Hakikaten
sizler Kumrulu idiniz değil mi? Zannedersem Kumru’yu da çok seviyorsunuzdur.
Kumru’da devlet görevlerini yerine getiren ve Kumru’yu çiftlik görenler de
Kumru’yu çok seviyorlarmış. Verme, dert edinme eylemi olmayınca sevenlerimiz de
çok fazla oluyor.
Üç beş kuruş para kazanmak için zorunlu olarak gurbet ellere düşmüşlere Allah yardımcı olsun. Bu durumda olanlarımıza tek söz söylemek mümkün değil. Ancak, Bulundukları yerlerde
krallar gibi yaşayıp, Kumru veya Ordulular hayrına hiçbir faydalı işte görünmeyen beylere, beyefendilere çok sözümüz var. Bir menfaat gördüklerinde hemşehriliği de kimselere kaptırmayan Kumru severlere bizim sözümüz. Bir
dostum “ Kumruyu sevenler üç kısma ayrılır” diyordu. Bunlar, RUHUL KUMRU,
VİJDANÜL KUMRU VE CÜZDANÜL KUMRU. 1. Ruhul Kumru; gönülden severek, gerçek
manada, hiçbir menfaat gözetmeden Kumrulu olmak. 2. Vijdanül Kumru, Sevmediği halde
zorunlu olarak Kumrulu olmak. 3.
Cüzdanül Kumru, kendisinin bir çıkarı veya geliri varsa o anda Kumrulu olmak.
Normal şartlarda her birimiz bu üç kısımdan biri ile memleketliyiz. Ordulu,
Fatsalı veya Ünyeliyiz.
Asıl
olan gönülden Kumrulu olmak. Asıl olan yapma gücü olup ta bir şeyler yapa
bilmek. Yoksa lafla peynir gemisi yürümüyor.
Nihayet
yaz ayları geldi. Yolların çamursuz olduğunu bildiğiniz için hiç arayıp
sormadığınız hısım akrabalarınızı anmaya başladınız bile. Hiç olmazsa boyalı iskarpinlerinizle ve mercedeslerinizle
mahallemize uğrarsanız, arabamın altı yere değdi diye akıl vermeye kalkışmayın.
Bizde biliyoruz bazı işleri. Sizlere karşı suskunluklarımız, bizim
nezaketimizdendir.
Bulundukları
yerlerde hiçbir menfaat gözetmeden dernek ve vakıf çalışmalarında fedakarca
hizmet edenleri kutluyorum. Gücü yettiğince bir Orduluya kucak açarak yardımcı
olanları kutluyorum. Gurbet ellerde, kimsesizlik çekenleri sık sık ziyaret
edenleri, onların gönüllerini alanları kutluyorum.
Sevmek
vermektir. Gelin hep birlikte, derneklerimizi kuralım. Kurultaylar
düzenleyelim. Memleketimizin problemlerini tartışalım, çözüm bulalım. Çıkarını
hesap etmeden yapılan faaliyetlere katkıda bulunalım.
Ben
aslında memleketten havadisler yazayım istiyordum. Kumru – Fatsa arasının
köstebek yuvasına döndüğünü, göçmelerle yolun sürekli daraldığını haber olarak
yazmak iyi haber değil diye yazmak istemedim. Köy yollarında hiçbir
değişikliğin olmadığını, çamurlarla mücadeleye devam ettiğimizi yazamazdım.
Sudan bahanelerle komşular ve akrabalar arasında sürekli kavgalar çıktığını
öğrenmek kime fayda sağlar.
Gazetemizin
önceki sayısında çıkan yazımız ciddiye alınmış. Oysa o yazı da sadece ünlem
eksikti. Kumru’ya gelmeden önce yazıyı bir daha gözden geçirip, yazılanların
tersini düşünün. Yoksa hayal kırıklığına uğrarsınız. Bizden söylemesi.
02.05.2000
Bekir
AKKAYA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...