Saat 19:00’da konserin yapıldığı eski beyaz saray dediğimiz şimdi büyük bir meydan olarak hizmet vermeye başlayan konser alanına gittim. Konser 20:30 da başlayacaktı ve ben deniz kenarlarında konser saatine kadar dolaştım.
Konser yarım saat gecikme ile başladı. Büyük ihtimal alanın dolmaması bu gecikmeye neden oldu.
Konser arasında Gülşen’den çok sert açıklamalar duyduk. Gülşen Konser sunucusunun kendisine “Başkan geliyor, çorabını yukarıya çeker misin?” dediğini söyleyerek sert tepki gösterdi. Alanda derin bir sessizlik yaşandı. Daha sonra Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz Gülşen’e çiçek sunarken de : Sizin altınızda hizmet veren bir sunucunuz bana çorabınızı çeker misin? Diyemez” diye tepki gösterdi.
Benim kanaatim şudur. Sunucu Gülşen’nin çorabının kaydığını gördü ve Gülşen’in bunun farkında olmadığını düşünerek böyle bir cümle kullandı. Aksi bir düşüncenin olmadığına kanaatim kesin.
Gülşen bunu alana açıklayıncaya kadar hiç kimse böyle bir olayı bilmiyordu. Ancak ben bu olayı bilinceye kadar ne Gülşen’i, ne sahneyi, ne de Gülşen’in yanında yer alan, ona eşlik eden kişileri hiç beğenmedim.
Gülşen’in giydiği kıyafet tamamen bana göre çok uygunsuzdu. Bazen iki kız ve iki erkek olarak şarkılara ve müziğin durumuna göre dans eden ve Gülşen’e eşlik edenler beyaz kıyafet içerisinde anlamsız hareketleri şahsen beni çıldırttı. Bu ne biçim sanat ve bu ne biçim dans ve hareketler.
Konser alanı boştu. Gülşen hayranları filanda pek yoktu. Ama ne ilginç ki, Gülşen Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz ve seyircilere karşı çok küstah açıklamalar yaptı. İşi abarttıkça abarttı ve bana göre konserden çok kendinin sanatçılığını abartarak şarkılarından çok sunucuyu hedefe koyarak bu çıkışlarından ses getireceğini düşündü.
Bana göre şarkı markı hikaye. Sanat ve konser diye sahne şow, görsel şow ön plana çıkartılarak yanına bir de çorap şow konulunca Gülşen’in sanatı da zirve yapmış oldu. Böyle bir sanat kesinlikle olamaz. Abuk sabuk kostümlerle, saçma sapan sahne almalar cidden çok itici. Sevimsiz bir o kadar bizden uzak.
Sanatçıyım diye ortaya çıkanlar ve sanatlarına güvenenler “ben şöyleyim böyleyim” diye kendilerini öğe öğe bitiremeyenler sadece sesiyle meydan okusunlar. Garip bir delinin çıldırması gibi dans ederek uçan tekmeli dans yapan erkek ve kızların hoplamaları, zıplamaları, bacak ve kolları sallamaları bana göre sanat filan değildir.
Bunları buralara çağıranlara da bir iki sözüm var. Bunları buralara çağırmaya mecbur muyuz? İşte Gülşen attı fırçasını. Bizlerin seçtiği başkana böyle bir fırça atılmasına asla gönlüm razı olamaz. Aklınca Gülşen Ordu Büyükşehir Belediye Başkanına ayar veriyor. Zaten hep ben Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’ın bu sakinliğine hep hayran olmuşumdur. Yine öyle oldu.
Sayın Başkanım,
“Ya göründüğün gibi ol, ya da olduğun gibi görün” sözümüz buralarda da geçerli. Annem bana hep : “oğlum dışarıya çıkıyorsun üstün başını düzelt” derdi. İyi ki sunucumuz sanatçılarımıza “sahneye çıkıyorsun, kıyafetini düzelt” dememiş. Emin ol ben olsaydım bu kıyafetle bu tür şarkıcıları sahneye bile çıkartmam.
Oksimoron neydi?
İki zıttın bir arada bulunması.
Ya Gülşan olacağız ya da sunucu.
Emin ikisi birden olunmuyor.
Ben mi? Sunucudan yanayım.
Selam ve Saygılar.
Bekir AKKAYA/ 26.07.2018/KUMR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...