 öğrencinin hoca olma eğitimlerini tamamlamaları nedeniyle icazet merasimi düzenledi.

Çok sayıda seçkin hoca ve davetlinin katıldığı proğramda 10 öğrenci Kıraat, 10 Öğrenci Arapça ve 16 öğrenci de Hafızlık eğitimlerini tamamlayarak hocalarının


ellerinden diploma ve icazetlerini alarak hocalığa adım attılar. Bir grup öğrenci de icazetlerini Davetlilerden hayırsever Kumrulu İş Adamı Kemal Apa’nın elinden aldı.

Muhammed-ül Emin Kültür ve Eğitim Vakfı Yüzlerce Öğrenciye hayırseverlerin yardımları ile eğitim veriyor.

Bekir AKKAYA / 23.03.2022 /Üsküdar /İST

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Geleceğin Hocaları İcazetlerini Kumrulu Hayırseverin Elinden Aldı

Kumrulu Hayırsever Kemal Apa Hocalarla...
Üsküdar/Ümraniye’de bulunan ve yurt içi ve yurt dışından çok sayıda öğrenciye eğitim hizmeti veren Muhammed-ül Emin Kültür ve Eğitim Vakfı 23 Mart 2022 Pazar günü 36 öğrencinin hoca olma eğitimlerini tamamlamaları nedeniyle icazet merasimi düzenledi.

Çok sayıda seçkin hoca ve davetlinin katıldığı proğramda 10 öğrenci Kıraat, 10 Öğrenci Arapça ve 16 öğrenci de Hafızlık eğitimlerini tamamlayarak hocalarının


ellerinden diploma ve icazetlerini alarak hocalığa adım attılar. Bir grup öğrenci de icazetlerini Davetlilerden hayırsever Kumrulu İş Adamı Kemal Apa’nın elinden aldı.

Muhammed-ül Emin Kültür ve Eğitim Vakfı Yüzlerce Öğrenciye hayırseverlerin yardımları ile eğitim veriyor.

Bekir AKKAYA / 23.03.2022 /Üsküdar /İST

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Yüreğimi Yakan Fotoğraflardan…İki Çok Sevdiğim İnsan...

Hayri DENİZ ve Savcmız Zülkarneyn KISIK (Allah rahmet
eylesin...
Fotoğraf : Bekir AKKAYA

Bilgisayarımın arşivinde gezinirken 2018 yılında tarafımdan çekilmiş bu fotoğraf beni geçmişime ait derin hatıralara götürdü.

            Bu tür fotoğrafları yayımlamamaya gayret gösteriyorum. Bu ve buna benzer onlarca fotoğraf ve hatıralar var arşivimde. Amacım hep insanlara yönelik güzel hatıraları dostlarımın sağlığında yayımlamak. Ama kardeşim Zülkarney’ne bizlerden ansızın ayrıldı. Ve nasip olmadı.

            Elimde geçmişe ait bir çok fotoğrafı bulunan ve hatta gönderdiği mektuplarını dahi sakladığım çok değerli insan, dostum ve arkadaşım ve çocuklu yaşlardan vefatına kadar birlikte olduğumuz Savcımız Zülkarneyn Kısık’ın komşum ve çok sevdiğim Hayrı Deniz Ağabeyle çektiğim bu fotoğrafı yayımlamak istedim.

            Bu vesileyle değerli komşum Hayrı Deniz Ağabey’e uzun ömürler dileyerek selamlarımı iletirken bir yıl önce koronadan vefat eden çok değerli dostum, arkadaşım ve kardeşim Savcımız Zülkarneyn Kısık’a Allah’tan rahmet diliyor sizlerden de şu mübarek günlerde ve gecelerde başta savcımız olmak üzere tüm vefat edenlerimize üç İHLAS bir FATİHA talep ediyorum.  Hepinizden Allah razı olsun. Ramazan ayınız Mübarek olsun…Bekir AKKAYA /kumru

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Yüreğimi Yakan Fotoğraflardan…İki Çok Sevdiğim İnsan...

Hayri DENİZ ve Savcmız Zülkarneyn KISIK (Allah rahmet
eylesin...
Fotoğraf : Bekir AKKAYA

Bilgisayarımın arşivinde gezinirken 2018 yılında tarafımdan çekilmiş bu fotoğraf beni geçmişime ait derin hatıralara götürdü.

            Bu tür fotoğrafları yayımlamamaya gayret gösteriyorum. Bu ve buna benzer onlarca fotoğraf ve hatıralar var arşivimde. Amacım hep insanlara yönelik güzel hatıraları dostlarımın sağlığında yayımlamak. Ama kardeşim Zülkarney’ne bizlerden ansızın ayrıldı. Ve nasip olmadı.

            Elimde geçmişe ait bir çok fotoğrafı bulunan ve hatta gönderdiği mektuplarını dahi sakladığım çok değerli insan, dostum ve arkadaşım ve çocuklu yaşlardan vefatına kadar birlikte olduğumuz Savcımız Zülkarneyn Kısık’ın komşum ve çok sevdiğim Hayrı Deniz Ağabeyle çektiğim bu fotoğrafı yayımlamak istedim.

            Bu vesileyle değerli komşum Hayrı Deniz Ağabey’e uzun ömürler dileyerek selamlarımı iletirken bir yıl önce koronadan vefat eden çok değerli dostum, arkadaşım ve kardeşim Savcımız Zülkarneyn Kısık’a Allah’tan rahmet diliyor sizlerden de şu mübarek günlerde ve gecelerde başta savcımız olmak üzere tüm vefat edenlerimize üç İHLAS bir FATİHA talep ediyorum.  Hepinizden Allah razı olsun. Ramazan ayınız Mübarek olsun…Bekir AKKAYA /kumru

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

26 Mart 2022

Hergele /Şiir

Hiç emek vermedi pahalı sattı.

Yemin billâh etti, çok yalan kattı

Sıkıştığı yerde attı da attı.

Uzaktan göründü bak şu gelene.

Mahalleyi sulandırdı hergele…

*******
Bir camiye gitti, yalandan kıldı.

Bilmediği şeydi, kıldı da kıldı.

Hacı gördü hoca gördü sarıldı.

Fetvayı bastırdı, dağıttı yine.

Mahalleyi karıştırdı hergele.


*******
Ben sizdenim dedi, öteye geçti.

Meyhaneye gitti içti de içti.

Davette yedikçe kendinden geçti.

Sofranın başına oturdu yine.

Kafaları karıştırdı hergele.

*******

Tevbe şükür dedi, yalan konuştu.

Bulduğu kazları yoldu da yoldu.

Ne oradan oldu, ne şurdan oldu.

Güçlü gördüğüne takıldı yine,

Kafaları karıştırdı hergele…

*******
Resmi çıkanları dayımdır dedi.

Hiç helal bilmedi, hep haram yedi.

Ne adam tanıdı, ne dost belledi.

Bir yolunu buldu, yine sahnede.

Mahalleyi karıştırdı hergele.

*******
Bir ora bir bura, hep laf taşıdı.

Ebilerle şakıdı da şakıdı.

Çok şımardı bazen, çok sakarlaştı.

Ettiği tövbeyi bak bozdu yine.

Mahalleyi karıştırdı hergele.

*******
Bazen uçtu uçtu, bazen de sürrtü.

Düne kadar ipsiz, tam bir züğürttü.

Davarda otladı, inekte güttü.

Geçmişi unuttu, şimdi sahnede.

Mahalleyi aşağıladı hergele.

*******
Ne ilkesi belli, ne duruşu var

Oturma özürlü tam da bir hıyar.

Ne saygıdan anlar, ne sözden anlar.

Bacağı amuda, kaldırdı yine.

Mahalleyi utandırdı hergele.

*******
Fitne fesat durmaz eker de eker.

Kulunu çağırır, hep teker teker.

Bulunduğu yere şerrini döker.

Hayırlı bir işte olmadı yine.

Şeytanı da unutturdu hergele.

*******
Üstadı azamlık, almak demektir.

Tıkıştırmak, atıştırmak yemektir.

Çıkardır, paradır cep doldurmaktır.

Hak etmediğini bak aldı yine.

Mahallenin yüzkarası hergele.

*******
Akkaya Bekirim hergele yazdım.

Yazdım yazdım ama az bile yazdım.

Bir e-mail aldım, çok fazla kızdım.

Tevbemi tekraren bozdurdu yine.

Sözümüz bitmedi, bilsin hergele…

Bekir AKKAYA/ KUMRU/Ocak-2009
.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Hergele /Şiir

Hiç emek vermedi pahalı sattı.

Yemin billâh etti, çok yalan kattı

Sıkıştığı yerde attı da attı.

Uzaktan göründü bak şu gelene.

Mahalleyi sulandırdı hergele…

*******
Bir camiye gitti, yalandan kıldı.

Bilmediği şeydi, kıldı da kıldı.

Hacı gördü hoca gördü sarıldı.

Fetvayı bastırdı, dağıttı yine.

Mahalleyi karıştırdı hergele.

KUMRUYA KALICI TMO AJANSI KURULMALIDIR/ Arşiv Haber-2010)

Toprak Mahsulleri Ofisi Kumru Ekip Şefliğinden alınan bilgiye göre bu yıl Kumru ve köylerinde TM Ofisince 2 285 ton fındık alımı gerçekleştirildi. Üreticiden fındık alınırken aynı zamanda alınan fındıkların merkezi depolara aktarılması da sağlandı. Bugüne kadar Kumruda alınan 2285 ton fındığın 1647 tonu merkezi depolara gönderildi. Ve Kumru’da bulunan depolarda 638 ton fındık kaldı. Bu kalan fındığın da merkezi depolara gönderilmesinden
sonra Kumru Ekip Şefliği kapanacak. Tüm randevu alımları bittikten sonra ek olarak üreticinin mağduriyetini önlemek için randevu verildiği ve ek randevu ile üç günde toplam üreticiden 60 ton fındık

KUMRUYA KALICI TMO AJANSI KURULMALIDIR/ Arşiv Haber-2010)

Toprak Mahsulleri Ofisi Kumru Ekip Şefliğinden alınan bilgiye göre bu yıl Kumru ve köylerinde TM Ofisince 2 285 ton fındık alımı gerçekleştirildi. Üreticiden fındık alınırken aynı zamanda alınan fındıkların merkezi depolara aktarılması da sağlandı. Bugüne kadar Kumruda alınan 2285 ton fındığın 1647 tonu merkezi depolara gönderildi. Ve Kumru’da bulunan depolarda 638 ton fındık kaldı. Bu kalan fındığın da merkezi depolara gönderilmesinden

KUMRU’DA YENİ BİR GAZETE: DESTAN (Arşiv Haber-2009)

Kumru.Tv İnternet Sitesinde çıkacağı anons edilen Haftalık Kumru Destan Gazetesi’nin ilk sayısı 12 Şubat 2009 tarihinde okuyucularıyla buluştu.

Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürünün Gazeteci İlhan Tinci’nin olduğu Haftalık Kumru Destan Gazetesi sayfa düzeni ve haberleri ile dikkat çekti.

İlk sayısında Kumru Belediye Başkan Adaylarını “Kumru’ya Talip Olanlar” şeklinde manşete taşıyan Kumru Destan Gazetesi Kumru Tvİnternet S itesinin Düzenlediği Filistin’e Destek Mitingi’ne de geniş yer ayırdı. Yine manşetten Fatsa Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Alaeddin Arıkan’ın Yaşam Sırrını manşetten haberleştirerek “Saçlarını Rüzgarla Tarayan Adam” başlığı ile ilginç bir yazıda yayımladı.

12 sayfa olarak okuyucularla buluşan Kumru Destan Gazetesi ikinci sayfasında Mus’ab Bin Umeyr’in hayatına ayırarak, “Bazıları Onurun Peşinde Gezer, Bazıları ise; O Nur’un!..” başlığını atması dikkat çekti.

İlerleyen sayfalarda Kumru Belediye Başkan Adaylarına geniş yer veren Kumru Destan Gazetesi Kumru İmam Hatip Lisesi Öğrencilerinden Sebahat Tahnal’ın Filistin için yazdığı yazıya da sayfalarına taşıdı.

Karadeniz Görme Engelliler Derneği’nin faaliyetlerine de geniş yer veren Kumru Destan Gazetesi Genel Başkan Faruk Teber’in hayatına ve yaptığı çalışmalara da geniş yer ayırdı.

Kumru Haber Grubu İnternet Siteleri olarak ilk sayısını son derece zengin bulduğumuz Kumru Destan Gazetesine yayın hayatında başarılar diliyoruz… Bekir AKKAYA/12 Şubat 2009 KUMRU HABER/KUMRU

*************

DESTAN GAZETESİ İRTİBAT:

Samur Mahallesi Atatürk Caddesi, No : 43 KUMRU/ORDU

TELEFON: 0 452 641 20 66

**************
.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

KUMRU’DA YENİ BİR GAZETE: DESTAN (Arşiv Haber-2009)

Kumru.Tv İnternet Sitesinde çıkacağı anons edilen Haftalık Kumru Destan Gazetesi’nin ilk sayısı 12 Şubat 2009 tarihinde okuyucularıyla buluştu.

Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürünün Gazeteci İlhan Tinci’nin olduğu Haftalık Kumru Destan Gazetesi sayfa düzeni ve haberleri ile dikkat çekti.

İlk sayısında Kumru Belediye Başkan Adaylarını “Kumru’ya Talip Olanlar” şeklinde manşete taşıyan Kumru Destan Gazetesi Kumru Tvİnternet S itesinin Düzenlediği Filistin’e Destek Mitingi’ne de geniş

24 Mart 2022

Kapanabiliriz Demiştik Ama Bir Türlü Kapanamadık (Arşiv Yazı)-2007

Sitemizin ziyaretcileri ilk günden bu yana şunu zaten biliyorlar. www.kumru.org sitesi Kumru’da ilk olma özelliği bulunan ve 2000 yılından, 2003 yılına kadar değişik uzantılar adında daha sonra da www.fizme.com sitesinin sahibi dostumuz Mehmet Arşin tarafından sponsorluğu üstlenilen www.kumru.org sitesi olarak yayınını sürdürmektedir. Ve o günden bu yana yayın çizgisinden hiç sapmadan yaptıklarının bilincinde yayınını sürdürmeye çalışmaktadır.

www.kumru.org sitemiz kendisini zikretmemizi arzu etmese de Mehmet Arşin dostumuz tarafından maddi yönü karşılanmakta, ben Bekir Akkaya tarafından da titizlikle
bugüne kadar

Kapanabiliriz Demiştik Ama Bir Türlü Kapanamadık (Arşiv Yazı)-2007

Sitemizin ziyaretcileri ilk günden bu yana şunu zaten biliyorlar. www.kumru.org sitesi Kumru’da ilk olma özelliği bulunan ve 2000 yılından, 2003 yılına kadar değişik uzantılar adında daha sonra da www.fizme.com sitesinin sahibi dostumuz Mehmet Arşin tarafından sponsorluğu üstlenilen www.kumru.org sitesi olarak yayınını sürdürmektedir. Ve o günden bu yana yayın çizgisinden hiç sapmadan yaptıklarının bilincinde yayınını sürdürmeye çalışmaktadır.

www.kumru.org sitemiz kendisini zikretmemizi arzu etmese de Mehmet Arşin dostumuz tarafından maddi yönü karşılanmakta, ben Bekir Akkaya tarafından da titizlikle

TAVSİYE EDİLEN KİTAPLAR ÜZERİNE/ İMAM HATİPLİNİN NOT DEFTERİ-6 / BEKİR AKKAYA

İmam Hatip Yıllarında Tuttuğum Notları sizlerle paylaşmaya devam ediyorum.

Şimdi ise o yıllarda hocalarımız ve bizden büyük ağabeylerimizin bizlere tavsiye ettiği bazı kitaplardan
söz etmek istiyorum.

09.03.1977 yılında daha önceden sizlerle paylaştığım

TAVSİYE EDİLEN KİTAPLAR ÜZERİNE/ İMAM HATİPLİNİN NOT DEFTERİ-6 / BEKİR AKKAYA

İmam Hatip Yıllarında Tuttuğum Notları sizlerle paylaşmaya devam ediyorum.

Şimdi ise o yıllarda hocalarımız ve bizden büyük ağabeylerimizin bizlere tavsiye ettiği bazı kitaplardan

23 Mart 2022

FETÖ'yü LANET Mitinginden...(Fotoğraf)



.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

FETÖ'yü LANET Mitinginden...(Fotoğraf)



.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Bahri Sarıhan'dan TEŞEKKÜR ve Düzeltme İsteği

Sayın Bekir Akkaya Merhaba,

Yaklaşık bir yıldır,Kumru’yu vede yurt ölçeğinde örnek teşkil etmekle memleketin dörbiryanını ilgilendirir hal almış
olan site çalışmalarınızdan haberdarım.

Başarılarınızın devamını dilerken,arefesinde olduğumuz öğretmenler gününüzü de kutlarım.

Sayın Bekir Akkaya,sitenizin “İz bırakanlarımız” bölümünde,
sayın A.Çapku’nun kaleme almış olduğu Abdurrahman Hilmi Bilici biyografisinin “Evliliği” kısmında babannem Ayşe Sıddıka Sarıhan’ın adı Emine Sıddıka Sarıhan olarak yeralmaktadır.

Düzeltmenin yapılması hususunda ricamı,2005 bahar ayları içinde sayın Ahmet Çapku’ya email ile bildirdim,fakat yanıt alamadım (dikkatlerinden kaçtığını tahmin ediyorum).

Yazının ev sahibi olarak sizlerden bu yanlışlığın düzeltilmesini rica eder,derin saygılarımı sunarım.

Bahri Sarihan
 
*****
NOT: İlgili Yazı Düzeltilmiştir...Bekir AKKAYA

İLGİLİ YAZININ TAMAMI İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKE TIKLAYINIZ...
--------
.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Bahri Sarıhan'dan TEŞEKKÜR ve Düzeltme İsteği

Sayın Bekir Akkaya Merhaba,

Yaklaşık bir yıldır,Kumru’yu vede yurt ölçeğinde örnek teşkil etmekle memleketin dörbiryanını ilgilendirir hal almış
olan site çalışmalarınızdan haberdarım.

Başarılarınızın devamını dilerken,arefesinde olduğumuz öğretmenler gününüzü de kutlarım.

Sayın Bekir Akkaya,sitenizin “İz bırakanlarımız” bölümünde,

Bu Güzel Hatıralar İçin İlhan Tinci'ye TEŞEKKÜRLER (Arşiv Polemik)

Bildiğiniz gibi sitemizde Bekir Akkaya'nın sitesinde yayınlanan bir haberi değerlendirmeye almış ve kamoyu ile paylaşmıştık. Ancak Bekir Akkaya bu haberimizin yalan olduğundan bahisle,
bize bir açıklama göndererek ve aynı açıklamayı da kendi sitesinde yayınlayarak, bizi yalancılık ve hedef göstermekle suçlamıştı.

Neydi mesele?

Mesele Aşağıda Bekir Akkaya'nın kaleme aldığı bir yazıydı: Bekir Akkaya'nın yazısı aynen şöyle:

ADI: KUMRU Tanıtım Kitapçığı

TANITIMI YAPAN: .......... Kültür ve Tanıtım Hizmetidir.

TOPLAM SAYFA ADETİ: 42

İÇERİK:

REKLAM : 34

REKLAM SAYISI : 43

NOT:

Dış kapakla birlikte 42 sayfa...34 sayfası Reklam...5 sayfa Bekir Akkaya’nın 16 (on altı) kaynak gösterdiği ve bir çok yazılı kaynakta yayınlanan araştırma yazısı. Bunun dışında hiç bir Kumru ile ilgili bilgi yok. 43 adet firma reklamı olan Kumru Tanıtım Kitapçığında Bekir Akkayanın 16 kaynak belirttiği yazıda hiç bir kaynak belirtilmediği gibi Kumru.org sayfasından yazı alındığı halde sayfanın hiç bir adı da belirtilmedi. Beş sayfa yazı ile Kumru Tanıtımı Yapıldı ve ilgili yazı da Noktasına ve virgülüne kadar sayfamızdan araklandı. Yazıda sadece araştırma yapanın adı silindi....KUMRU HABER

KONU İLE İLGİLİ VEDO GÖRÜNTÜLERİ YAKINDA...
Bekir Akkaya'nın bu haberini, kardeş site anlayışı ile sayfamıza destek maksadıyla alarak, Akkaya'nın "Sayfamızdan araklandı" cümlesini hırsızlık ve emeğe saygısızlık olarak algılayarak, "çalıntı" şeklinde okurlarımıza duyurduk. Bekir Akkaya bu çalıntı ifadesini yalan ve maksatlı olarak gördü. Yazı yukarıda..

İkincisi, biz Bekir Akkaya'nın sitesinde altını çizdiği "Telif Hakkı kazandı" cümlesini "Telif Kazandı" diye vermedik. Telif hakkından kastımız, "isterse hukuka başvurabilir" maksadıyla yazılmış ve öyle de anlaşılmaktadır. Bekir Akkaya bunu da yalanlayarak " Bekir Akkaya’nın Telif hakkı kazandığını nereden öğrendin? Sana bunu kim haber verdi. Bu dava ne zaman açıldı. Ne zaman mahkemeye gidildi? Davayı kim açtı? Bu dava ne kadar sürdü? Sadece haberin başlığı bile sakat ve maksatlı. Burada benden yola çıkılarak başkaları yıpratılmak isteniyor. Ve ben de yıpratılmak isteniyorum." şeklinde ifadeler kullandı. Biz haberimizde dava açılacağından bahsettik ve kaldı ki Akkaya da bunu da kendi sitesinde "Hukuki yollara başvuracağım" diyerek zaten belirtmiş.

Akkaya'nın "Benden yola çıkarak başkaları yıpratılmak isteniyor" ifadesinden kasıt Kumru Belediyesi'dir. Burada dolaylı yollardan Kumru Belediyesini hedef gösterdiğimiz ima edilerek "ben böyle bir şey yapmadım, ancak KUMRU.TV böyle yapıyor" sezgisini ortaya koymaktır. Bu da kendisine yönelebilecek muhtemel okları bize yöneltmek için yapılmıştır düşüncesindeyiz... Akkaya'nın bu oyunu bozulacaktır.

Kaldı ki okuyan her okur, "BU KONU İLE İLGİLİ VİEDOLAR YAKINDA YAYINLANACAKTIR", "YAKINDA HUKUKA BAŞVURACAĞIM" gibi ifadelerin birer gözdağı niteliğinde olduğunu bildikleri gibi bizde o şekilde algıladık.

Ancak, bu yazılar Akkaya'nın sitesinde sadece bir takım kişi veya kurumun dikkatini çekmek üzere bir lokal yayın ise bu kamoyuna da sunulmaması gerekirdi. Bu sadece bir E-posta yoluyla da çözülebilirdi.. Eğer bu şekilde ise biz haberi değerlendirdiğimiz için hem Bekir Akkaya'dan hem de Kumru.Org'dan oyunu bozduğumuz için özür diliyoruz.

Yorumlara gelince. Kumru.TV'nin bu ilçenin insanı olan her kesimden okurları vardır. Seveni de sevmeyeni de fikirlerini seslice söylerler. Kumru TV'nin bu seslere fırsat vermesi çok sesli olmanın, bizim gibi düşünmeyen ve düşünmek istemeyenlerin de olabiliceğini ve gerektiğinde bizleri de dinleyebileceği düşünülerek ortaya çıkmıştır. Yorumları sizin önemseyip önemsememeniz bizi bağlamıyor Bekir Akkaya.

Bir başka husus ise Kumru TV'ye hitaben yazılmış Nas suresine atıfta bulunularak söylenmiş bir takım ifadelerden de "karşı tarafa vesvese, insan suretinde cin vb" benzetmeler ortaya konulmuştur. Biz bu ifadelerle ilgili yorumu tamamen okurlarımıza ve Kumrululara bırakıyoruz.

İŞTE BEKİR AKKAYA'NIN KUMRU.TV'NİN YAZDIKLARINI ONAYLAYAN VE HEM KENDİNİ, HEM DE KAMOYUNU YANILTAN YAZI VE İFADELERİ KIRMIZI RENKTE GÖSTERİLMİŞTİR.

İŞTE O YAZI
Beş sayfa yazı ile Kumru Tanıtımı Yapıldı ve ilgili yazı da Noktasına ve virgülüne kadar sayfamızdan araklandı. Yazıda sadece araştırma yapanın adı silindi....
Kumru ile ilgili yazdığımız yazılar internet sitelerinde, bloglarda ve para amaçlı reklam dökümanlarında ve bilmem nelerde sık sık yayınlanıyor. Ne güzel değil mi? Ama bir link, referans, kaynak göstermek yok. Al al yayınla...Çal çal yayınla...

Bu konuda ne yapacağımı pek bilemiyorum. Hepsine tek tek dava açmaya kalksam çok uzun zaman alır. Gerçi böyle bir yola gitmek bana gerçekten çok para kazandırabilir çünkü çalınan içerikler genelde para amaçlı kullanılıyor.

Kumruda 1997 yılından önce kimse ciddi bir döküman gösteremez. Demek ki ben Kumru’da çok büyük araştırmalara ve yazılara imza atmışım veya atıyorum. Helal bana değil mi? Uydurduğum söylem ve kelimeler bile bilimselleşmişte haberim yok. Yalanlarım bile para severlere para kazandırıyor. İlahi vahiy gibi kaynağa bile ihtiyaç duymuyorlar. Şu Kuman Türklerini birilerine sorsak ne cevap verir ki, ya da şu Fizme’nin fazıl adamlar, füzelalar müzelalar. Ya da şu Kumru’nu tarihini. Ordu Müze Müdürümüz şimdi gülüyordur mutlaka bana. Yada Doktorumuz Cemalettin Yaktı “Senin yalanlarını Kumru 200 yıl ayıtlayamaz sözünü... Herkesin becerebildiği bir iş değil. Aferin bana.

İsmet Erçalla taşa en akıllıları bile oturttuk ve hala oturtuyoruz. Hastam olmasaydı emin olun Kumru Canavarını kapı kapı dolaştıracaktım. İsmet Abim burun hikayesinde 20 santim olsun deyince ben millet yutmaz 14’e düşürelim demiştim...Nihayet öyle de oldu...

İnternettte de olsa tüm dökümanlar kanunun koruması altındadır. Orijinal içerik üretmek çok zor. Hazıra konmak çok kolay ama en azından insan kaynağını bari belirtir. İnsanlar bunu kendileri yazmış gibi arakla arakla yayınla.

Şimdi sizlere Bugün Kumru’da dağıtılan “KUMRU” adında tamamı reklam olan bir tanıtım broşörünü tanıtmak istiyorum. Ve ardından da elimde hazırlığı son bulan ve bir internet sitesinde yayında olan KUMRU KİTABINDAN söz etmek istiyorum. Bizim daha önce bir çok yerde yayınlanmış ve bizim 16 kaynak belirttiğimiz ilgili yazının dışında hiç bir bilgi yok. Ve bizim 16 kaynaktan oluşturduğumuz metin Kumru.org’tan ya da diğer sitelerden alınarak buraya konulmuş. Ve kitapçığın diğer tüm sayfaları reklamla doldurulmuş. İlgili reklam firması yüklü bir para da almış. Ama bizim yazı hiç değiştirilmeden buraya koyulurken ne bize sorulmuş ve danışılmış ve ne de ilgili yazıda kaynak belirtilmiş. İşte ben bunu siz ziyaretcilerimize şikayet etmek için bu tanıtımı yaptım. Hukuki yollara da elbette başvuracağım.

Bu vesile ile hem ilgili reklam amaçlı Kumru broşörünü ve hem de bizim elimizde yayınlanmayan kitapla ilgili bir bilginiz olacak. Belki izlediğiniz tanıtımdan sonra ya bana hak verecek ya da vermeyeceksiniz. Ama ne olursa olsun bir kanatınız kesin oluşacak. Buyurun birlikte izleyelim...


Görüştüğüm Avukatlar şimdilik görüntüleri yayınlamamı arzu ettiler. Ben sadece İlgili Broşörle ilgili küçük bir bilgi vereyim.

ADI: KUMRU Tanıtım Kitapçığı

TANITIMI YAPAN: .......... Kültür ve Tanıtım Hizmetidir.

TOPLAM SAYFA ADETİ: 42

İÇERİK:

REKLAM : 34

REKLAM SAYISI : 43

NOT:

Dış kapakla birlikte 42 sayfa...34 sayfası Reklam...5 sayfa Bekir Akkaya’nın 16 (on altı) kaynak gösterdiği ve bir çok yazılı kaynakta yayınlanan araştırma yazısı. Bunun dışında hiç bir Kumru ile ilgili bilgi yok. 43 adet firma reklamı olan Kumru Tanıtım Kitapçığında Bekir Akkayanın 16 kaynak belirttiği yazıda hiç bir kaynak belirtilmediği gibi Kumru.org sayfasından yazı alındığı halde sayfanın hiç bir adı da belirtilmedi. Beş sayfa yazı ile Kumru Tanıtımı Yapıldı ve ilgili yazı da Noktasına ve virgülüne kadar sayfamızdan araklandı. Yazıda sadece araştırma yapanın adı silindi....KUMRU HABER

KONU İLE İLGİLİ VEDO GÖRÜNTÜLERİ YAKINDA...

Şimilik bu kadar. Bekir Akkaya/ Kumru
.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Bu Güzel Hatıralar İçin İlhan Tinci'ye TEŞEKKÜRLER (Arşiv Polemik)

Bildiğiniz gibi sitemizde Bekir Akkaya'nın sitesinde yayınlanan bir haberi değerlendirmeye almış ve kamoyu ile paylaşmıştık. Ancak Bekir Akkaya bu haberimizin yalan olduğundan bahisle,
bize bir açıklama göndererek ve aynı açıklamayı da kendi sitesinde yayınlayarak, bizi yalancılık ve hedef göstermekle suçlamıştı.

Neydi mesele?

Mesele Aşağıda Bekir Akkaya'nın kaleme aldığı bir yazıydı: Bekir Akkaya'nın yazısı aynen

İMAM HATİPLİNİN NOT DEFTERİ–5 /Kitaplardan Aldığım Notlar

Önceden paylaştığım notlarıma devam etmek istiyorum.
Şimdi sizlerle paylaşmak istediğim notlar 1979 yılında okuduğum Dr.H.H.Bilsel’in Kitabı “Allah Vardır”’dan alınma…

“Allah Vardır” kitabından Kur’an-Kerim’le ilgili aldığım notlar şöyle…

------------

KUR’AN-I KERİM

Kuranı Kerim 114 süredir.

Kuranı Kerimin
Ayet Sayısı

İMAM HATİPLİNİN NOT DEFTERİ–5 /Kitaplardan Aldığım Notlar

Önceden paylaştığım notlarıma devam etmek istiyorum.
Şimdi sizlerle paylaşmak istediğim notlar 1979 yılında okuduğum Dr.H.H.Bilsel’in Kitabı “Allah Vardır”’dan alınma…

“Allah Vardır” kitabından Kur’an-Kerim’le ilgili aldığım notlar şöyle…

------------

KUR’AN-I KERİM

Kuranı Kerim 114 süredir.

Kuranı Kerimin

22 Mart 2022

Büyük Fetih Mitingi (1977)



.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Büyük Fetih Mitingi (1977)



.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

GÜZEL BİR HARİTA



.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

GÜZEL BİR HARİTA



.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

KÖPRÜ İSTEMEZÜKCÜLER DÜN DE AYNI KAFADAYDI...



.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

KÖPRÜ İSTEMEZÜKCÜLER DÜN DE AYNI KAFADAYDI...



.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

SEKSEN YEDİ YIL ÖNCEKİ TAHMİNLER



.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

SEKSEN YEDİ YIL ÖNCEKİ TAHMİNLER



.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

15 Temmuz Gecesi ve Bizim Aile /Bekir AKKAYA

15 Temmuz FETÖ kalkışmasına dair 50nin üzerinde kitap ve yüzlerce yazı ve analiz okudum ve hala da okumaya devam ediyorum.

       15 Temmuz öncesi yaşadıklarımla 15 Temmuz sonrasındaki yaşadıklarımı karşılaştırmaya çalışıyorum. Kurumsal açıdan pek anlamasam da insan ilişkileri açısından yakın tanıdıklarım dahil FETÖ ile bilerek

ya da bilmeyerek ilişkisi olanlarla aramda büyük bir uçurum oluştu. Nedenini tam anlayamasam da az buçuk analiz edebiliyorum.

       Düşüncem şudur. 15 Temmuz öncesi FETÖ’ye kendimce savaş açmıştım. Bir çok insanla bu yüzden kavgaya varan münakaşalarım olmuştu. Bu türden insanların büyük çoğunluğu hala benim ismimi kullanmaktan ya da beni tanıdığını söylemekten kaçınıyorlar. Bana göre bunun tek
nedeni; kendileri ile yüzle
şmek istememeleri ya da benim kendilerini “FETÖCÜ der” diye korkmaları olsa gerek. Oysa ben kimseyi ne aklayacak ne de suçlayacak bir konumdayım. Devletine sonuna kadar güvenen biri asla devlet kurumlarının yapması gerekenleri vazife kabul etmez. Ben böyle biriyim.

       15 Temmuz öncesinde ben şahsen FETÖ’den çok zarar gören bir insanım. Hiçbir zaman ne fikirlerini, ne zikirlerini, ne düşüncelerini, ne eylemlerini asla tasvip etmedim. Haklarında bir sivil cemaat diye onlarca eleştiri yazı kaleme aldım. Bu yüzden bazen takdir edildim çok kez de tehdit edildim. 15 Temmuz öncesi bunların bu kadar tehlikeli olduklarını bilseydim belki de haklarında bir satır ne yazı ne de kelam ederdim. Çünkü korkardım. En yakın arkadaş bildiklerimle bile sabahlara kadar münakaşalarım oldu ama bunların bu kadar tehlikeli olduklarını asla bilmiyordum.     

FETÖ ile herkesin sarmaş dolaş olduğu 15 Temmuz öncesinde birey olarak onlara güç yetiremeyeceğimin bilincindeydim.  Bu nedenle de iki çocuğumu ve ailemi bunların şerlerinden korumaya  kararlıydım. Ve dediklerimi bir ölçüde gerçekleştirmiş olsam da zaman zaman şerlerinden kurtulamadım.  Yine de Rabbime şükrediyorum.

       Hikayem çok uzun ve çok fazla aslında. Ancak ben şimdilik 15 Temmuz gecesi yaşadıklarımızı kısaca anlatmak istiyorum.  

       15 Temmuz öncesi oğlumuz Mehmet Akif Marmara Üniversitesi İktisat ve İşletmeyi yeni bitirmişti. Üniversite yıllarında bir çok vakıf ve dernekte görev almış ve aktif olarak kısa adı MÜMDER olan Marmara Üniversitesi Mezunlar ve Mensuplar Derneğinin genel sekreterlik görevini yürütüyordu. 15 Temmuz öncesi hep FETÖ ile mücadele içerisinde oldu ve babasını örnek aldı.

       İşte bu günlerde Güney Afrikada yabancı dil kurslarına katılmasının faydalı olduğu düşündüğümüzden bir yıllığına İngilizce öğrenmek amacıyla Güney Afrika’ya göndermiştik. 15 Temmuz gecesi oğlumuz Mehmet Akif Güney Afrikada idi. O günlerde Güney Afrikada FETÖ ile ilgili anlatılması gereken çok şeyin olduğunu özellikle vurgulamak isterim. Hala 15 Temmuz gecesi oğlumuzun yurt dışında olmasını bir hayır olarak görüyoruz.    

15 Temmuz gecesi kızımız Neşe Nura şimdiki adı 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olan Boğaz Köprüsü’nde ve çevresinde büyük bir kâbus yaşadı. Bu yüzden uzun süre tedavi gördü. Hala etkisinden kurtulamadı. Dil sınavı için gittiği İstanbul yolunda FETÖCÜ askerler tarafından köprüde otobüsten indirilerek hain askerlerinin sert muamelelerine maruz kaldı.

       Kızımız Neşe Nur Araştırma Görevlisi olarak dil kursu almak maksadı ile 15 Temmuz öncesi altı aylığına Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitene devam ediyordu. Eğitimini tamamlayan kızımız 16 Temmuz Cumartesi günü İstanbul Avrupa yakasında Yabancı Dil Seviye Tespit Sınavı’na katılacaktı. Önemli bir sınav ve bu sınavı mutlaka başarmalıydı. Ankarada Yıldırım Beyazıt Üniversitesinde altı ay bu sınava için ders görmüştü.

       Kızımız Neşe Nur 15 Temmuz saat 15:00’te Ankara


otogarından İstanbula çıkmak üzere otobüse bindi. Daha önceleri sık sık gidip geldiğimizden Ankara – İstanbul arasının 6-7 saat olduğunu biliyoruz. Akşam 10:00 gibi İstanbul Avrupa yakasına ulaşılacak ve daha önceden haber verdiği arkadaşının evinde o gece misafir olacaktı.

       Bizler ailecek her sınav öncesi sık sık dua ederiz. Yine aynı heyecan ve telaşla ailecek hepimiz bol bol kızımız başarılı olsun diye dua ediyoruz. Yolculuk boyunca da sık sık arıyoruz.

       Kızımız Neşe Nur İstanbul’da şehit sayısının en fazla olduğu Boğaziçi Köprüsü’ne geldiğinde saat 20:00’yi gösteriyordu. Köprüye varmadan telefonla birkaç kez görüşmüştük. Hepimizin aklında yarın yapılacak yabancı dil sınavıydı. Başkada bir şey düşünmüyorduk. Tam altı ay yabancı dil  eğitimi için Anka Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ne devam etmişti.

       Ben Kumru’da evde eşim Fatma Hanımla  birlikteydik. Mutfak kısmında hanım ve ben de odada oturuyordum.

       Saat 20:00’de eşim Fatma Akkayanın telefonu çaldı. Arayan kızımız Neşe Nurdu.

       Kızımız Neşe : Boğaziçi Köprüsüne geldiklerini ancak askerlerin karşıya geçmelerine izin vermediklerini, tüm otobüstekileri araçtan zorla indirdiklerini söylüyordu.

       Her ne kadar ciddi bir şey olduğunu düşünmesek te bizi en çok telaşa kaptıran hususun yarın köprünün öte tarafında yani Avrupa yakasında yabancı dil sınavına girememe korkusu idi.

       O günleri hatırlayanlarınız bilir, o günlerde en çok “Türkiye’de bazı terör eylemlerinin yapılabileceği söylentiler arasındaydı. Dolayısıyla devlet bazı duyumlar nedeniyle köprüde önlem alabilmiş olabilir düşüncesi şahsen bende baskın çıkıyordu. Her ne kadar şehirde asker olmaması gerektiğini düşünsem de devlet bazen böyle tedbirler alabilir diyordum. Kızıma da bunu ilk etapta böyle söyledim.  

Kızımız Neşe Nur Yüksek Lisansını Mardinde yapmasından ve aynı anda Bitlis Üniversitesinin kadrosunda Araştırma Görevlisi olmasından kaynaklı Mardin, Diyarbakır ve Bitlis hattında defalarca asker ve polislerin otobüsleri durduğunu ve arama yaptıklarını bilmekteydi. Yapılan bu durdurmalarda hiçbir asker ve polis zor kullanmamış ve otobüslerden tüm yolcuları indirerek gecenin bu saatinde nereye giderseniz gidin diyerek insanları sokağa yola atmamıştı. Ama bu böyle değildi. Gecenin bu saatinde otobüsten indirmişler, inmeyenlere zor kullanmışlar ve insanları evlerine gitmekten men etmişlerdir. Üstelik kızımızda yarın erken saatte sınavı vardı.  Peki; bu saatte nerede kimin evinde kalacaktı? Hadi kaldı yarın sınava nasıl ulaşacaktı

       Ağlamaktan zor konuşan kızıma ilk söylediklerim şunlar oldu.

       Allah Allah bu nasıl bir şey? Bunda bir yanlışlık kesinlikle var.  Madem otobüslerden herkes indi sen de onlar ne yapıyorlarsa öyle yap. Gözüne birkaç bayanı kestir. Onlar nereye giderse o tarafa sende git. Bir taksi tut ve sahile, köprünün altına in ve oradan karşıya geçen bir gemiye atla ve misafir olacağın arkadaşına ulaş. Arkadaşına haber ver seni taksiyle gelsin alsın.      

Elinde küçük bir bavul olan kızımız geldikleri tarafa otobüsten inenlerle birlikte gitti. Ya elinde fazla bir eşyası ya da yükü olsaydı ne yapardı? Acaba olanlar ne yaptı?

       Bizler aile olarak hep yarınki sınavı düşünüyorduk. Ne yapıp yapıp kızımızı karşıya geçirmeliydik.

       Aklıma İstanbulda Anadolu yakasında bulunan dostlarımızı aramak geldi. Kimine ulaşamadım, kimi de “öyle bir şey yok” diye beni yalanladılar. Bir iki dostumuz ise kızımızı Avrupa tarafına geçirmek için köprüye gitmek istedi o saatlerde askerler geri gönderdi. Bizler şaşırmış vaziyette çaresiz kaldık.

       İlk etapta olup bitenleri öğrenmek için televizyonu açtım. Tüm haber kanallarına baktığım halde tek bir bilgiye ulaşamadım. Kızım Neşenin yaşadıklarını ve söylediklerini açıklayacak hiçbir bilgi bu saatlerde edinemedim.

       Karşıya geçme ümidimiz yetirdik. Kızımızda Boğaz Köprüsünün altından sahile yaya olarak ulaştığında TV kanalları köprünün askerler tarafından kuşatıldığına dair haberler vermeye başladı.    

Kızım Neşe Nur çaresizlik içerisinde telefonla bir arkadaşına ulaşıyor. Daha önceden arkadaşının yakınlarından birinin köprünün altında bulunan yalının sahipleri olduğunu bildiğinden ona ulaşıyor ve durumu arkadaşına anlatıyor. Bunun üzerine arkadaşı yakınlarına haber veriyor. Kültürel seviyeleri ve saygınlıkları çok yüksek bir ailenin bir bireyi  olan ve şu anda TRTde çalışan bir bayan gelerek Kızım Neşe Nuru Boğaziçinde bulunan köprünün altındaki yalıya götürerek üç gün misafir ediliyorlar. Buradan kendilerine sonsuz teşekkürlerimizi iletiyoruz. Bu güzel ailenin bilgisi izinleri olduğu takdirde burada ileriki günlerde yayınlanacaktır. Son bir notumuz olsun. Kızımız bu aile ile hep görüşmektedir ve onlara her vesile ile teşekkür etmektedir ve her daim ediyoruz.

       15 Temmuz gecesinin sabahına kadar bombaların ve silahların susmadığı ve İstanbulda en çok 15 Temmuz Şehitlerinin verildiği yerde kızımız bu kâbusu fiili olarak yaşamıştır.

       Bir gün sonra yapılacak Yabancı Dil Sınavları ileri bir tarihe ertelenmiş ve Kızımız Neşe Nur yalıdaki ailelerle birlikte hiç dışarıya çıkamayarak yalıda mahsur kalmışlardır.


       Üç gün sonra Ordu’ya yanımıza gelen kızımız bir süre yanımızda kaldıktan sonra yabancı dil eğitiminde kalan süreyi tamamlamak için Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesinde dönmüştür.

       15 Temmuz’dan sonra iki ay kaldığı Ankara’da 15 Temmuz gecesinin etkisinden kaynaklı evinde bir gece dahi kalamayarak değerli eniştemiz Murat ve yiyenimiz Esra Öztürk’ün evinde kalmış ve Üniversiteye de her gün güzel ve değerli eniştemiz Reklam Ajansı Sahibi Murat Öztürk ve Öğretmen yiyenimiz Esra Sansı Öztürk tarafından götürülüp getirilmiştir.

       Ben ve eşim o gece Kumru ilçesinde sokaklarda idik. Kızımızla hiç irtibatı kesmemek üzere sabaha kadar hiç uyumadık. Kumruda sokaklarda olup bitenlerle ilgili onlarca


fotoğraf çektim. Kumru ilçesinin tam merkezinde bulunan Kumru Belediye binası ve karşında bulunan Kumru Ak Parti Teşkilatı ve hemen yanında bulunan Kumru Merkez Caminin bulunduğu alanlar dopdoluydu. Kimlerin meydanlarda olduğuna benim çektiğim fotoğraflar şahitlik yapmaktadır. Sokakta olmayanlar ve sokağa çıkmayanlar kesinlikle 15 Temmuzun olacağını önceden bilen kişilerdi.


Bir gün sonra ilk gece ortada gözükmeyen kişi ve kurum amirleri lanet mitinglerinin en önlerinde yer aldıklarını gördüm. Sokaklarda halka güya FETÖ’yü lanetleme yarışlarına girdiklerine şahit oldum. Bunlar gerçekten alçak ve aşağılık. Bu konuda Şimdilerde kuyruklarını kıstırıp ya fırsat kolluyorlar, akıllarınca alttan alta iktidar düşmanlığı ya da Tayyip düşmanlığı yapıp bulundukları yerleri münafıkça korumaya çalışıyorlar. Ekonomi diyorlar, fakir fukara diyorlar akıllarınca muhalefetlik yapıyorlar. Her türlü boyaya giriyorlar ama tek oldukları ve sevdalandıkları FETÖ’cülüğü dillendiremiyorlar. Dün münafıktılar bugün de öyleler.

       Bu vesile ile kızımız Neşe Nurun Yabancı Dil Eğitimini aldığı Anakara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi ile ilgili bir hatıramı nakletmek istiyorum. FETÖ ile ilgili bir ilişkisi olup olmadığına sizler karar verin. Benim şahsi kanaatim kesinlikle var.

       15 Temmuz’dan dört ay önce     

Kızım Neşe Nur Yabancı Dil Eğitimi için YÖK tarafından Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesine altı aylığına gönderildi.  

       Bu nedenle kalacağı evi tutmak, evi düzenlemek ve kızımızı üniversite kaydını yaptırmak amacıyla Ankaraya gittik. Bu ilk  gidişimizde  Yıldırım Beyazıt Üniversitesini de ziyaret ettik.

       İkinci gidişimizde önceki gidişimizden farklı bir durum gördük.

       Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin bitişiğindeki FETÖ’nün Üniversitesi olan Turgut Özal Üniversitesine kayyum atanmış ve girişteki isim değiştirilerek Yıldırım Beyazıt Üniversitesi tabelası asılmıştı.

       FETÖ’nün üniversitesi devlet üniversitesi olan Yıldırım

Beyazıt Üniversitesi bünyesine katılmıştı. Ancak girişteki tabela değiştirildiği halde binanın üstünde hala Turgut Özal Üniversitesi yazısı duruyordu. Ben bu durumu fotoğrafladım ve özel facebook sayfamda yayımladım. Fotoğrafın altına da hiçbir yorum yazmadan sadece Bu fotoğrafta dikkat çeken bir durum var bakalım kaç kişi bilecek? ifadelerini kullandım.

       Fotoğrafı yayınlamamdan bir gün sonra beni telefonla zaman zaman lanetlemek amaçlı andığım meşhur KUMPASÇI BAŞI aradı.

       “Zati alilerinin Yıldırım Beyazıt’ta olduğunu bu fotoğrafı bu amaçla koyduğumu, bu fotoğraftan rahatsızlık duyduğunu ve derhal bu fotoğrafı kaldırmam gerektiğini aksi takdirde gerekli işlemleri başlatarak beni sürgün edeceğini söyledi.

       Siz bu cümlelerden bir şey anladınız mı?

       Ben anlamadım da ondan soruyorum.

       Bu ZAT 15 Temmuz gecesi nerde idi ki?

       Rivayet odur ki; kaçak. Hatta rivayetlere göre sözünü tutacaklara “15 Temmuz gecesi sokağa sakın çıkmayın diyen çapsız.

       Şimdi mi? Yancılarına sorunuz. Omurgasızın adını bile unuttum.     

Türkiye’yi 15 Temmuz öncesi ve sonrası diye okuyamayanlar bir şey şöylemesin. Bundan böyle Türkiye 15 Temmuz öncesi ve sonrası diye tanımlanacak. Benim şahsi kanaatim hiç kimse Türkiyeyi 15 Temmuz öncesine çekemez ve isteseler de güçleri yetmeyecek. Artık halk yönetimine karar vermiş ve o gece yönetime fiili olarak katılmıştır. Can vermiş ve başkaldıranlara gerekli cevabı meydanlarda vermiştir. Bu dünya tarihinde belki de bir ilktir.

       Geldiğimiz süreçte benim gibileri en çok üzen husus şudur. 15 Temmuz öncesi ve 15 Temmuz Gecesi baş kaldıranlar, bankamatiklerde para  derdinde olanlar, hainlere alkış tutanlar ve FETÖ’nün tam içinde oldukları halde bugün akıllarınca FETÖ’ye lanet okuma numaraları yapanlar bir şekilde utanmadan gerek TVlerde gerekse sosyal medya ve gazetelerde o gece sokakta canlarını verenlere, gazilere ve sokakta bulunan kesimlere ahkam kesmeleri. Her biri yine dün olduğu gibi bugünde nemalanma derdindedirler.  

Kim ne derse desin! 15 Temmuz gecesi sokaklarda ben Müslümanım diyen herkes vardı. Ve 15 Temmuz devlete başkaldıranlara karşı yapılmış dünya tarihinde eşine ender rastlanan bir destandır. Bundan böyle hiçbir güç bu ülkeyi 15 Temmuz öncesine  götüremeyecektir.

       Bütün şehitlerimize Allahtan rahmet dilerken Başta 15 Temmuzun efsane Lideri Türkiye Cumhuriyeti Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve etrafındaki samimi ve içten dava insanlarına selam saygılarımı sunuyorum. Allah yollarını açık etsin! (Amin)

       Bekir AKKAYA/12.07.2021/ Üsküdar /İSTANBUL


.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............