Vefa, verilen söze
sadık kalmak, dostluk ve muhabbette sebat etmek, demektir.
Yalnız günümüzde bu
kelime ve kavramın anlamı yerinden kaydırılmıştır.
Bir TV. Programında
siyâsî parti temsilcilerinden birisine, kendileri hakkında
söylenen yakışıksız
haberlerle ilgili şöyle bir soru yöneltiliyor:
-Siz, suçu hep başka yerlerde arıyorsunuz. Bunu
kendi içinizden birisi yapmış olamaz mı?
Cevabı ilginç.
Diyor ki…
-Bizim
arkadaşlarımız o kadar vefalıdır ki, canlarını verirler bunu yapmazlar. Nitekim
geçmiş darbelerde içeri girenler oldu. Suçu kendi üzerine alıp on yıl kadar
yattı. Ama asıl suçu işleyen arkadaşını ele vermedi…
Şimdi elimizi
vicdanımıza koyup bu savunmayı tahlil etmeye çalışalım…
Bir kere elde suç
ve suçlu varken, başka yerlerde suçlu aramak, daha sonra tetikçilik yapacak
olanlara da, bunları kullananlara da pirim vermek demektir.
Nasıl, bakınız…
Tetikçinin beynini
yıkayanlar şöyle diyebilir:
-Nasılsa ilk etapta seni
kimse yargılamayacak. İşleri güçleri seni kullananların izini sürmek olacak.
Böylece yıllar geçecek… Belki de zaman aşımından serbest kalacaksın… Bu konuda,
bir kısım medya da hep arkanda olacak…
Ne âlâ, değil mi?
Konuyu irdelerken,
kesinlikle, “suça teşvik edenler araştırılmasın” demek
istemiyoruz. O ayrı bir konu.
Bir de şu var…
Bir kere “vefa”
önemli bir erdemdir. Bu vasfa sahip olan kişi, hiçbir zaman başkasının suçunu
kendi üzerine alarak yalan söylemez. Bu kesinlikle vefa sayılmaz. Olsa olsa, suçluyu
koruma kurnazlığı ya da aptallığı olur.
Suçu üstüne almak
da, başkasının üstüne atmak da, gizlemek de bir suç teşkil eder. Ve hiçbir
zaman bu doğru bir düşünce ve hareket olamaz.
Burada şaşılması
gereken durum, aptallığın ve suçluyu
korumanın vefa olarak gösterilmesi ve buna kanan kişilerin bulunması…
Üzülmemek elde değil!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...