27 Şubat 2008

Aklını Kaçıran Kadın/ Ali Uygun

AKLINI KAÇIRAN KADIN
(Tutiname’den-Manzum masal)

Memleketin birinde bir delikanlı varmış
Evlenme çağı gelmiş, bir güzel kız ararmış

Dedemden dinlemiştim bu güzel hikâyeyi
Rahmetli hep okurdu, anlatırdı her şeyi
Uzun kış geceleri, hoşlanırdı hitaptan
Eskice, el yazması kalınca bir kitaptan
Bir tesadüf rastladım kitabın birisinde
“Tutiname” adıyla “Bin Temel” serisinde
Her şey çağında güzel, zaman gelip çatmadan
Hikâyeye geçelim, sözleri uzatmadan

Konu komşu, akraba hep seferber olmuşlar
Eş dostun yardımıyla güzel bir kız bulmuşlar
Anlaşıp evlenmişler, uzatmadan arayı
Öyle bir ev dizmişler,

andırırmış sarayı
Nikâhta keramet var, kutsal evlilik bağı
Sevgi, saygı, tahammül yaşamalı bu çağı
Mevsimlerin baharı ilk evlilik zamanı
Hayat tozpembe bu dem, mutlulukların anı
Aradan zaman geçer, hep kusurlar görünür
Bazen yüzdeki neşe kederlere bürünür

Bir yıla yakın zaman, sanki su gibi akmış
Oğlan hep çalışırmış, hem işyeri uzakmış
Güzel yaşamak için çalışmalı her kişi
Adam da gayretliymiş, pek yorucuymuş işi
İşini iyi yapar, sevilir, sayılırmış
Nacarlıkta şöhreti şehirde yayılırmış
Durmadan çalışırmış, boş zamanı kalmazmış
Gelen siparişlerin birçoğunu almazmış

Gelin hanım bu ara adama biraz dargın
Adam eve gelince her akşam yorgun argın
Yemekten hemen sonra uyku gelip zorlarmış
Kafayı koyar koymaz horul horul horlarmış

Gelin hanım ne yapsın boş sabahtan akşama
Biraz ilgi ve sohbet onun da hakkı ama

Bu olumsuz duruma oldukça üzülürmüş
Poyraz değmiş gül gibi, gün güne süzülürmüş

Her anı sıkıntılı günü güne eklermiş
Uyku girmez gözüne sabahları beklermiş
İş güç de olmayınca canı çok sıkılırmış
Kimselere demezmiş, içerden yıkılırmış
Zamanla bu evlilik çekilmez olmuş buna
Bin pişman oluyormuş evlenmiş olduğuna

Bir sabah kuşluk vakti adam evden gidince
Pencereden bakarmış, düşünüp ince ince
Bir de bakmış karşıda bir yiğit otururmuş
Evin önünde gezer, hep bakınır dururmuş
Önce pek aldırmamış, hemen çekmiş perdeyi
Bir bir gözden geçirmiş iyi kötü her şeyi
Derken ertesi sabah yine aynı saatte
O genç yine orada, sanki orda nöbette
Bu defa dikkat etmiş, gence iyice bakmış
Adamı pek beğenmiş, içinde şimşek çakmış
Beni güzel buldu ki, gelip bakıyor bana
Böylesi güzel fırsat hiç atılmaz yabana

Gece hayaller kurmuş, aklından neler geçmiş
Yarın için kendine yepyeni bir yol seçmiş
Çağırır konuşurum, demiş tekrar gelirse
Belki de buluşuruz o da karar verirse
Sabırsızca beklemiş sabahı gece boyu
O gece de harcamış bu fikirle uykuyu
Sabah camdan bakınmış yine aynı saatte
Bizim yakışıklı genç oralarda nöbette
Perdeyi aralayıp gence işaret etmiş
Pencerenin önüne bahçeye davet etmiş
Gence demiş, “günlerdir burada duruyorsun
Doğruyu söyle bana burda ne arıyorsun”

Genç adam bocalamış, gezdiğini söylemiş
“Size ne zararım var, gezmek yasak mı”? Demiş

“Had hadi uzatma bana doğruyu söyle
Günlerdir bana doğru ne bakıyorsun öyle

Hadi lafı kıvırma beni güzel buldun mu?
Yoksa güzelliğimi görünce vuruldun mu?”


Adam bir an şaşırmış, sustuktan sonra biraz
Dermiş, “tavuk umarken ellerime düştü kaz”
Demiş “bu memlekette gördüğüm en güzelsin
Aklımı baştan aldın, benim için özelsin
İnan senin yüzünden yemelerden kesildim
Seni gördüm vuruldum, inan her şeyi sildim”

Bu sözleri duyunca nasıl heyecanlanmış
Birden eli ayağı birbirine dolanmış
Demiş ki, “güzel adam etkiledin bak beni
Sen de yakışıklısın inan ki sevdim seni
Hayatım zindan benim, çok mutsuzum inan ki
Ben bu kocaman evde esir gibiyim sanki
Sende bir ışık gördüm, bak yüzüne diyorum
Malda mülkte gözüm yok, mutluluk istiyorum
Mademki beni sevdin, güzel de buluyorsun
O zaman kaçır beni daha ne duruyorsun
Kimsenin bilmediği bir yerlere gideriz
Yeni bir hayat kurar, orda devam ederiz”

Bu teklif karşısında adam sanki şok olmuş
Çok fazla düşünmeden ilk cevabı “yok” olmuş
“Yabancı bir şehirde ne yeriz, ne içeriz
Nerde yatar kalkarız, kimden yardım isteriz
Yaşamak hayat sürmek oralarda kolay mı?
Yeni bir düzen kurmak öyle basit olay mı?
İşim gücüm yok benim, para desen ne gezer
İnan bu parasızlık her dem bağrımı ezer”

Kadın demiş “düşünme, dert etme sen parayı
Biraz birikmişim var, biz bulalım arayı
Düğünde takılmıştı, bir sürü altınım var
Onları da alırız, yanımıza kalır kâr
Birkaç zaman bunlarla bak idare ederiz
Sonra işe girersin, geçiniriz gideriz”

Demiş ki delikanlı, “aklıma yattı biraz
Olabilecek bir iş zaten önümüz de yaz
Yine de düşünmeli, iyi plan kurmalı
Nereye gideceğiz, araştırıp sormalı”


“Kadın demiş o halde, düşünüp danışalım
Yarın yine burada buluşup konuşalım”
Ertesi gün buluşup fikirleri sermişler
Üç gün sonra kaçmaya kararları vermişler
İki gönül bir olup dağları aşacaklar
Salı günü buluşup birlikte kaçacaklar
Vakit kuşluk zamanı, salı günü sabahı
Yollara dizilmişler, düşünmeden günahı
Koskocaman bir bohça hazırlamış bu kadın
Bir düzüne elbise, ne varsa gümüş, altın
Adam bohça sırtında, tutuşmuşlar kol kola
Şehrin güney yönünde dizilmişler bir yola
Az gidip uz gitmişler, bir hayli yol almışlar
Kan ter içinde kalmış, yorulup bunalmışlar

Araları açılmış geldikleri şehirle
Yollar kesilivermiş kocaman bir nehirle
Şöyle böyle değil ki, suları azgın okar
İki âşık durmadan geçecek köprü bakar
Sağa sola koşturup bir geçit aramışlar
Yukardan aşağıya her yönü taramışlar

“Yüzme biliyor musun?” Demiş adam kadına
“Bir girip bakacağız soğuk suyun tadına
Kolay olmayacak bu, bir karar seçeceğiz
Başka çare kalmadı, yüzerek geçeceğiz”

Kadın demiş “yüzmeyi bilmiyorum, üzgünüm,
Bir türlü öğrenmedim bak kendime kızgınım”

Adam demiş “üzülme geçiririm ben seni
Bak ben nasıl yüzerim, bak da seyreyle beni
Irmağın karşısına ilk önce ben geçerim
Suyun derinliğine bir bakarım ölçerim
Önce şu eşyaları karşıya bırakayım
Tekrar geriye dönüp sonra seni alayım.”


Kadın demiş “haklısın, sen gir de yokla önce
Sonra beni alırsın bu tarafa dönünce”


Delikanlı yüklenmiş bir omzuna bohçayı
Bir anda geçivermiş azgın akan bu çayı

Karşı yakaya geçmiş, biraz durup dinlenmiş
Sesini yükselterek sonra kıza ünlenmiş
Demiş, “güzelim sana çok teşekkür ederim
Bundan sonra yoluma ben yalınız giderim”

Kadın demiş “nereye, ya ben ne olacağım
Tek başıma burada ben nasıl kalacağım
Hani beni beğenmiş, çok da güzel bulmuştun
Hani ilk gördüğünde beyninden vurulmuştun
Hepsi bir yalan mıydı, beni çok seviyordun
Beni yalan sözlerle, ne de çok övüyordun
Her gün sokağa gelip bakmıyor muydun bana
Söyle birkaç saatte ne oldu böyle sana”

Demiş, “güzelsin ama hiç aklın yok başında
Kendini harcıyorsun yazık bu genç yaşında
Daha anlamadın mı ben usta bir hırsızım
Herkeslerin dilinde namussuzum, arsızım
Evini soymak için her gün keşif yapardım
Yağlı börek bilirdim o tarafa sapardım
Düğünde çok çok altın takılırken görmüştüm
Bir şekilde çalmaya kararımı vermiştim
Bak altınlar, paralar, buradalar hepsi de
Sana çok teşekkürler, sundun altın tepside”

Kadın demiş “ne olur, beni bir daha yakma
Artık geri dönemem, beni burda bırakma
Hırsız falan olsan da inan razıyım sana
Hiç insaf yok mu sende azıcık acı bana
Ben bütün hayatımı senin yoluna serdim
Zaten bak her şeyimi eksiksiz sana verdim”

Demiş, “aptallık etme, aklını başına al
Vakit çok geç olmadan, tez dön de evinde kal

Kaçırmak büyük suçtur nikâhlı bir kadını
Nere gitsem bulurlar, saklayamam adını
Artık bu paralarla beni kimse tutamaz
Kimse beni zindana, hapislere atamaz”

“Zaten benim suçum yok, hiçbir şey çalmadım ki
Kimseyi gasp etmedim, cebredip almadım ki”

Adam bohçayı açıp altın, parayı almış
Geri kalan eşyayı suyun içine salmış
Kadın bir taş kesilmiş, donakalmış bir zaman
Çıkar yol bulamamış, yokmuş derdine derman
O kadar pişman olmuş, hüngür hüngür ağlamış
Ateşlerde kıvranmış, nehir olup çağlamış
Son pişmanlık faydasız gülen yüzü solarmış
Kendine kızgınlıktan saçlarını yolarmış
Adeta boğulurken gözlerinin yaşında
Oturup düşünürmüş bir kayanın başında
O kadar ağlamış ki, gözlerinden gelmiş kan
Suyun tam kenarında bir tilki görmüş bir an
Ağzında bir parça kemik sanki pusuya yatmış
Balıkları görünce kemiğini fırlatmış
Taze iri bir balık iyi gelir bu ara
Ağzındaki kemik de derken gitmiş sulara

Kadın bu olanları sessizce seyredermiş
Bir an için tilkiye “akılsız hayvan” dermiş
“Bir kemik fırlatmayla balık gelir mi sana
Hazır bulmuşsun bir şey karnını doyursana”

Tilki duymuş, sıçramış, korkmuş, biraz irkilmiş
Bakmış bir tehlike yok, kızın yanına gelmiş
Demiş ki, “sen de kimsin, hem niye ağlıyorsun
Şu akan nehir gibi durmadan çağlıyorsun?”

“Sorma be tilki kardeş, vaziyet böyle, böyle...
Benim suçlarım büyük, çaresi de yok öyle”
Başına gelenleri ona bir bir anlatmış
Gözyaşına boğulmuş derdine bin dert katmış

“Ettiğine bakmayıp akılsız dersin bana
Sen perişan olmuşsun yaptığına baksana
Ben kuru bir kemiği fırlattım attım suya
Biraz yüzerek gider yine vurur kıyıya
Aptallıkta rastlanmaz inan ki hiç eşine
Hangi akılla düştün bir hırsızın peşine
Malı mülkü kaptırdın, evini, ocağını
Kimlere feda edip terk ettin bucağını”

Kadın demiş, “ey tilki, haklısın yerden göğe
Kaderde bu da varmış, teslim oldum feleğe
Bütün bunlardan sonra kapanmaz benim yaram
Vademiz bu kadarmış, bana yaşamak haram
Dünya denilen yerle kalmadı artık bağım
Biraz sonra kendimi şu suya atacağım”

Tilki demiş, “sakın ha, bir çare değil ölüm
Böyle ağlayıp durma, etme kendine zulüm”

Kadın demiş “bu işin, bana zararı, karı
Ne diyorsun sen tilki, yok bu yolun çıkarı”

Tilki demiş, “bulunur, her bir derdin dermanı
Bir çıkar yol görünür, kolay değil her yanı
Bir an şeytana uydun, doğru yolundan saptın
Her şeyini kaybettin, sen bir delilik yaptın
Deliliğe devam et, başını göğe kaldır
Üst, başını parçala, gelen geçene saldır
Yol üstüne çıkarak herkese saldırırsın
Bir anda ortalığı ayağa kaldırırsın
Falancanın karısı biraz üşütmüş derler
Jandarmaya, polise gidip haber ederler
Sonra herkes toplanır, gelip seni tutarlar
Götürüp hastaneye, bir hücreye atarlar
Tedavi edilirsin, yavaş yavaş kalkarsın
Maddi yaralarını bırak da zaman sarsın”

Kadın bu nasihati uygulamış bire bir
Bir vakit deli demiş kadına bütün şehir
Bir zaman hastanede birçok ilaç, hap yutmuş
Gün be gün iyileşip evin yolunu tutmuş

Aklını kullanmazsan ödersin diyetini
İnsan elindekinin bilmeli kıymetini
Bu olay unutulmuş, zaman geçmiş aradan
Kimseyi kötü yola düşürmesin yaradan
(Tutiname–1001 Temel Eser)
(Şiirleştiren: Ali Uygun)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...