Bu yazı İmam Hatip Lisesinde okurken tutuğum notların dördüncüsü. Not Defterimden sayfa atlamadan 1977 yılında tuttuğum notları sizlere aynen aktarmaya devam ediyorum.
“Mukaddes Çile “ Mustafa
Necati Bursalı’nın 1977 yılında okuduğum kitaplarından birinin adıdır. İlgili kitaptan tuttuğum notlar şöyle. 14 asır boyunca pek çok devlet
kurulmasına ve gayri Müslim devletleri dahi asırlarca idare etmesine bakılırsa
Kur’an kadar muvaffak olmuş başka bir kitap gösterilemez. Ne var ki kıymetli
kitapların kıymetli okuyucuları lazımdır.
-------------------
Kıymetli orduların kıymetli mensupları
bulunur. Öyle ise insanların en kıymetli ordusu olan Müslümanlar, tek tek büyük
kıymette olmak zorundadır.
Allahüteala “ Her kim ahıret ekimini
isterse ona ziyadesiyle veririz. Her kim Dünya ekimini isterse ona da ondan
veririz.”
-------------------
Aynı kitaptan tuttuğum notlar aynen şöyle.
-Peygamberimizin Uhut Savaşında
Yenilmesinin Nedenleri:
1. Peygamberimizin sözü tutulmadı.
2. 300 kişilik bir kafile Abdullah İbni
Ubey idaresindeki askerler harbe iştirak etmediler.
3. Kumru Tepesindeki Boğazı, okçuların
bırakıp mal-mülk sahibi olma sevdalarına düşmeleri.
-------------------
Kitaptan tutuğum notlara devam edelim.
İslamiyet’te “Din Adamı” diye kimse
yoktur. Herkes dinini öğrenmek ve yaşamakla mükelleftir.
-------------------
İslam Alemi: İslamiyet ilim dinidir.
Öğrenilmesi ve anlaşılması gereken bir dindir. Bu gerçeği kabul edip çalışanlar
İslam Alemidir.
-------------------
Arif: Öğrendiklerini yaşayana arif denir.
Müslüman “ün” için, meşhur olmak için okumamalıdır.
İlmiyle amil olmayanlar sırtlarında
kıymetli kitapları taşıyan eşeklere benzer.
Adam vardır ki, meyvesini yediği bahçeye
fidan diker.
“Ölüsü olan bir gün, delisi olan her gün
ağlar.” (Atasözü)
Müslüman için ölçü, kendisi değil dini
olmalıdır.
Birinin ıstırabı, diğerinin eğlencesi
olursa, o millet kalkınmış sayılmaz. Ve kalkınamaz.
Milli Piyango, Milli yaralar açar.
Natüralizm: Tabiatçılık demektir.
-------------------
Kalkınma Deyince: Para harcamasını
bilenlerin sayısı artırılmalıdır. Milletin cebi kadar, beyni ve kalbi de ihmal
edilmemelidir. Vicdan, iyi ile kötüyü tartacak duruma gelmeli. Kısacası maddi
ve manevi kalkınma, bir arada el ele veya yan yana olmalı. İşte o zaman
kalkındığımızı iddia edebiliriz..
-------------------
Bir gazeteci, bazı öğretmenlerin veya
yazarların iddia ettiği gibi “ İnsanları sosyal veya ekonomik hayvan olarak “ ele
alıyorsa o zaman onun bütün meselesi, yemekten, içmekten, eğlenmekten ve
cinsiyetten ibaret olacaktır.
Koyun gibi helalı haramı düşünmeden
yiyenler ekonomik bir hayvandır. Kedi gibi nikâhsız evlenenler de sosyal
hayvandan başkası olamaz. Hele “ eşektir, zevki aşkındır başından, ne anlar
kâinatın gözyaşından” sırına uyanlar da elbette ki, insanlıktan uzak
yaratıklardır.
Halktan yana olan milliyetci, imanlı
genç, kendisini kandırmak isteyeni isterse suç olur mu? Tabi ki “Hayır”
-------------------
İlim tektir. ”Camide, okulda ilim temeli
üzerine kurulmuştur. Bu durumda kitabı olan Kitabında “ OKU” yazan bir dinin
mensupları, ilme karşı çıkamazlar. Allah’ın yarattığı şeyleri anlatan okul
kitapları da dine ters düşmez.
İslamiyet’te namaz kılmak nasıl ibadetse
helal kazanmak için çalışmakta ibadettir.
Osmanlı İmparatorluğunu yıkan gazeteciler
(yazarlar)dır. Bugün Cumhuriyetin ayakları titriyor ise veyahut ta Cumhuriyet
kuvvetli ise bunların sebebi gazetecilerdir.
Çıplaklık şeref sayılır ise biz bu şerefi
hayvanlara bırakıp, biz insan olmanın çarelerini aramalıyız.
Basın, her memleketin gözü, kulağı ve
beynidir. Her devlette göz vardır. Fakat görmek yetmiyor, gördüğünü anlayacak,
değerlendirecek beyne ve bunları anlatacak dile ve kaleme ihtiyaç vardır.
Sosyalist ülkelerde basın hürriyeti
yoktur.
Başarının yüzde doksan dokuzu tedbiri
kabiliyettir.
Sosyalist gazeteler, Sosyalizme düşman
olan zenginler tarafından beslenmekte böylece bazı sosyalistlerin para problemleri
ortadan kalkmaktadır.
Dine taraftar olmak dindarlık olmaz.
Dindarlık manasına da gelmez. Ancak İslamiyet’in esaslarını bir ölçü gibi
tutmak, hareketlerimizi bu ölçü ile değerlendirmek dindarlık manasına gelir.
Komünizm Hıristiyan ülkelerinde
doğmuştur. Türkiye’de ve dünyada Sosyalizm cereyanına karşı tek çıkar yol
vardır. O da İslamiyet’tir.
-------------------
Din ve Millet bir bütündür.
Din kelimesi ile insan kelimesi
birbirinden ayrılmaz..
Kabe’yi Adem Aleyhisselam yapmıştır.
Yenip yenmeyen otları ve meyveleri
birbirinden ayıran Adem Aleyhisselamdır.
Balık tutmasını, avcılığı, yardımlaşmayı
öğreten de odur.
İdris Aleyhisselam Kalem ile yazı yazdı.
Elbise dikip giydi.
Nuh Aleyhisselam gemi yaptı.
Irkların başlangıç noktasına gidilirse
hepimizin mahrecinin bir olduğu meydana çıkar. Mesela: Dini kanaldan gelen
bilgilere göre Nuh (AS) üç oğlu varmış. Bunlar; Sam, Nam ve Yasef. Bunlardan
sam, Arap, Fars ve Rumların dedesi imiş. Bu durumda Araplarla Rumlar kardeş
sayılır. Türklerin kardeşi de Yasef olduğuna göre hepimiz Nuh dedemizde
birleşiyoruz.
İlk insan Adem Aleyhisselamdır. Büyük
tufandan sonra insanlığın ikinci babası Nuh Aleyhisselamdır.
Irklar insanlardan meydana gelmiştir.
Ehli Kitap: Tevrata, Zebura, İncile tabi
olanlara denilir.
-------------------
Hatalı kimselere kızmaktansa hatasız hale
gelmeye çalışmak en çıkar ve en faydalı yoldur.
Peygamberimiz Buyuruyor ki;
“ Sizin için en çok korktuğum Deccal’dan
başkalarıdır.”
Peygamberimiz
“ Deccalın uluhiyeti inkar edeceğini kendini Rab diye takdim edeceğini
bildirmiştir.
-------------------
Müslüman Hakka inanan kimsedir. Hakka
inanan Hakkı haklıya vermelidir. Vermez ise, bu şahıs yine Müslüman’dır. Fakat
meyve vermeyen meyve gibidir. Böylece o Müslüman’ın hususi dünyasında İslamiyet
yok olmuş olur.
-------------------
Komünist Çin’in nüfusu her yıl 13 milyon
artmaktadır.
Newyork’ta Nüfus Kurulunun Başkanı
Frederick: “ 26 sene sonra Dünyanın nüfusu en az 6 milyar olacak. 66 sene sonra
ise 12 milyara varacaktır. Bu sıralarda Dünyada güven kalmayacak, ortalık
karışacak. Hükümetler ayakta duramayacaklardır. İnsanlığın bu hale 30-40 yıl
daha dayanabileceği düşünülebilir.” Diyor.
Bediuzzaman Saidi Nursi Bir Ayet ve Üç
Ayetin Tefsiri Sonunda aynı şeyleri söylüyor. Şualar isimli eserinin 513 ve
Kastamonu Lahikası İsimli eserinin ise 21 ve 156’cı sahifelerinde, “ Önümüzdeki
100 seneyi takip eden 45 sene içinde Dini hayatın iyice gerileyeceğini,
takriben 152 sene sonra kıyametin kopabileceğini” belirtiyor.
Bizim dikkatimizi çeken nokta doğuda ve
batıda bir çok alimlerin sözbirliği etmişçesine burnumuzun önündeki felaketlerden
haber vermeleridir.
-------------------
Bu notlarımız 1997 yılında Mukaddes Çile
adında kitaptan aldığım notlardır.
O günden bugüne dünyamızda çok değişikler
oldu. Komünizm yıkıldı. Dikkat edilirse dini içerikli kitaplarda mutlaka
Komünizm’in tehlikesi bir şekilde vurgulanmaktadır. Bundan önceki notlardan
yola çıkarak aynı şeyleri söylemek mümkündür.
Bugün ise kitaplarda durum kapitalizm
olarak geçmektedir. Ve bu duruma dikkat çekilmektedir.
Ben bu notları 1977 yılında tutmuşum. Bu
kitaptan tuttuğum son paraflarda gelecek için bazı kehanetlerde bulunulmuş.
Amerikalı 30-40 yıl sonra Dünya’nın dengesi bozulacak diyor. Ben notları
tuttuğumdan bu yana tam 32 yıl olmuş. Bugün Dünyada bir krizden söz ediliyor.
Acaba ilgili Nüfus bilimcisi buna mı işaret etmişti?
-------------------
Saidi Nursi’nin ise bazı sözleri Dinle
ilgili. Dinin 45 yıl sonra Dünyada azalacağını 152 yıl sonra da kıyametin
kopabileceğini söylüyor. Bugün dünyada dine dönüşte bir azalma mı var yoksa
çoğalma mı?
Benim şimdiki şahsi kanaatim çoğalma var.
Dünyada dine bir dönüş var. Hatta günümüzde dine yöneliş milli ve manevi
değerlere bir yönelme var. Bana öyle geliyor ki, Saidi Nursinin sözünü ettiği
152 yıl sonra kıyamet vurgusu, kendi zamanındaki özel durum nedeniyle olmuş
olabilir. Şimdi ise bütün dünyada dine bir dönüş gözükmektedir. Hatta tüm
Dünyada yapılanmalar Din eksenli gözükmektedir.
Gerçekten bütün dünya bir krizin
eşiğindedir. Bu maddi ve manevi tüm alanlar için geçerlidir. Dünya insanlığı da
bunun farkındadır. Ya dine sarılarak dünya kurtulacak, ya da din ortadan
kaldırılarak dünya kendi kıyametini hazırlayacaktır.
-------------------
Bu yazı devam edecek olup, tuttuğum
notları sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.
Notlarımın dördüncüsüne son vermeden önce
defterin ilgili sayfasının sonunda iki notum daha var. Bunlardan birisi ilgili
sayfalarda Ordu İmam Hatipteki iki hocamın isimleri. Mehmet Gudu ( Osmanoğlu)
ve Ramazan Kurucu.
Diğer Not ise 1977’de radyodan aldığım
bir şiir.
Karacaoğlan’dan:
Nasıl meth edeyim sevdiğim seni,
İstanbul, Bursa’yı değer gözlerin.
Alemde bulunmaz Ruhile Van’ı,
İzmir’i, Konya’yı değer gözlerin.
-------------------
Kimsede görmedim sendeki nazı,
Tunus, Trabulus, Acem, Şiraz’ı
Yemen’i, Bağdat’ı, Mısrı, Hicaz’ı,
Belhi, Bukara’yı değer gözlerin…
-------------------
Beşinci notlarımda buluşmak ümidiyle…
Bekir AKKAYA (apa) /22.02.2009/ KUMRU DESTAN GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...