Fındık toplamak yani bizim buralarda amelelik yapmak için ilk işe gidişim 1975 yılında oldu. Giresun-Bulancak’ın bir köyünde 1975 yılında tam bir ay fındık ameleliği yaptım. Gidenlerin çok iyi bildiği çok ilginç ve yorucu bir fındık toplama deneyimi oldu benim için.
Ortaokul ve lise yıllarımda yaz tatilimin büyük bir kısmını çalışmakla değerlendiriyordum. Bu yıldan sonra her yıl fındık mevsiminden sonra çok sayıda Kumru dışında fındık toplamaya
gittim.Kısa
süren fındık ameleliğinden sonra ise büyük şehirlerde daha uzun bir zaman
çalışmak için gurbette inşaat işçiliğine gidiyordum. İlk inşaata gidişim ise
1977 yılında Ankara - Demetevler oldu. 1977 yılından sonra her yıl inşaata
gitmeye başladım. Bu inşaat işçiliğim okul yıllarım bitip göreve başlayıncaya kadar
devam etti.
1977
yılında ilk inşaat deneyimim Ankara’da gerçekleşti. Bir ay süre çalıştığım
Ankara’da epey para kazandım ve hayatımın en çok parasını gördüm. Hemen
belirteyim, burada benim patronluğumu iki kişi yaptı. Bana bu iki patronumun
çok büyük yardımları dokundu. Geçen ay Kumru’da talihsiz mermer düşme sonucu
vefat eden Salih Dikili Ağabeyimle yine Duman Köyünden Necati Ağabeyler benim
patronlarımdı. Kendilerinden çok hoşgörü ve yardımlar gördüm. İnşaatta çok
acemi olduğum halde beni hep korudular.
Daha
sonraki yıllarda bugüne kadar onlarla hep görüştüm ve onlara her gördüğümde
kendilerine teşekkür ettim. Salih Dikili Ağabeyime Allah rahmet etsin dualarımı
iletirken Necati Ağabeye de buradan sonsuz selamlarımı iletiyorum.
Yine
Duman Köyünden Abdurrahim’i, Musa Ağabeyiyi, İsa Ağabeyi, Vefat Eden Celal
Ağabeyi ve oğlu Resulü ve Faruk arkadaşımı bu zamanda tanıdım. Bunlarla hala
görüşür o günleri güzellikle anarız. Hatta Demetevler üçüncü Cadde de
kaldığımız kovuşta “O güzel Aşkımıza” Türküsü yüzünden Faruk’la kavgamız ve
bizi hiç ayırmadan izleyen Abdurrahim muhabetini hiç unutamam. Yine aynı
kavgadan sonra gecenin iksinde Salih Ağabeyle Necati Ağabeyin Faruk’u kovuştan
uzaklaştırmalarını bugün Farukla birlikte gülerek anlatırız. Benim için bu
inşaat çalışması ilginç hatıralar barındırıyor. İlk Ankara’yı karış karış
gezişimde yine bu yıl gerçekleşmişti.
Daha
sonrada çok sayıda uzak vilayetlere inşaatta çalışmaya gittim. Ancak benim için
Ankara – Demetevlerdeki ilk çalışmam gücümün de yetmemesi nedeniyle hayli zor
olmuştu. İnşaat işçiliği bana çok zor gelmişti.
Bilenlerin
bildiği gibi o yıllarda “Destan” denilen şiirler sokakta bir teyp eşliğinde
satılır “anneler-babalar” nağmeleri sokakları doldururdu. Bir ölüm ya da garip
olaylar destana dönüştürülür ve sokakta güzel bir makamla okunurdu. Alınan
destanlar köylerde özellikle kadınların kalabalık olduğu yerlerde sesli olarak
destan satanlar gibi okunurdu. Herkesin evinde onlarca destanı mevcuttu. Destan
okumak bir marifet sayılırdı. İyi bir destan okumak için iyi bir ses ve iyi bir
makam bilmek gerektirirdi. Öğünmek gibi olmasın ama ben o yıllarda aranan bir
destan okuyucusu idim. Gözyaşları içerisinde günde bir destanı 20-30 kez
okuduğum olurdu.
İşte
bu nedenle olsa gerek, ben her karşılaştığım durumu destan yazarak anlatmaya
çalışıyordum. Yazdığım destanlarda o yıllarda bayağı kabul görüyordu. Şu anda
elimde o günlerde 25-30 kuruşlarla aldığım
destanlar mevcut.
Şimdi ise sizlere Ankara – Demetevlerde inşaatta çalışırken yazdığım destanı paylaşmak istiyorum. Buyurun birlikte okuyalım…
ANKARA-DEMETEVLERDE İNŞATTA (GALIP İŞİNDE) ÇALIŞTIĞIM ZAMAN YAZMIŞ OLDUĞUM VE BÜTÜN İNŞAAT İŞÇİLERİNİN YAŞANTISINI KENDİ BİR AYLIK İNŞAAT YAŞANTIMDA ANLATAN DESTANIM (1977)
İNŞAAT DESTANI
Ben kalıp işçisi dert dile geldi.
Dertlerim birikti işte bu
sergi
Her gelen geçenler halimi
sordu
İşte anlatıyom dinlemek
ister.
Sabah saat sekiz aldım keseri
İnşaat işi bu çalışmak ister.
Başka iş çok kolay, zor değil
serseri
Her işi önceden denemek
ister.
Elimde keserim belimde çivi
Üç gün durmak ile özledim evi
Bir kilo geliyor, gömleğin
kiri
Boş zaman bulup ta yıkamak
ister.
Çalışmak zor değil, inşaat
zordur.
Kereste çok fazla ismi de
boldur.
Bunların en başı meşhur
beşondur.
İleri geriye taşımak ister.
Kısa tahta ise ismi kılapa
İşçiyim, Bekirim soyadım Apa.
Yüksektir inşaat, en yüksek
kata.
Kılapa, beşonu taşımak ister.
Burası Ankara Demetevlerdir.
İşçisi kan ağlar keyfte
beylerdir.
Sıcak ter döktürür beni
ağlatır.
Bu gibi anlarda sabretmek
ister.
Öğünlük belimde keser elimde
Çivi çakmaktayım tahta önümde
Beşonu, onbeşi hem de
yanımda.
Çiviyi çakmaya izan el ister.
Kalıp işi Kalıp kelepçek
vardır.
Mayası var, kiriş, kanadı
kaldır.
Keresteler çoktur hem de
ağırdır.
Kaldırmak için de çok kuvvet
ister.
Paslandım kirlendim, çivi
kiri bu,
Şu beyaz bir günde simsiyah
oldu.
Yattığım yerler çöplerle
doldu.
Odayla samanlığı tanımak
ister.
Tahtalar ağırdır çakması
zordur.
Acemiysen eğer, ikaz da
boldur.
Çiviyi çakması acemiye
zordur.
Tez öğrenmek için çok dikkat
ister.
İşçiye namaz yok oldum
beynamaz.
Bu böyle giderse namaz
kılınmaz.
Saat on ikidir, göz uyku
tutmaz.
Çalışmak içinde dinlenmek
ister.
Yataklar perişan ahırdır
sanki.
Çektiklerim bana veriyor
sancı.
Her yerimiz yırtık modadır
sanki.
Bu modadan kalıpçı kurtulmak
ister.
Tahtalar çividir batar ayağa.
Keser sapı veya koşun dayağa.
Almıştır eline başlar
vurmaya.
Gezer iken yavaş ve dikkat
ister.
Sabah er kalkılır, gözler
şişmiştir.
Ne ekmek bulunur, ne de yemek
pişmiştir.
Yüzler yıkanacak suda
bitmiştir.
Az buçuk yüzü de yıkamak
ister.
Her şey para burda su da
paradır.
Su bulunmaz bazen bizi
aratır.
Her gün bize tam elli lira
harcatır.
Para için çokça çalışmak
ister.
Ekmek, helva tahta üstünde
yenir.
Tek helvaya öğle yemeği
denir.
Bilmeyenler bizi keyiftedir
sanır.
Bilmek için inşaata çalışmak
ister.
İşçilerin derdi çok,
anlatmakla bitmez.
Yazılsa deftere kalemler
yetmez.
İşçiler gariptir, zenginler
bakmaz.
Söz çok uzar burda kemeyi
ister.
Bekir Apa
(Akkaya)/Ankara/Demetevler/26.06.1977
BİR TEŞEKKÜR
BİR AÇIKLAMA
Sizlerle paylaşmaya
çalıştığım yazılardan Kur’an-ı Kerimle ilgili üç bölümlük yazıda
Peygamberimizin ve eşinin mübarek isimlerinin bazılarında (SAV) ve (Hz.)
ifadeleri kullanılmadan yazılmıştır. Bunun nedeni; yazılar kaynaklarından aynen alınarak
kullanılmasından dolayıdır.
Bu konuda bizi uyaran değerli
dostum Öğretmen Dursun Kum’a teşekkür ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...