22 Mart 2022

15 Temmuz Gecesi ve Bizim Aile /Bekir AKKAYA

15 Temmuz FETÖ kalkışmasına dair 50nin üzerinde kitap ve yüzlerce yazı ve analiz okudum ve hala da okumaya devam ediyorum.

       15 Temmuz öncesi yaşadıklarımla 15 Temmuz sonrasındaki yaşadıklarımı karşılaştırmaya çalışıyorum. Kurumsal açıdan pek anlamasam da insan ilişkileri açısından yakın tanıdıklarım dahil FETÖ ile bilerek

ya da bilmeyerek ilişkisi olanlarla aramda büyük bir uçurum oluştu. Nedenini tam anlayamasam da az buçuk analiz edebiliyorum.

       Düşüncem şudur. 15 Temmuz öncesi FETÖ’ye kendimce savaş açmıştım. Bir çok insanla bu yüzden kavgaya varan münakaşalarım olmuştu. Bu türden insanların büyük çoğunluğu hala benim ismimi kullanmaktan ya da beni tanıdığını söylemekten kaçınıyorlar. Bana göre bunun tek
nedeni; kendileri ile yüzle
şmek istememeleri ya da benim kendilerini “FETÖCÜ der” diye korkmaları olsa gerek. Oysa ben kimseyi ne aklayacak ne de suçlayacak bir konumdayım. Devletine sonuna kadar güvenen biri asla devlet kurumlarının yapması gerekenleri vazife kabul etmez. Ben böyle biriyim.

       15 Temmuz öncesinde ben şahsen FETÖ’den çok zarar gören bir insanım. Hiçbir zaman ne fikirlerini, ne zikirlerini, ne düşüncelerini, ne eylemlerini asla tasvip etmedim. Haklarında bir sivil cemaat diye onlarca eleştiri yazı kaleme aldım. Bu yüzden bazen takdir edildim çok kez de tehdit edildim. 15 Temmuz öncesi bunların bu kadar tehlikeli olduklarını bilseydim belki de haklarında bir satır ne yazı ne de kelam ederdim. Çünkü korkardım. En yakın arkadaş bildiklerimle bile sabahlara kadar münakaşalarım oldu ama bunların bu kadar tehlikeli olduklarını asla bilmiyordum.     

FETÖ ile herkesin sarmaş dolaş olduğu 15 Temmuz öncesinde birey olarak onlara güç yetiremeyeceğimin bilincindeydim.  Bu nedenle de iki çocuğumu ve ailemi bunların şerlerinden korumaya  kararlıydım. Ve dediklerimi bir ölçüde gerçekleştirmiş olsam da zaman zaman şerlerinden kurtulamadım.  Yine de Rabbime şükrediyorum.

       Hikayem çok uzun ve çok fazla aslında. Ancak ben şimdilik 15 Temmuz gecesi yaşadıklarımızı kısaca anlatmak istiyorum.  

       15 Temmuz öncesi oğlumuz Mehmet Akif Marmara Üniversitesi İktisat ve İşletmeyi yeni bitirmişti. Üniversite yıllarında bir çok vakıf ve dernekte görev almış ve aktif olarak kısa adı MÜMDER olan Marmara Üniversitesi Mezunlar ve Mensuplar Derneğinin genel sekreterlik görevini yürütüyordu. 15 Temmuz öncesi hep FETÖ ile mücadele içerisinde oldu ve babasını örnek aldı.

       İşte bu günlerde Güney Afrikada yabancı dil kurslarına katılmasının faydalı olduğu düşündüğümüzden bir yıllığına İngilizce öğrenmek amacıyla Güney Afrika’ya göndermiştik. 15 Temmuz gecesi oğlumuz Mehmet Akif Güney Afrikada idi. O günlerde Güney Afrikada FETÖ ile ilgili anlatılması gereken çok şeyin olduğunu özellikle vurgulamak isterim. Hala 15 Temmuz gecesi oğlumuzun yurt dışında olmasını bir hayır olarak görüyoruz.    

15 Temmuz gecesi kızımız Neşe Nura şimdiki adı 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olan Boğaz Köprüsü’nde ve çevresinde büyük bir kâbus yaşadı. Bu yüzden uzun süre tedavi gördü. Hala etkisinden kurtulamadı. Dil sınavı için gittiği İstanbul yolunda FETÖCÜ askerler tarafından köprüde otobüsten indirilerek hain askerlerinin sert muamelelerine maruz kaldı.

       Kızımız Neşe Nur Araştırma Görevlisi olarak dil kursu almak maksadı ile 15 Temmuz öncesi altı aylığına Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitene devam ediyordu. Eğitimini tamamlayan kızımız 16 Temmuz Cumartesi günü İstanbul Avrupa yakasında Yabancı Dil Seviye Tespit Sınavı’na katılacaktı. Önemli bir sınav ve bu sınavı mutlaka başarmalıydı. Ankarada Yıldırım Beyazıt Üniversitesinde altı ay bu sınava için ders görmüştü.

       Kızımız Neşe Nur 15 Temmuz saat 15:00’te Ankara


otogarından İstanbula çıkmak üzere otobüse bindi. Daha önceleri sık sık gidip geldiğimizden Ankara – İstanbul arasının 6-7 saat olduğunu biliyoruz. Akşam 10:00 gibi İstanbul Avrupa yakasına ulaşılacak ve daha önceden haber verdiği arkadaşının evinde o gece misafir olacaktı.

       Bizler ailecek her sınav öncesi sık sık dua ederiz. Yine aynı heyecan ve telaşla ailecek hepimiz bol bol kızımız başarılı olsun diye dua ediyoruz. Yolculuk boyunca da sık sık arıyoruz.

       Kızımız Neşe Nur İstanbul’da şehit sayısının en fazla olduğu Boğaziçi Köprüsü’ne geldiğinde saat 20:00’yi gösteriyordu. Köprüye varmadan telefonla birkaç kez görüşmüştük. Hepimizin aklında yarın yapılacak yabancı dil sınavıydı. Başkada bir şey düşünmüyorduk. Tam altı ay yabancı dil  eğitimi için Anka Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ne devam etmişti.

       Ben Kumru’da evde eşim Fatma Hanımla  birlikteydik. Mutfak kısmında hanım ve ben de odada oturuyordum.

       Saat 20:00’de eşim Fatma Akkayanın telefonu çaldı. Arayan kızımız Neşe Nurdu.

       Kızımız Neşe : Boğaziçi Köprüsüne geldiklerini ancak askerlerin karşıya geçmelerine izin vermediklerini, tüm otobüstekileri araçtan zorla indirdiklerini söylüyordu.

       Her ne kadar ciddi bir şey olduğunu düşünmesek te bizi en çok telaşa kaptıran hususun yarın köprünün öte tarafında yani Avrupa yakasında yabancı dil sınavına girememe korkusu idi.

       O günleri hatırlayanlarınız bilir, o günlerde en çok “Türkiye’de bazı terör eylemlerinin yapılabileceği söylentiler arasındaydı. Dolayısıyla devlet bazı duyumlar nedeniyle köprüde önlem alabilmiş olabilir düşüncesi şahsen bende baskın çıkıyordu. Her ne kadar şehirde asker olmaması gerektiğini düşünsem de devlet bazen böyle tedbirler alabilir diyordum. Kızıma da bunu ilk etapta böyle söyledim.  

Kızımız Neşe Nur Yüksek Lisansını Mardinde yapmasından ve aynı anda Bitlis Üniversitesinin kadrosunda Araştırma Görevlisi olmasından kaynaklı Mardin, Diyarbakır ve Bitlis hattında defalarca asker ve polislerin otobüsleri durduğunu ve arama yaptıklarını bilmekteydi. Yapılan bu durdurmalarda hiçbir asker ve polis zor kullanmamış ve otobüslerden tüm yolcuları indirerek gecenin bu saatinde nereye giderseniz gidin diyerek insanları sokağa yola atmamıştı. Ama bu böyle değildi. Gecenin bu saatinde otobüsten indirmişler, inmeyenlere zor kullanmışlar ve insanları evlerine gitmekten men etmişlerdir. Üstelik kızımızda yarın erken saatte sınavı vardı.  Peki; bu saatte nerede kimin evinde kalacaktı? Hadi kaldı yarın sınava nasıl ulaşacaktı

       Ağlamaktan zor konuşan kızıma ilk söylediklerim şunlar oldu.

       Allah Allah bu nasıl bir şey? Bunda bir yanlışlık kesinlikle var.  Madem otobüslerden herkes indi sen de onlar ne yapıyorlarsa öyle yap. Gözüne birkaç bayanı kestir. Onlar nereye giderse o tarafa sende git. Bir taksi tut ve sahile, köprünün altına in ve oradan karşıya geçen bir gemiye atla ve misafir olacağın arkadaşına ulaş. Arkadaşına haber ver seni taksiyle gelsin alsın.      

Elinde küçük bir bavul olan kızımız geldikleri tarafa otobüsten inenlerle birlikte gitti. Ya elinde fazla bir eşyası ya da yükü olsaydı ne yapardı? Acaba olanlar ne yaptı?

       Bizler aile olarak hep yarınki sınavı düşünüyorduk. Ne yapıp yapıp kızımızı karşıya geçirmeliydik.

       Aklıma İstanbulda Anadolu yakasında bulunan dostlarımızı aramak geldi. Kimine ulaşamadım, kimi de “öyle bir şey yok” diye beni yalanladılar. Bir iki dostumuz ise kızımızı Avrupa tarafına geçirmek için köprüye gitmek istedi o saatlerde askerler geri gönderdi. Bizler şaşırmış vaziyette çaresiz kaldık.

       İlk etapta olup bitenleri öğrenmek için televizyonu açtım. Tüm haber kanallarına baktığım halde tek bir bilgiye ulaşamadım. Kızım Neşenin yaşadıklarını ve söylediklerini açıklayacak hiçbir bilgi bu saatlerde edinemedim.

       Karşıya geçme ümidimiz yetirdik. Kızımızda Boğaz Köprüsünün altından sahile yaya olarak ulaştığında TV kanalları köprünün askerler tarafından kuşatıldığına dair haberler vermeye başladı.    

Kızım Neşe Nur çaresizlik içerisinde telefonla bir arkadaşına ulaşıyor. Daha önceden arkadaşının yakınlarından birinin köprünün altında bulunan yalının sahipleri olduğunu bildiğinden ona ulaşıyor ve durumu arkadaşına anlatıyor. Bunun üzerine arkadaşı yakınlarına haber veriyor. Kültürel seviyeleri ve saygınlıkları çok yüksek bir ailenin bir bireyi  olan ve şu anda TRTde çalışan bir bayan gelerek Kızım Neşe Nuru Boğaziçinde bulunan köprünün altındaki yalıya götürerek üç gün misafir ediliyorlar. Buradan kendilerine sonsuz teşekkürlerimizi iletiyoruz. Bu güzel ailenin bilgisi izinleri olduğu takdirde burada ileriki günlerde yayınlanacaktır. Son bir notumuz olsun. Kızımız bu aile ile hep görüşmektedir ve onlara her vesile ile teşekkür etmektedir ve her daim ediyoruz.

       15 Temmuz gecesinin sabahına kadar bombaların ve silahların susmadığı ve İstanbulda en çok 15 Temmuz Şehitlerinin verildiği yerde kızımız bu kâbusu fiili olarak yaşamıştır.

       Bir gün sonra yapılacak Yabancı Dil Sınavları ileri bir tarihe ertelenmiş ve Kızımız Neşe Nur yalıdaki ailelerle birlikte hiç dışarıya çıkamayarak yalıda mahsur kalmışlardır.


       Üç gün sonra Ordu’ya yanımıza gelen kızımız bir süre yanımızda kaldıktan sonra yabancı dil eğitiminde kalan süreyi tamamlamak için Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesinde dönmüştür.

       15 Temmuz’dan sonra iki ay kaldığı Ankara’da 15 Temmuz gecesinin etkisinden kaynaklı evinde bir gece dahi kalamayarak değerli eniştemiz Murat ve yiyenimiz Esra Öztürk’ün evinde kalmış ve Üniversiteye de her gün güzel ve değerli eniştemiz Reklam Ajansı Sahibi Murat Öztürk ve Öğretmen yiyenimiz Esra Sansı Öztürk tarafından götürülüp getirilmiştir.

       Ben ve eşim o gece Kumru ilçesinde sokaklarda idik. Kızımızla hiç irtibatı kesmemek üzere sabaha kadar hiç uyumadık. Kumruda sokaklarda olup bitenlerle ilgili onlarca


fotoğraf çektim. Kumru ilçesinin tam merkezinde bulunan Kumru Belediye binası ve karşında bulunan Kumru Ak Parti Teşkilatı ve hemen yanında bulunan Kumru Merkez Caminin bulunduğu alanlar dopdoluydu. Kimlerin meydanlarda olduğuna benim çektiğim fotoğraflar şahitlik yapmaktadır. Sokakta olmayanlar ve sokağa çıkmayanlar kesinlikle 15 Temmuzun olacağını önceden bilen kişilerdi.


Bir gün sonra ilk gece ortada gözükmeyen kişi ve kurum amirleri lanet mitinglerinin en önlerinde yer aldıklarını gördüm. Sokaklarda halka güya FETÖ’yü lanetleme yarışlarına girdiklerine şahit oldum. Bunlar gerçekten alçak ve aşağılık. Bu konuda Şimdilerde kuyruklarını kıstırıp ya fırsat kolluyorlar, akıllarınca alttan alta iktidar düşmanlığı ya da Tayyip düşmanlığı yapıp bulundukları yerleri münafıkça korumaya çalışıyorlar. Ekonomi diyorlar, fakir fukara diyorlar akıllarınca muhalefetlik yapıyorlar. Her türlü boyaya giriyorlar ama tek oldukları ve sevdalandıkları FETÖ’cülüğü dillendiremiyorlar. Dün münafıktılar bugün de öyleler.

       Bu vesile ile kızımız Neşe Nurun Yabancı Dil Eğitimini aldığı Anakara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi ile ilgili bir hatıramı nakletmek istiyorum. FETÖ ile ilgili bir ilişkisi olup olmadığına sizler karar verin. Benim şahsi kanaatim kesinlikle var.

       15 Temmuz’dan dört ay önce     

Kızım Neşe Nur Yabancı Dil Eğitimi için YÖK tarafından Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesine altı aylığına gönderildi.  

       Bu nedenle kalacağı evi tutmak, evi düzenlemek ve kızımızı üniversite kaydını yaptırmak amacıyla Ankaraya gittik. Bu ilk  gidişimizde  Yıldırım Beyazıt Üniversitesini de ziyaret ettik.

       İkinci gidişimizde önceki gidişimizden farklı bir durum gördük.

       Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin bitişiğindeki FETÖ’nün Üniversitesi olan Turgut Özal Üniversitesine kayyum atanmış ve girişteki isim değiştirilerek Yıldırım Beyazıt Üniversitesi tabelası asılmıştı.

       FETÖ’nün üniversitesi devlet üniversitesi olan Yıldırım

Beyazıt Üniversitesi bünyesine katılmıştı. Ancak girişteki tabela değiştirildiği halde binanın üstünde hala Turgut Özal Üniversitesi yazısı duruyordu. Ben bu durumu fotoğrafladım ve özel facebook sayfamda yayımladım. Fotoğrafın altına da hiçbir yorum yazmadan sadece Bu fotoğrafta dikkat çeken bir durum var bakalım kaç kişi bilecek? ifadelerini kullandım.

       Fotoğrafı yayınlamamdan bir gün sonra beni telefonla zaman zaman lanetlemek amaçlı andığım meşhur KUMPASÇI BAŞI aradı.

       “Zati alilerinin Yıldırım Beyazıt’ta olduğunu bu fotoğrafı bu amaçla koyduğumu, bu fotoğraftan rahatsızlık duyduğunu ve derhal bu fotoğrafı kaldırmam gerektiğini aksi takdirde gerekli işlemleri başlatarak beni sürgün edeceğini söyledi.

       Siz bu cümlelerden bir şey anladınız mı?

       Ben anlamadım da ondan soruyorum.

       Bu ZAT 15 Temmuz gecesi nerde idi ki?

       Rivayet odur ki; kaçak. Hatta rivayetlere göre sözünü tutacaklara “15 Temmuz gecesi sokağa sakın çıkmayın diyen çapsız.

       Şimdi mi? Yancılarına sorunuz. Omurgasızın adını bile unuttum.     

Türkiye’yi 15 Temmuz öncesi ve sonrası diye okuyamayanlar bir şey şöylemesin. Bundan böyle Türkiye 15 Temmuz öncesi ve sonrası diye tanımlanacak. Benim şahsi kanaatim hiç kimse Türkiyeyi 15 Temmuz öncesine çekemez ve isteseler de güçleri yetmeyecek. Artık halk yönetimine karar vermiş ve o gece yönetime fiili olarak katılmıştır. Can vermiş ve başkaldıranlara gerekli cevabı meydanlarda vermiştir. Bu dünya tarihinde belki de bir ilktir.

       Geldiğimiz süreçte benim gibileri en çok üzen husus şudur. 15 Temmuz öncesi ve 15 Temmuz Gecesi baş kaldıranlar, bankamatiklerde para  derdinde olanlar, hainlere alkış tutanlar ve FETÖ’nün tam içinde oldukları halde bugün akıllarınca FETÖ’ye lanet okuma numaraları yapanlar bir şekilde utanmadan gerek TVlerde gerekse sosyal medya ve gazetelerde o gece sokakta canlarını verenlere, gazilere ve sokakta bulunan kesimlere ahkam kesmeleri. Her biri yine dün olduğu gibi bugünde nemalanma derdindedirler.  

Kim ne derse desin! 15 Temmuz gecesi sokaklarda ben Müslümanım diyen herkes vardı. Ve 15 Temmuz devlete başkaldıranlara karşı yapılmış dünya tarihinde eşine ender rastlanan bir destandır. Bundan böyle hiçbir güç bu ülkeyi 15 Temmuz öncesine  götüremeyecektir.

       Bütün şehitlerimize Allahtan rahmet dilerken Başta 15 Temmuzun efsane Lideri Türkiye Cumhuriyeti Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve etrafındaki samimi ve içten dava insanlarına selam saygılarımı sunuyorum. Allah yollarını açık etsin! (Amin)

       Bekir AKKAYA/12.07.2021/ Üsküdar /İSTANBUL


.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...