Hırs denildiğinde daha çok, istekler, sonu gelmeyen
arzular ve aşırı tutkular akla gelir.
Hırs, mal ve makam sevgisinde aşırı gitmeyi, kızgınlıkları
kontrol edememeyi de çağrıştırmaktadır.
Bir kere gözleri hırs
bürüdü mü, insan kendine hâkim olamaz.
O zaman ne hatır tanır, ne de gönül…
Peki, neden böyle?
Bir kere hırs
insanın tabiatında var. Eğer bu duygu terbiye edilmezse, pek çok kötülüklere
yol açar. O zaman ortaya, gözü doymayan tipler çıkar.
Şu hikâye tam da bu
konuyu anlatmaktadır…
Bir zamanlar, mala
mülke aşırı zaafı olan birisine şöyle denir:
-Akşama geri
dönmek şartıyla, yürüyerek gidebildiğin yere kadar git. Hepsi senin olacak…
Bunu duyunca gözleri
fal taşı gibi açılır. Büyük bir hırsla yola çıkar. Biraz daha, biraz daha
derken, o kadar uzaklara gider ki…
Dönüşü kolay olmaz.
Yetişmek için olanca gücünü harcar. Tam başlangıç çizgisine varacağı sırada
yığılıp kalır. Bir tek laf edemeden oracıkta son nefesini verir.
Gözünü toprak
doyursun, sözü her halde bu gibiler
için söylense gerek…
Ne diyorlar?
Deveyi yardan
atan bir tutam ottur…
Yine, az tamahın
çok ziyan getirdiği de bilinmektedir.
Bazen bu hırslar,
insanı insanlıktan çıkaran noktalara varabiliyor…
Meselâ insan
sağlığı...
Çünkü sağlık, varlık
yokluk meselesidir. Hayatta ondan ötesi yoktur. Onun için insan, bu yolda varını
yoğunu vermekten çekinmez.
Öyle ya, insan
can olmayınca canânı neylesin!
Bu gerçeği fırsat
bilen kişi ve kuruluşlar, insanı soymak için akla hayale gelmeyen tuzaklar kuruyor.
İşte medyaya da
intikal eden bir kaçı:
Önce korku, sonra
hastalık, daha sonra da ilaçlar pazarlanıyor. Vatandaş hasta olmadığı halde kendisini ilaç almaya mecbur
hissediyor. Bunun arkasında dünya çapında bir mafya ve çetenin olduğu açık.
Normal doğum yapacak
kadınlar, sezaryen doğum yapmaya yönlendiriliyor. Sırf birkaç kuruş daha fazla
kazanmak için…
Yine bazı sağlık
kuruluşları, vatandaşı ya da çalıştığı kurumu sömürmek için, çeşitli hilelere
başvuruyor. Sahte evraklar, şişirilmiş faturalar ve gereksiz şekilde hastanede
yatırmalar…
Bu tip bekletişler,
bebekler düzeyinde, ölümle bile neticelenebiliyor.
Siyasî hırslar da
bir başka vahim durum!
Bunu anlamak için,
seçim arifeleri eşi benzeri bulunmaz bir laboratuardır… Orada hilenin her
türlüsünü görmek mümkün.
Bu uğurda pek çok samimî
dostlar, hiç çekinmeden acımasızca birbirlerinin kuyusunu kazıyor.
Kısaca hayatın her
alanında hırsına kurban giden insanlarla karşılaşmak mümkün…
Şüphesiz bunlar korkutuyor.
Şayet bundan
kurtulmak isteniyorsa, kalplere Allah korkusunu yerleştirmek şart…
Başka bir tedbiri
olan varsa, çekinmeden söylesin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...