Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.

24 Aralık 2006

Fakülte ya da Yüksekokul İstiyoruz /Bekir Akkaya

Ordumuz için yıllarca beklenilen sevindirici haber çoktan çıktı. Ordu Üniversitesine kavuştu. Şimdi Ordu Üniversitesine bağlı kurulacak fakülte ve yüksek okullar bizim Kumru için de son derece önemli bir husustur. Kumru ilçesinde 20 bin nüfus bulunmaktadır. Bu nüfus köylerle birlikte bugün için 50 bindir. Gurbetteki Kumrulularla birlikte bu nüfus bugün için 85 bini geçmektedir. Gerek ulaşım noktasında ve gerekse coğrafik açıdan Kumru ilçesi Ordu’nun en önemli ilçelerinden biridir. Niksar –Kumru yol bağlantısı Eyüp Fatsa’nın yoğun çabaları sonucu hızla sona yaklaşmaktadır. Fatsa-Kumru arasındaki yol çalışmaları çoktan bittiği gibi Çataktan –Fatsa’ya kadar olan yol çalışmaları büyük bir hızla devam etmektedir. Kumru’nun tam

21 Aralık 2006

Kumru-Niksar Yolunda Çalışmalar Devam Ediyor

Yaklaşık 2 yıl önce başlanan Kumru-Niksar yolunun ham kısmının açılmasında,yayla bölümü biterek,yaylaya sınır olan Şenyurt köyüne ulaşıldı.AKP Kumru İlçe Başkanı Hamza Karar,AKP İl Genel Meclis Üyesi İsmet Erçal,AKP İlçe Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Arınlık çalışmaları yerinde incelediler.Çalışmalarla ilgili açıklama yapan AKP Kumru İlçe Başkanı Hamza Karar; " Kumru-Niksar yolunun gördüğünüz gibi yayla kısmının ham yol açma çalışması bitti.Bulunduğumuz yer Şenyurt köyü sınırları,yolumuz köy sınırımıza ulaştı.2 dozer,1 Ekskavatör iş makinemizle çalışmalarımız devam ediyor.Bu yaz inşallah Kumru belediyemizin

18 Aralık 2006

Hadi Yavrum Addaa-Ekrem Saygı Yazdı

Yaşam biçimlerimiz, kendi gafletlerimizle yaptığımız seçimlerin ve savaşların sonuçlarına bağlıdır. Öylesine gafletler içersindeyiz ki, bir an yapılan hatanın günahını belki de ömür boyu çekiyoruz. Yarının neler getireceği hiç mi hiç belli değil. Nerede, nasıl gideceğimiz de belli değil. Ölümlerimiz belki de birilerinin iki dudağın arasında gizli. Belki de bir caninin işaret parmağının hareketiyle tetiklenen namlunun ucunda veya fırlatılan bir bombanın tesiriyle isabet eden şarapnel parçasının izinde. Trafikte, Havada, Karada, Denizde.. veya sıcak yatağınız da. Yani ölüm hep yanı başımız da. Nere de bulunursak bulunalım, nereye kaçarsak kaçalım bu kısa hayat içersinde ölüm bizi gözetliyor, bizlerde ölümü. Yani Azrail hep peşimizde.
Hz. Süleyman Kudüs'te, çadırında arkadaşları ile sohbet ederken içeriye bir adam girer. O mecliste oturan birine dikkatlice ve hayretle bakarak çıkıp gider. Bu duruma şaşıran

16 Aralık 2006

EN GÜZEL İFTAR-OSMAN YILMAZ YAZDI

Ezana bir iki dakika ancak vardı.Ellerimizde sıcak yemekler, pideler ve gıda dolu paketlerle eve girdiğimizde gördüğümüz manzara yüreğimizi burkmuştu.Bir ihtiyar dede, ikisi beşinci sınıf öğrencisi biri ikinci sınıf öğrencisi üç erkek çocuk bizi karşıladılar.Babaları 15-20 gün önce böbrek yetmezliğinden vefat etmiş,anneleri ise bırakıp gitmiş.Büyük anneleri de böbrek yetmezliğinden acil hastaneye kaldırılmış.Bir gözü görmeyen ihtiyar bir dede ve üç torunu.
Bilenler ,duyanlar yardım göndermişler.Evin dört bir tarafında un çuvalları,gıda paketleri.Ama bir tas çorba pişirecek kimse yok.Ezanla birlikte girdiğimiz bu evde sofrayı kurmak için çocuklara yardım ediyorum.Birlikte kaşık yıkıyoruzYemekleri koyacak kap arıyoruz.Sonunda tencereyle birlikte koyduğumuz çorbadan kaşıklamaya başlıyoruz.İftarı bu insanlarla açma fikri İstanbul’dan gelen misafirimize ait.İftarı su ile açacağız

Kumru Belediyesinden Kumrululara İftar Yemeği /Bekir AKKAYA

KUMRU- Kumrululara Erçallar Kültür Sarayında Kumru Belediyesi tarafından iftar yemeği verildi. İftar yemeğine Kumrulu esnaf ve siyasilerin yanı sıra Kumruda görev yapan Kamu görevlileri ve daire amirleri de katıldı. Katılımın çok fazla oluşu alt katla birlikte salonun üst katının da dolu olması dikkat çekti.
Kumru Belediyesinin iftar yemeğinde Kumru Kaymakam Vekili ve Fatsa Kaymakamı Mustafa Selman Yurdaer, da hazır bulundu.
Yemekten sonra Kumru Belediye Başkanı Ticabi Civelek “davetimize katılarak aramızda bulunanlara hoş geldiniz” diyorum diyerek başladığı konuşmada Kumru Belediyesinin bugüne kadar yapmış olduğu çalışmalarla ilgili geniş açıklamalarda bulundu. Başkan Ticabi Civelek son zamanlarda yaptıkları çalışmalarla ilgili geniş açıklama yaptıktan sonra “haksız ve yersiz eleştirilerin ve söylenilen olumsuz iftira niteliğindeki yakıştırmaların haksız ve gerçeği yansıtmadığını” ifade etti.
Kumru Belediye Başkanı Ticabi Civelek “Bundan iki buçuk yıl önce geldiği Kumru Belediyesini nasıl devraldıklarını bir bir sıraladıktan sonra konuşmasına şöyle devam etti. “ Biz Kumru Belediye Başkanlığına layık görmeniz sonucu bundan iki buçuk yıl

15 Aralık 2006

HAYALİ CİHANA DEĞER-HARUN MUSLU

Affan Dede’ye para saydım.
Sattı bana çocukluğumu.
Artık ne adım var ne yaşım,
Bilmiyorum kim olduğumu.

Bu bahar havası,bu bahçe…
Havuzda su şırıl şırıldır.
Uçurtmam bulutlardan yüce,
Zıpzıplarım pırıl pırıldır.
Ne güzel dönüyor çemberim.
Hiç bitmese horoz şekerim.
CAHİT SITKI TARANCI


Az arşınlamadık kaldırım taşlarını,az koşmadık,zıplamadık sokaklarında…Şimdi gelin bize kollarını ardına kadar açmış olan ‘’ BİZİM MAHALLEYE’’ bir daha gidelim mi?


O zamanlarda mahallenin çocukları birbirini çok severlerdi.Gece gündüz fark etmez parolalı bir ıslıkla ayakkabının biri evin kapısında ,biri sokakta giyilirdi.Sanki yıllar önce ayrılmışız da…Kızsak, kavga etsek kin tutmazdık.Her gün yeni bir oyun,yeni bir fikirle buluşurduk.herkeste bir sevgi,pay etme,paylaşma,arkadaşını kollama hevesi ve duygusu vardı.Okula

ASLANLARLA ÖKÜZLER-Harun MUSLU

Dostumuz dediğimiz insana veya insanlara ne kadar yakınız ya da ne kadar uzak? Kaç günde bir dertleşip hatırını soruyor veya hatırımız soruluyor? Acı söyleyebiliyor muyuz? Söyleyince bize dönüşü nasıl olmakta? Dost dostu incitebilir mi? İncitmenin ölçüsü ne kadar? Dostun mu, düşmanın mı yaptığı daha çok yaralar insanı?
Sevmediklerimize neden tavır koymayız ki? Neden hiçbir şey yokmuş gibi davranır insan? Acaba yüce yaratıcı bu özelliğimizden dolayı mı yüzümüzü iki tane yarattı? İki yüzlülüğü çabuk yapma becerisine adapte olalım diye mi? Niye birbirimizi sırtından bıçaklarız da sonra

14 Aralık 2006

Abraham Lincon ve Mutlak İrade /Bekir AKKAYA

Geçen hafta sizlerle Paulo Coelho’nun “Simyacı”adındaki kitabın önemli cümlelerini paylaşmaya çalışmıştım. Şimdilerde ise “Bilinmeyen Bir Bilgi” adında Mehmet Ali Şadoğlu’nun bir kitabını okumaya çalışıyorum. “Bilinmeyen Bir Bilgi” adındaki 536 sayfalık kitap, bir Hıristiyan olan Paulo Coelho’nun “Simyacı”adındaki kitabın sayfa 86’daki şu cümlenin bir özeti gibi. “Kimse bilinmezden korkmamalı, çünkü herkes istediği ve ihtiyaç duyduğu şeyi ele geçirebilir. Hayat hikâyemizle (korku) dünya tarihinin aynı el tarafından yazılmış olduğunu anladığımız zaman bu korku uçup gider(Sahip olunan şeyleri yetirme veya gelecek korkusu)
Amerikan Başkanlarından Abraham Lincoln eğitim ve eğitimciye çok önem veren, zamanında radikal birçok reform yapmış, insanların iyi bir eğitimle etkilenebileceğini düşünürdü. Oğlunun öğretmenine yazdığı mektup bütün dünyada elden ele dolaşır. Kendi düşünce yapısına göre kaleme aldığı mektup tamamen ahlaksal

12 Aralık 2006

Mutlu Olduk! Mutlu Kalın! Teşekkürler! /Bekir AKKAYA

2004 yılı Nisan ayı. Editörü bulunduğum bir internet sitesinin"Vekilinizi Tanıyın" bölümüne Ordu Millet Vekili Eyüp Fatsa'ya yönelikilk yazılı istek Ali Rıza tarafından yapılmış. Ali Rıza'nın kim olduğubir yana, yazının bir kısmınıhttp://www.kenthaber.com/Arsiv/Vekiller/22/ORDU/Vekil_454.aspx'internet adresinden alarak sizlerle paylaşmak istiyorum. Ali Rızadiyor ki, " Sayın Vekilim., Ali Rıza sizden size yakışır biröğretmenevi ister. İster işte...Bir de sizden Ali Rızanın bulunduğumekana gelmeyi ister...O mekanı sizlerin mutlaka görmesini ister.İster derken emir değil tabi. Gelmenizi arz eder. Görsün ki şöyle birgüzel öğretmenevi olsun...Her yerde olan bir mekan neden biz deolmasın ki! İnanın kira borcundan yorulduk... Ödeyemiyoruz işte...Napalım... En kalbi duygularımla kolaylıklar diler, sevgi veselamlarımı iletirim..." Sayın Vekilimiz Eyüp Fatsa'ya yönelik bu yazıdan sonra tam

6 Aralık 2006

Hürriyet Gazetesi yazarı Özdemir İNCE’nin, 5Aralık 06 tarihli yazısı üzerine… PROF.DR.ABDULLAH ÖZBEK

Sayın Özdemir İNCE,
5 Aralık 2006 tarihinde yayınladığınız “Hedef: İmamokrasi” adlı makalenizi okudum.
"İmam-doktor, imam-mühendis, imam-öğretmen, imam-yargıç, imam-vali..." nitelemelerini ilk defa kendinizin 1994 yılında kullandığınızı söylüyorsunuz… Arkasından “Cumhuriyet” diyorsunuz, “Devrim Yasaları” diyorsunuz; arkasından da, bir İmam-Hatiplinin bile üniversiteye girmesine tahammülünüzün olmadığını belirtiyorsunuz….
Ve “İslamcı ideolog” diye birinden nakil yaparak, iddialarınızı desteklemeye çalışıyorsunuz.
Sayın İNCE,
Bu tip isimler takmakla gerçekten doğru bir iş yaptığınızı düşünüyor musunuz? Sizler yeri gelince, üç mukaddes kitabı da okuduğunuzu, bunlar arasında Kur’an’ı iyi bildiğinizi, hatta yabancı dildeki tercümelerinden bile yararlandığınızı

5 Aralık 2006

Öğretmenevi Hayırlı Olsun -Ekrem Saygı Yazdı

Son yıllarda yöremizde ciddi manzaralar oluşuyor. Bu manzarayı herkes bulunduğu yerden bir bakış açısı geliştirerek seyretmeye çalışıyor. Her görenin gözünde farklı şekiller oluşuyor. Kişisel bakış açıları ne olursa olsun, herkesin gördüğü ve yaşadığı bir çok ortak hareketlerle ortaya çıkan güzellikler toplum menfaatine sunularak paylaşılıyor.
Yeni bir şey ortaya çıkarmanın ilk adımı düşünce ile başlar. Düşünce, yeni bir şey bulma ve var olan gerçeklerin beyin süzgecinden geçirilerek ortaya çıkması için atılan ilk adımdır. Kişi ilk önce düşündüğü olayla ilgili beyninde projesini çizer, artırır, eksiltir ve düşündüğü konu ile ilgili kararını vererek harekete geçer. Burada önemli olan kişinin yapıcı bir düşünceyle ortaya çıkmasıdır. Konfüçyüs " Karanlığa küfredeceğine bir mum yak" demiştir. Yapıcı düşünceyi bundan iyi ifade edebilen bir söz olmasa gerek Fıransız Filozofu Descartes " Varım çünkü düşünüyorum" demiş ve farkındalığını düşüncesiyle ortaya koymuştur. İnsanların iyi sözler söyleye bilmeleri için bile, söyleyeceği sözleri önceden düşünmesi lazımdır. Bu bakımdan düşünce, beynimizde yeni fikirler üretmek ve ürettiğimiz fikirleri zihnimizde tamamlayıp toplum menfatine sunmaktır.
Herkes bireysel olarak kendine göre bir şey düşünür. En basit düşünce biçimi kendimize ait olan şahsi ve bencil düşüncelerdir. Bencil ve egoist olmayan

1 Aralık 2006

Mutlu Olduk! Mutlu Kalın! Teşekkürler! /Bekir AKKAYA

2004 yılı Nisan ayı. Editörü bulunduğum bir internet sitesinin"Vekilinizi Tanıyın" bölümüne Ordu Millet Vekili Eyüp Fatsa'ya yönelikilk yazılı istek Ali Rıza tarafından yapılmış. Ali Rıza'nın kim olduğubir yana, yazınin birkısmınıhttp://www.kenthaber.com/Arsiv/Vekiller/22/ORDU/Vekil_454.aspx'internet adresinden alarak sizlerle paylaşmak istiyorum. Ali Rızadiyor ki, " Sayın Vekilim., Ali Rıza sizden size yakışır biröğretmenevi ister. İster işte...Bir de sizden Ali Rızanın bulunduğumekana gelmeyi ister...O mekanı sizlerin mutlaka görmesini ister.İster derken emir değil tabi. Gelmenizi arz eder. Görsün ki şöyle birgüzel öğretmenevi olsun...Her yerde olan bir mekan neden biz deolmasın ki! İnanın kira borcundan yorulduk... Ödeyemiyoruz işte...Napalım... En kalbi duygularımla kolaylıklar diler, sevgi veselamlarımı iletirim..." Sayın Vekilimiz Eyüp Fatsa'ya yönelik bu yazıdan sonra tam 55 yazıdaha kaleme alınmış. İlgilenenler ilgili adrese tıklayarak ilgiliyazıları görebilirler ve hatta başka istek ve arzuda dabulunabilirler. İşin doğrusu Ali Rıza beni pek ilgilendirmiyor, kim olduğu daumurumda değil. İsteğin gerçeğe dönüşmesi ve bu gerçekliğin ilçemizKumru'da hayat bulması işin doğrusu ilginç bir durum. Yani AliRıza'nın talepleri bizim ilçeye çok güzel bir mekân ve çok güzel biröğretmenevi kazandırmıştır. Şu sorulabilir? Peki bu öğretmenevinin açılışı ve Sayın Milletvekili

23 Kasım 2006

MEVLÜT ERDEM YAZDI

KUMRU ÖĞRETMENEVİ AÇILIŞ MESAJINDAN

Sayın Bekir AKKAYA,

Öncelikle göndermiş olduğunuz nazik Davetiyeniz için sonsuz teşekkür ediyorum. Ne varki daha önceden planlanmış işlerim nedeniyle bu hatırnaz davetinize icabet edemeyeceğim.

Bugüne kadar yapmış olduğunuz çalışmalar bana daima bir ışık tutmuştur. Bu çalışmalarınız arasına böyle güzel hizmetler koymanız en az sizin kadar bizleri de buralarda sevindirmektedir. Kısa bir süre de olsa Kumru Öğretmenevi Müdürlüğü görevinde bulunmuş olmam şahsımda ayrı bir sevinç yaratmaktadır. Bu coşkumu bir sonraki gün sizlerle paylaşma arzusundayım.

Özellikle yapım aşamasında görme fırsatı bulamadığım ve bir o kadar da çok merak ettiğim hizmet binanızın yapımında, başta siz olmak üzere tüm emeği geçen arkadaşlara gönülden Saygılarımı sunuyorum.

Mevlüt ERDEM
Ordu İl Milli Eğitim Müdürlüğü
Avr.Bir. İl Sorumlusu
Mevlüt Erdem (meverdem@hotmail.com)

AÇILIŞ MESAJI‏
Von:
Mevlüt Erdem (meverdem@hotmail.com)
Möglicherweise kennen Sie den Absender nicht.Gesendet:
Donnerstag, 23. November 2006 16:21:05
An:
kumruvehaber@hotmail.com; bekirakkaya@yahoo.com; kumruhaber@mynet.com
Sayın Bekir AKKAYA,

Öğretmenevinin Tarihçesi /Bekir AKKAYA

Öğretmenevleri 1980 yılından buya yurdumuzda hizmet vermektedir.İlçemiz Kumru'da ise 1989 yılında belediye binamızın ikinci katında240m2 halanda hizmete açılmış ve bugüne kadar hizmet vermiştir. 2odada 10 yatakla hizmet veren Kumru Öğretmenevimiz, öncelikli olaraköğretmenlere, kamu görevlilerine aralıksız 17 yıldır hizmetvermiştir.Türkiye'de her il ve ilçemizde yaklaşık 700'e yakın öğretmenevleri çokyönlü hizmet alanları ile bugün her kesimce tercih edilmekte lüks otelve lokantaları ile dinlenme ve konaklama noktasında ilk akla gelenmekanlar olarak bilinmektedir.İki yıldan bu yana "Nasıl olmalı? Kimler çalıştırmalı? Gibi sorulardaMilli Eğitim Bakanlığının yoğun çalışmaları sonucu ortadankaldırılmıştır. Yatak sayılarına göre norm kadro verilerektartışmalara da son verilmiştir. 10 ile 50 yatağı bulunan öğretmenevlerimiz Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu" haline dönüştürülmüştür.Bugün hizmete açtığımız öğretmenevi, bundan böyle "Kumru Öğretmenevive Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü" olarak, yeni yönetmelik ve yeni hizmetbinası olarak yepyeni bir çehre kazanmıştır. Yeni öğretmenevi hizmetbinamızda son derece modern 7 yatak odası ve ve 2'şerden 14 yatakmevcuttur. Lokal bölümünde ise sigaralı ve sigarasız oturmaodalarının yanında son derece kullanışlı kütüphane ve bilgisayar odasıbulunmaktadır. Ayrıca kahvaltı edilebilecek bir de kantin yeralmaktadır.İki yıldan bu yana Kumru Milli Eğitim Müdürlüğü, Kumru Öğretmeneviidarecileri, Öğretmenevi Yönetim ve Denetleme Kurulu üyeleriarkalarına Ordu Millet Vekili ve Ak Parti Grup Başkanvekili Sayın EyüpFatsa'yı da alarak böyle bir mekânın oluşmasını sağlamışlardır. KumruBelediye Başkanı Sayın Ticabi Civelek'in burayı öğretmenlerimizetahsis etmesi, maddi ve manevi katkıları öğretmenlerimize yapılan engüzel bir hizmet olarak hep hatırlanacaktır.Sayın valimiz Dr. Sait Vakkas Gözlügül'ün çalışmaları yerindeincelemesi ve destekleri, Sayın Ordu Millet Vekilimiz ve Ak Parti GrupBaşkanvekili Sayın Eyüp Fatsa'nın her ilçemizi ziyaretlerindeçalışmaları yerinde görmesi ve maddi ve manevi destekleri, Öğretmeneviyönetiminin ve özellikle yönetimin kendi aralarında seçtikleri 3komisyon üyesinin hızını artırmış "özellikle de öğretmenler gününde"bu güzel mekanın açılması, açılışa ayrıca bir anlam kazandırmıştır.Milletvekilimiz ve Ak Parti Grup Başkanvekili Sayın Eyüp Fatsa'nındestekleri sonucu Milli Eğitim Bakanlı'ğımızın gönderdiği 50.000YTL veSayın Valimiz Dr. Sait Vakkas Gözlügöl'ün gözetiminde İl Özel İdareMüdürlüğü'nün gönderdiği 50.000YTL ile birlikte toplam 100.000YTLharcanarak böyle bir mekân oluşmuştur. Ayrıca Sayın Milletvekiliz EyüpFatsa'nın girişimleri ile malzeme noktasında yaklaşık 20.000YTL'likaraçla öğretmenevimiz donatılmıştır.Öğretmenevi Müdürlüğünden aldığımız bilgiye göre yapılan işler sonundayaklaşık 20.000YTL kadar bir borç mevcuttur. Ayrıca odası olmasınarağmen hiçbir bilgisayarı mevcut değildir. Acilen en az 12 bilgisayarihtiyacı bulunmaktadır.Gerek emekli öğretmenlerimiz ve gerekse özürlü ve yaşlılarımız içinvar olan asansörün onarılması gerekmektedir. Bunun için ise yaklaşık6.000YTL kadar bir paraya ihtiyaç vardır.*BEKİR AKKAYA*

19 Kasım 2006

AÇILIŞIMIZA SİZİ DE BEKLERİZ-öğretmenevi /Bekir AKKAYA

Sona gelindikçe heyecanımız da artıyor. Heyecanımız yeni olmamasına rağmen yeni bir mekâna taşınmak, ilişkili olan herkesi de heyecanlandırıyor.
İlk adının koyulması bundan 25 yıl öncesine dayanıyor. İki arada bir derede olmasına rağmen bizim ilçemiz Kumru’da 1989 yılından bu yana hizmet veriyor. Açılmasını sağlayan ve o günkü şartlarından bugün belki de ASO olmasına neden olan 10 yatağı ile yüzlerce insanı ağırlayan Kumru Öğretmenevi, Kumru Belediyesi Eski Belediye Başkanı A.Cemal Zorlu döneminde Belediye Sarayının ikinci katında hizmete başlamıştır. O günden bu güne hizmet veren bu kurumda, ben 1993 yılından bu yana görev yapıyorum.
2 oda ve 10 yatak…Buna rağmen yüzlerce kişinin bu mekanda ağırlanması ve memnun olarak ayrılması bizleri de hep mutlu kılmıştır. Bu mutluluğun çıtasını artırma planlarını hep düşünmüş olsam da günü gelmeyince, ya da şartlar oluşmayınca, bir şeyin gerçekleşme

18 Kasım 2006

Öğretmenevi Açılışımıza Bekliyoruz/ Bekir AKKAYA

AÇILIŞIMIZA SİZİ DE BEKLERİZ
(Mutluyum! Mutlusunuz! Mutlular!)

Sona gelindikçe heyecanımız da artıyor. Heyecanımız yeni olmamasına rağmen yeni bir mekâna taşınmak, ilişkili olan herkesi de heyecanlandırıyor.
İlk adının koyulması bundan 25 yıl öncesine dayanıyor. İki arada bir derede olmasına rağmen bizim ilçemiz Kumru'da 1989 yılından bu yana hizmet veriyor. Açılmasını sağlayan ve o günkü şartlarından bugün belki de ASO olmasına neden olan 10 yatağı ile yüzlerce insanı ağırlayan Kumru Öğretmenevi, Kumru Belediyesi Eski Belediye Başkanı A.Cemal Zorlu döneminde Belediye Sarayının ikinci katında hizmete başlamıştır. O günden bu güne hizmet veren bu kurumda, ben 1993 yılından bu yana görev yapıyorum.
2 oda ve 10 yatak…Buna rağmen yüzlerce kişinin bu mekanda ağırlanması ve memnun olarak ayrılması bizleri de hep mutlu kılmıştır. Bu mutluluğun çıtasını

12 Kasım 2006

AÇILIŞIMIZA SİZİ DE BEKLERİZ /Bekir AKKAYA

(Mutluyum! Mutlusunuz! Mutlular!)
Sona gelindikçe heyecanımız da artıyor. Heyecanımız yeni olmamasına rağmen yeni bir mekâna taşınmak, ilişkili olan herkesi de heyecanlandırıyor.
İlk adının koyulması bundan 25 yıl öncesine dayanıyor. İki arada bir derede olmasına rağmen bizim ilçemiz Kumru’da 1989 yılından bu yana hizmet veriyor. Açılmasını sağlayan ve o günkü şartlarından bugün belki de ASO olmasına neden olan 10 yatağı ile yüzlerce insanı ağırlayan Kumru Öğretmenevi, Kumru Belediyesi Eski Belediye Başkanı A.Cemal Zorlu döneminde Belediye Sarayının ikinci katında hizmete başlamıştır. O günden bu güne hizmet veren bu kurumda, ben 1993 yılından bu yana görev yapıyorum.
2 oda ve 10 yatak…Buna rağmen yüzlerce kişinin bu mekanda ağırlanması ve memnun olarak ayrılması bizleri de hep mutlu kılmıştır. Bu mutluluğun çıtasını artırma planlarını hep düşünmüş olsam da günü gelmeyince, ya da şartlar oluşmayınca, bir şeyin gerçekleşme imkânı da bulunmamaktadır.
Kutsal kitaplarda “ doğru yer ve zamanda uygun bir lisanla dua ve niyazlarınızı yapınız, aksi takdir de beklediğinizin aksi gerçekleşir” ifadesini, çok iyi okumak, bu cümleyi çok iyi düşünmek, bir çok şeylerinde başarısını mutlak şekilde artırır.

11 Kasım 2006

Kumru Belediyesinden Eyüp Sultan Konferansı

Kumru Belediye Başkanlığınca 100. Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlilerinden Adem Saraç'ın sunumu ile " Sultanlar Sultanı Eyüp Sultan" konulu konferans tertip edildi.Erçallar Kültür sarayında verilen konferansa Kumru Belediye Başkanı Ticabi Civelek,Kumru Müftüsü Abdullah Pamuklu,Kumru İlçe Milli Eğitim Müdürü Abdülkadir Hocaoğlu,AKP Kumru İlçe Başkanı Hamza Karar,DYP Kumru İlçe Başkanı Muammer Yaylak,İl Genel meclis üyeleri H.Emin Payat,İsmet Erçal,Öğrenciler ve Kumru halkı katıldı.Proğramın başında Kumru da öğretmenlik yaptığı dönemde öğrencisi olan işadamı Zerdal Marangoz öğrencileri adına Adem Saraç'a bir buket çiçek takdim etti.Konferansının başında Adem Saraç Kumru Belediye Başkanı Ticabi Civelek,Kültür sarayının Sahibi İsmet Erçal ve konferansı düzenleyen eski öğrencisi Kumru Temsilcimiz Murat Yürekliye teşekkür etti. Eyüp Sultan merkezli sahabe hayatından örnekler veren Adem Saraç; " Avrupa başta olmak üzere yılda ortalama 50 ilde konferans verdiğini,buralarda yaşadığı anıları da anlatan Saraç,bazen düşündüren,bazen güldüren üslübuyla Kumrululara unutulmaz bir gece yaşattı".
Proğram sonunda Kumru Belediye Başkanı Ticabi Civelek, 100. Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Adem Saraç'a gecenin anısına İçinde Kumru İlçesinin bulunduğu bir saatle,çiçek verdi.Geceyi Kumru da geçiren Adem Saraç seneye tekrar gelme sözü ile Kumrudan ayrıldı.*Bekir AKKAYA*

2 Kasım 2006

MUSTAFA SORUÇ'TAN

Merhaba Bekir hocam. Ben Mustafa SORUÇ. H.Ibrahim KARGI abi aracılığıyla geçtiğimiz çarşamba tanışmıştık Kumru'da. Şu an Gaziantep'in Araban ilçesinde İngilizce Öğretmeni olarak görevime devam ediyorum. Bahsetmiştim size, buradaki Halk Eğitim Müdür Yardımcısı Mehmet GÜLMÜŞ Beyle fakülteden arkadaşmışsınız. Kumruluyum deyince açıldı muhabbet. Sizden ve aktifliğinizden bahsetti epey. Ben de dolayısıyla gurbet elde memnun oldum bir memleketlim hakkında böyle güzel bahsedilmesinden. Görüşürseniz bol selam söyle demişti Mehmet Bey. Başarılarının devamını diliyorum Bekir hocam.Bu arada hocam ben Y.Damlalı köyündenim. Babam Dursun SORUÇ,dolmuşçu.Köyümüzün muhtarı ayrıca. Memleketime selamlar.iyi günler
MUSTAFA SORUÇ

29 Ekim 2006

Erçalları Alkışlıyorum! /Bekir Akkaya

Doğduğumuz yer olmasına rağmen, 1986 yılından bu yana görevim nedeniyle geldiğimiz ilçem Kumru doyduğumuz yerde oldu. Bizim meslekte çevre araştırması bir zorunluluktur. Nerede görev yapıyorsanız oranın tüm yönlerini araştırarak dosyanıza koyma zorunluluğu da vardır. Bundan 20 yıl önce başlangıçta bu nedenle İlçemiz Kumru’yu her yönüyle ve geniş bir şekilde araştırma niyetimiz zaman zaman Kumru ile ilgili araştırma yazılarını da ortaya çıkardı. Bugün de aynı çalışmaları dünden bugüne yapmaktan hala işin doğrusu büyük bir keyif alıyorum.
Erçalları özellikle de İsmet Erçal’ı tanımam yirmi yıl öncesine dayanır. “Derviş dervişi tekkede” misali, İsmet Erçal’la buluşmalarımız ve ilk tanışmamız ya Kuş Kayası tepesi ya da Düz Oba’nın çayırıdır. İsmet Erçalla ilgili 1987 yılında Ordu Haber Gazetesi’nde “Televizyoncuları Peşinden Koşturan Bir Kumrulu” diye yaptığımız röportaj sonucu o zamanın Kumru

21 Ekim 2006

Kumru Belediyesinden Kumrululara İftar Yemeği


KUMRU- Kumrululara Erçallar Kültür Sarayında Kumru Belediyesi tarafından iftar yemeği verildi. İftar yemeğine Kumrulu esnaf ve siyasilerin yanı sıra Kumruda görev yapan Kamu görevlileri ve daire amirleri de katıldı. Katılımın çok fazla oluşu alt katla birlikte salonun üst katının da dolu olması dikkat çekti.
Kumru Belediyesinin iftar yemeğinde Kumru Kaymakam Vekili ve Fatsa Kaymakamı Mustafa Selman Yurdaer, da hazır bulundu.
Yemekten sonra Kumru Belediye Başkanı Ticabi Civelek “davetimize katılarak aramızda bulunanlara hoş geldiniz” diyorum diyerek başladığı konuşmada Kumru Belediyesinin bugüne kadar yapmış olduğu çalışmalarla ilgili geniş açıklamalarda bulundu. Başkan Ticabi Civelek son zamanlarda yaptıkları çalışmalarla ilgili geniş açıklama yaptıktan sonra “haksız ve yersiz eleştirilerin ve söylenilen olumsuz iftira niteliğindeki yakıştırmaların haksız ve gerçeği yansıtmadığını” ifade etti.
Kumru Belediye Başkanı Ticabi Civelek “Bundan iki buçuk yıl önce geldiği Kumru Belediyesini nasıl devraldıklarını bir bir sıraladıktan sonra konuşmasına şöyle devam etti.

Kumrulular Kız Çocuklarını Okutmaya Kararlı–3 /Bekir AKKAYA

İki haftadır Kumrulu kız çocukların lise tahsili yapabilmeleri için iki yıldan bu yana Kumru’da eğitim gönüllülerinin yaptığı çalışmalardan söz etmiştik. Kaldığımız yerden devamla konuyu tamamlamayı düşünüyorum. Kız çocuklarının okumalarına yönelik iftar yemeğinde Kumru İmam Hatip Lisesi Müdürü İbrahim Tatlıgül’ün ardından Kumru Belediye Başkanı Ticabi Civelek “ Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada yardımdan kaçınmayacaklarını belirterek “bunun için kalıcı bir çözüm gerek, derhal yurt yapılmasına başlanılması gerektiğini söyledi. İki yıldan bu yana belediye olarak bu öğrencilere gereken yardımın yapıldığını ifade ederek esnaflarımızdan bizi geri çevirenin olmadığını söyledi. Kumrudaki dışardan gelen esnafların ise bu yardımlara sıcak bakmadığını belirterek, hem Kumruda Kumrunun insanından kazandıkları halde

14 Ekim 2006

TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK ÇADIRINDA ERÇALLAR YÜZLERÇE KİŞİYE İFTAR YEMEĞİ VERDİ

Samsun İlkadım Belediyesinin her yıl kurduğu Türkiye’nin en büyük iftar çadırında verilen Cumartesi akşamki iftar yemeğinin sponsorluğunu Erçallar üstlendi. Kumru’dan da çok sayıda Kumrulunun gittiği iftar çadırında beş bin kişi her ramazan akşamı olduğu gibi Erçallar’ın verdiği yemekte iftar açtı. Erçal Grubun tüm elemanlarının da hazır bulunduğu yemekte İlkadım Belediye Başkanı Erdoğan Tok ve Kumrulu İlkadım Belediye Başkan Yardımcısı Şamil Bilgü’de davetlilerle birlikte her akşam olduğu gibi Sponsor Erçallar ve davetlilerle birlikte iftar etti. Belediye Başkanı Erdoğan Tok ve

BÖĞÜRTLENLERE YAZIK OLUYOR!

Kumru – Erecek’te 100 bin dönümlük ormanlık alanda yetişen böğürtlenler toplanmaması nedeniyle zay oluyor. Çileği ile ünlü Ericekte böğürtlenin yanında süpürgelik kirazları, kirmit ya da mantar da bulunuyor. Şifalı suyu ile de meşhur olan Ericekte bu yıl tonlarca böğürtlen toplamakla bitirilemiyor. Fatsa ve Ünye’den 40 , Kumru’dan 5 km uzaklıkta bulunan Ericek Yaylasıda böğürtlenler toplanmayı bekliyor. Adını söylemek istemeyen bir vatandaş, millet fındık

Kızları Okutalım Kampanyası-2/Bekir Akkaya

Geçen haftaki yazımızda Kumrulu kız çocukların lise tahsili yapabilmeleri için iki yıldan bu yana Kumru’da eğitim gönüllülerinin bu amaç doğrultusunda yaptığı çalışmaların bir bölümünü yazmıştım. Bu yazımızda geçen haftanın devamı olarak yapılan çalışmaları sizlerle paylaşmaya devam edeceğim. Amacımız, bu güzel faaliyete “nasıl katkı yapılabilir? Sorusuna cevap aramaktan ibarettir.
Hatipli Camiinin altının kız öğrencilerine yetmemesi üzerine Murat Yürekli’nin çabaları sonucu İstanbul Kumrulular Dernek Başkanı Celalettin Dervişoğlu, Eski Dernek Başkanı Harun Topalcı, Mali Müşavir Mustafa Çaya, İş Adamı Yüksel Yaylak ve İş Adamı Adnan Yavuzer ve bir çok Dernek yöneticisi geçtiğimiz günlerde Kumru Belediye Başkanı Ticabi Civelek’i ziyaret ederek kız yurdu için kendilerine belediyenin bir yer göstermesi halinde bu yurdun 2007 yılında bitirileceğini ifade etmişlerdir. Bu bir araya gelişte

4 Ekim 2006

Kızlarımızı Okutalım Kampanyası-2 /Bekir AKKAYA

İki yıl önce Ramazan ayında bir iftar vaktinde Kumru Din Görevlileri Derneğinde Kumru Kaymakamı İlhami Doğan, Kumru Belediye Başkanı Ticabi Civelek, Kumru Milli Eğitim Müdürü Abdulkadir Hocaoğlu, Kumru İmam Hatip Lisesi Müdürü İbrahim Tatlıgül, ve bu satırların yazarının da aralarında bulunduğu Kumrunun önde gelen tüm esnafları Şu anda Samsunda bulunan Ali Fuat Karaman ve Gazeteci Murat Yürekli'nin yoğun çabaları sonucu iftarda bir araya gelmişlerdi.
Toplantının asıl amacı "Haydi Kızlar Okula" kampanyasının Kumrudaki köylerde kızlara yönelik olarak nasıl hayata

23 Eylül 2006

Güneş Balçıkla Sıvanmaz! Ya da Eyüp Fatsa'ya Geçmiş Olsun! /Bekir Akkaya

Bizim yaşıtlarımız bir dönemin birikimleridir. Kibir ve gurur yapmadan ifade edeyim ki, 70’le 80’li yıllar arasında öğrenim görmüş ve o dönemi yaşamış kim olursa olsun birikimlidir ve düzeylidir. Çevremizde olup bitenlere baktığımızda o dönemin farkını bugün görmemiz mümkündür.
Şahsen ben siyaset ve ticaretle hiç barışık olmadım. İnsanın en mükemmel oluşuna binaen insanlara ve özellikle insan kalanlara hep öncelik verdim. Üç bin öğrencili bir okulun mezunu olmamdan bugün bile gurur duyuyorum. Bundan 30 yıl önce, her cuma akşamları bir dernek ya da teşkilatta konferans ve etkinliklere koşuşturmaktan, sayısız kitapları hatmetmekten ders çalışmaya bile fırsatımız olmazdı.

22 Eylül 2006

SÜLEYMAN SIIRI DENEL'DEN

Sayın Bekir AKKAYA
iyi günler dilerim.ben aslen aydınlı olup tam manasıyla bir karadeniz hastasıyım.nette aramadığım yer kalmadı kumru merkezi ve eskiçokdeğirmen köyü fotoğraflarını.sizden ricam arşivinizde kumru merkez ve eskiçokdeğirmen köyü merkez ve evlerinin olduğu fotoğraflar varsa mail atmanızı rica ediyorum.lütfen varsa beni kırmayın.bekliyorum. mail adreslerim : ssdenel@gmail.com , ssdenel20@hotmail.com TEŞEKKÜRLER.

19 Eylül 2006

FURKAN BAŞAR'DAN

bekir amca internette gezerken rastladım şiirlerimi koymuşsun.onlar başarılı olamayanlar.türkiye çapında duyulmuş,birincilik almış bi kaç şiirimi yollıyım sana.fikrinide öğrenmek hoşuma gider.teşekkürler...

HAYATIMIN SENARİSTİ OLSAM...herkesin hayatı kendince bir filmama yazılmış bi hikayeyi oynuyoruz hepimizkendim yazsaydım ben hikayemimuhtemelen olurdu romantik-komediemin olun ağlatırdım kendimiemin olun bende düşer yaralanırdım ama diğer başrol oyuncusu çok severdi beniasla bırakamazdıhalkın değil onun kahramanı olurdumemin olun annemi babamı öldürürdüm amaben sevdiğimin koynunda ölürdümsadece kendimi değil figüran kapıcımı bile mutlu ederdimdostlarım olurdu,lise arkadaşlarımı hiç unutmazdımders,iş,güç telaşına öpüşmeyi sevişmeyi ertelemezdimorta halli devlet memuru yapardım kendimizengin olmak başa bela,nereye harcıyacağını bilemiyorsun.ben öyle filmime koruyucu melek falan koymazdımbenim meleğim aşkım olurdu.bir cinden üç dilekte isteyemezdim.kendime ferrari değilde vosvos alırdımçılgın hovarda kızların hasta olduğu bir genç yerineorta yaşlı,evli,eğlenceli bir baba olurdumkarımı yanıma,çocukları arkaya,binerdim

16 Eylül 2006

Yine Fatsa Devlet Hastanesi/Bekir Akkaya

Geçen hafta Fatsa Devlet Hastanesi ile ilgili tekzip metninde adımı görmemiş olsam bu yazı yine kaleme alınmayacaktı. Fatsa Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Alaattin Arıkan imzalı tekzipte “yine gazetenizin 15 Mayıs 2006 ve 22 Mayıs 2006 tarihli yazar arkadaşınız Bekir Akkaya’nın köşköşe yazılarını okusaydınız, sanırım bu yazıyı kaleme almazdınız. Gördüğünüz gibi sizi uzağı, diğer gazetelerdeki haberlerin örneğini değil elinizin altındaki yazılardan örnek verdim.” cümlesi bu yazıyı kaleme almama neden oldu.

15 Eylül 2006

Bizim Sokaklar-Ekrem Saygı Yazdı

Mizah: Şaka, latife diye tarif edilebilir. Ayrıca, bazı düşünceleri nükte şaka veya takılmalarla süsleyip anlatan bir yazı çeşidi dir.
Mizah insana güç kazandırır. En zor durumların bile üstesinden gelmemizi ve dayanıklı olmamızı, hayata ve yaşama sımsıkı bağlanmamızı sağlar.
" Her şeyini kaybetmiş bir Haham oturmuş, Torah'ı okuyormuş. " Senin akıllı bir adam olduğunu sanırdım" demiş karısı " Bütün paramızı kaybetmişken, sen nasıl oturup kitap okursun?"
" Ben akıllı bir adamım" diye cevaplamış haham. " Üzüntülerimden oturup Torah okuyarak kurtuluyorum"

9 Eylül 2006

SAİT ZENGİNCE'DEN

Kumru ilçesi Tekke köyü nüfüs kütüğüne kayıtlı aynı adla soyadı taşımadan dolayı diyer amca oğullarım la şahsım karışıklığauğramaktadır.Soyadım ZENGİNCE olarak kayıtlıdır.ancak adres ve baba isimleri ayrı olsa bile namı vede yazışmalar aksaklığa uğramıştıraynı sülale içinde.Mehmet Ali oğlu _Sait ZENGİNCEDuruş oğlu_Sait ZENGİNCEMehmet oğlu_Sait ZENGİNCERefik oğlu_Sait ZENGİNCEAhmet oğlu_Sait ZENGİNCEFehmi oğlu_Sait ZENGİNBüyük babamız Derviş Mehmet ve Sait kardeşler Ünye ilçesi Zembek köyünden 1700 lü yılların sonunda Kumru ilçesine yerleşmişlerdir.Büyüklerimiz amcamızın adının Sait olması ve çok sevilmesinden dolayı bizlere tek ad olarak Sait adını vermişler.Bu şekillerde karışıklığa uğrayacağını düşünmeden.Ben şahsım Ahmet oğlu Sait ZENGİNCE soyadımın büyük babalarımızın geldiği köyün adı Zembekoğlu olarak değiştirmek üzereKumru ilçesi Nüfus müdürlünden düzeltilmesi için asliye hukuk mahkemesi hakimlibine dava açtıSait ZENGİNCE Kumru halkının bilgisine sunarım...
SAİT ZENGİNCE
Sait zengince (zembek_oglu@hotmail.com)

Bilgilerden Kendinizi Koruyun!/Bekir Akkaya

Felsefe Tarihinin ünlü düşünürü Sokrates, insanın kendini tanıması için yöntemler geliştirirken “kişilere göre değişmeyen, herkes için geçerli olan değerleri çıkarmak ve temellendirmek için yoğun çaba sarf etmiştir. Sokrates herhangi bir konuda tartışmaya, konuşmaya başladığı zaman, önce o konudaki temel kavramları araştırmaya ve tanımlayamaya çalışmıştır. Ve ünlü sözü “Kendini bil!” diyerek , bireyin önemine vurgu yapmıştır.
Bir konuda bir sonuca gidilebilmek ve o konuda kalıcı bir fikir beyan etmek için o konu ile ilgili temel kavramları ortaya koymak gerekir. “Dün dündür ve bugün bugündür.” Mantığı kelime ve kavramlardan bile habersizlerin günlük dedikodularından öte hiçbir anlam ifade etmez ve etmemelidir de. Düşüncelerini temellendirmeyenlerin her gün değişken söz ve davranışları, bilinçli insanların dikkate aldığı bir durum değildir. Bir günü bir günü tutmayanların ve gündelik hesaplara göre kelimelere anlam verenlerin sözlerinin her gün yorumlanarak

26 Ağustos 2006

Simyacı’dan Notlar-1/Bekir Akkaya

Çıktığında çok satanların en başında yer alan Özdemir İncenin Türkçe’ye çevirdiği Paulo Coelho’nun “Simyacı” adındaki kitabının 25. baskısını birkaç yıl önce okumuştum. İslam’ın Tasavvuf yönünden habersiz kesimlerce yere göğe sığdırılamayan kitabı dikkatli bir şekilde Okumakla kalmayıp, önemli bulduğum cümleleri not almıştım. İslam Tasavvufunu az çok bilenler kitapta çok enteresan bir durumun olmadığını göreceklerdir. Kitap baştan sona benim anladığım kadarıyla Hıristiyanlığın mistik yönünü hayata yansıtmaya yönelik kaleme alınmış. İslam’ın tasavvuf yönüne ve hayatına yabancı olanlar için kitapta ilginç cümleler mevcut.
Hıristiyanlığı kaynak olarak alan batı kaynaklı bu tür kitaplar önemsenirken, kimsenin aklına İslam’ın Tasavvufla ilgili asıl ötelerin ötesi söylemleri bütün kütüphanelerimizde yüzlerce olduğu halde kimsenin dikkatini çekmiyor. Roman türünden İslam tasavvuf hayatını gerçek hayata yansıtma ve kitaba dönüştürme bizde pek yaygın değil. Gerçek hayattan uzak “veliler -evliyalar kitapları ve filmleri bana göre İslami hayattan çok uzak bir yaşam öneriyor. Söz konusu bu tür yayınlar, tasavvufi hayatının,

25 Ağustos 2006

Ozan Selami'yi Rahmetle Anıyorum!/Bekir Akkaya

1956 yılında Kumru Kadıncık Köyünde doğan, Kumrulu Ozan Selami (Selahattin Sara) 1997 yılında Kumru için yazdığı bir şiirinin son dörtlüğünde "İnsanları güleç yüzlü, Sevgi dolu şirin sözlü, Selami gibi Ozanı, Var bilinmez Yeşil Kumru." Diyordu. Selahattin Sara bundan dört yıl önce genç yaşta vefat etti. Hayatta olduğunda kıymet görmemesinden ve tanınmamasından üzüntü duyduğunu, yazdığı şiirden anlıyoruz.
Selahattin Sara(Ozan Selami) iyi bir dostumdu. İki günde bir, bir araya gelir sohbet ederdik. Gazete ve dergilerde çok sayıda yayınlanmış şiirleri vardı. Yayınlanmamış yüzlerce birbirinden

19 Ağustos 2006

"Bu Külüstür 200 Yapar! "/Bekir AKKAYA

Dünden bugüne hayatın her alanını anlamsız ve basit hale getirirdik. En ciddi işlerimiz bile yalınlaştı. Gülme ile ağlama nasıl anlamını yetirdiyse, ölme ile doğma da aynı derecede yozlaştı ve anlamını yetirdi. Yaşamın tadı ve tuzu kalmadı. Ölümü bile espriye döktük. Bir cenaze ile bir düğünün arasında hiçbir fark yok. Hatta eğlencelerimiz ölümden öncelikli hale geldi. Zoraki cenazelere gidilip, aceleyle kaçma yolları arıyoruz.
Cinayet ve kazalar oranında para hırslarımız ve dünyalık meşgalelerimiz de o derece arttı. Ölen için çok anlamsızca “ölmüş” ifadesi kullanılırken, kendimizle hiçbir bağlantı kurulamaz oldu. Ölüm ve ölenler için ne bir destan ne bir ağıt ne de bir şiir yazma zamanımız var.
Teknoloji, ulaşım ve haberleşme sınırları ortadan kaldırdı. Bizim köy ya da bizim şehir ifadeleri anlam yetirdi. Ani ve anlamsız ölüm hadiseleri yas tutmaları gerekenleri bile kahkahaya boğma gibi bir durum oluşturdu.
Eskiden ölüm düşeyinde olan için “Kur’an” okunur, son sözünün “Lailahe İllallah” demesi için telkin yapılırdı. Şimdi ise “ölüm düşeği” çok zor. “Hızlı yaşa, genç öl, cesedin yakışıklı olsun!” türünden. Parçalanmak ya da yanmak

12 Ağustos 2006

Rızasız Nikah’tan Saadet Olmaz! /Bekir Akkaya


Geçen hafta sizlere Kumru Ziraat Odası’nın üyesi olduğumu ifade etmiştim. Yine ilgili yazıda Ziraat Odalarının 15/5/1957 tarihli ve 6964 sayılı Ziraat Odaları Kanunu ile kurulduğunu, görev ve yetkilerini ayrıntılı bir şekilde ilgili kanundan alarak aynen yazmıştım. Ve yazımın sonunda da “bir çiftçi olarak Kumru Ziraat Odası tarafından bu görev ve yetkilerin ne kadarının gerçekleşip gerçekleşmediğini öğrenmek istiyorum.” İfadesini kullanmıştım.

Bu hafta Kumru’da en üst düzey Ziraat Odası yöneticisi ile tam olmasa da görüşme imkânımız oldu. İlgili kanunla ifade edilen görev ve yetkiler Kumru’da tam olarak uygulandığını söylemek mümkün değil. Bunu söylerken, Odanın olabilmesi için kurumlar arası zorunlu kanuni işlerden söz etmiyorum. Benim gibi üreticinin “Doğrudan Gelir Desteği” alabilmek için yılda bir kez “çiftçilik belgesi” almak, bunun içinde aidat ödemek zorunda bırakılmam çiftçiye yönelik bir hizmet olamaz.

11 Ağustos 2006

Bitkisel İlaçlar Üzerine /Bekir Akkaya


Geçen hafta Kumru Kınalılar Aile Çay Bahçesi'nde birkaç arkadaşla sohbet ederken "bitkisel ilaçlarla tedavi" özerine epey sohbet yaptık. Hepimizin "Koca Karı İlaçları" diye bildiğimiz tedavi uygulamalarını gizli veya açık bizim yaşıtlarımızdan uygulamayan büyük ihtimal yoktur. Birkaç yıl önce Kumru ve köylerinde bu tür tedavi yöntemlerini ve uygulamalarını araştıran biri olarak ilçemizde halkın birçok hastalık için bu yöntemleri uyguladığını yakinen biliyorum. Bizim bölgemizde birçok ot ve bitki türü orijinal ismi ile farklı olarak bilinse de baharatçılarda aradığınız her türlü malzemeyi bulma imkânımız vardır. Kendi üzerimde bile uygulayıp sonuç aldığım "okuma" ve "otların karışımı" ile yapılan ilaçlar bizim gibi tahsillileri bile hayrete düşürmüştür. Bizden de öte birçok kitapta bitkisel ilaç kullanımının Avrupa'da yasak olmadığını okuduğumda "Bizde neden yasak?" sorusu ister istemez aklımdan geçer.

Murat DEMİR'den

kumru kent anket‏ sitesine
Sayın BEKİR AKKAYA
Anketinize bir gecede 3500 tane başarısız oyu kullanılmış. Sizce böyle bir olasılık varmı? Kumrulu olup bilgisayarı olan o kadar kişi yoktur. Ya anketi doğru dürüst yapın yada ordan kaldırın.
murat demir (deathbluee@hotmail.com)
BİZİM CEVABIMIZ: İLGİLİ SİTELERLE BİZİM HİÇ BİR İLGİMİZ YOKTUR. BEKİR AKKAYA

5 Ağustos 2006

Ziraat Odası Üyesiymişim!/Bekir Akkaya

Babam 96 yaşında vefat etti ve vefatına kadar Kumru Ziraat Odasına üye idi. Babamdan miras olarak ufak arazilerle birlikte birde bana ziraat odası üyeliği kaldı. Bir ara babamın “ ziraat odasına üye olmuyorum ve aidat ta ödemiyorum.” Dediğini adım gibi biliyorum. Hatta çok zaman tüm köydekilerin bu konuyu konuştuklarına çocuk halimle şahit ben, şimdilerde bir ziraat odası üyesiyim.

İşin doğrusu geçen hafta yapılan mitinge ve bu hafta “doğrudan gelir desteği” için müracaata kadar ziraat odasına ne gittim ne de bir eylemlerini biliyordum. İlçe tarım müdürlüğüne gittiğimde ve oradan dosyayı ziraat odasına götürdüğümde bir miktar da üye aidatı ödediğimde asil üye olduğumu öğrendim. Bilgi istediğimde bana “biz bilgi memuru değiliz. Git başka yerlerden öğren” dediler.

1 Ağustos 2006

Muhammet BİLİKCİ'DEN

Hocam merhabalar,

Kumru ilçesi E.Çokdğirmen köyünden Muhammet BİLİKCİ ben,

İstanbulda yaşıyorum, google ve benzer arama motorlarında sık sık taramalar yapıyorum kumru ve kumru ile ilgili sanal ortamda birçok kumru sitesine rastladım ve genellikle sizin öncülüğünüzde ilerlediğini farkettim.
öyle zannediyorum ki sizde bu konuda birşeyler yapmak adına istekli ve arzulusunuz fakat, şuana kadar verim alınabilmiş tutarlı bir site göremedim.

Hocam demek istediğim şu ki birçok alan yerine tek bir alanda birşeşseneiz daha iyi olacak..
Hocam cevabınızı bekliyorum, bu konuda sizin kadr inan bende birşeyler yapmak adına bende istekliyim, arşivimde gerek kumruda gerekse köylerinde çektiğim birçok foto mevcut..

Kısa zamanda cevabınızı bekliyorum..

Saygı ve selamlar..


--------- Muhammet BİLİKCİ
muhammet (muhammetbilikci@gmail.com)

29 Temmuz 2006

Yemezler! /Bekir Akkaya

Gözlerimizin önünde gerçekleşenleri bizde yaşamamış olsak “inandık” diyeceğiz. Dünkü söylenenleri ve yapılanları duymamış olsak yine hayra yorumlayacağız. Olaylara iyi niyetle bakıp eleştirmek başka, art niyetli olarak kişi ve olayları değerlendirmek başka şeydir. Gündelik ilişkilerimizden tutun da üst düzey ilişkilerimize kadar bir çekememe ve yalanı yutturma sanatı üzerine kurulu bir yaşam şekli belki  dünyada bizler için geçerli. Hayatın her alanında “havadan kuş tutulsa” bile bireysel hırslarımız ve kinlerimiz yüzünden “bizimkilerin ya da benimkilerin” dışındaki tüm yapılanları inkar etme, yok sayma kabul etmeme mantığına uygun bir yaşam şekli çok geçerli bir durum.

28 Temmuz 2006

Fizme Polemiğine Katkımız Olsun (Polemik)/Bekir Akkaya

Son zamanlarda Kardeş Sitemiz Fizme'de ilginç yazı ve yorumları her Fizmeli gibi ben de takip ediyorum. Bundan önceki yorumlarda Fizme neresidir? sorusuna epey yorum ve yazı, yazıldı çizildi. Şimdi ise Fizme Başkanı ile ilgili lehte ve aleyhte yazılar okuyoruz. Bugüne kadar her hafta iki yerel gazete köşesine ve Kumru.org'ta yazı yazmama rağmen ciddi manada hiçbir Fizme yazısı kaleme almadım. Prensip olarak kişi ve kurumlarla ilgili özel bir manada kesinlikle yazı yazmam. Neticede kişiler bulundukları makamda ne kadar kalırlarsa kalsınlar gidicidirler. Dolayısıyla başkanda olsa muhtarda olsa gidici biri için yazı yazmak pek hoş bir durum değildir. Bunun da ötesinde lehte ve aleyhte olunurken kişilerin özel ilişkileri nedeniyle ya zorunlu savunma ya da aleyhinde olma gibi bir durum oluşuyor ki bu ilişkiler bilinmediği için de tam da isabetli bir durum söz konusu olmamaktadır. O zamanda asıl konu güme gitmektedir.

25 Temmuz 2006

TUNCAY ELMA'DAN

bekir hocam sitenizi her gün ziyaret ediyorm yazılarınızı yakından takip edenlerinizdenim. gerçekten güzel noktalara temas ediyorsunuz. özellikle bu fakülte yada yüksek okul yazınız çok hoşuma gitti inşallah kumru için önemli bir başlangıç olur ve vatandaşı bilinçlendirme adına atılmış ilk adım olur. sizi tebrik ediyorumbu arada sitedeki değişiklikde iyi olmus yani daha dolu gözüküyor. bide aklıma gelmişken kumru gaberci gazetesinin adresini yanlış vermişsizin tıklayınca inci matbaasının sitesi açılıyor
haberci gazetesinin sitesiwww.habercigazetesi.net
mehmet akif ersoy ilköğretim okulu sitesiwww.kumrumehmetakif.k12.tr
asağıdamlalı ilköğretim sitesiwww.asagidamlali.k12.tr
size çalışmalarınızda başarılar dilerimkolay gelsin

22 Temmuz 2006

Atilla DİKİCİ'den

Sayın Bekir AKKAYA
Sitenizi cok begendim. Bundan sonraki calismalarinizda basarilar diliyorum yemisken köyüne kucakdolusu selamlar. Ayrica Kumruda bulunan dostlara sevgi saygi selamlar.

Atilla DİKİCİ
Atilla Dikici (Atilla.Dikici@web.de)

Bu Memleket Bizim/Hakan Yalın

Zonguldakta Kara elmas
Batmanda petrol susmaz
Barajlarda sular durmaz
Bu memleket bizim.

Türk,Kürt,Gürcü,Laz
Edirne Kars ayrılamaz
Kıbrısta Bayrak inmez
Bu memleket bizim.

8 Temmuz 2006

Şenlik Menlik Hikaye/ Bekir Akkaya


Kumru Belediyesinin Yayla şenlikleriyle ilgili karar hala tartışılıyor. Önceki haftalarda yazdığımız kararı destekleyen yazıya binaen olumlu ve olumsuz epey tepki aldım. Oysa ben ilgili yazıda şenliğin bu şekilde yapılmasının doğru olmadığını, sanatçı denilen CD'den okuyanlara verilen paranın yanlış olduğunu vurgulamıştım. Yayla veya diğer şenlikler için ilk yapılması gereken Kumru Belediyesi kendi bünyesinde bu tür etkinlikler için bir bölüm oluşturmalıdır. Belediye Kültür Bölümü ilçede yapılacak her türlü etkinlikte lokomotif görevi yapmalıdır. Bana göre yayla şenliklerimizin en büyük eksikliği programsız ve amaçsız yapılmasından kaynaklanan düzensizliklerdir. Yapılan etkinlikler sonunda insanlarda olumsuzluklar

Bilgece Yaşamakmış! /Bekir Akkaya


Kişisel gelişim uzmanlarınca önerilen bazı kitap isimlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. "Anlaşarak Mutlu Yaşayın, Bilgece Yaşamak, Hayata Gülümse, Her İnsan Hükümdardır, Kocanızın Başarısı Sizin Elinizde, Mutluluk ve Başarı Yolları, Yaşam Coşkusu, Yürek Bilekten Güçlüdür, Babalık Coşkusu, Çocuk Kalbi, Ev İşlerini Savaşa Dönüştürmeyin, Sinirlerinize Hakim Olun, İnsan Denen Meçhul, Olumlu Yaşama Sanatı, Etkili Dinleme, Başarılı İnsanın Karar Anı, Cesaret ve Fazilet Mücadelesi, vs…"
Öğrendiklerimizle ilişkilerimiz arasında yüzde yüz bir çelişkiyi her gün yaşıyoruz. Ya bu kitaplar yalan ya bizde bir terslik var…Okudukça saldırıyor, öğrendikçe batıyoruz…
Fiskos içersinde debelenen bir iş yeri. Dedikodu üreten bir fabrika ya da sokak…Kimin eli kimin cebinde belli değil…Öğrendikçe kibirleniyor, bilgilendikçe hırsa biniyoruz…
Özden söz edenlerin aksine, söze cila çekiyoruz.

30 Haziran 2006

Belediye Kültür Bölümü Oluşturulsun!/Bekir Akkaya


Kumru Belediyesinin Yayla şenlikleriyle ilgili karar hala tartışılıyor. Önceki haftalarda yazdığımız kararı destekleyen yazıya binaen olumlu ve olumsuz epey tepki aldım. Oysa ben ilgili yazıda şenliğin bu şekilde yapılmasının doğru olmadığını, sanatçı denilen CD'den okuyanlara verilen paranın yanlış olduğunu vurgulamıştım.
Yayla veya diğer şenlikler için ilk yapılması gereken Kumru Belediyesi kendi bünyesinde bu tür etkinlikler için bir bölüm oluşturmalıdır. Belediye Kültür Bölümü ilçede yapılacak her türlü etkinlikte lokomotif görevi yapmalıdır.
Bana göre yayla şenliklerimizin en büyük eksikliği programsız ve amaçsız yapılmasından kaynaklanan düzensizliklerdir. Yapılan etkinlikler sonunda insanlarda olumsuzluklar öne çıkıyorsa, akabinde yakınmalar oluyorsa demek ki olumlu bir durum olmamıştır. Böyle bir durumda

27 Haziran 2006

Kardelenden Haberciye Merhaba!/Bekir Akkaya


Okuduğum her hangi bir yazıyı okumadan önce geçirdiği aşamaları düşünerek okurum. Bu yolla ilgili yazı benim gözümde daha fazla anlamlaşır ve büyür. Ve ben ilgili kitap, dergi ve gazeteden çok fazla istifade ederim. Bu benim bakış açım tüm iş ve işlemler için geçerlidir. Yazılan bir kitap ne kadar sıkıcı olursa olsun, bana ulaşıncaya kadar ki safhaların güçlüğünü düşünerek ondan mutlaka yararlanmaya çalışırım.
Çoğu kez insanlar kendi yeteneklerinin farkına varmazlar. En önemli husus insanın kendi kendini keşfetmesidir. İşe başlamadan önce kendi yeteneğini ve neye yatkın olduğunu bilmek, yola çıkmadan yolu yarılamaktır. Yeteneklerini keşfederek aklını kullanan ve kendine

23 Haziran 2006

Okul Turnuvasında Bira Reklamı/Bekir Akkaya

Daha önceden "ben bilirim mahcubiyeti artırır" demiştik de sonunu getirememiştik. Bunun üzerine bir bilen " herkes benim gibi müsamahalı davranmaz." Deyip aba altından soba göstermişti. Eğer sözümüzden alınılıyor ise neden "yapılan işte bir hata mı vardı" diye öz eleştiri yapılmaz da yine "efelenme" yoluna gidilir anlamak mümkün değil.
"Ben bilirim" sözü doğrultusunda danışılmadan ya da olması gerektiği gibi yapılmayan işler sonunda mahcubiyetiniz bir yana kime zarar verildiğini bari hesap etmemek gibi bir lükse kimse sahip

Kumru İmam Hatip Lisesi Bira Reklamı Yaptı (FOTOĞRAFLI)


İmam-Hatip Pansiyonu TurnuvasıKumru-2006
İmam Hatip Pansiyonu Futbol Turnuvası
Öğrencileri sosyal kültürel etkinliklerle hayata hazırlamak, verimli geçen bir yılın sonunda sportif faaliyetle öğrencilerin motivasyonunu artırmak, onları olumsuz davranışların sergilendiği ortamlardan uzaklaştırmak, gençlere centilmenlik ve sporcu ruhunu aşılamak, gençlerin birbirleriyle kaynaşarak ortak hedeflerde birleşebilmelerini sağlamak, dünyanın en fazla ilgi duyduğu futbol sporuna ilgilerini artırmak amacıyla

17 Haziran 2006

HARUN ETKÜ DİYOR Kİ/ARŞİV

ŞENLİKLER ÜZERİNE
17.06.2006
bende burdan bekir hocama seslenerek yaklaşık 3 yıldır gözle görünür bir yapılım görülmeyen kumruda bu senede şenliklerin iptal edilmesiyle ne yapılacak bunu görmek istiyorum madem bu kadar zarar var madem bu kadar çok yük getiriyor neden diğer ilçelerin şenlikleri neden iptal edilmiyor ben burda birazda bu konunun hassasiyetinin istismar edildiğini düşünüyorum. belki zararı olabilir yük getirebilir kültürümüz açısından kumru halkının bir araya gelmesi açısından fakir ve zenginin aynı yerde eğlence yapması açısından ben bu organizasyonların faydalı olduğunu düşünüyorum saygılarımla harun etgu

20 Mayıs 2006

Eyüp Fatsa'dan Kumru Öğretmenevine Ziyaret

 Ordu Millet Vekili ve Ak Parti Grup Başkan Vekili Eyüp Fatsa beraberindeki heyetle birlikte Kumru'da incelemelerde bulundu. İlk olarak yapımı hızla devam eden Kumru YİBO binasına   giderek çalışmalarla ilgili bilgi alan Millet Vekili Eyüp Fatsa daha sonra Erçallar AŞ.'nin yaptırdığı Kumru Çok Proğramlı Lisesi ek binasını gezdi. İl Encümen Azası İsmet Erçal'dan da bilgi alan

30 Nisan 2006

DEĞİŞMEYEN MANZARA /EKREM SAYGI


Dalkavukluğun sahtekar bir arkadaş olduğunu anlamak için dört yol vardır. Kötü hareket ettiğiniz zaman sizi tasdik eder. İyi hareket ettiğinizde sizi tasdik eder. Sizi yüzünüze karşı metheder, arkanızdan çekiştirir.
                                                                                                      Sigoluade  Sutta
           Bu sözden yola çıkarak dalkavuklukla ilgili  alıntı yaptığım bir meseli aktararak devam edelim.
           Eskiden konaklarda dalkavuk bulundurmak adetmiş. Konağın birinde bir

7 Nisan 2006

Cevahir Kumru Sitemizi Beğenmiyormuş

Noktasına ve virgülüne dahi dokunmadan bana yönelik gelen mesajı http://www.kenthaber.com/Arsiv/Haberler/2006/Nisan/25/Haber_134500.aspx internet adresinden alarak aynen yayınlıyorum.
cevahir kumru IP: 88.240.56.xxx Tarih : 02.05.2006 17:51:16 “kumruya bu kadar saçma bir site yakışmıyor. kim ne yaparsa yapsın ama saçmalıklarına kumru ismini kullanmasın. bu böyle giderse mahkemeye dahi vereceğiz bilmiş olun. ayrıca bu isim bizim soy ismimiz. ilçe de adını bizden almıştır. bunun delilleri de vardır. kumruyu kumru yapan kumru lar ne tez unutuldu. kumruda sadece erçallar,fizme,üçbeş imam mı var. yakışmıyor. yakışmıyor. kumru ismine böyle bir site yakışmıyor.”

16 Mart 2006

Yine Fatsa Devlet Hastanesi/Bekir Akkaya

Geçen hafta Fatsa Devlet Hastanesi ile ilgili tekzip metninde adımı görmemiş olsam bu yazı yine kaleme alınmayacaktı. Fatsa Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Alaattin Arıkan imzalı tekzipte “yine gazetenizin 15 Mayıs 2006 ve 22 Mayıs 2006 tarihli yazar arkadaşınız Bekir Akkaya’nın köşköşe yazılarını okusaydınız, sanırım bu yazıyı kaleme almazdınız. Gördüğünüz gibi sizi uzağı, diğer gazetelerdeki haberlerin örneğini değil elinizin altındaki yazılardan örnek verdim.” cümlesi bu yazıyı kaleme almama neden oldu.

11 Mart 2006

Mehmet Arşin'den, Cevahir Kumru'ya Cevaptır

Bir iki sözde benden

Dogrusu Cevahir Kumru Beyin yorumunu anlayabilmek icin 6-7 defa okudum.Ben onun anlatmak istediklerini, söyle anladim ve anlamak istiyorum.. Kumru bizim dogup büyüdügümüz,yasadigimiz ve yasayacagimiz, bizler icin cok güzel bir yerdir.Bu güzel ilceyede cok güzel bir site gerekir. Ayrica Kumrunun Fizmeden baskada bir cok köyü vardir.Kumru Türkiye geneline göre sayilari bayagi fazla olan,yetistirdigi imamlariyla degil, Türkiye capinda cok önemli görev ve mertebelere gelmis,diger degerli insaniylada adindan bahsettiren bir ilcedir.Ayrica Kumruya ilk yerlesen, Kumrunun gercek sahipleri olan degerli ailelerden bu sitede hic bahsedilmemektedir.Bu sebeple bu siteyi cok sacma buluyor, hatta Kumru adimiza zarar verdigi icin mahkemeye vermeyi düsünüyoruz.

Hayırdır İnşallah! /Bekir Akkaya

Gıpta ettiklerinin geçtiği çemberden kendide geçmiş olmasına rağmen bir türlü istediği sonuca ulaşamadığını düşündü. Zaman zaman çevresinde hem de yüzüne karşı içinden geçenleri yüzüne söyleyenler olsa da onların yanlış düşünce içersinde bulunduğunu, kendinin mükemmelinde ötesinde dört dörtlük bir yapı içersinde bulunduğunu düşünerek koltuğa emin bir şekilde oturdu.
Eğitimse eğitim, kariyerse kariyer, deneyimse deneyim, tecrübeyse tecrübe. Kendinde neler yoktu ki.
Birden kendini rahatsız eden simalar gözünün önünden geçti. Oysa onlardan çok fazlalıkları olmasına rağmen, kendinden söz edilmemesine bayağı içerlendi. Üstelik uzmanlık bir alanı bile mevcuttu. Buna rağmen kendinin dikkate alınmaması çok zoruna gidiyordu.

7 Mart 2006

Düşünme Problemi?/Prof.Dr.Abdullah Özbek

Düşünme deyince, aklıma hep şu şiir gelir…
Düşün, yollara düşün…
Düşün, yolları düşün…
Yollarda görülen düşün,
Tabiri neye yarar?

Düşünme problemi… Yani, olaylar ve nesneler arasında ilişki kurmak?
Pek çok düşünme yolları vardır. Havanın durumuna bakarak, yağmur yağıp yağmayacağını söylemek bir düşünmedir. Sabah kalktığımızda, baktık ki yerler ıslak. Havalar da güneşli. Ama biz, ıslaklık üzerinden hareketle gece yağmış olabileceğini söyleyebiliriz.
Yalnız bu ikinci yol, birincisinden daha riskli bir düşünme şeklidir. Çünkü birisi yerleri ıslatmış olabilir.
Bir meteoroloji memuru bu konuda şöyle bir hatırasını anlatmıştı:

27 Şubat 2006

Bıçak Parası Üzerine/Bekir Akkaya

İki hafta önce yazdığımız “Yine Fatsa Devlet Hastanesi” yazımızla ilgili Fatsa Devlet Hastanesi Baştabipliği tarafından B1041SM4523801/2/5618 sayı ile adıma “gizli” ibareli bir yazı geldi. Karadeniz Haber Postası Gazetesinin internet sitesinde yazımla ilgili soruşturma başlatıldığını öğrenince, bilgilenmem amacıyla bana gelen yazının gizliliğinin kalmadığını düşünerek gelen yazıyı sizlerle paylaşmanın faydalı olacağını düşünüyorum.

14 Şubat 2006

Dr. Mehmet Ümit Necef'ten

Bekir Akkaya,

Sizi bir soru icin rahatsiz edecegim. Kelime listenizdeki ”pasa” (devamli) kelimesinin kaynagi nedir? Tahminim bu kelimenin Turkce olmayan bir dilden, ya Lazca ya da Rumcadan, kaynaklandigi yonundedir.

Kolay gelsin,
Dr. Ümit Necef
Mehmet Ümit Necef (necef@hist.sdu.dk)

7 Şubat 2006

Bitkisel İlaçlar Üzerine /Bekir Akkaya

Geçen hafta Kumru Kınalılar Aile Çay Bahçesi’nde birkaç arkadaşla sohbet ederken “bitkisel ilaçlarla tedavi” özerine epey sohbet yaptık. Hepimizin “Koca Karı İlaçları” diye bildiğimiz tedavi uygulamalarını gizli veya açık bizim yaşıtlarımızdan uygulamayan büyük ihtimal yoktur. Birkaç yıl önce Kumru ve köylerinde bu tür tedavi yöntemlerini ve uygulamalarını araştıran biri olarak ilçemizde halkın birçok hastalık için bu yöntemleri uyguladığını yakinen biliyorum. Bizim bölgemizde birçok ot ve bitki türü orijinal ismi ile farklı olarak bilinse de baharatçılarda aradığınız her türlü malzemeyi bulma imkânımız vardır. Kendi üzerimde bile uygulayıp sonuç aldığım “okuma” ve “otların karışımı” ile yapılan ilaçlar bizim gibi tahsillileri bile hayrete düşürmüştür. Bizden de öte birçok kitapta bitkisel ilaç kullanımının Avrupa’da yasak olmadığını okuduğumda “Bizde neden yasak?” sorusu ister istemez aklımdan geçer.

Yalandan Şenlik : 200 Milyar/Bekir AKKAYA

Bundan tam iki yıl önce Kumru-Ericek Şenliğine para ile davet edilen güya sanatçı efendi “ CD’mi Ankara’da Unuttum” diye sahneye çıkmamıştı. Bizde bunun üzerine “Yayla şenliklerinin kime ne yararı var?” konulu bir yazı kaleme almıştık. Orhan Özdil görüşlerimize katılarak “ben yaylaya kuşların, böceklerin, rüzgarda ağaçların seslerini, onların çıkardığı notaları dinlemek, ruhumu dinlendirmek için çıkıyorum, böceği börteği ürkütmek için değil” diye tepkisini ortaya koymuştu. Şimdi 2006 ve o günden bugüne tam iki yıl geçti.
Gazetemizde ve internet haber kanallarında yayınlanan haberi özet olarak birlikte okuyalım. “Kumru Belediye Başkanı Ticabi Civelek “Kumru’da düzenlenen Ericek ve Düzoba Yaylası Şenlikleri, yaz döneminde çalışma imkanı bulan belediyenin çalışmalarını aksattığı gerekçesiyle iptal edildiğini belirterek , “ilçemizde iki yıldır

Yumurta mı Tavuktan, Tavuk mu Yumurtadan Çıktı?/Bekir AKKAYA

Gazetelerin “Tüketici Hakları” köşelerine “haklarımı bilmek” yönünden sık sık bakan biriyimdir. Tüketicilere yönelik yasalar ve bilgiler epey işime yarar. Yapılan yasal düzenlemeler “bilinçli bir tüketici” için gerçekten yarar sağlıyor. Alanla veren arasında bir sözleşme yapılıyor ise genelde malı satan kanuni incelikleri de sözleşme metnine çoktan yazmıştır.
Genelde alıcı hep zarara uğrayan taraf olur. Yani size sözleşme teklifi getiren taraf hangi durum olursa olsun bilmeniz gereken en önemli husus teklifi getiren kişi kazançlı çıkacaktır.
Bu bilgiden yola çıkarak ilerde zarar ya da dolandırılma durumu söz konusu olması halinde haklarımıza karşı da duyarlı ve bilgilenme en uygun yoldur. Zaten ilgili taraf sizden önce hedefe koyduklarını belirleyerek yanınızdadır. Bu durumda sizinde hangi durumda bulunursanız bulunun kurtulmanız biraz zordur. Tek yapacağınız şey “git kardeşim başımdan” deme cesareti göstermeniz olacaktır.

Şenliklerimiz “Geleneksel”miş! Bekir AKKAYA

“Beni anlamıyor!” sitemi kelime ve kavramları kullanmamaktan değil, kullanılan kavram ve kelimelerin ne anlama geldiğinin bilinmemesindendir. Aynı dili konuşsak da, aynı kelime ve kavramlardan farklı anlamlar çıkarabiliyoruz. Cahilde olsak, çok bilmiş havalarına da girsek bu tür ukalalığı “bana göre” sözünü kaynak diye etrafımızdakilere dayatmaya çalışıyoruz. Oysa, bir konudan söz ederken, ilgili konunun olmazsa olmazlarını ortaya koyup, işin uzmanlarınca bilinen kelime ve kavramların orijinaline bağlı kalınması, olmazsa olmaz bir yöntem olmalıdır. Desteksiz “bana göre, sana göre” çekişmesi “sapla samanın birbirine karışması”na neden olur ki, buna bağlı olarak arzu edilen bir sonuçta hiçbir zaman ortaya çıkmaz. Bu yüzden de tartışmalar ya kavga ile ya da dargınlıkla sona erer.

Bilgece Yaşamakmış! -Bekir AKKAYA

Kişisel gelişim uzmanlarınca önerilen bazı kitap isimlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. “Anlaşarak Mutlu Yaşayın, Bilgece Yaşamak, Hayata Gülümse, Her İnsan Hükümdardır, Kocanızın Başarısı Sizin Elinizde, Mutluluk ve Başarı Yolları, Yaşam Coşkusu, Yürek Bilekten Güçlüdür, Babalık Coşkusu, Çocuk Kalbi, Ev İşlerini Savaşa Dönüştürmeyin, Sinirlerinize Hakim Olun, İnsan Denen Meçhul, Olumlu Yaşama Sanatı, Etkili Dinleme, Başarılı İnsanın Karar Anı, Cesaret ve Fazilet Mücadelesi, vs…”
Öğrendiklerimizle ilişkilerimiz arasında yüzde yüz bir çelişkiyi her gün yaşıyoruz. Ya bu kitaplar yalan ya bizde bir terslik var…Okudukça saldırıyor, öğrendikçe batıyoruz…
Fiskos içersinde debelenen bir iş yeri. Dedikodu üreten bir fabrika ya da sokak…Kimin eli kimin cebinde belli değil…Öğrendikçe kibirleniyor, bilgilendikçe hırsa biniyoruz…
Özden söz edenlerin aksine, söze cila çekiyoruz. Görüntü ve hatiplik mükemmel. Pozitif düşüncenin yöntemleri ve hayata gülümse…Ahlak ve fazilet illa da imaj…Gülümsedikçe riyakarlık fazlalaşıyor…Bir yığın bilimsel ve ilimsel bilgi…Kurallar ve kaideler…Bir o yana bir bu yana her gün yalpalıyoruz…İlişkiler dünyalık menfaate endeksli…Ruhtan uzaklaştıkça

Kardelenden Haberciye Merhaba!-Bekir AKKAYA

Okuduğum her hangi bir yazıyı okumadan önce geçirdiği aşamaları düşünerek okurum. Bu yolla ilgili yazı benim gözümde daha fazla anlamlaşır ve büyür. Ve ben ilgili kitap, dergi ve gazeteden çok fazla istifade ederim. Bu benim bakış açım tüm iş ve işlemler için geçerlidir. Yazılan bir kitap ne kadar sıkıcı olursa olsun, bana ulaşıncaya kadar ki safhaların güçlüğünü düşünerek ondan mutlaka yararlanmaya çalışırım.
Çoğu kez insanlar kendi yeteneklerinin farkına varmazlar. En önemli husus insanın kendi kendini keşfetmesidir. İşe başlamadan önce kendi yeteneğini ve neye yatkın olduğunu bilmek, yola çıkmadan yolu yarılamaktır. Yeteneklerini keşfederek aklını kullanan ve kendine güvenen her insanın başarılı olmaması düşünülemez. Yeteneği ve gücünün farkında olmayanlar ise kendi farkına varamadıklarından, yeteneksiz de olsa farkına varanların piyonu olmaya mahkûmdur. Daha doğrusu insanın kendini tanıyarak yaptığı işin farkını ve önemini kavrayarak sürekli de geliştirerek kendini yenilemesi başarıya başarı katar. Başarısızlığın asıl nedeni de insanın kendisidir.

Ayna'da Yansımasını Göremeyenler-Ekrem SAYGI

Anlatıldığına göre; Erzurum'un bir köyün de, Köylünün tamamı ve şıh, hayatında hiç ayna görmemiş. Köylünün biri ayna ile ilk karşılaştığın da, aynayı eline alıp bakmaya başlar. Ardından ayna da gördüğü kendi yansımasını ölen kardeşi zannedip başlar ağlamaya. Kardeşini çok sevdiği için aynayı koynuna alıp yatar. Hanımı, eşinin ayna koyununda yattığını görünce şüphelenir. Sessizce ve eşini uyandırmadan aynayı alıp dikkatlice bakar. Ayna da kendi yansımasını gören kadın, öfkeden kudurmuş bir şekil de "Vay" der heyecanla. " Herifim beni bir karı ile aldatıyor" Aynayı alır, köyün şıhına gider. Aynayı göstererek "şıh efendi" der. "Benim herif beni bir karı ile aldatıyor" Şıh aynayı alır dikkatlice bakar. Kadına dönerek " Bacım " der. " Bu bi karıdan ziyade hıyara benziir " der.

Ölümü Tatmak! -Bekir AKKAYA

Geçtiğimiz hafta Kumru Atatürk Pansiyonlu İlköğretim Okulu Türkçe öğretmeni Kumru Ballık Köyünden Şükrü Tevek’in ölümü ile eğitim camiası olarak büyük üzüntü yaşadık. Genç yaşta alışık olmadığımız boğulma sonucu hayatını kaybeden Şükrü Tevek’e Allah’tan rahmet, yakınlarına, eğitim camiasına, dost ve sevenlerine Allah’tan sabırlar niyaz ediyorum.
Şükrü Tevek güzel bir insandı. Öğrendiğimiz bilgiler doğrultusunda suda boğulma hadisesi ile “şehit” olarak ruhunu teslim etti. Namazına büyük özen gösteren kardeşimiz, yine akşam namazını kıldıktan hemen sonra düştüğü Elekçi Deresinde bizim ifade biçimimizle “öldü.” Oysa yine kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’e göre “şehitler ölmez!”
Kelime ve kavramlar anlamlandırılırken o kelimenin orijinali, kelime ve kavramlara anlam kazandırır. İslami kaynaklarda suda boğulanlar “şehit” olarak kabul edilir. “Şehit” kelimesi ise İslami bir kavramdır. Dolayısıyla kardeşimiz Şükrü Tevek şehittir. Allah mekânını cennet etsin.

29 Ocak 2006

Erçalları Alkışlıyorum! /Bekir Akkaya

Doğduğumuz yer olmasına rağmen, 1986 yılından bu yana görevim nedeniyle geldiğimiz ilçem Kumru doyduğumuz yerde oldu. Bizim meslekte çevre araştırması bir zorunluluktur. Nerede görev yapıyorsanız oranın tüm yönlerini araştırarak dosyanıza koyma zorunluluğu da vardır. Bundan 20 yıl önce başlangıçta bu nedenle İlçemiz Kumru’yu her yönüyle ve geniş bir şekilde araştırma niyetimiz zaman zaman Kumru ile ilgili araştırma yazılarını da ortaya çıkardı. Bugün de aynı çalışmaları dünden bugüne yapmaktan hala işin doğrusu büyük bir keyif alıyorum.
Erçalları özellikle de İsmet Erçal’ı tanımam yirmi yıl öncesine dayanır. “Derviş dervişi tekkede”

15 Ocak 2006

FURKAN BAŞAR'DAN

bekir amca gösterdiğin ilgi için teşekkür ederim.canik.org u sürekli takip ediyorum.şiir yazmaya da devam ediyorum.böyle ödüller aldıkça sizin gibi kişiler beğendikçe güven geliyor insana....

 KIVRILIR YATARIM DUDAKLARINA
Kordondan çıktım yola15saat sen olacaksın aklımdahep düşüneceğim ikimizineden beraber olmayalımBen kıvrılır yatarım dudaklarınaüşürsem sarınırım saçlarınayazın girerim kirpiklerinin arasındaki okyanusakorkma atlamam omzundaki uçurumdansenleyken neyleyim ölümühiç masrafta yaptırmam sanakıyafet almam,ısıtır beni sıcak kalbinsende yaşamak istiyorum ÖLÜRSEM GÖBEK ÇUKURUNA GÖM BENİ AŞIKLARA SELAMağlasam leyla gelir mi mecnunyalvarsam duyar mı sesimi mevlam,ey yunusdağlara çıksam;ne dersin dadaloğluçöllere mi düşsem ferhatkelimeler efendisi olayım,şiir yazayımo zaman sevgili duyar mı sesimi mısralarımda orhan veline yapsam söker atarım kalbimden lokman hekimbanada bi çare,yok di mi ümit ibn-i sinao zaman şarap içelim hayyamlaisyanlarımızı sunalım Allah'ane zaman teşekkür ettik ki zaten...

12 Ocak 2006

Erçalları Alkışlıyorum!/Bekir Akkaya

Doğduğumuz yer olmasına rağmen, 1986 yılından bu yana görevim nedeniyle geldiğimiz ilçem Kumru doyduğumuz yerde oldu. Bizim meslekte çevre araştırması bir zorunluluktur. Nerede görev yapıyorsanız oranın tüm yönlerini araştırarak dosyanıza koyma zorunluluğu da vardır. Bundan 20 yıl önce başlangıçta bu nedenle İlçemiz Kumru’yu her yönüyle ve geniş bir şekilde araştırma niyetimiz zaman zaman Kumru ile ilgili araştırma yazılarını da ortaya çıkardı. Bugün de aynı çalışmaları dünden bugüne yapmaktan hala işin doğrusu büyük bir keyif alıyorum.
Erçalları özellikle de İsmet Erçal’ı tanımam yirmi yıl öncesine dayanır. “Derviş dervişi tekkede” misali, İsmet Erçal’la buluşmalarımız ve ilk tanışmamız ya Kuş Kayası tepesi ya da Düz Oba’nın çayırıdır. İsmet Erçalla ilgili 1987 yılında Ordu Haber Gazetesi’nde