7 Şubat 2006

Yumurta mı Tavuktan, Tavuk mu Yumurtadan Çıktı?/Bekir AKKAYA

Gazetelerin “Tüketici Hakları” köşelerine “haklarımı bilmek” yönünden sık sık bakan biriyimdir. Tüketicilere yönelik yasalar ve bilgiler epey işime yarar. Yapılan yasal düzenlemeler “bilinçli bir tüketici” için gerçekten yarar sağlıyor. Alanla veren arasında bir sözleşme yapılıyor ise genelde malı satan kanuni incelikleri de sözleşme metnine çoktan yazmıştır.
Genelde alıcı hep zarara uğrayan taraf olur. Yani size sözleşme teklifi getiren taraf hangi durum olursa olsun bilmeniz gereken en önemli husus teklifi getiren kişi kazançlı çıkacaktır.
Bu bilgiden yola çıkarak ilerde zarar ya da dolandırılma durumu söz konusu olması halinde haklarımıza karşı da duyarlı ve bilgilenme en uygun yoldur. Zaten ilgili taraf sizden önce hedefe koyduklarını belirleyerek yanınızdadır. Bu durumda sizinde hangi durumda bulunursanız bulunun kurtulmanız biraz zordur. Tek yapacağınız şey “git kardeşim başımdan” deme cesareti göstermeniz olacaktır.

Bütün bunları bildiğiniz halde ilgili metne imza atarak aranızda bir alış-veriş gerçekleştiyse bu eşler arasında bir nikâha dönüşmüş olur. “Ben bilmiyordum” ya da “ben yanlış yapmıştım” sözü bir anlam ifade etmez. Boşanacaksanız ya da imzaladığınız metni
yırtacaksanız yine kanuni yollarla hak arama yoluna gideceksinizdir. Ancak hâkim bilgi ve belgelere göre karar vereceğinden sizin imzaladığınız kâğıdın arakasına da bakarak karar verir. Dolayısıyla eşinizle boşansanız dahi malınızdan ve kıymetli eşyalarınızdan da epey kayba uğramak artık kaçınılmaz olur. Ya da bilinçsizce aldığınız kapıya gelen o eşyadan epey zarara uğrayarak sonuca gidersiniz.
İki kişinin kendi istekleri ile oluşturduğu bir durumdan üçüncü kişilerin sorumlu tutulması mümkün değildir. Başlangıçta alan ve veren memnun ise ve yapılan işlemler kanunlara uygun ise, doğabilecek sonuçtan başkalarını suçlamak son derece yanlıştır.
Hayatımda iki konuya hep uzak kaldım. Biri futbol, diğeri para piyasası… Borsanın ne olduğunu bilmediğim gibi, altılı ganyanda hiç oynamadım. Üç beş kilo fındıktan başkalarından duyduğuma göre ben de zarar etmişim. Ama bundan kime ne ya da kimin zarar ettiğinden bana ne! Neticede her yıl olduğu gibi bu yılda fındığımı bir dostun deposuna bıraktım. Aramızdaki sözleşme ikimizin arasında bir durum. Özel ilişkilerimide sizlerle paylaşmak doğru olmaz. Neticede “aramızdaki sözleşmeyi” güle oynaya yaparken siz yoktunuz ki. Şimdi ben tutup ta “ben zarar etmişim devlet nerede” ya da “hükümet nerede” diye amcamı dayımı mı çağırayım? Hatta amcamla dayım hatırlar gibi oluyorum beni uyarmıştı bile… Kimse benim elimden fındığı zorla almadı ki…
Ben üretici ya da tüketici olarak kanuni düzenlemelerin istismarcılığın ortadan kaldırılarak, bilinçsiz tüketicilerin mağdur olmamasına yönelik yapılmalarını arzu ediyorum. Bilinçlenmek ve haklarımızı da bilmek üreticinin de tüketicinin de birinci derecede kendi yararınadır. Kanunlara uygun iki taraf arasında yapılan alış veriş kime yarar veya zarar verirse versin, üçüncü şahıslara sorumluluk vermez. İlla da bir haksızlık varsa gidilecek yer yine imza atılan sözleşme metnine uygun bağımsız mahkemelerdir.
Benden borç alarak dükkân açan birine günü gelen borcunu ödemediği takdirde o dükkânı kanuni yollarla sattırır parasını alırım düşünüyorum. Gerçek manada iflas ise “zengin olması için Allah’a dua ederim.” Fisko-Birliğe bir de bu yönden bakmak gerekmez mi?
Buluşmak ümidiyle…
Bekir AKKAYA/KARADENİZ HABER POSTASI GAZETESİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...