Edebiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Edebiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Mayıs 2022

Ozan Selami'den Bana Şiir / Bekir AKKAYA

Nasip olursa elimdeki tüm bilgileri internete aktarmayı düşünüyorum. Bu cümleden olarak bana yazılanları da zaman zaman sizlerle paylaşmanın hoş bir şey olacağı kanaatindeyim. Hele de vefat ederek aramızdan ayrılan dostlarımızı hatırlamak ve onlara bir fatiha olsun göndermek elbette görevimizdir.
Notlarımın arasında aramızdan ayrılan bir dostumun kendi el yazıları ile bana yazmış olduğu şiirleri görünce hayli duygulandım. Daha önceden bir gazetede kısaca hayatını http://bekirakkaya.blogspot.com/2008/06/ozan-selamiyi-rahmetle-anyorumbekir.html yazmış olduğum Kumrulu Ozan Selami yani Selahattin Sara’dan söz ediyorum. O benim çok iyi bir dostumdu. Kendisine Allah rahmet etsin diyorum. Çok güzel şiirler yazardı. Hatta benim bildiğim yüzlerce şiiri bulunan bir defteri vardı.

Benim tahminim bu birinin elinde. Sağlığında bunu kendine vermişti. Ve bana da söylemişti. Ben buradan bu defter kimde ise bunu ortaya çıkarsın ve Ozan Selami’nin canı kadar koruduğu şiirleri bari vefatından sonra basılsın. Ve Kumru çok güzel bir şairi ile tanışsın. Ozan Selami’nin yakınlarını tanımıyorum. Eğer bu şiirlerle dolu defter yakınlarında ise bu çağrım onlar için de geçerlidir.

Şimdi sizlere Kumrulu Ozan Selami diye tanınan Selahattin Sara’nın 15 Ocak 1998 ve 20 Şubat 1998 tarihinde benim için yazdığı şiirleri paylaşmak istiyorum. Tekrar Allah rahmet eylesin… İşte o şiirler…

TEŞEKKÜRLER

Yaptıkların Kumru için
Teşekkürler Bekir Hoca,
Halka hizmet vermek için
Teşekkürler Bekir Hoca.

********
Tez’in başarılı olsun.
Umudun yerini bulsun.
Bu gençlik seni anlasın.
Teşekkürler Bekir Hoca.

********
Kumru’yu kaleme aldın.
Elbet kayda değer buldun.
Yaza yaza sona geldin.
Teşekkürler Bekir Hoca.
********
Muhabbetin sözün güzel.
Ahlakın erdemin güzel.
Kumru için tezin güzel.
Teşekkürler Bekir Hoca.
********

Ruh haletin yapın sağlam.
Türk-İslam inancın sağlam.
Sözünle güvenin sağlam.
Teşekkürler Bekir Hoca.
********

Hizmet aşkın maddi değil.
Her yiğidin haddi değil.
Genel yorum sathi değil.
Teşekkürler Bekir Hoca.
********

Yılgınlığa düşmeyesin.
Kararından geçmeyesin.
Yazmaktan usanmayasın.
Teşekkürler Bekir Hoca.
********

Selamiyim gördüm seni
Adım adım sordum seni
Hoşgörülü buldum seni.
Teşekkürler Bekir Hoca.

20 Şubat 1998
Ozan Selami
**********

BEKİR AKKAYA

Bir omzunda çanta dolaşıp durur.
Dünyanın derdini çekmeye gelmiş.
Bin bir düşünceli duygulu yürür.
Namerdin kolunu bükmeye gelmiş.
********

Köroğlu misali ölmez memleket
Hizmettir vatana katkınız servet.
İnsanın gönlüne sevgi muhabbet
Yunus Emre gibi ekmeye gelmiş.
********

Klasör klasör bilgi yumağı
Vatan için sızlıyormuş imiği
Bir gün anlatacak Kumru gerçeği
Satır satır tarih dökmeye gelmiş.
********

Ne kadar iddialı nedir bu azmin
Seni görenler de sanacak gezgin.
Kumruyu tanıtmak bu olsa yazgın.
Kumru’ya dikkat çekmeye gelmiş.
********

Aşağıdamlalı Akkaya Bekir.
Daim Hakka olsun kalbinle zikir.
Ozan Selamiyim Yarabbi Şükür.
Beldemizden yazar olmaya gelmiş.
********

Bir yanda ahlakı değerler doğru
Bir yanda siyasi intiba seyri
Bizler bu toprağın canıyız gayrı
Sorunlara çözüm kurmaya gelmiş.
********

Kıskandım Bekirim kıskandım seni
İspatla Kumruyu işte tam yeri.
Hedefler bellidir dönülmez geri.
Düşmanı fikirle vurmaya gelmiş.
********

Bilmeli insanlar fanidir dünya.
İyi eserlerle gelinen nokta.
Beceremiyenler şaşkın ve şokta.
Akkaya teselli vermeye gelmiş.

15 Ocak 1998
Kumrulu Ozan Selami
*********
Ozan Selamiye bir fatiha okumanız dileğiyle. Bekir Akkaya/kumru

Ozan Selami'den Bana Şiir / Bekir AKKAYA

Nasip olursa elimdeki tüm bilgileri internete aktarmayı düşünüyorum. Bu cümleden olarak bana yazılanları da zaman zaman sizlerle paylaşmanın hoş bir şey olacağı kanaatindeyim. Hele de vefat ederek aramızdan ayrılan dostlarımızı hatırlamak ve onlara bir fatiha olsun göndermek elbette görevimizdir.
Notlarımın arasında aramızdan ayrılan bir dostumun kendi el yazıları ile bana yazmış olduğu şiirleri görünce hayli duygulandım. Daha önceden bir gazetede kısaca hayatını http://bekirakkaya.blogspot.com/2008/06/ozan-selamiyi-rahmetle-anyorumbekir.html yazmış olduğum Kumrulu Ozan Selami yani Selahattin Sara’dan söz ediyorum. O benim çok iyi bir dostumdu. Kendisine Allah rahmet etsin diyorum. Çok güzel şiirler yazardı. Hatta benim bildiğim yüzlerce şiiri bulunan bir defteri vardı.

10 Mayıs 2022

AA'ya Mektubumdur...(2009)

KUMRU/ 28 EKİM 2009 ÇARŞAMBA

 

DEĞERLİ A.A.

TÜM YAZILARINI BÜYÜK BİR KEYİFLE OKUYORUM... HEYECANLANIYORUM...BİLGİ BİRİKİMİNE KONULARA HAKİMİYETİNE BAYILIYORUM...

ANCAK....

YAZILARIN BANA ÇELİŞKİLERLE  DOLU GELİYOR... İLLA DA ZITLARI BİR ARAYA GETİRME İMKANI YOK Kİ,

BU YAZINDA SÜMÜKLÜYE  GÜZEL ŞEYLER(!) SÖYLERKEN DAHA

ÖNCELERİ ÇOK SERT İFADELER KULLANMIŞTIN...VE YAZINDA DA ZAMAN ZAMAN ÜSTÜ KAPALI OLARAK BUNU İMA ETME DURUMUNDA KALMIŞSIN...

AMA ŞU BİR GERÇEK

SADECE TÜRKİYEDE DEĞİL TÜM DÜNYADA BİR DEĞİŞİM VAR...ÖNCEKİ ALIŞKANLIKLAR GELECEKTE DEVAM ETMEYECEK GİBİ...

DÜNYA BİRLEŞİYOR...SINIRLAR ORTADAN KALKIYOR...İSTEMESEK TE BÖYLE OLUYOR...YA BU DEĞİŞİME UYULACAK YA DA ESKİ BİLDİK DURUM İSTENİLSE DE OLMAYACAK...BU DÜŞÜNCEM HER ALANDA GEÇERLİ...

           KELİMELER VE KAVRAMLAR BİR ÖLÇÜDE ANLAMLARINI YİTİRİYOR...

BANA KALIRSA SIKINTI DA BURDA...

SÖZ TEMSİLİ BÜTÜN YAZILARINIZDA KENDİNİZDEN SÖZ EDERKEN TÜM SOYUNUZU ÖĞÜYOR  ÖZELLİKLE ORTAYA KOYUYORSUNUZ...BUNA ÖZELLİKLE VURGU YAPIYORSUNUZ...BU SİZE BÜYÜK BİR GÜÇ VERİYOR...

YA SİZİN GİBİ GENİŞ BİR SOYAĞACI OLMAYANLAR NE OLACAK?

İŞTE BU BAKIŞ AÇISI ORTADAN KALKIYOR...

KADERİN TANIMI DA DİNİN TANIMI DA DEĞİŞİYOR...BİZE ÖĞRETİLENLER YA DA BİZE DAYATILANLARIN YANLIŞLIĞI BELKİDE ZAMANI GELDİĞİNDEN ORTAYA ÇIKIYOR...

KARDEŞİM,

YAZILARINI HAYRANIM,

OKUYUCUNUZ OLARAK SİZDEN RİCAM

Bİ RAZ DA TASAVVUF GÖZÜYLE OLAYLARA BAKSANIZ...

"ÜSTÜNLÜĞÜN TAKVADA OLDUĞUNU " ALLAHIN BİR NİMET OLARAK YARATTIĞI ÖZELLİKLERİN ÜSTÜNLÜK OLARAK DEĞERLENDİRİLMEMESİ GEREKTİĞİNİ İŞLESENİZ ÇOK DAHA FAYDALI OLACAĞINA İNANIYORUM...

    28 EKİM 2009

                                                                                              SELAM VE SAYGILAR

                                                                                                    BEKİR AKKAYA

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

AA'ya Mektubumdur...(2009)

KUMRU/ 28 EKİM 2009 ÇARŞAMBA

 

DEĞERLİ A.A.

TÜM YAZILARINI BÜYÜK BİR KEYİFLE OKUYORUM... HEYECANLANIYORUM...BİLGİ BİRİKİMİNE KONULARA HAKİMİYETİNE BAYILIYORUM...

ANCAK....

YAZILARIN BANA ÇELİŞKİLERLE  DOLU GELİYOR... İLLA DA ZITLARI BİR ARAYA GETİRME İMKANI YOK Kİ,

BU YAZINDA SÜMÜKLÜYE  GÜZEL ŞEYLER(!) SÖYLERKEN DAHA

7 Mayıs 2022

MELEĞİM - PAMUK ANNEM FATMA AKKAYA CENNETE UÇALI BEŞ YIL OLDU /Bekir AKKAYA

Ordu Araştırma Hastanesi’nde Meleğim-Pamuk Annem aramızdan ayrılarak dünya mekânından asıl makamına göç edeli tam ÜÇ yıl oldu. 09.06.2017 Cuma Günü Saat :14,00’te yani bugün için vefat etmişti. Mekânı cennet olsun. Rabbim nur içerisinde peygamberimize komşu etsin.
            Bu vesile ile tüm annelerin ellerinden öpüyorum. Ve tüm annelerden hayatta olanlara mutlu ve huzurlu ömürler dilerken, vefat eden tüm annelere Allah’tan rahmetler diliyorum. Dünyada her nasıl halde yaşamış olurlarsa olsunlar sadece anne olmalarından kaynaklı Rabbim hepsini cenneti ile mükâfatlandırsın. 
            Beraber yürüdüğümüz bir gün aç kalmış yavru köpeği gören annem bana dönerek “O da bir ana kuzusu” diyerek hayvanı
eve kadar bana taşıtmıştı. O günden bugüne ben hep tüm çevremdeki insanlara ve hayvanlara bir ana kuzusu olarak bakmayı öğrendim.
            Ana yüreği yüreklerin en güzelidir. Bu yüreğin ne anlama geldiğini ancak ana olanlar anlar. Ana Yüreği, Kâinatta keşfedilmeyen asla kadın olmayanların anlayamayacağı bir sevgidir. Ana yüreği; Allah’ın kadınlara özel olarak verdiği ve anne olduktan sonra açığa çıkan kâinattaki
en büyük mucizedir. Ana Yüreği, Zamandan, mekândan ve bildiğimiz diğer tüm fiziksel parametrelerden bağımsız bir algıdır. Ana Yüreği; Sadece kadınlara yaratanımız tarafından verilen mucizevi bir duygudur. Ana yüreği tanımlanamaz. Korkusuna rağmen, yavrusu için kendi korkusunun üzerine gitmek, yavrusunun acısını ondan daha fazla hissetmek, ölüm bile olsa yavrusu için ölmektir ana yüreği.

            Bu yürek ve keşfedilemeyen bu duygu tüm kadınlara-annelere verilen bir mücize. Sadece insanlara değil tüm canlılara verilen bir yürek. Her canlı, annemin deyimi ile “Bir ana kuzusu” ve uzaklarda da olsa incinen, parçalanan ve yanan bir yürek sahibi ana.  
            Sevgiyi, emeği, cesareti, paylaşmayı, edebi, terbiyeyi, onurlu olmayı, merhameti, sabrı, gülmeyi, ağlamayı, saygıyı, hayatın ne anlama geldiğini, dünyayı ve tüm dünyada olup bitenleri ilk ondan öğreniriz. İlk insan olma ve insan kalma ana kucağında başlar.
Benim annem bütün bunların yanında bir bilgeydi. Akıllıydı ve zekiydi. Yol göstericiydi.
            Bildiğimiz ve öğrendiğimizin dışında çocukluktan sonra da bana ve ablalarıma hep o rehberlik yaptı. Filozofça bize yol gösterdi.
Babamın tüm karşı koymasına rağmen beni ilkokula 1965 yılında kendi kayıt yaptırdı. Daha sonra ise ahırda tek ineği satarak 1972 yılında babamı zorla ikna ederek Isparta – Eğridir’de ayağımdan ameliyat ettirdi.
Babam sabahlara kadar kitap okur ve annem bitmek bilmeyen bir sabırla onu dinlerdi. Babamın okuduğu tüm kitaplardan bilgisi vardı. Cemaatsiz evde namaz kılınmaz ve annem babamın arkasında hiç eksilmeyen bir kişiydi.
Cömertti. Bu cömertliğini büyük annem “Şakire Büyük Annemden öğrendiğini” söylerdi. Evde her gün birkaç kez dışardan gelenlere sofra kurulurdu.
Babam tasavvuf ehli biriydi. Haftada bir kez “Dervişler” bizim evde toplanırlardı. Annem hiçbir kez gelenlerden yakınmaz ve onlara hizmet etmekten mutlu olurdu. Hiç telaş göstermezdi.
Bir kez birilerine kızdığına şahit olmadım. Hatta alenen kendine olumsuz davrananlara bile olumsuz bir davranış gösterdiğini görmedik. Bize sürekli bu noktada öğüt verir ve yol gösterirdi.
Babam çok yakınır çok dertlenirdi. Annem ise tam aksine hiç kızmaz ve yakınmazdı.
Annem de tasavvuf ehli biriydi. Hiçbir durumda moralini bozmaz, kesinlikle gelecekle ilgili bir tasası bulunmazdı.
Babam anneme karşı çok toleranslıydı. Anneme hiçbir şekilde bir müdahalesi olmazdı. Bugünkü anlamda annem ve bizler evde özgürdük. Annem ve kardeşlerim her hafta Kumru’ya gider alış – verişlerimizi kendimiz yapardık. Babam kesinlikle bize müdahale etmezdi. Eve babam gaz, tuz, un, mısır ve şeker gibi şeyleri getirirken bunun dışındaki tüm ev ihtiyaçlarını annem alır gelirdi. Babam mektep (Kur’an-Eskiden sübyan mektepleri vardı) okutmaya gider, annem ise evin tüm işlerini görürdü. Evde herkes bir düzen içerisinde ve kimse kimseye müdahale etmeden yaşardı.
Dört yıl okuduğum Çatak Kur’an-ı Kerim Kursundan kaçmamı ve İmam Hatip Lisesi’ne gitmemi sağlayan annemdir. Babamdan habersiz evde ineği satıp bana para verip Ordu’ya gönderen de annem oldu.  
Hiçbir zaman kin gütmez ve kindarlığın “kalbi öldürdüğünü” söylerdi.
Tarlamıza birkaç metre müdahale eden birileri için bana “ Sen tarladan mı geçiniyorsun?  Sen kendini onun derecesine düşürmemelisin. Senin onunla münakaşa edecek kadar derecen düşük mü?” diyerek çok kez beni ikna ederek olması gerekeni yapardı.
“Tüm adadığı adaklarının yerine geldiğini, çok kez kurban kestiğini ve oruç tutuğunu tüm isteklerinin sağlığında yerine geldiğini” söylerdi.  Annem : “ Tüm tarlalarımızdan yol geçiyor. Yol geçen her tarla için ben oruç tuttum. Allah’tan öyle istemiştim.” Diyordu.
Tereyağı dışında hiçbir yağ kullanmamıştır. 90 yaşında vefat eden annem hiçbir katkı maddesi olan yiyeceği ağzına götürmemiştir. Nereye gidersek gidelim bu yönde hiç birimiz onun isteğinin dışında davranmamıştır.
İsmini zikretmek istemediğim okumuş boşanmak üzere olan bir bayana benim uzaktan  şahit olduğum şu öğüdü verdi.
Çok kez evlerinde eşleri ile huzursuz olan bayanlara ve yeni evlilere "Şıbıdık şıbıdık giyinmelerini, bakımlı ve düzgün olmalarını, eşlerinin gözlerinin dışarıda kalmamaları için bunu yapmaları" gerektiğini vurgulardı.Ufak tefek işler için eşlerini şikayet etmemelerini, boşanmaya sebep olacak durumlardan eşlerin kesinlikle kaçınmalarını öğütlerdi.
Hafızası çok yerindeydi. Vefat ettiği güne kadar hafızasını hiç kaybetmedi. Yüzlerce mani bilirdi. Yüzlerce söz, yüzlerce fıkra.
Mahallemizde tüm olup bitenlerle ilgili müthiş analiz ve sentezleri olurdu. İnsanların iç dünyalarını tanımlar ve geçmişte ne yapıp ettiklerini ve sonuçta ne oldukları ile ilgili müthiş tespitlerde bulunurdu. Ayaklı bir kütüphaneydi.
İbadetlerini hiç ihmal etmez, küfür ve hakaret içerikli hiçbir söz kullanmazdı.
En çok kullandığı kelime “Mutluluk” kelimesi idi. Genç evlilere kesinlikle “Mutlu musunuz?” diye sorar ve kendinin mutlu ve huzurlu olduğunu çevresine hissettirirdi.
Sevmediklerinin yanında susar ve sevdiklerin yanında neşe saçardı.
Anne Bu bilgelik sana nerden geliyor dediğimde Annem; “Babandan geliyor, Baban hep okurdu ve ben de “ocak başında” dinlerdim.  Bize çok misafir gelirdi. Ben onlara hizmet ederken “Hep kulak misafiri” olurdum ve öğrenirdim. Babanın derviş arkadaşları bize çok gelirdi. Hoca arkadaşları da öyle” derdi. “Başkaları gibi baban bizi kısıtlamazdı. Eve hapsetmezdi. Düğüne bayrama gitmemize müsaade ederdi. Ben de sizleri öyle yetiştirdim” derdi.  
Benim dert ortağımdı ve yol arkadaşımdı. Rehberimdi ve canımın bir parçasıydı. Tarifi imkânsız ve doyulmayacak biriydi.
Ben O’nu çok seviyordum. O da beni çok seviyordu. Son ana kadar hep beni dinliyordu. Ben de O’nu hep dinliyordum.
Bunları yazarken hem çok üzülüyorum ve hem çok seviniyorum.
Seviniyorum. Böyle bir annem oldu ve ben O’nun dizinin dibinden hiç ayrılmadım. Hep yanında oldum O’nun.
Sarıldım öptüm. Hep dinledim O’nu ben  ve beni hep dinledi O.
“Bilge” idi, istifade ettim. Rehberlik etti. Yol gösterdi. Sadece anne değil öğretmenlik, hocalık yaptı.
Hiç bırakmadım O’nu. Beni bırakıncaya kadar bırakmadım Onu ben. Babamı da beni bırakıncaya kadar bırakmadım.
Çok dualarını aldım. Onlara da ben hep dua ettim ve ediyorum. Hem babamdan ve hem annemden onlar beni bırakıncaya kadar ayrılmadım.
İstemezdi emekli olmamı. Sakın olma derdi. İlginçtir; ben O’nun başında Ordu Araştırma Hastanesi’nde beklerken annemin vefatından tam iki dakika önce (iki dakika önce) emeklilik yazımın geldiğini eşim haber verdi İki dakika sonra da annem vefat etti. Vardır bir hikmeti. Sanki “emekli olduğumu duydu da vefat etti” gibi oldu. Tabi ki öyle değil.
Bunları yazarken de iki sebepten üzülüyorum.
Üzüntümün birinci sebebi hiç anne yüzü göremeyenler. Anneleri genç yaşta vefat edenler. Annesinden hiç istemedikleri halde ayrılanlar. Dağılan yuvalar ve bozulan aileler yüzünden yüreği yanan yürekler. Ana kuzuları. Analar ve kuzuları.
Bunları düşününce de annemden söz etmekten utanıyorum. 90 yıllık anneme kanamayan ben, annesiz hayat süren ve sürmek zorunda kalan tüm “Ana Kuzularına” teselli edecek söz  ya da ağlayacak yüz bulamıyorum. Allah onların sabırlarını artırsın. Anasızlık zor. Anneden uzak “Ana kuzuluğu” da zor.
Üzüntümün diğer nedeni ise,
Ana kıymeti bilmeyen nasipsizler. Baba kıymeti bilmeyen nasipsizler.
Küçük minnacık meseleleri büyütmeden “zararın neresinden dönülürse kardır” sözü doğrultusunda analarınızı, babalarınızı kaybetmeden O kutsal yüreğe dokunun. O dizlere kafanızı koyun. O mübarek yüreklerden nasiplenin. Onların dualarını ihmal etmeyin.
Bazı şeylerin geri dönüşü, telafisi olmuyor. Analar, babalar böyle. Analara, babalara küsülmez. Analara babalara kızılmaz. Yüce Rabbimiz “ÜF BİLE DEMEYİNİZ” buyurmaktadır.
Tecrübelerle sabittir ki,
Ana ve babadan nasipsizler ve duasızlar bu dünyada da öbür dünyada da hüsrandadır. Emin olun bu dünyada hiçbir işleri düzgün gitmeyeceği kesindir.
Biliyorum uzun yazdım.
Annem için çok kısa.
Yazarken yaşadığımı ve hissettiğimi “ana kuzuları” olarak her biriniz kesinlikle hissediyorsunuz.
Bütün kadınlarımızın ve annelerimizin ellerini hürmetle öpüyorum.
Annem  Fatma Akkaya bir yıl önce 09.06.2017 tarihinde  Cuma günü saat: 14:00’te dünya mekanından ASIL OLAN CENNET MAKAMINA uçtu. Rabbim makamını cennet eylesin. Sizlerden annem FATMA AKKAYA’ya ve tüm vefat etmiş annelere ÜÇ İHLAS VE BİR FATİHA OKUMANIZI TALEP EDİYORUM.
Nur içinde yat PAMUĞUM.

Oğlun: Bekir AKKAYA /09.06.2018 Cumartesi /KUMRU
********
******
©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

MELEĞİM - PAMUK ANNEM FATMA AKKAYA CENNETE UÇALI BEŞ YIL OLDU /Bekir AKKAYA

Ordu Araştırma Hastanesi’nde Meleğim-Pamuk Annem aramızdan ayrılarak dünya mekânından asıl makamına göç edeli tam ÜÇ yıl oldu. 09.06.2017 Cuma Günü Saat :14,00’te yani bugün için vefat etmişti. Mekânı cennet olsun. Rabbim nur içerisinde peygamberimize komşu etsin.
            Bu vesile ile tüm annelerin ellerinden öpüyorum. Ve tüm annelerden hayatta olanlara mutlu ve huzurlu ömürler dilerken, vefat eden tüm annelere Allah’tan rahmetler diliyorum. Dünyada her nasıl halde yaşamış olurlarsa olsunlar sadece anne olmalarından kaynaklı Rabbim hepsini cenneti ile mükâfatlandırsın. 
            Beraber yürüdüğümüz bir gün aç kalmış yavru köpeği gören annem bana dönerek “O da bir ana kuzusu” diyerek hayvanı

Canım Annem Fatma Akkaya’ya (Şiir)/Bekir AKKAYA

“Ateş yanarsa, baca da tüter” derdi
“Misafir gelir” diye “kazanı bitirmezdi”
Güzel giyinir, doğal yemekten taviz vermezdi
Mahallenin güzeli, sevgilisiydi Annem.
*****
Bilge idi, dahi idi ve filozoftu
Sözü de çoktu, nüktesi de çoktu
Çocukla çocuk,  el öpeni bolluktu
Zarif ve nazik terbiye timsaliydi Annem.
*****
Kızmaz, darılmaz hep affederdi
Hiçbir katkılı madde evimize uğramazdı
Tasavvuf ehli, tevekkül sahibiydi
Derindi, derya idi, mutlu ve huzurluydu Annem
****
Gelinlere kızlara mutluluk dersi verirdi
Mutluluk kelimesi dilinden düşmezdi
Kin tutmaz, nefret etmez ve hep gülümserdi
Cömert ve hoşgörülü, azla mutlu olurdu Annem
****
İnsan olanda melek tanımı O’na uyardı
Gece gündüz ibadet ve dua ederdi
Ne yakınır, ne “ah” eder, ne de şikâyet ederdi
Şükrün ve sabrın sembolüydü Annem.
****
Hediye alır, geleni de ret etmezdi.
Hiçbir yere de eli boş gitmezdi.
Gelmeyene gider, hiç hesap yapmazdı.
Telaşsız bütün işleri yolunda giderdi Annem.
****
Bütün canlılara “bir ana kuzusu” diye bakardı
Kalp kırmaz, gönül yıkmaz kötü söz kullanmazdı
Bağırmaz, azarlamaz ve yargılamazdı
Bize her yönden kılavuzluk yapandı Annem..

Annem,  hepimizin hocası, evimizin dua kapısıydı.
Rabbim mekânını cennet eylesin.
------
Bu vesile ile tüm annelerin ellerinden öpüyor vefat etmişlere de Fatiha’lar gönderiyorum.
Peygamberimiz : “Cennet annelerin ayağı altındadır” buyurmaktadır.
Yaşarken anne ve babaların bir cennet olduğunun farkında olanlara selam olsun…
--------
NOT: Bu şiir Ordu Araştırma Hastanesi’nde annem Fatma Akkaya’nın vefatından üç gün önce 06.06.2017 tarihinde yoğun bakımın kapısında tarafımdan karalanmıştır.

Bekir AKKAYA /KUMRU MEDYA/ İYAD/ 20.09.2019 /KUMRU
****** ©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©©****** ---------------------- - Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ (BEKİR AKKAYA)'ya aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir.-

Canım Annem Fatma Akkaya’ya (Şiir)/Bekir AKKAYA

“Ateş yanarsa, baca da tüter” derdi
“Misafir gelir” diye “kazanı bitirmezdi”
Güzel giyinir, doğal yemekten taviz vermezdi
Mahallenin güzeli, sevgilisiydi Annem.
*****
Bilge idi, dahi idi ve filozoftu
Sözü de çoktu, nüktesi de çoktu
Çocukla çocuk,  el öpeni bolluktu
Zarif ve nazik terbiye timsaliydi Annem.
*****
Kızmaz, darılmaz hep affederdi
Hiçbir katkılı madde evimize uğramazdı
Tasavvuf ehli, tevekkül sahibiydi
Derindi, derya idi, mutlu ve huzurluydu Annem
****

29 Nisan 2022

İçinizdeki Öküze OHA Deyin (Kitap Tanıtımı)

Modern İnsan, sabah evinden çıkınca gördüğü her şeye sahip olmak istiyor. Kadın, para, kariyer, güç...

            21.yüzyıl, kabaran, isteyen şımarık nefislerimizin yüzyılı oldu. Kişisel Gelişim, insanı ürün haline getiriyor.

            “Kişisel Gelişim Dini”nin papazları bütün dünyaya kin ve başarı hırsı aşılıyorlar. Bu dinde  “helal” kelimesi yok.

            Güne insanlar kazanmak ya da kaybetmek için başlıyorlar. Helal veya haram diye bir olguya yer yok.

            Kişisel Gelişimcilere sert ifadeler söyleyen ve kurtuluş reçetesi sunan Bülent Akyürek yazdığı kitabında modern zaman ucubelerine ve içinizde öküz gibi büyüyen nefse “OHA!” diyor . İÇİNİZDEKİ ÖKÜZE “OHA” DEYİN –Kişisel

Gerileyiş Kitabı “NEO-TASAVVUF” kitabı olarak bir ilk olma özelliği gösteriyor.

            Bülent AKYÜREK bu kitabı yazmak için tam 1000 (BİN) Kişisel Gelişim Kitabı okuduğunu ifade ederek bunların sapık olduğunu ve yeni bir din oluşturduklarını ifade ediyor.

            İçinizdeki Öküze “Oha” Deyin Kitabı 317 sayfa olup bir solukta okuyacağınız bir kitap. Kitabın dışındaki öküz resmi sizi yanıltmasın, kitap bir mizah ya da fıkra kitabı değil. Birbirinden önemli konular, sade bir dille ve alışkanlıklarınıza yapılan argo türü ifade ve sözler tam yerine oturuyor. Bilhassa “Müslüman’ım” diye geçinen bay ve bayanları kitap kıpkırmızı hale sokuyor. Karizmalarını çiziyor.

            Yazılan tüm kişisel gelişim kitaplarını ve onları alıp uygulamak isteyenleri Bülent AKYÜREK sokup sokup çıkartıyor. Diyet kitaplarını okuyup uygulamak isteyenlere “sayfa 164’te “ Dünya nimetlerini, bok gibi çiğneyenlerin ayakları cennet topraklarına basamaz. “ derken “Sabaha kadar, malak gibi kocalarına sırtlarını dönüp uyuma numarası çeken kadınlar, güneş doğmadan parkurlarda yürüyerek zayıflayacağını sanıyorlar” diyor.

            Günlük hayatımızda bize ne öneriliyorsa “tersini yapın” diyen Bülent AKYÜREK kurtuluşun İslam, Kuran ve Peygamberimizi örnek almak olduğunu belirtiyor.

            Kişisel gelişim kitaplarının tamamının şeytanın kutsal kitabı olduğunu söyleyen Bülent Akyürek “ Allah için yapılmayan hiçbir şeyin kurtuluş olmadığını, insanın ölümü hiç aklından çıkarmaması gerektiğini, bir Müslüman’ın kesinlikle kişisel gelişim denilen sapık kitaplara ihtiyacı olamayacağını ve günümüzün sapkınlıklarını ayet ve hadislerle açıklıyor.

            Kitap tek kelime ile muhteşem. Kitabı bir solukta okuyacaksınız ve hatta başkalarına da okumalarını söyleyeceksiniz.

            Bu kitabı baştan sona okumadan söylenilmek istenilen pek anlaşılmaz. Özellikle de kitap tasavvufa da farklı bir bakış açısı getiriyor. Ben kitabın On İkinci Baskısını Aydın Hız arkadaşım sayesinde okuma fırsatım oldu. Tabi ki geç kalmışım. Diğer kitaplarını da kütüphaneme alacağım.

            Okumayanlar bu kitabı mutlaka okumalı. Hatta bu yazarın tüm kitaplarını da…

            Bu kısa yazımı “BÜLENT AKYÜREK”in “İÇİNİZDEKİ ÖKÜZE “OHA” DEYİN” – KİŞİSEL GELİŞİMİN ZARARLARI KİTABINDA olan bir hadis’le son vermek istiyorum.

            PEYGAMBERİMİZ BUYURUYOR Kİ, (sayfa: 294-295)

            “BENDEN SONRA ÖYLE İNSANLAR MEYDANA GELİR Kİ,

            ÇEŞİT ÇEŞİT YEMEK YERLER,

            RENKLİ RENKLİ ELBİSELER GİYERLER,

            KADINLARI GÜZELLİKLERİNDEN DOLAYI İSTERLER,

            PAHALI ATLARA SAHİP OLURLAR,

            AZ ŞEYLE DOYMAZ, ÇOĞUNA DA KANAAT ETMEZLER.

            ONLARIN BÜTÜN ARZUSU DÜNYADIR.

            DÜNYAYA TAPMIŞLARDIR.

            HER ŞEYİ DÜNYA İÇİN YAPARLAR.

            SİZE KUVVETLE VASİYET EDERİM Kİ;

            O ZAMAN GELİNCE ÜMMETİM ONLARA SELAM VERMESİNLER,

            HASTALARINI SORMASINLAR,

            CENAZELERİNE KATILMASINLAR,

            ONLARA VE BÜYÜKLERİNE SAYGI GÖSTERMESİNLER.

            ONLARA SAYGI GÖSTERENLER, MÜSLÜMANLIĞI YIKMAYA YARDIM ETMİŞ OLUR.”

            ********

            www.kentkitap.com

           TEL: (312) 433 08 14 -431 27 50

            ADRES: KENT KİTAP-LOTUS YAYIN GRUBU

                          Ziya Gökalp Caddesi Bayındır  2 Sokak NO: 36/2.    Kızılay/ANKARA

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

İçinizdeki Öküze OHA Deyin (Kitap Tanıtımı)

Modern İnsan, sabah evinden çıkınca gördüğü her şeye sahip olmak istiyor. Kadın, para, kariyer, güç...

            21.yüzyıl, kabaran, isteyen şımarık nefislerimizin yüzyılı oldu. Kişisel Gelişim, insanı ürün haline getiriyor.

            “Kişisel Gelişim Dini”nin papazları bütün dünyaya kin ve başarı hırsı aşılıyorlar. Bu dinde  “helal” kelimesi yok.

            Güne insanlar kazanmak ya da kaybetmek için başlıyorlar. Helal veya haram diye bir olguya yer yok.

            Kişisel Gelişimcilere sert ifadeler söyleyen ve kurtuluş reçetesi sunan Bülent Akyürek yazdığı kitabında modern zaman ucubelerine ve içinizde öküz gibi büyüyen nefse “OHA!” diyor . İÇİNİZDEKİ ÖKÜZE “OHA” DEYİN –Kişisel

20 Nisan 2022

Kurulan Kütüphane Şimdi Ne Halde?

      AB Eğitim ve Gençlik Proğramları Tarafından desteklenen Karadeniz Eğitim Seferberliği Projesi kapsamında Karadeniz Kitap Sevdalılar Grubu’n da yer alan Kumrulu Gençler, Kumru – Fizme’de son derece modern bir kütüphane kurmak için bugünlerde yoğun bir çalışma içersine girmişlerdir.
            Kumru Haber ve Kumru.org sitesi olarak gençlerin bu faydalı çalışmalarını son derece faydalı buluyor ve destekliyoruz.
            Proje Yasal Temsilcisi Akif Ağırbaşlı’dan aldığımız bilgi bizleri son derece memnun etmiş, ve proje ötesinde yapılan çalışmanın çok faydalı ve desteklenmesi gerektiği kanaati oluşturmuştur.
            Kumru’ya kurulması düşünülen bu kütüphane için her birimizin basit gibi gördüğümüz ama çok önemli katkıları olabileceği kesindir.
            Hepimizin bildiği gibi internet ortamında bilgilere ulaşmak artık çok kolay. Böyle olmasına rağmen internet ortamında gazete ve kitap okumak ve bilgilenmek o kadar kolay bir durum değil. Yine de internette ansiklopedik bilgi bulmak ve almak hayli kolay bir durum.
            Kitap ise farklı bir dünya. Alışkanlıkların en güzelinin ben şahsen kitap okuma olarak düşünüyorum. Kitap okumayı alışkanlık haline getiren insanların günlük hayatlarında bir çok sıkıntı ve problemlerden kurtulabildiklerini hepimiz görmüşüzdür. Yalnızlık çekmezler, boş yere konuşmazlar, içten içe düşünerek stres ve sıkıntılara da girmezler. Yalnız kalan ya da yapacak bir şeyi olmayan insanların başka kötü ve süfli işlere bulaştıkları kesindir. Hani derler ya “ şeytanın işi olmayınca…”
            Kitap okuma alışkanlığı ise durduk yere kazanılan bir şey değildir. Aile ve çevre şartlarından tutun belli yaşlara kadar bu alışkanlık bilenler tarafından bilmeyenlere mutlaka kazandırılmalıdır. Bunun kazanıldığı dönem ise evden başlar ve ilköğretim dönemlerinde biter. Daha sonraki kazanımlar ne kadar zorlanılırsa zorlanılsın aslında o tadı vermez ve pek alışkanlık oluşmaz…
            Burada kitap okumanın faydalarını sayacak değiliz. Ancak kalem ve bilgi sahibi bulunduğu kişiyi her yer ve mekânda ayrıcalıklı kılar. Her türlü kazanımlardan çok fazla bir durumu olduğu kesindir. Hangi din ve meşrepten olunursa olunsun bu ayrıcalıklı durum sadece kitapla oluşur.
            Siz evde boş yere duran kitapları 0545 614 02 70 nolu telefonu arayarak Proje yasal temsilcisi Akif Ağırbaşlı’ya da ulaşmanız mümkün. Özellikle internet kullanıcılarının evlerinde okunmayan kitapları kesinlikle kurulacak bu kütüphaneye bağışlamaları çok iyi olacaktır. Ya damlarda ya da çuval içlerinde belki de atılmayı bekleyen bu kitapları bu gençlere bağışlarsak faydalı bir iş yapmış oluruz.
             Kitaptan söz etmişken 1976 yılında Bilim ve Teknik Dergisi’nden tuttuğum notları sizlerle paylaşmak istiyorum.
            Daha çok kitap okumayı alışkanlık haline getiren gençlere faydalı olacağını düşündüğüm notun başlığı “Bir Kitabı Okurken Yararlı Bir Şekilde İşaretlemek” başlığı taşıyor. Okuduğumuz kitaplardan en iyi faydalanma belki de aşağıdaki bilgileri alışkanlık haline getirme ile mümkün olacaktır. İşte ilgili notlar.
            1. Esas noktalarla, önemli ve kuvvetli deyişlerin altını çizmek.

            2. Önceden altı çizilmiş olan bir deyişin önemini belirtmek üzere sayfa kenarlarına dikey çizgiler çizmek.

            3. Kitaptaki en önemli on ya da 20 deyişi iyice belirtmek için sayfa kenarlarında, idareli bir şekilde çeşitli işaretler kullanmak.

            4. Yazarın tek bir görüşü geliştirirken ele aldığı noktaların sırasını belirtmek üzere sayfa kenarlarına rakamlar koymak.

            5. Yazarın, kitabın daha neresinde, işaretlenen nokta ile ilgili başka noktalar ele aldığını belirtmek, çok sayıda sayfalarla birbirlerinden ayrılmış olmalarına karşın yapıları bir kalan görüşleri bağlamak üzere sayfa kenarlarına öteki sayfaların numaralarını yazmak.

            6. Önemli sözlük ya da tümceleri çember içine almak.

            7. Okunan bölümün kafamızda yarattığı soruları, (belki cevaplarını da) kaydetmek. Karışık bir tartışmayı basit bir deyiş haline getirmek. Baştan sona kitaptaki belli başlı noktaların sırasını, belirtmek üzere sayfanın kenarlarına ya da alt ve üst kısımlarına notlar almak. (Mortımer j. ADler’den Naklen (Bilim Teknik, Sayfa : 84 Kasım -1974 ) *Bekir Akkaya’nın Not Defteri’nden…

Buluşmak ümidiyle…

Bekir AKKAYA/28.12.2009 /KUMRU HABERCİ GAZETESİ
.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Kurulan Kütüphane Şimdi Ne Halde?

      AB Eğitim ve Gençlik Proğramları Tarafından desteklenen Karadeniz Eğitim Seferberliği Projesi kapsamında Karadeniz Kitap Sevdalılar Grubu’n da yer alan Kumrulu Gençler, Kumru – Fizme’de son derece modern bir kütüphane kurmak için bugünlerde yoğun bir çalışma içersine girmişlerdir.
            Kumru Haber ve Kumru.org sitesi olarak gençlerin bu faydalı çalışmalarını son derece faydalı buluyor ve destekliyoruz.
            Proje Yasal Temsilcisi Akif Ağırbaşlı’dan aldığımız

26 Mart 2022

Hergele /Şiir

Hiç emek vermedi pahalı sattı.

Yemin billâh etti, çok yalan kattı

Sıkıştığı yerde attı da attı.

Uzaktan göründü bak şu gelene.

Mahalleyi sulandırdı hergele…

*******
Bir camiye gitti, yalandan kıldı.

Bilmediği şeydi, kıldı da kıldı.

Hacı gördü hoca gördü sarıldı.

Fetvayı bastırdı, dağıttı yine.

Mahalleyi karıştırdı hergele.


*******
Ben sizdenim dedi, öteye geçti.

Meyhaneye gitti içti de içti.

Davette yedikçe kendinden geçti.

Sofranın başına oturdu yine.

Kafaları karıştırdı hergele.

*******

Tevbe şükür dedi, yalan konuştu.

Bulduğu kazları yoldu da yoldu.

Ne oradan oldu, ne şurdan oldu.

Güçlü gördüğüne takıldı yine,

Kafaları karıştırdı hergele…

*******
Resmi çıkanları dayımdır dedi.

Hiç helal bilmedi, hep haram yedi.

Ne adam tanıdı, ne dost belledi.

Bir yolunu buldu, yine sahnede.

Mahalleyi karıştırdı hergele.

*******
Bir ora bir bura, hep laf taşıdı.

Ebilerle şakıdı da şakıdı.

Çok şımardı bazen, çok sakarlaştı.

Ettiği tövbeyi bak bozdu yine.

Mahalleyi karıştırdı hergele.

*******
Bazen uçtu uçtu, bazen de sürrtü.

Düne kadar ipsiz, tam bir züğürttü.

Davarda otladı, inekte güttü.

Geçmişi unuttu, şimdi sahnede.

Mahalleyi aşağıladı hergele.

*******
Ne ilkesi belli, ne duruşu var

Oturma özürlü tam da bir hıyar.

Ne saygıdan anlar, ne sözden anlar.

Bacağı amuda, kaldırdı yine.

Mahalleyi utandırdı hergele.

*******
Fitne fesat durmaz eker de eker.

Kulunu çağırır, hep teker teker.

Bulunduğu yere şerrini döker.

Hayırlı bir işte olmadı yine.

Şeytanı da unutturdu hergele.

*******
Üstadı azamlık, almak demektir.

Tıkıştırmak, atıştırmak yemektir.

Çıkardır, paradır cep doldurmaktır.

Hak etmediğini bak aldı yine.

Mahallenin yüzkarası hergele.

*******
Akkaya Bekirim hergele yazdım.

Yazdım yazdım ama az bile yazdım.

Bir e-mail aldım, çok fazla kızdım.

Tevbemi tekraren bozdurdu yine.

Sözümüz bitmedi, bilsin hergele…

Bekir AKKAYA/ KUMRU/Ocak-2009
.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Hergele /Şiir

Hiç emek vermedi pahalı sattı.

Yemin billâh etti, çok yalan kattı

Sıkıştığı yerde attı da attı.

Uzaktan göründü bak şu gelene.

Mahalleyi sulandırdı hergele…

*******
Bir camiye gitti, yalandan kıldı.

Bilmediği şeydi, kıldı da kıldı.

Hacı gördü hoca gördü sarıldı.

Fetvayı bastırdı, dağıttı yine.

Mahalleyi karıştırdı hergele.

24 Mart 2022

TAVSİYE EDİLEN KİTAPLAR ÜZERİNE/ İMAM HATİPLİNİN NOT DEFTERİ-6 / BEKİR AKKAYA

İmam Hatip Yıllarında Tuttuğum Notları sizlerle paylaşmaya devam ediyorum.

Şimdi ise o yıllarda hocalarımız ve bizden büyük ağabeylerimizin bizlere tavsiye ettiği bazı kitaplardan
söz etmek istiyorum.

09.03.1977 yılında daha önceden sizlerle paylaştığım

TAVSİYE EDİLEN KİTAPLAR ÜZERİNE/ İMAM HATİPLİNİN NOT DEFTERİ-6 / BEKİR AKKAYA

İmam Hatip Yıllarında Tuttuğum Notları sizlerle paylaşmaya devam ediyorum.

Şimdi ise o yıllarda hocalarımız ve bizden büyük ağabeylerimizin bizlere tavsiye ettiği bazı kitaplardan

23 Mart 2022

Bahri Sarıhan'dan TEŞEKKÜR ve Düzeltme İsteği

Sayın Bekir Akkaya Merhaba,

Yaklaşık bir yıldır,Kumru’yu vede yurt ölçeğinde örnek teşkil etmekle memleketin dörbiryanını ilgilendirir hal almış
olan site çalışmalarınızdan haberdarım.

Başarılarınızın devamını dilerken,arefesinde olduğumuz öğretmenler gününüzü de kutlarım.

Sayın Bekir Akkaya,sitenizin “İz bırakanlarımız” bölümünde,
sayın A.Çapku’nun kaleme almış olduğu Abdurrahman Hilmi Bilici biyografisinin “Evliliği” kısmında babannem Ayşe Sıddıka Sarıhan’ın adı Emine Sıddıka Sarıhan olarak yeralmaktadır.

Düzeltmenin yapılması hususunda ricamı,2005 bahar ayları içinde sayın Ahmet Çapku’ya email ile bildirdim,fakat yanıt alamadım (dikkatlerinden kaçtığını tahmin ediyorum).

Yazının ev sahibi olarak sizlerden bu yanlışlığın düzeltilmesini rica eder,derin saygılarımı sunarım.

Bahri Sarihan
 
*****
NOT: İlgili Yazı Düzeltilmiştir...Bekir AKKAYA

İLGİLİ YAZININ TAMAMI İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKE TIKLAYINIZ...
--------
.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Bahri Sarıhan'dan TEŞEKKÜR ve Düzeltme İsteği

Sayın Bekir Akkaya Merhaba,

Yaklaşık bir yıldır,Kumru’yu vede yurt ölçeğinde örnek teşkil etmekle memleketin dörbiryanını ilgilendirir hal almış
olan site çalışmalarınızdan haberdarım.

Başarılarınızın devamını dilerken,arefesinde olduğumuz öğretmenler gününüzü de kutlarım.

Sayın Bekir Akkaya,sitenizin “İz bırakanlarımız” bölümünde,

16 Şubat 2022

Adem Aruk Ödül Aldı

Ünye Belediyesi’nin 2. Yunus Emre Etkinlikleri çerçevesinde düzenlediği şiir yarışmasında ilçemiz edebiyat öğretmenlerinden Adem ARUK mansiyon ödülü kazandı.
Geçen hafta düzenlenen festivalde şiir yarışmasının sonuçları da açıklandı. Sivil dalda yarışmaya katılan Kumru Çok Programlı Lisesi Edebiyat Öğretmeni Adem ARUK, “HAYAL” adlı şiiriyle mansiyon ödülüne lâyık görüldü. 
Adem ARUK, yetmişten fazla eserin yarıştığı yarışmada böyle bir ödül aldığından çok mutluluk duyduğunu, bunun bundan sonraki yarışmalar için bir basamak oluşturacağını söyledi.
Adem ARUK, 26 Temmuz Perşembe günü Ünye Kültür Sarayında düzenlenen ödül töreninde yazdığı şiiri okuyarak ödülün yanında şiir ayakta alkışlandı. İşte O Şiir...

HAYAL

Yücelerden yücelerden,
Nura banmış gecelerden,
Dilimdeki hecelerden,
Yaza çize aldım seni.

Yorulmadım ara tara,
Yenilmedim dalgalara,
Gönlümdeki deryalara,
Gemi gibi saldım seni.

. Gökyüzümde hilâl idin,
Efsun dolu bir hâl idin,
Ulaşılmaz hayal idin,
Düşlerimden çaldım seni.

Adem ARUK/KUMRU-2007

31 Temmuz 2007 - 15:55:14 - 
Ekleyen editör: Bekir AKKAYA
www.canik.org

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Adem Aruk Ödül Aldı

Ünye Belediyesi’nin 2. Yunus Emre Etkinlikleri çerçevesinde düzenlediği şiir yarışmasında ilçemiz edebiyat öğretmenlerinden Adem ARUK mansiyon ödülü kazandı.
Geçen hafta düzenlenen festivalde şiir yarışmasının sonuçları da açıklandı. Sivil dalda yarışmaya katılan Kumru Çok Programlı Lisesi