8 Aralık 2007

Bu Kader Başka Kader /ARŞİV


Zaman zaman yazılmayan ya da söylenmeyen bir şey kaldı mı acaba diye düşünüyorum. Benim şahsi inancım kalmamıştır. Neden tekrar edilir sorusuna ise kişinin kendi söylemesinin önemindendir diye aklımdan geçer.
Sayısız öğüt ve nasihatleri her gün dinlediğimiz ya da başkalarına aktarmamıza rağmen hiç kimse kendine yönelik olarak bir atasözünü bile okumaz. Ne hikmetse farklı uygulama ve davranışları eleştirir ve doğrusunu dillendirsek te kendi yaptıklarımız karşı tarafta aynı olumsuz bir yaklaşıma neden olacağını aklımızdan bile geçirmeyiz.
Toplumda farklı görünme ve kendinin farklı olduğunu ima etmeye yönelik uğraş veren bir çok bilmişe kendi kategorisine göre bir üst sınıfa koyduğu biri tarafından aşağılamaya yönelik en ufak bir davranış çok büyük bir yanlış olarak tarif edilebilir. Oysa aynı yanlış kendi yaşam şekline

Masum Bir Canavar Haberi İdi (ARŞİV)

Canavarın Üç Yavrusu Yakalandı!
Her şey, koyun güden çobanın “koyunlarımı canavar parçaladı, canavarı gözlerimle gördüm” demesi ile başladı. 2 koyunun parçalanmış olması bile belde halkını inandıramadı. Birkaç gün sonra ise beldenin tam ortasında geçen derenin hemen yakınındaki ormanda homurtu sesleri belde halkını ayağa kaldırdı. Durum Belediye Başkanı Hüseyin Yanar’a bildirilerek başkanla birlikte meraklı köylüler kazma ve küreklerle ormana yürüdüler. Ormana yakınlaştıkça çoğalan homurtu sesleri bir parça köylüleri korkutmuş olsa da dalga geçenlerde yok değildi. Bir anda gördüklerinden şaşkına dönen Belde halkı sağa sola kaçmaya başladı. Büyük bir gürültüyle ormandan uzaklaşmaya

Necdet SUNMA'DAN (ARŞİV)

Günler vardır ki düşündüğün gibi,düşündürmek istediğin gibi
geçmemiştir.Acabalarla başbaşa kalışın, yapmak
istediklerin,yapamadıklarınla,planlarınla,düşlerinle dalgalanan hayatın bir
parçası oluvermişsindir.
Benim gelecek günlerle ilgili hiç bir planım olmaz .Yaşadığım gün;
planlarımı uygulmuya koyar öyle yaşamaya çalışırım.Gelecek kaygısı olanlar
önceden planlar yaparak!...yaşamaya alışmaya çalışırlar.Benim
gibi düşünenlerin serseri! yapraklar gibi rüzgarın esintisinde savrulduğunu
zannetmiyorum;çünkü ben yaşamı,yaşamayı ve yaşatmayı seviyor,böyle
düşünenleri de çok ama çok seviyor ve saygı duyuyorum.
Dellenmeyen! deliliğe dokunmayan hayatı sevemez.Abdal olanlarla dostluk
kurmak kadar güzel bir şey yoktur hayatta.Onların abdallıkları ile
feyizlenmek kadar güzel bir

Adem UYSAL'dan Tolstoy Yazısına Açıklama(ARŞİV)

Bekir Bey;
Yazınızın Tolstoy ile ilgili kısmına bir eklemede bulunmak istiyorum. Eserleri Dünya Edebiyatının en önemlilerinden kabul edilen Tolstoyun yaşamı boyunca çeşitli buhranlar yaşadığı ve sürekli bir arayış içerisinde olduğu doğrudur. Ankak arayışının sadece hiristiyanlıkla sınırlı kalmadığı, hiristiyanlıkla tatmin olamayınca İslamiyetle de ilgilenmeye başladığı, önemli müslüman alimlerinin eserlerini okuduğu ve eserlerini okuduğu alimlerden

Sedat Bütün'den

Sayın Akkaya,
Öncelikle yeni yıl mesajınızı cok etkileyici buldugumu söylemeliyim. Tesekkür ederim.
Basta siz ve degerli ailenize mutlu bir yıl diliyorum, aracılıgınızla da tüm Kumrulu hemsehrilerime gectigimiz gunlerden daha güzel bir yıl diliyorum.

Son iki yıldır bazen Antalya'da yerde,bazen de bulutların üzerinde yasayan ( havacıyım ) bir Kumrulu olarak, Kumru hakkında duymaktan okumaktan buyuk bir keyif alıyorum. Üstelik bunu odamda kahvemi içerek yapıyorum... Bu sizin takdire deger calısmaların ürünü... Tesekkürlerimi yinelemek istiyorum.. Forum sayfanız ise ayrı bir basarı..

kücük bir öneri: maillerinize lütfen baglantı linki ekleyin.. Kumru haber'e yada forum sayfasına ulastıracak..

Saygılar..
Sedat Bütün
kimden sedat butun ayrıntıları gizle 03.01.2006
kime kumruhaber@gmail.com
tarih 03.Oca.2006 20:07
konu Sn. Akkaya
gönderen alan yahoo.com

MUTLU YILLAR DEMİŞTİK

Sayın Bekir AKKAYA,

Kenthaber.com sitesinde aşağıda detay bilgileri bulanan yorumunuzun yayın durumu değişmiştir.

Haberin Konusu : En güzel yeni yıl mesajları...
Açıklama : Yaşamın kaynağı sevgi ise sevgi bir tutku, tutku bir amaç, amaç bir şeyleri birileriyle paylaşmaksa, paylaşmak dostluk, dostluk hatırlamaksa eğer hep aklımızdasınız! Yeni yılda da dostluğumuzun daha da pekişmesi ve ebedi olması dileklerimizle daha nice mutlu yıllara! Bekir AKKAYA
Tarih : 01.01.2006 00:56:39
IP : 85.103.79.118
Yayın Durumu : Yayınlanıyor


Saygılarımızla,

Kenthaber.com

Mehmet Beniz'den

Sevgili Bekir hocam Kumru.org sayfanızda sadece eğitim amaçlı yazı, makale, döküman kısmı bulundurup buraya direk bağlantı oluşturulursa daha yararlı olacağı kanaatindeyim. Sizlere bu dosya altında şimdiye kadar hazırlamış olduğum dökümanlarımı daha rahat göndermiş olurum. Ayrıca kumru foruöumda yazılara ulaşmak biraz caba gerektiriyor. Onu da dikkate almanız gerekiyor diye düşünüyorum. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Mehmet BENİZ
coğrafya öğretmeni
MAlatya FAtih Lisesi
kimden Mehmet Beniz ayrıntıları gizle 30.12.2005
kime bekir akkaya
tarih 30.Ara.2005 23:36
konu Re: sELAM BEN BEKİR
gönderen alan gmail.com

Yavuz Bor'dan Selam (Arşiv)


selam bekir hocam öncelikle kumru sitesinin biz ve tümm gurbetçilerimiz için
yapmış olduğunuz etkinliklerden dolayı teşekkür ederim.sayın hocam bizim bi
kaç arkadaşımla birlikte çekmiş olduğumuz resimler var ve bunları
yayınlarsanız çok memnun kalırız.başarılar diler şimdiden teşekkürleimi
sunarım... dilek ve şikayetler için
bozo018@hotmail.com/kumral_16@mynet.com

İmece Usulü Seferberlik!(arşiv)

Aşağıdamlalı İlköğretim Okulu ek binanın yapımı için kadın – erkek tüm köylüler seferberlik başlattı. Okul Gelişim Başkanı Öğretmen Ali Fuat Karaman’ın ve Okul Müdürü İlhan Uğur’un yoğun çabaları ile 2001 yılında Aşağıdamlalı (Fizme) İlköğretim Okulu Yaptırma ve Yaşatma Derneği kurularak okul idarecilerinin ve öğretmenlerin gece gündüz koşuşturmaları sonucu 12 sınıf ve idare bölümlerinin oluşturduğu üç katlık binanın karkas bölümü okul derneği aracılığı vatandaşlardan 12 milyar toplanarak bitirildi. Kumru’da köylerde 1949 yılında ilk, okul olma özelliği bulunan Aşağıdamlalı İlköğretim Okulunun son şekline getirilmesi amacıyla 30 milyar Özel İdare tarafından ve

Yalandan Şenlik : 200 Milyar/ARŞİV

Bundan tam iki yıl önce Kumru-Ericek Şenliğine para ile davet edilen güya sanatçı efendi " CD'mi Ankara'da Unuttum" diye sahneye çıkmamıştı. Bizde bunun üzerine "Yayla şenliklerinin kime ne yararı var?" konulu bir yazı kaleme almıştık. Orhan Özdil görüşlerimize katılarak "ben yaylaya kuşların, böceklerin, rüzgarda ağaçların seslerini, onların çıkardığı notaları dinlemek, ruhumu dinlendirmek için çıkıyorum, böceği börteği ürkütmek için değil" diye tepkisini ortaya koymuştu. Şimdi 2006 ve o günden bugüne tam iki yıl geçti.
Gazetemizde ve internet haber kanallarında yayınlanan haberi özet olarak birlikte okuyalım. "Kumru Belediye Başkanı Ticabi Civelek "Kumru'da düzenlenen Ericek ve Düzoba Yaylası Şenlikleri, yaz döneminde çalışma imkanı bulan belediyenin çalışmalarını aksattığı gerekçesiyle iptal edildiğini belirterek , "ilçemizde iki yıldır düzenlediğimiz Ericek ve Düzoba Şenlikleri'nin bir artısını göremedik. Belediyemize maddi külfetin yanında, manevi külfet de getirdiğini önceki yıllardan biliyoruz.

Kumrulular İstanbul’da Çoştu!/ Bekir AKKAYA

Geçen hafta, Merkezi İstanbul-Bağcılar’da 1998 yılında kurulan Kumrulular Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneğinin Geleneksel Kumrulular Piknik Şölenine katıldım. Kurulduğundan bu yana çok güzel hizmetlere imza atan Kumrulular Derneği şöleninde 20.000’in üzerinde Kumruluların piknik şöleni kelimenin tam anlamıyla muhteşemdi.
Dernek yönetiminde bulunan Mali Müşavir Mustafa Çaya ile birlikte Maltepe-Başıbüyük Köyünde bulunan çamlık alanına, sabah namazı gittiğimizde alan çoktan dolmuş, kadın-erkek çolçocuk sabah kahvaltısı için tüplerini yakmaya çoktan başlamışlardı. Dernek Başkanı Celalettin Dervişoğlu ve yönetim ilgili alanı bir günlüğüne 1.800YTL’ye kiralamışlar. İstanbul’da ikamet eden Kumrulu dostum Metin Dinç bizlere “Başıbüyük Köyünde Kumrulu 180 hane bulunduğunu, kendisinin de burada oturduğunu” söyleyince hayretimi gizleyemedim.
Sağlam kaynaklara göre İstanbul’da yaşayan Ordulular nüfus

Bilgilerden Kendinizi Koruyun! /Bekir AKKAYA


Felsefe Tarihinin ünlü düşünürü Sokrates, insanın kendini tanıması için yöntemler geliştirirken “kişilere göre değişmeyen, herkes için geçerli olan değerleri çıkarmak ve temellendirmek için yoğun çaba sarf etmiştir. Sokrates herhangi bir konuda tartışmaya, konuşmaya başladığı zaman, önce o konudaki temel kavramları araştırmaya ve tanımlayamaya çalışmıştır. Ve ünlü sözü “Kendini bil!” diyerek , bireyin önemine vurgu yapmıştır.
Bir konuda bir sonuca gidilebilmek ve o konuda kalıcı bir fikir beyan etmek için o konu ile ilgili temel kavramları ortaya koymak gerekir. “Dün dündür ve bugün bugündür.” Mantığı kelime ve kavramlardan bile habersizlerin günlük dedikodularından öte hiçbir anlam ifade etmez ve etmemelidir de. Düşüncelerini temellendirmeyenlerin her gün değişken söz ve davranışları, bilinçli insanların dikkate aldığı bir durum değildir. Bir günü bir günü tutmayanların ve gündelik hesaplara göre kelimelere anlam verenlerin sözlerinin her gün yorumlanarak güya gündem oluşturulması temel düşüncesizlerin ne kadar çok olduğunun bir göstergesidir.
Sosyal, siyasal ve ekonomik düşüncelerimizden tutunda bütün insani ilişkilerimizin temelini, temel kavramlar yerine gizli çıkarlar oluşturmakta, hedefe varmak için de kitleler yanıltılmakta, her gün insanlar yalan yanlış bilgilerle güya bilgilendirilerek dolmuşa

Kumrulu İmam_Hatipler İftarda Bir Araya Geldi (ARŞİV)

Erçallar Kültür Sarayında Kumru Müftülüğü, Kumru’da görev yapan Din Görevlilerine ve tüm imam_Hatiplere iftar yemeği verdi. Camiler Haftası nedeniyle verilen iftar yemeğine Kumru Belediye Başkanı Ticabi Civelek ve Kumru’da Camilere yardımları ile bilinen hayırseverlerde katıldı. Tüm imamların katıldığı iftar yemeğinde Kumru’nun Camileri ile ilgili bir belgesel gösterildi. Ayrıca Emekli olan imamlarla ilgili slay gösterisinin yer aldığı proğramda slayt eşliğinde tüm Kumruda görevli İmam-Hatipler de tanıtıldı.
Müftülük personelinin de katıldığı programda yemekten sonra Kumru Müftüsü Abdullah Pamuklu bir konuşma yaptı. Müftü Abdullah Pamuklu “ Camiler haftası nedeniyle yapılması gereken bu programın daha önce yapılması gerektiğini ifade

7 Aralık 2007

Erçalları Alkışlıyorum! /Bekir AKKAYA

Doğduğumuz yer olmasına rağmen, 1986 yılından bu yana görevim nedeniyle geldiğimiz ilçem Kumru doyduğumuz yerde oldu. Bizim meslekte çevre araştırması bir zorunluluktur. Nerede görev yapıyorsanız oranın tüm yönlerini araştırarak dosyanıza koyma zorunluluğu da vardır. Bundan 20 yıl önce başlangıçta bu nedenle İlçemiz Kumru’yu her yönüyle ve geniş bir şekilde araştırma niyetimiz zaman zaman Kumru ile ilgili araştırma yazılarını da ortaya çıkardı. Bugün de aynı çalışmaları dünden bugüne yapmaktan hala işin doğrusu büyük bir keyif alıyorum.
Erçalları özellikle de İsmet Erçal’ı tanımam yirmi yıl öncesine dayanır. “Derviş dervişi tekkede” misali, İsmet Erçal’la buluşmalarımız ve ilk tanışmamız ya Kuş Kayası tepesi ya da Düz Oba’nın çayırıdır. İsmet Erçalla ilgili 1987 yılında Ordu Haber Gazetesi’nde “Televizyoncuları Peşinden Koşturan

İLANEN DUYURULUR (Arşiv)-Ekrem Saygı Yazdı


Asfalt çalışması deyince akla ilk gelen seçimdir. Ağaçlar yaprak dökünce nasıl sonbahar gelirse, asfalt çalışmaları başladığı anda, genel-yerel fark etmez, seçim kapıda demektir.
Yedi yıllık bir çalışma ve işkencenin sonucunda sona doğru yaklaşılırken Kumru- Fatsa arasında yeniden başlayan ve usulüne uygun dökülmeyen asfalt çalışmaları yer- yer kazalara neden olurken sağlam kalan araçlar da katran ve mıcır karışımı arasında renk değiştirmektedir. Yıkama yağlamacıların önü püfür püfür gaz yağı kokuyor. Yıkamacılar bu günlerde iyi hasılat yapmış olabilirler.
Kara yolların da hal böyle iken sokaklarımız ve caddelerimiz ne durumda acaba! Sokaklarımızın falına bakmak için kahveye ve fincana gerek yok. Her şey ortada.. Şatafatlı ışıkların altında ayak basmaya yer yok. Köşe başları çöp yığınları ile dolu. İnsanlarımız bilinçsiz ve bilinçsizce koyulan çöp bidonlarına, bilinçsiz insanlar tarafından atılan çöpler, sokakların müdavimleri (köpekler) tarafından caddelere harmanlanmakta ve insanlar dağılan çöplere basmamak için gün boyu seksek oyunu oynamaktadırlar. Ya İlçemizi ikiye bölen ırmağımıza ne demeli. Yakın tarihte nispeten ıslah edilen ırmağımızı yine bilinçsiz insanlar pislikleri ile doldurmaya başladı. Denetimin olmadığı ilçemizde, uykularımızı, ırmağımıza atılan çöp torbalarından çıkan sesler kaçırmaktadır. Her şeyi Allahülaleme havale eder duruma geldik.

Konuşan Fotoğraflar-Ekrem Saygı




ARŞİV : BEKİR AKKAYA

Ölümden Sonrasına Yolculuk ve Ölüm Anı-6 /Bekir AKKAYA


Daha önceki yazılarımızda da ifade ettiğimiz gibi ölüm anı ve ölümden sonrası bir çoklarımızın düşündüğü türden bilinmez bir durum değildir. Ölüm anı ile doğum anı birbirlerinin aynısıdır. Doğumda ruhun ana rahminde bedenle buluşması gerçekleşirken, ölümde de ruhun bedenden ayrılması söz konusudur. Çocuğun dünyaya gelmesinde göbek gibi fazlalıkları kesilir ve hatta tam benzerlik olmasa da doğum sonrası dünyada yaşamasına engel teşkil edebilecek eksiklikler tıbbi müdahalelerle giderilmeye çalışılır. , Ölümden sonrasında da ruhun fazlalıkları ruhun gittiği hayata uyumu için yol göstericiler tarafından arınmaya ya da bazı alıştırmalarla oraya uyumu için çaba sarfedilir. Dünyaya gelen bir çocukta bir problem , ortopedik ya da bir başka özrü yoksa dünyada yaşamasına pek bir engel yoktur. Ölümden sonrası hayatta bunun gibidir. Dünyada ruh ve beden uyumu içersinde bizim günah dediğimiz fiil ve davranışlardan kendini koruyan ruh için, öbür tarafta hiçbir sorun yoktur. İşin doğrusu orada onlara bir rehberde gereksizdir. Belki de bizim sırat köprüsü dediğimiz yeri bile hiç görmeyeceklerdir. Normal hayatın akışını en yüksek düzeyde sürdüreceklerdir.
Daha önce Süryanice dilinden söz ederek ruhsal dilin Süryanice olduğunu ifade etmiştik. Bir sohbette bir arkadaşımız bunun yanlış olabileceğini ifade etmişti. Bu bilgi doğrudur. Süryanice dünyada en eski dil olan üç dilden biridir. Süryanice’nin tarihi beş

KUMRU YÜKSEKOKUL DERNEĞİ ORDU ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜNÜ MAKAMIDA ZİYARET ETTİ(ARŞİVDEN)

Ordu Üniversitesi rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Haluk Kefelioğlu'nu Kumru Yüksek Okul derneği yönetimi makamında ziyaret etti.

Ziyarette yönetim kurulu üyeleri Kumru Belediye Başkanı Ticabi Civelek,Ak Parti Kumru İlçe Başkanı Hamza Karar,İl Genel Meclis Üyesi İsmet Erçal,Giresun Sağlık Meslek Yüksekokulu Öğretim görevlisi Osman Onur,Kumru temsilcimiz Murat Yürekli,Esnaf Kefalet Başkanı Namık Evin,Kumru Mal Müdürü Fazıl Arıkan,Ecz Mehmet Bilgü,Ezc Abdullah Bayazıt,Ezc Ersoy Bolun hazır bulundular.

Yönetim kurulu adına bir konuşma yapan Öğretim Görevlisi Osman Onur; "Öncelikli olarak ilimiz Ordu'ya hoş geldiniz .Biz kumrulular olarak yüksek okul kurulması noktasında derneğimizi kurmuştuk.Amacımız ilçemiz Kumru'ya Ordu Üniversitesinin bölümü yada bölümlerini kazandırmak.Bu manada hocamızdan desteklerini bekliyoruz"dedi.

Ordu Üniversitesi Rektörü Prof Dr Haluk Kefelioğlu; "Bu nazik devetten dolayı öncelikli olarak Kumrululara teşekkür ediyorum.Arkadaşlar, Yüksek okul kurulmasıyla ilgili kriterler belli,öncelikli olarak geniş bir alan,hizmet binaları ve öğrencilerin barınacağı yurt ve alt yapı,dernek yöneticileri olarak sizler bu şartları oluşturduğunuz takdirde ben üzerime düşeni yapar ve Yüksek okulunuzu açarız.Ama tekrar ediyorum her yönüyle ilçenizin bir yüksek okul kültürüne hazır olması lazım."dedi.

Dernek yönetim kurulu üyesi Kumru Belediye Başkanı Ticabi Civelek'te ; "Hocam sağolsun çok açık konuştu.Biz Kumru ilçesi olarak,şartları oluşturarak hocamı en kısa zamanda alternatif bir iki yerimizi görmeleri için ilçemize davet edeceğiz.Tekrar hocamızı yeni görevinden dolayı derneğimiz yönetimi adına tebrik ediyorum " dedi.

HABER : MURAT YÜREKLİ

DELİSİYİM-Osman Yılmaz Yazdı (Arşivden)

Adında bir nezaket bir zariflik vardır senin. Kumru kuşundan mı, yoksa kumrulu olmandan mı bilinmez adın? Elbet vardır bir hikmeti, Elekçi Deresi’nin kenarında kurulmanın. Sende nice alimler, nice veliler yetişmiş. Bağrında çıkardığın yiğitler Anadolu’nun dört köşesinde. Fabrikatörlerin var gurbetlerde...
Bakma nüfusunun azaldığına bugünlerde. Ben inanıyorum yakında dönecekler hepsi sana. Dönecekler o sımsıcacık kucağına. Çünkü özleminle yananları gördüm her yerde. Gördüm, Ah memleketim! Diyenleri. İnsanların samimiyetini, saflığını, misafirperverliğini, cana yakınlığını anlatanları...
Ben de uzak kaldım senden. Hem de tam on yıl. On yıl hasretini çektim Leyla ile Mecnun gibi, Ferhat ile Şirin olduk seninle. Hasret giderdik tatillerde, yaşadık düğünleri, bayramları birlikte. Ama dönüş var ya, o dönüş... Burkardı yüreğimi hep... Buğulanırdı gözlerim sürekli... Çünkü her şeyim sendin

KARADENİZ GÖRME ENGELLİLER DERNEGİ ANA TÜZÜCÜ

KARADENİZ GÖRME ENGELLİLER DERNEGİ ANA TÜZÜCÜ

BİRİNCİ KISIM GENEL HÜKÜMLER

MADDE 1- DERNEGİN ADI-MERKEZİ ve AMBLEMİ:

Derneğin Adı : "Karadeniz Görme Engelliler Derneği" dir.
Merkezi : Ordu iline bağlı Kumru ilçesidir.Ordu iline bağlı Fatsa ilçesinde irtibat bürosu bulunmaktadır. İkametgahı: Samur Mahallesi Belediye İş hanı Kat : 1
Amblemi :Daire içinde fındık fındığın içinde göz, dairenin üst çemberinde derneğin ismi alt çemberinde ise Karadeniz görme engelliler derneği 2007 yazısı mevcuttur

MADDE 2- DERNEGİN AMACI ve ÇALIŞMA KONULARI:

Derneğimiz, görme engellilerin her türlü sorunlarına demokratjk, çağdaş, laik ve sosyal hukuk devleti ilkelerine bağlı olarak çözüm getirmeyi amaç edinmiştir. Bu doğrultuda

6 Aralık 2007

Kumru'ya Yüksekokul Yolda


Kumru'da Yüksek okul talebini değerlendirmek amacıyla AK Parti Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ve Ordu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Haluk Kefelioğlu beraberlerinde Fatsa Belediye Başkanı Hüseyin Anlayanla beraber Kumru'ya gelerek yüksek okul için inceleme yaptılar.

Ordu Üniversitesi Rektörü Prof D.r Haluk Kefelioğlu; " altyapının önemli olduğunu belirterek, "Kriterlere uygun olduğu sürece Kumru'ya Meslek Yüksekokulu'nun açılmasında bir sakınca yoktur. Gerekli incelemeleri yaptık ve ilçenin ileri gelenleri ile bir araya gelerek gereken neyse yapmaya çalışacağız" dedi.
Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ise; " Kumru'da da bir yüksekokul olmasını canı gönülden istiyoruz.Şartların uygunluğunu araştırarak, eğer varsa eksiklikleri

ÜNYE İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ ŞEFİ CENAYETTİN ÇAĞIR VEFAAT ETTİ.





Kumru- Demircili Mahallesi 1956 Doğumlu 3 çocuk babası Cenayettin ÇAĞIR Fatsa İlçesinden, 2002 yılında, Ünye İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne Şef olarak atanmıştır.
Ünye İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde, göreve devam ederken kalp krızi sonucu vefat eden, Cenayettin ÇAĞIR' ın Cenazesi 06,12,2007 günü öğle namazını mütakib, Kumru Merkez camiinde kılınan namazdan sonra aile kabristanlığına defnedilmiştir.
Canazeye Ünye, Fatsa ve Kumru İlçe Milli Eğitim Müdürleri ile, şube Müdürleri ve milli eğitim çalışanları katılmışlardır. Kendisine Allahtan rahmet diliyor. Ailesine ve yakınlarına Yüce mevladan sabılar ihsan ediyoruz.

Ölümden Sonrasına Yolculuk ve Ölüm Anı-6/Bekir AKKAYA

Ölümden Sonrasına Yolculuk ve Ölüm Anı-6
Daha önceki yazılarımızda da ifade ettiğimiz gibi ölüm anı ve ölümden sonrası bir çoklarımızın düşündüğü türden bilinmez bir durum değildir. Ölüm anı ile doğum anı birbirlerinin tıpa tıp aynısıdır. Doğumda ruhun ana rahminde bedenle buluşması gibi, ölümde de ruhun bedende ayrılması sözkonusudur. Çocuğun dünyaya gelmesinde göbek gibi fazlalıkları kesilir ve hatta tam benzerlik olmasa da doğum sonrası dünyada yaşamasına engel teşkil edebilecek eksiklikler tıpbi etkenlerle giderilmeye çalışıldığı gibi, ölümden sonrasında da ruhun fazlalıkları ruhun gittiği hayata uyumu için yol göstericiler tarafından arınmaya ya da bazı etkenlerle oraya uyumu için çaba sarfedilir. Dünyaya gelen bir çocukta bir problem yoksa, ortobedik ya da bir başka özrü yoksa dünyada yaşamasına pek bir engel yoktur. Ölümden sonrası hayatta bunun gibidir. Dünyada ruh ve beden uyumu içersinde bizim günah dediğimiz fiil

5 Aralık 2007

BURASI ELEKÇİ DERESİ!!! -KUMRU TV


Geçtiğimiz Cumartesi akşamı Kumru Köy Hizmetleri’nin bulunduğu binaya saldırı yapıldı ve saldırı sonucu Köy Hizmetlerinin bekçisi bıçaklanarak yaralandı.

Saldırıyı gerçekleştirenler kısa bir sürede kolluk kuvvetleri tarafından yakalandı ve adli makamlara sevk edildi.

Buraya kadar her şey normal...

Bıçaklanan şahıs davacı oldu ve mahkeme görüldü.

Bundan sonrasındaki aşama ise Kumru Halkı’na çok olağan geldi. Herkes tarafından da kanıksanmış bir yargı süreci ve olağan sonuç çıkmış; saldırganlar serbest kalmış

YÜZLERCE KÖYLÜ 50 SENELİK TOPRAKLARINDAN ÇIKARTILIYORLAR


Kadastro çalışması çerçevesinde Samsun'da bazı evler orman arazisi olduğu gerekçesiyle mühürlenirken, 50 yıldır oturdukları evlerine giremeyen vatandaşlar kapının önüne kurdukları çadırda yaşamaya başladı. Ordu'nun Ulubey, Çamaş, Akkuş, Gürgentepe, Kumru, Mesudiye, Korgan ilçelerinde ise 'orman işgalcisi olmuş' 500'e yakın çiftçiden arazileri terk etmesi istendi. 50 yıllık baba ocaklarını giremeyen ve havaların soğumasıyla zor günler geçiren köylüler, yetkililerin soruna çözüm bulmasını istedi. Samsun'un Alaçam ilçesine bağlı Akgüney köyünde oturan 87 yaşındaki Ali Gedik kendisine gelen 'evini boşalt' yazısı üzerine şaşkına dönenlerden sadece biri.

Ali Gedik, şu an oturduğu araziye 1950 yılında geldiğini ve boş arazilere ekim yapmak için yerleşmenin o dönemde devlet tarafından teşvik edildiğini söyledi. Ali Gedik, "Beni de buraya o zamanın muhtar getirdi. Boş araziyi işleyip ağaçlandırdım. Burada o dönemde orman yoktu. Ben bu saatten sonra ancak mezarlığa giderim." şeklinde konuştu. Evi 5 ay önce mühürlenerek kapatılan Samsun'un Taşkelik köyünden Elmas Keskin (63) ise çocukları ve gelinleriyle

4 Aralık 2007

Yoksul Bir Aileye Sizin de Katkınız Olabilir


Değerli Dostumuz

“İyi düşünmek lazım bu zamanda, iyilik düşünmek lazım.
Yoksulu, yetimi düşünmek, halden anlamak lazım.
Yetmez, başlarını okşamak lazım.
Değil hakkını yemek fakirin, hakkını vermek lazım.
Çok iyi düşünmek lazım bu zamanda, iyilik yapmak lazım...”

Bugüne kadar derneğimize verdiğiniz tanıtım desteğiyle yüzlerce ailenin evine gıda kolileri ulaştırdık. Yüzlerce çocuk sayenizde bağışlanan bayramlıklarıyla mutlu bir bayram geçirdi.

Yoksul için, yetim için yaptığımız 2007 yılı kurban organizasyonumuzun tanıtımı için de desteğinize ihtiyacımız var. Lütfen aşağıdaki linkteki bannerlardan size en

Haşmet'e Şiirli Cevap (Haşmetname) /Bekir AKKAYA

HAŞMETNAME
Ben bu sesi, bir yerlerden tanıdım.
Uzar soy adınız yeni mi Haşmet?
Haşmetteki “haş”a ben çok takıldım.
“Haş haş” ile bir bağın var mı ki Haşmet?

Alaylı bir üslup “Bekir” demişsin.
Yazıdan çıkardım, çok tuz yemişsin.
Direği es geçmiş, harca girmişsin.
Ortak nokta ordan, görünmez Haşmet?

“Yani” diyor isen, giriş olmamış.
Düşündüm desen de, hiç oturmamış.
Medya ile yazı çok çok karışmış.
Bu yaşlarda böyle olunmaz Haşmet?

3 Aralık 2007

Recep Han'a Cevabımdır /Bekir AKKAYA

Haberin Konusu : Kumru'ya mıcır tesisi
Açıklama : Recephan1’e Bekir Akkaya’dan Cevap! Recephan1@mynet.com adlı şahsın benle ilgili sözlerine cevap -2
Bekir AKKAYA Yasakçıya bir cevap daha…. Eğer niyetimiz üzüm yemek değil de bağcıyı dövmekse uzun söze hiç gerek yok. Önemli olan yasaktan mı yanayız ya da özgürlükten yana mı? Neticede kanunların asıl maksadı düzeni bozacak davranışları ortadan kaldırmak ve kasıtlı yapılan fiilleri cezalandırmaktır. Eğer kasıtlı ve huzuru bozma durumu olmasa cezaya da zaten gerek kalmazdı. Devlet memurları kanunu ya da 657 sayılı kanunu bilmeyen devlet memuru zaten yoktur. Herkeste fiillerini suç olmayacak bir şekilde memuriyetini sürdürür. Memurlar nette bir soru “ SORU: 657'ye tabi devlet memuru olan bir kişi siyasi bir sitede tamamen siyasi yazılar yayınlayabilir mi? ……..org sitesinde mesela ... Bu soruda ben şahsen bir jurnalleme ve ceza verilmesinden yana bir söylem görüyorum. Keşke bu soruyu soran yasakçı tavrın ötesinde yasakçı olmayan yönü ile samimi olarak bu soruyu sorsa idi. Keşke

Kumrulu Şair Yılmaz İmanlık Samsun İkincisi Oldu!


Eğitim-Bir Sendikasının öğretmenler arasında yaptığı anı yazma yarışmasında Kumru-Fizme'li Eğitimci, Şair ve Yazar Yılmaz İmanlık Samsun bölgesinde dereceye girerek 2. oldu. Samsun Öğretmen Evinde yapılan ödül töreninde Yılmaz İmanlık ödülünü Samsun İl Milli Eğitim Şube Müdürü Abdullah Ayrancı'nın elinden aldı. Türk Dili, Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim, Yeni Dünya, Yediveren, Erguvan, Genç Adım, Gökçe, Yakamoz gibi bir çok dergi ve gazetelerde yayınlanmış hikaye ve denemeleri yayınlanan Yılmaz İmanlık'ın "Bir Gül Diktim Yüreğime Senden" ve "İlkindi Şarkılarını Sana Bıraktım" adında iki şiir kitabı ve "Benim Büyük Dostlarım" adında bir öykü kitabı bulunuyor.*Bekir AKKAYA

15.12.2005

Saz ve Türkülerle Çiğ Köfte Muhabbeti!

Kumru’da görev yapan Milli Eğitim Müdürlüğü ve merkeze bağlı okul müdürü ve müdür yardımcıları Kumru Uygur Evi’inde “Türkülerle Çiğ Köfte” gecesinde bir araya geldi. Kumru İmam – Hatip Lisesi Müdürlülüğü’nün öncülüğünde gerçekleştirilen “Türkülerle Çiğ Köfte” gecesine Erçal Grup’tan Sait ve İsmet Erçal’ın yanı sıra Gazeteci Murat Yürekli’de misafir olarak yer aldı. Sazlar eşliğinde türkülerin okunduğu geceye Kumru Milli Eğitim Müdürü Abdulkadir Hocaoğlu

İsimsiz Recep'e Cevap / Bekir AKKAYA

Sayın Bekir AKKAYA,

Kenthaber.com sitesinde aşağıda detay bilgileri bulanan yorumunuzun yayın durumu değişmiştir.

Haberin Konusu : Yaşadığını Zannetmek!
Açıklama : Recephan1’e Bekir Akkaya’dan Cevap! Recephan1@mynet.com adlı şahsın benle ilgili sözlerine cevap verip vermeme noktasında epey düşündüm. Üniversite, yol ve Kumru’ya uyum noktasındaki düşüncelerinin yorumunu okuyanlar elbette değerlendirir. Bu bir bakış açısıdır kendisi böyle düşünüyorsa bize saygılı olmak düşer. Ancak başkaları ile ilgili kanaatleri ve başkalarının yaşam durumlarına yorum getirmesi hayli ilginç. Mesela ben kümeste yaşamak istiyorsam ya da birileri Kumruyu seviyorsa bundan kime ne? Ya da recep efendinin Kumruyu sevmemesinden ya da üniversite karşı olmasından ya da beni sevmemesinden bana ne? Kimse de recep gibi düşünmek zorunda olmadığı gibi recep’te benim gibi düşünmek zorunda değildir. Medeniyet ve mürekkep yalamak

2 Aralık 2007

Hırsız Var Mehmet Arşın /Bekir AKKAYA

Sayın Mehmet Arşin,
fizmenin dünyaya ilk olarak acilimini yapacak bir site ; cümlesi söylendiği ve yazıldığı ilk andan itibaren sakat ve talihsiz olarak ifade edilmiştir. Bu söz hem de resmi bir makam tarafından ifade edilmiş ise telafisi de zor bir cümledir. Bu cümle on yıl önce söylenilmiş olsa bir çoklarının inanmaları imkan dâhilindedir. Ne var ki gerek www.kumru.org ve gerekse www.fizme.com sitesinin ne zamandır yayın yaptığını bırakın Fizmeli Hasan’ı Amerikalı Hans bile bilmektedir. Sadece bilmeyenler hala dedemin yaşadığı yıllarda yaşayanlar ve teknolojiden nasiplenmemiş ve dünyadan habersiz yaşam içersinde bulunanlardır. Bunların görememiş ve kavrayamamış olması o şeyin olmadığı anlamına gelmesi mümkün değildir. Dolayısıyla bu tür söylemler her ne şekilde söylenirse söylenilsin söyleyenin cehaletinin ne derecede büyük olduğunu gösterir. Cahile ise söylenecek söz henüz bulunamamıştır.
Şu araklama işine gelince bu senli benli söylemin ötesinde yasal olarak suçtur. Bu bir yazı, bir fotoğraf, bir şiir ya da her hangi bir fikir ve sanat eseri olabilir. Bu ise eserin sahibinden izin alınarak ve kaynak belirtilerek bir yerden alınarak bir başka yerde yayınlanması kanunun gereklerine uygun olarak alınması mümkün olabilir.
Fikir ve sanat Eserleri Kanununu ya da Telif Hakları Yasalarını Ya da İnternette Yayın Yapma kurallarını ilgili araklayıcılar mutlaka tez elden gözden geçirsinler. Özellikle de resmi kurum ve kuruluşlar mutlaka bulundukları hukukçulara bu durumu sorsunlar. İnternet çıkmadan önce benim şahsen gazete köşelerinde yayınladığım 1987’li yıllardaki araştırmalarımı araklayarak hiçbir kaynak belirtmeden güya sitelerinde veya başka alanlarında yayınlayanları yakında buralarda belgelerle teşhir edeceğim gibi kanuni yollara da baş vuracağımı özellikle belirtmek istiyorum.

Balıkesir'den Onur

16.11.2005 tarihinde Onur Koç yazmış:
- Tırnak içindeki metni gizle -
Merhaba
Ben Balıkesir'den Onur.
Resimlerinize bakarken (http://www.fotodak.com/kumru/11870/) bişey dikkatimi çekti. Guatır suyu demişsiniz. Bu nedir? Bir yakınımda guatır rahatsızlığı varda. Bu yüzden ilgimi çekti.
Teşekkürler
kimden bekir akkaya ayrıntıları gizle 16.11.2005
kime Onur Koç
tarih 16.Kas.2005 00:19
konu Re: Guatır
gönderen alan gmail.com

İlçemiz Ordunun şirin ilçesi Kumru'dur...
Bulunduğumuz ilçede bir su var
guatıra iyi geliyor
selam ve saygılar...
Bu su nedeniyle iyi olduğunu söyleyenler var
tekrar selam
Bekir AKKAYA

ADİL AKYÜZ'DEN


Bekir Bey Hayırlı Bayramlar.
Ben Beyceli Köyündenim. İstanbul Esatpaşa İmm Hatip Lissesinde Meslek Dersleri öğretmeniyim.
Aynı zamanda bir reklam ajansımız var.Sizede çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim.
Adil AKYÜZ
kimden adil ayrıntıları gizle 06.11.2005
kime bekir akkaya
tarih 06.Kas.2005 16:25

BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN

Değerli Kumru.ORG(KUMRU HABER) ziyaretcileri;
Müslümanlar olarak bir mübarek ramazan ayını daha geride bırakarak, bayramı
idrak etmekte, bu güzel günlerin feyz, rahmet ve bereketinde buluşmaktayız.
Bayramlar, insanları birbirine yakınlaştıran, aynı düşünce ve duygularda
buluşturan, günlük kaygı ve sıkıntılardan uzaklaştıran, birlik ve beraberliği
sağlayan özel günlerdir.

YILMAZ ARAPOĞLU'NDAN

ramazan bayramızın size ve tüm kumrulara hayırlara vesile olması yüce Allah'tan teminni eder. Kumruyu tanıtma çalışmalarınızda başarılar dilerim Yılmaz ARAPOĞLU
kimden y_arapoglu ayrıntıları gizle 02.11.2005
kime kumruhaber@gmail.com
tarih 02.Kas.2005 14:42
konu ramazan bayramı
gönderen alan mynet.com

Kumru Kaymakamlığından Edirne İl Özel İdaresi Genel Sekreterliğine


16 Ekim 2004 tarihinde Kumru Kaymakamı olarak Kumru'ya gelen Kaymakam
İlhami Doğan'ın Edirne İl Özel İdaresi Genel Sekreterliğine atanması
nedeniyle ilki Fatsa Yalçın Otel'de ve ikincisi Kumru Erçallar Kültür
Sarayında olmak üzere iki veda programı düzenlendi. 26 Ekim Çarşamba
akşamı Kumru'da görevli tüm daire amirlerinin katıldığı İftar
yemeğinde Kumru Kaymakamı İlhami Doğan daire amirleri ile iftar
ederek, yemekten sonra ilçede bulunduğu süre içersinde beraber
çalıştığı kurum amirleri ile sohbet ederek kendilerine teşekkür etti.
Yalçın oteldeki iftar yemeğine Kumrudaki kurum

Kumru’dan Mevlana ve Tebrizi Geçti


Samsun “Tiyatro Temaşa” Kumru Erçallar Kültür Sarayında “Vuslat” adlı tiyatro oyununu sergiledi. Kumru Belediyesinin bir kültür hizmeti olarak oynanan “Vuslat”ı çok sayıda Kumrulu tiyatro sever izledi. İsmet Hürmüzlü’nün yazdığı, K.Kurtuluş Saraç’ın Yönetmenliğini yaptığı ,Özgür Durdu’nun sahneye koyduğu ve Organizatörün Cemal Şengör’ün yaptığı “Vuslat” oyunu Hz. Mevlana ile Tibrizi arasındaki tasavvuf ilişkisini ele alarak Mevlananın “Ne olursan ol, yine gel” sözü doğrultusunda hayatını canlandırdı. 2 perdelik oyun Kumrulu izleyicilerden büyük alkış aldı. Kumru Belediyesi tarafından Ramazan Etkinlikleri çerçevesinde ücretsiz olarak izlettirilen “Vuslat” oyunu esnasında Kumru Belediye Başkanı Ticabi Civelek “ Kumru Belediyesi olarak bu tür kültürel etkinlikler için elimizdeki tüm imkanları kullanacağız. Halkımız bu tür etkinliklere katılarak bizlere destek

TRT Çekim Yaptı, Kumrulular Eğlendi!


Kumrulu İş Adamı İsmet Erçal’ın sponsorluğunu yaptığı TRT “Yörelerimiz Türkülerimiz” çekim ekibi Kumru’nun kültürel zenginliklerini tanıtmak amacıyla Kumru’da TRT için bir çekim gerçekleştirdi. Öğretmen Bekir Akkaya, İş Adamı İsmet Erçal, Öğretmen ve Tiyatrocu D.Mehmet Muslu, Öğretmen ve Folklor Uzmanı Güner Gürgezoğu ve Gazeteci Murat Yürekli’nin rehberliğinde TRT’de ilgiyle izlenen “Yörelerimiz Türkülerimiz proğramı”nda gösterilmek amacıyla gün boyu Kumru’nun tarihi ve turistik yerleri gezildi. İsmet Erçal’ın yaptığı ve Kumru’nun geçmiş kültürünü yansıtan her türlü eşyanın bulunduğu Uygur Evi’inde ağaç kaşıktan-kolana, heyden- sepete, çarıktan-cizmeye kadar Kumru’da kullanılan eşyaların çekimi gerçekleştirildi. Aşçı Nuraydın Gürgezoğlu’nun yaptığı Kumru yemeklerinden Daha çok pancar(kara lahana) dan oluşan ve

TEŞEKKÜRLER KUMRU HABER

BU KUMRU HABERDE EMEĞİ GECEN TÜM KUMRULULARA TEŞEKKÜR EDERİM. MUSTAFA SEYİTOĞLU ÜSKÜDAR İSTANBUL.0.535.591.50.06
m.seyit52@mynet.com

Çöp Dökmek Yasak Ama Dinleyen Kim? /Bekir AKKAYA

Eğer Kent Haber Kumru Sayfasında “Vatandaşın Sağlığı İle Oynuyorlar!” haberini okuyup oradaki fotoğrafa da bir göz attıysanız bu yazının konusunu da yaklaşık tahmin etmeniz mümkündür. Yani sokak ve caddelere atılan gelişi güzel çöplerden söz etmek istedim.
Belediyelerin en önemli görevlerinden birisi vatandaşın sağlıklı yaşaması için gereken tüm önlemleri almaktır. Bu içme sularının temizliğin de olabilir, sokakların temizliği de. Bütün önlemler alındığı halde yasaları hiç sayarak vatandaşa zarar veren durumlarda gerekli yasal işlem yapılarak suçta ısrar edenlere gerekli cezaları vermekte belediyenin görevleri arasındadır.
Kumru’da bazı görüntüler hiçte hoş değil. Belediye gerekli tüm önlemleri almış, çöp dökülecek yerleri göstermiş ve hatta bazı yerlere özenle “ÇÖP DÖKMEK YASAKTIR” levhası astığı halde sorumsuz ve kendinden başkalarını hiç mi hiç düşünmeyen mahalle sakinleri ve esnaflar özellikle de “Yasaktır” ifadesi bulunan yerlere çöp atmaya etrafa koku ve mikrop saçmaya devam etmelerini anlamak mümkün değildir. Yasakta ısrar ederek vatandaşların sağlığını hiçe sayanlara

ÖZKAN CIBIR'DAN

hocam iyi günler ben eski talebeniz özkan cıbır. şu an lüleburgazdayım tiç.uğrasıyorum siz nasılsınız ne yapıyorsunuz. yaptığınız site bizlere
büyük katkı sağlıyor...Sizlere çok teşekkür ederim.
ÖZKAN CIBIR/LÜLEBURGAZ

kimden bellapizzaozkan@hotmail.com ayrıntıları gizle 08.08.2005
yanıtlama adresi bellapizzaozkan@hotmail.com
kime kumruhaber@gmail.com
tarih 08.Ağu.2005 15:24
konu tanışma

Başhehim Alaettin Arıkan Uyardı-Aracılara Para Kaptırmayın! -Röportaj


Fatsa Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Alaettin Arıkan Hastane çalışmaları ile ilgili hasta ve hasta yakınlarına faydalı olabilecek açıklamalarda bulundu. Poliklinikte hastaların muayene olmak için sıra beklerken girdiği odanın birinde gördüğü ilaç mümessiline hasta olup olmadığını sorduğunda aldığı cevap üzerine “ vatandaşlar dışarıda bekleşirken burada oturmanız doğru değil, görevlilere yönelerek siz de işinizi doğru yapın” diyerek ikazda bulundu. Aynı anda bütün polikliniklerin kapısına “ ilaç mümessillerinin ve ilaç tanıtıcılarının muayene esnasında vatandaşları mağdur ederek polikliniklere girmeleri yasaktır.” Yazısı astırdı. Bir hasta olarak şahit olduğumuz bu durum üzerine görüşmemizde verdiği bilgilerin yazılması ve yayınlanması şartı ile aşağıdaki bilgileri aktardı.

İlaç Mümessillerinin Polikliniğe Girmeleri Yasak!

Fatsa Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Alaettin Arıkan

30 Kasım 2007

DENİZHAN KILIÇ'TAN

merhaba ben Denizhan Kılınç.Kumrumuz da 1999 yılında mçok programlı lisede ingilizce öğretmenliği yapmıştım.Temel hoca, levent hoca larla aynı dönem.Muğla Fethiye denm ulaşıyorum sizlere .Site çok güzel olmuş Bekir hocam tebrikler .Cemallettin doktoruma da bol bol selamlar...
kimden bekir akkaya ayrıntıları gizle 19.06.2005
yanıtlama adresi bekir akkaya
kime tuğçe
tarih 19.Haz.2005 14:16
konu Re: selam

Abdullah ARIDORU - MORAL FM Radyosu Genel Yayın Yönetmeni

Selam ile...
yazılarınızı sözlü olarak kullanmak için sizden izin istiyorum...
Gerek radyoda gerekse Kumrulular Pikniği gibi aktivitelerde... Olumlu cevabınızı tez zamanda istirham ediyorum...
Abdullah ARIDORU - MORAL FM Radyosu Genel Yayın Yönetmeni

kimden bekir akkaya ayrıntıları gizle 11.06.2005
yanıtlama adresi bekir akkaya
kime abdullah arıdoru
tarih 11.Haz.2005 19:27
konu Re: istirham
On 6/11/05, abdullah arıdoru wrote:


******
CEVABIMIZ
Selam Ve dua ile...
Yaptıklarımız anlam kazanacaksa ve de faydalı olacaksa tabiki kullanabilirsiniz. Ne varki hayırla anılmak ve belki de birilerinin dualarına sebebiyet için adımın da kullanılmasından çok mutlu olurum...Bu durum beliki de Son zamanlarda bıraktığım ve ara verdiğim yazılarımın tekrar başlamasına bir vesile olabilir....Allah razı olsun...Selam ve saygılar...
BEKİR AKKAYA

Hüseyin TÜTÜNCÜ'DEN

Merhabalar Bekir Bey. Okulların son günlerinin yaklaştığı şu günlerde yüreklerimizde sevinç ve hüznü birlikte yaşıyoruz. Sevinçliyiz çünkü pırıl pırıl bir gençlik yetişiyor ; hüzünlüyüz yine çok sevdiğimiz öğrencilerimizin bir kısmını okulumuzdan veda ederk ayrılıyoruz.

Evvela sizi taktir ettiğimi belirtmeliyim. Çeşitli konularda haksızlıklar ile karşılaştığınızı görmek bizleride üzmektedir. Kaldı ki aynı durumlarla kimi zaman bizlerde karşılaşmaktayız.
Okul gecemize ait resimleri okul sitemize yüklemiş bulunmaktayız. Ayrıca ilçe genelinde yapılan bilgi yarışmasında okulumuz 1.olmuştur. Bu yarışma ile ilgilide resimler ve bilgiler sitemizde mevcuttur. Ayrıca 06.06.2005 pazartesi saat 11 de okul bahçemizde ses yarışması yapılacaktır.
Kendinize iyi bakın. Kumru'nun sizlere ihtiyacı avr. Murat YÜREKLİ'ye sevgilerle....


Hüseyin TÜTÜNCÜ
Atatürk PİO Sosyal Bilgiler Öğrtm.


kimden kumruataturkpio ayrıntıları gizle 02.06.2005
kime kumruhaber@gmail.com
tarih 02.Haz.2005 12:06
konu merhaba Bekir Bey
gönderen alan mynet.com

Sebahattin Sarıoğlu 'ndan- Malatya

Sayın Hocam sürekli ziyaret ettiğim sitenizde son zamanlarda dikkatimi çeken
bir noktayı sizlere iletmek istedim.
Ziyaretçi defterinizde edebiyat kurallarını çiğnendiği;aynı zamanda konu
bütünlüğü olmayan, mahalle aksanının aynı şekilde sayfalara yansıdığı
mesajlar çoğaldı.
Bu konunun sizinde dikkatinizden kaçmadığı kanısındayım.Gereken önlemi
alacağınızı sanıyorum.(Örneğin bu mesajları denetleyerek sonradan yayına
vermek gibi)
Kumru sitesinin her konudaki özenli tavrının süreceğini ümit ediyor,başarı
dileklerimle saygılarımı iletiyorum.

Sebahattin Sarıoğlu - Malatya

kimden sebahattin sarıoğlu ayrıntıları gizle 24.05.2005
kime kumruhaber@gmail.com
tarih 24.May.2005 22:55
konu slm.siteyle ilgili gözlemler..
gönderen alan hotmail.com

KUDRET ZENGİNCE'NİN TEŞEKKÜR YAZISI

ben ısparta süleyman demirel üniversitesi inşaat mühendisliği öğrencisiyim ve kumru luyum site çok güzel olmuş emek harcayıp böyle bişey yapıp bizlere aktardığınız için çok teşekkür ederim sizden bi ricam olacak eğer imkanınız varsa düzoba şenliklerinden veya o tarflardan resim koyarsanız çok sevinirim sitede çok az sayıda var ben 6 senedir kumru ya gelemiyorum ayrıca bikaç resimde eniştemi (muzaffer yaylak) gördüm çok mutlu oldum ilginiz için teşekkürler

Kudret ZENGİNCE


kimden kudret zengince ayrıntıları gizle 14.05.2005
kime kumruhaber@gmail.com
tarih 14.May.2005 01:32
konu hasret

Nedim Kovan'ın Dikkatine/ Bekir Akkaya

Sayın Bekir AKKAYA,

Kenthaber.com sitesinde aşağıda detay bilgileri bulanan yorumunuzun yayın durumu değişmiştir.

Haberin Konusu : Ordu’da ne var ne yok
Açıklama : Kent Haberin Kumru İlçesi Editörü olarak yazıyorum. Nedim Kovanı yakından tanımam. Hiçte yüz yüze gelmedim. Ordu Güneş Gazetesinden ve Kent Haberin Ordu Sayfasından sürekli takip eden biriyim. Yıldız Haber Dergisini de bir arkadaşın sayesinde inceleme imkanım oldu. Her ne kadar bir kamu kuruluşunda çalışmakla birlikte 15 yıldır da gerek haber noktasında ve gerekse köşe yazısı olarak sürekli yazan biriyim. Büyük ihtimal yazılarımız ve Kent Haber sayesinde yüz yüze olmasa da isim olarak tanışıyoruz. Düşüncelerimin tamamını yazma imkanım olmasa da işin doğrusu “30 MİLYONA FUHUŞ” başlıklı bölüm özelliklede lise önlerinde çoook kimlik sahibi, hatta yönetici bile tanıyorum….” Sözü gerçekten beni ürpertti. Bu yazıyı da bir yazı yazma noktasında değil bir anne baba kimliği içersinde yazmak istedim. Eğer bu yazıda yazılanlar doğru ise çok ciddi bir durumla karşı karşıyayız demektir. Özellikle de bu anne babalar için son derece tedirgin edici bir durumdur. Bu noktada yetkililerin bu sözün doğruluğu yanlışlığı bir yana derhal üzerine gidilerek anne babaları rahatlatmaları gerekmektedir. Bu kesinlikle sıradan bir haber ya da bir yazı olamaz…Ben yorumları da okudum. Ne var ki Nedim Kovan’ın yorumlara verdiği cevapların içersinde “mas…….” İle başlayan kelimeyi de işin doğrusu çok yadırgadım. Bu noktada Nedim Kovanın tahriklere kapılarak kendisini ispatlama noktasına

POSTACI MEHMET ALIRLA SÖYLEŞİ /BEKİR AKKAYA

(Kesenizde Bereket Yoksa Bu Söyleşiyi Mutlaka Okuyun!)

Hiç kötülük düşünmeyecek ve kalbi sevgi ile dolu biri var mıdır? Diye sorsalar aklıma ilk gelen kişi u olur herhalde. “Saf ve temiz” kelimeleri beklide en güzel şekliyle ona uyuyor. Kimse “saf” kelimesinden abdaldır, delidir ifadesi çıkarmasın. Buradaki saflıktan maksadım tek kelime ile bozulmamışlık ve güzelliklerle donatılmışlıktır. Sözünü ettiğim kişi belki de en önemli işi yaptığı halde hiçbir hatada yapmamış. Yani hep görevinin bilincinde olmuş.Ne kadar zamandır derseniz? Hemen söyleyeyim, Tam 34 yıl…

O’nun kalbindeki sevgi, çok fazlası ile sözüne de yansıyor. Kendisini uzun zamandır tanıdığım halde dertleşme ve paylaşma isteği kendisinden geldi. İtiraf edeyim ki, bu durumda böyle biri ile bugüne kadar bir araya gelmemekten dolayı epey üzüldüm. Devşiricilikle itham edilen biri için bu kötü bir durum. Çünkü bu konuşmayı çok önceden yapmış olmam gerekirdi.

“Bak postacı geliyor” şarkısını Kumru’da söylüyorsanız, Mehmet Alır aklınıza gelmiyorsa, sizin iletişim noktasında eksikliğinizdendir. 1982’den bu yana tam 23 yıl Kumru’da her türlü mektubu

BİR METRE SÜT /Bekir Akkaya

Bundan önceki yazılarımızda duruş ve ilke kelimelerine yüklenen anlamı irdeleyerek duruşun “durma tarzı”, ilkenin ise “temel düşünce “olduğunu ifade etmiştik. Kelimelerden yola çıkarak “insanın bir duruşu ve durduğu yeri sabitleyen bir temel düşüncesi olması gerektiğini” söylemiştik. Bununda insana çok büyük yararlarının olduğunu belirtmiştik.

Yazılarımdan yola çıkarak bana görüşlerini ileten okuyucularımızdan bazıları “katı bir düşünceden söz ettiğimi, bu tür düşüncede olanların kesinlikle zamana ayak uyduramayacaklarını, düşüncenin sabitleştirilmesinde bağnazlık olacağını” ifade eden mesajlar aldım. İlk etapta doğru gibi gözükse de, ben bu görüş ve düşüncede değilim. Neden?

Benim üzerinde durduğum husus “doğruluğuna inanılan temel bir düşünceye bağlı olarak bir duruşun olması gerektiğidir.” Yani ölçü birimi kabul edildikten sonra kaç metre ölçülürse ölçülsün fark etmez. Bir metre yüz santim mi? Beş yüz santim mi?

İSTANBUL NOTLARI-OSMAN YILMAZ

Malum mevsim tatil mevsimi.Herkes bir yerlere gidiyor.Bende dört çocuk altı kişi düştüm yollara.İstanbulda yaşayanlar bu mevsimde akın akın köylerinin yollarını tutar.Bizde İstanbulun yolunu tuttuk tatil yapalım diye.

Bu yazıya İstanbula gittim anaam diye diye başlamak istiyorum.Gerçi artık her yerde İstanbul dili konuşuluyor ama eskiden böyle denilirdi.İstanbula gettim anaam..

Evet bir haftalığına da olsa İstanbula gittim.İş için değil eş ve dostları ziyaret için.Bir uçtan öbür ucu arabayla bir saat çekiyor.Gördüğün her yer İstanbul.Hatta her yer köy..Yanlış değil köy.Ne köyümü :Kadıköy,Bakırköy,Alibeyköy,Ataköy

OLMAK YADA OLMAMAK

Bazen bu duygunun içimden geçtiği zamanlar oldu.’’olmak yada olmamak’’neydi beni olmaya yada olmamaya itenler.Baktım ki yazılacak şey çok fazla ben de kısaca anlatayım istedim.

Bazen alıp başını kaçasın gelir, hiç insan denilen canlının olmadığı, ıssız bir yere.Robinson gibi.

Neydi hikaye gemi batar, adam(ROBİNSON)denizde yüzer, bir adaya çıkar.yanında Cuma diye biri ile başlarlar adada yaşamaya.Ne güzel bir hayat savaş yok,televizyon yok,araba yok,benzin derdi yok,tüp

Derdi yok,ütü derdi yok, tıraş derdi yok,odun bitti,para gitti derdi yok,kaşın havada yada gözünün üstünde kaşın var derdi yok,bunlar çok basit şeyler,en önemlisi Cuma ile oturup beni çekiştirecek,benimle oturup Cumay’ı çekiştirip dedikodu yapacak adam yok.Ne güzel devletleri yıkan dedi kodu vebasını hallettin mi geri kalan sadece yaşamını sağlayacak şeyleri halletmek.

Ama şimdi öyle değil.Herkes çok biliyor.Hatta herkes en iyisini biliyor.O yüzden şimdi fikirleri beyan etme zamanı.Durmayalım herkes bir şey söylesin.Haaaaa… unuttum soru sormayı kusura bakmayın benim öyle pek aklım çalışmadığı için soruyorum.Bu

29 Kasım 2007

BÖLGEMİZDE SINIR DAVALARI VE YOL DAVALARI BİTMEK BİLMİYOR -EKREM SAYGININ KALEMİNDEN

Genel olarak bölgemiz de insanların çoğu birbirlerinden şikayet edip dururlar. Yolların yapılmayışından ve yollarının dar olduğundan yakınırlar. Fakat yol kenarlarından ve komşularının sınırlarından kendi sınırları içersine kattıkları bölümü kar sayarlar. Hemen her olayda içlerindeki şeytani ilişkileri artırarak karşılarına konanları suçlama kolaylığına kapılırlar. Kendilerinin haksız olduklarını bildikleri halde, haklı çıkmak için “şeytana çarığı ters giydirirler”



Yaklaşık 15 yıldır görevlendirme ile, tahkikat yapmak üzere basit ve kayda değer olmayan davalara katıldım, önce konuyu ciddiye alır, çok önemli bir konu zannederek şikayetçinin tuttuğu araç ile olay yerine gideriz. Konuyu inceleyip baktığınız da, ya kardeş, kardeşin sınırını 10 cm. geçmiş, ya da komşu komşunun yolunu 10 cm daraltmıştır. Bunu neden yapmıştır…? Gasp ettiği yer kendisine çok fayda getirmediğine göre ciddi bir sıkıntı var demektir… Bir de kadınlarımız

Peygamberler Şehrinde Güneş, Nemrut Heykelinde Dolu/Bekir AKKAYA

Kumru Atatürk Yatılı İlköğretim Bölge Okulu Öğretmenlerinden Özden Yaktı'nın çabaları sonucu, Samsun İkadım Belediye Başkan Yardımcısı Şamil Bilgü'nün tahsis ettiği otobüsle geçtiğimiz hafta iki günlüğüne Gaziantep, Şanlıurfa ve Adıyaman ilimizi kapsayan bir gezi de yer aldık. Son derece keyifli ve paylaşımcı bir gezi oldu. Şahsen ben bu geziden son derece faydalandım. Sizlerle geziden edindiğim izlenimleri kısaca paylaşmak istiyorum.

Gezilen yerler kadar gezide beraber olduğunuz insanlar da amacınızın gerçekleşmesinde önemli bir unsurdur. Bu yönden benim için çok keyifli bir yolculuk oldu. Gezi boyunca Dr Cemalletin Yaktı ile memletim ve insanları kurtarma adına derin konular içersine girmemiz, istemeden de olsa gezi amacımıza da uygun düşmedi. Her ne olursa olsun gezimizde yer alan başta öğretmen arkadaşım Özden Yaktı ve diğer öğretmen arkadaşlarımız, Eczacı Mehmet Bilgü , Eczacı Mehmet Güneytepe ve Ekrem Saygı ile birliktelik, gezi kadar verimli ve keyifli oldu. Şamil Bilgü’nün bereketinden olsa gerek İlkadım Belediyesine ait otobüs şoförlerimiz de son derece yetenekli ve bir o kadarda bilge insanlardı.

İnsanlığımdan Utandım! /Bekir AKKAYA

Yapılanlar insanın yanına “kar” olarak kalmalı mıdır? Ya da kalır mı?



Bizim inancımızda kesinlikle kalmaz! Bazı olumsuzluklar “ değişik nedenlerle” sır olarak kalsa da, gün olur kabak gibi ortaya çıkar. Ya da kabak gibi siz ortadasınızdır. Söylemleriniz ya da eylemlerinizin bir de şahidi ortada ise sizin varlığınızın adından bile söz etmek mümkün değildir. Böylelerinin bırak kişiliklerini, kendi varlıkları bile tartışma konusudur.



“Dün dündür, bugün bugündür.”


Mahalle Salatası! Afiyet Olsun!

Son zamanlarda Türkiye’mizin gündeminde bir “Mahalle Baskısı” muhabbeti aldı başını gidiyor. Her konuda olduğu gibi bu konuda epey bilmediklerimizi bu vesileyle öğrenmiş olduk. Bana göre muhabbetin her türü makbuldür. Konuşmamaktansa konuşan bir ülke insanı olmak, bunun da ötesinde insanın kendi mahallesinde olup bitenleri işin uzmanlarınca ve hatta hocaların hocaları tarafından öğrenebilmek son derece yararlı. Tartışan ve ahkam kesenlerin bizim mahalle ile bir ilgisi olmasa da, ya da bizim mahallelilere benzemese de onların uzmanlıklarından yararlanmamak, biz mahallelilerin lüksü olamaz. Mahalle dışındakiler işin sosyolojik ve psikolojik yönlerini konuşacak, biz de bu konuşmalardan karın doyuracağız. Afiyet olsun!
Mahalle baskısı deyince bizim kafa geçmişten günümüze gidip geldi. İşin sosyolojik boyutunu algılayamasam da bu kadar sözün beni neresi ilgilendiriyor diye epey düşündüm. Genelde konuşulanları biz pek üzerimize almayız ama, elin koskoca hocaları “beni” konuşunca bir hücre olarak ben, farkında olmasam da epey incelenmiş olduğumu öğrendim. Bu büyük zevatlar bizi inceleyerek kendi şablonlarına göre kalıplar oluştururlar ve o kelime ve kavramlara yine kendilerine göre anlam vererek garipler kürsüler oluşturarak geçimini temin ederler. Yandan destekçiler de “benim de hocamdı” diyerek, kıyıdan kenardan biz ne kadar baskıcı mahalleliler olduğumuzu yorumlayarak akşam iftar rızklarını temin ederler. Tevfik Fikret “Yiyin efendiler yiyin!” derken büyük ihtimal onların söz ettiği mahallelileri kast etmemiştir sanırım.
Uzmanlar baskıyı hep kılık

SEVİYESİ ÖLÇÜLÜYORSA “ÇUKURDUR” /Bekir AKKAYA

Bu hafta içersinde okuduğum Zihni Çakır’ın “Ergenekon’un Çöküşü” adlı kitabın son cümlesini sizlerle paylaşmak istiyorum. “Seviyesi Ölçülebilen Şeyin Derinliği Yoktur; Ona Ancak Çukur Denir.”



Cümleden yola çıkarak maddi ve manevi tüm bildiklerinizin ne olduğuna siz karar verin. Yani, elde ettiğiniz ya da karşılaştığınız tüm değerleri bu güzel sözle değerlendiriniz. Ben, sen, o, ya da biz, siz, onlar…



Necip Fazıl Kısakürek “hatırladığım kadarı ile bir muhatabına "alçaklık bile bir seviyeyi ifade eder. Ben sana alçak diyemem. Sen ancak çukur adamsın" deyu seslenmiştir.



Anlarsınız adamın kalıbını ya da boyunu. Bilmek için de illa da ip salmak ya da cetvel ya da pergel gerekmez.


Eyüp Fatsa ile Tarihi Bir Konuşma- Röportaj /Bekir AKKAYA


NOT : Bu röportaj Ordu Haber Gazetsinde Rıza Razı imzası ile yayınlanmıştır.
Rıza RAZI : Fatsa Kurultayı ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyim. Bu kurultay katılan yedi ilçeye ne getirebilir veya iler ki yıllarda bu kurultaya katılan ilçeler, Fatsa tarafından mağdur duruma düşebilir mi. Bu konuda görüşleriniz nelerdir?


Eyüp FATSA : Demokratik toplamlarda kurultaylar çok önemlidir. Kendi yöremiz hakkında konuşacak olursak mesela, Mesudiye kurultayları vardı. Genelde de çok fazla ciddiyete alınmazdı. İşte Mesudiyeliler bir araya toplanmışlar konuşuyorlar, birbirleriyle

Kumru'da Bunları Biliyor musunuz?(2003) /Bekir AKKAYA

Kumru Kaymakamının adı Ali Çalgan olduğunu,

************************************************************************************************

Kumru Belediye Başkanının adı Adil Karaoğlanoğlu olduğunu, partisinin CHP olduğunu bundan önceki Belediye başkanının partisinin Refah Partisi olduğunu,

***********************************************************************************************

Kumru Vaizinin isminin Faruk Ana olduğunu ve Fizmenin Karapınar Mahllesinden olduğunu...

*************************************************************************************************

Yukarıdamlalı Belde Belediye Başkanı Hüseyin Yanar, partisinin MHP, Fizme Belde Belediye Başkanı Ahmet Ağrbaşlı, partisinin AK parti ve iki başkanın seçildikleri partinin Fazilet partisi olduğunu,
************************************************************************************************


1998 yılında tam teşekküllü olarak açılan Kumru Devlet Hastanesinde hiç uzman dokturun olmadığını, bu sebeple vatandaşların uzak ilçelere giderek mağdur olduklarını
************************************************************************************************


Kumru'da görev yapan iki avukatın Fizmeli olduklarını, adlarının Mehmet Bilu ve Ali Arguç olduğunu
**************************************************************************************************


Kumru dışında 45 bin Kumrulu yaşadığını, bunun 15 bininin İstanbul'da olduğunu...
*************************************************************************************************


İstanbul Avcılarda bulunan Kumrulular Derneği Başkanının Harun Topalcı Olduğunu ve bu derneğin hizmetleri ile İstanbulda örnek dernek seçildiğni,
**************************************************************************************************


Ak Parti Ordu Millet Vekili Eyüp Fatsa'nın Kumru Çokdeğirmen Köyünden olduğunu, Ordu İmam Hatip Lisesi Mezunu olduğunu ve daha önceki partisinin Sadet Partisi olduğunu
*************************************************************************************************


Erol Başar'ın Kumru Milli Eğitim Müdür Vekili olduğunu, Yaşar Başar'ın ise bir yıl önce öğretmen olarak Ünye'ye tayini çıktığını, Tahsin Nas ise Şube Müdürü olarak Kumru'da görev yaptığını,
**************************************************************************************************
Kumru Milli Eğitim Müdürlüğü Şefinin Ekrem Saygı olduğunu kendisinin Fizme - Karapınar Mahllesinden olduğunu,
**************************************************************************************************


Ünye Savcısı Fizmeli Zülkarneyn Kısık'ın ve eşi Kumru Noteri Süreyya Kısık'ın tayinlerinin Karadeniz Ereğlisine çıktığını,
**************************************************************************************************


Kumru'nun ilk Belediye Başkanının Kemal Kumru olduğunu ve Kumrulular tarafından hiç unutulmadığını
**************************************************************************************************


Ak Parti İzmir İl Başkanının Kumrunun Fizme Beldesinden Avukat Ali Aşlık'ın olduğunu
*************************************************************************************************


KUMRU KİTABININ PARASIZLIK YÜZÜNDEN BASTIRILAMADIĞINI

*********************************************************************************************

Siz de bildiklerinizi bize bildirin, burada bilmeyenlere bildirelim.

BEKİR AKKAYA -2003


BAŞA DÖN

Bir Üsluptur Kumru /Ekrem SAYGI

NE DESEM BİLMEM Kİ;SEVDAMMISIN,YOKSA AYAĞIMA TAKILAN PRANGAMMI?NE SENLE NEDE SENSİZ OLUYOR,KIŞIN SÜSÜLÜ,YAZIN SÜSLÜ GEÇMİŞİMDEN ANISIN,ÇEVREMLE BAĞIMSIN BİRDE GUBET OLMASA.

Bir başkadır Kumru ve Kumrulu. Havasıyla, suyuyla insanıyla bir başkadır. Bir pencere ki, o pencereden bakan gözler, hep farklı şeyler görür. Bu bir bakıştır. İnsanların dünyaya bakışı, insanın insana bakışı ve bu bakışlarla kitaplar yazılır. Sayfalar aralanır ve her sayfanın her satırında ayrı bir anlam, ayrı bir dünya. İşte; tarih konuşulur ve tarih konuşturulur. Kumru’da, Kumruluda kirlenmemiş pek çok değer sıkışmış satır aralarından sessizce seslenir dünyaya. Bir dünya ister. Geçmişten günümüze, günümüzden geleceğe ışık tutacak. Yalanlardan kurulmamış, saf ve tertemiz. Açlığın ve sefaletin sofralara çökmediği, zilletin ve rezaletin olmadığı, kavgaların ve gürültülerin olmadığı bir dünya. Bir hayat ki, kirlenmemiş, kardeşçe ve insanca. Yok olmanın ezginliğini çekip, var olmanın muhteşemliğini hissederek,

Kumru'nın Kısa Tarihi ve Ekonomik Göstergeler-2007

KUMRUNUN KISACA TARİHİ NÜFUS VE EKONOMİK GÖSTERGELER

BEKİR AKKAYA

Kumru'nun Tarihçesi :

----------Kumru İlçesi çağlar boyunca kavimlerin yaşadığı bir bölgedir. Tarihi M.Ö. 584-555 yıllarında Pers İmparatorluğu’ na dayanmaktadır. Pont hakimiyeti ve daha sonra Roma’nın egemenliğine giren Kumru M.S 391 395 yıllarında Orta Asya’dan gelen Peçenek ve Kuman Türkleri’nin akınları ile karşı karşıya kalmıştır. Yörede güçlü Türk hakimiyeti 1095 – 1175 tarihlerinde Danişment’liler tarafından sağlanmıştır. 1178 ‘de Selçuklu hakimiyetine girdikten sonra Türk nüfusu kademeli olarak yerleştirilmiştir. Kösedağ savaşından sonra sırasıyla; Eretna beyliği, Kadı Burhanettin ve

Kumru'yu Tanıyalım /Bekir AKKAYA

KUMRU'NUN TARİHİ

Kumru'nun tarihinden söz etmek için, öncelikle Fatsa ve Ünye İlçelerinin tarihine bakmak gerekir. Yüzölçümü 344 kilometrekare ve denizden yüksekliği 450 metre olan kumru ilçe merkezinin kuruluşu çok yenidir. Ancak Fatsa'ya bağlı bölge olarak yerleşimin tarihi çok eskilere kadar gider. Tarihi kaynaklara göre Fatsa ve Ünye merkezlerine İniş ve yerleşme M.Ö.3000 yılına kadar gider. Sahilden iç bölgelere yerleşme ise bu tarihlere kadar dayandığı görülür. Sebep ise, sahilde sıtma hastalığının çok yaygın olması olarak görülür.

Fatsa Pontos Krallarından Farnakes tarafından kurulmuştur. Ünye ise M.Ö. 1270 yıllarında yapılan Truva Savaşları sonucunda sömürge haline getirilmiş bir bölgedir. 2. Farnakes'ten sonra Fatsa Bölgesi'nde ayrı sülaleden gelen Polemen hükümdarlık yapmıştır. Fatsa'dan Trabzona kadar uzanan sahil şeridi ile iç kesimlerde kalan Tokat-Niksar, dolayısıyla kumru

Anten ve TV /Bekir AKKAYA

BİR YORUM

Aslında her birimiz şaşırdı ne yapacağını. Ben de öyle...Benim gibiler bir şekilde kendilerini kurtarıyorlar. Ya durumu müsait olmayanlar? İşte sıkıntıda burada başlıyor.
Neden mi söz ediyorum? Şu TELEVİZYON ANTENLERİNDEN...
Bundan bir kaç yıl önce çatal antenler aldık. Sonra bunlar tedavülden kalktı. Sonracığıma Çanak ve uydu cihazları girdi devreye bugünlerde bunlarda tedavülden kalkmak üzere. Ben şahsen dijital uydu aldım hem de kartlısından...Zaten kitap okuma alışkanlığı yok. Oturuyorum

SEN VE BEN / Bekir Akkaya

Sen ve Ben

Aynı dünyanın insanlarıyız aslında. Kısacık ömrümüzü yaşıyoruz aynı yer ve mekanlarda. Toprağımız, havamız, güneşimiz ve suyumuz hep aynı. Fiziki özelliklerimiz et ve kemik. Ruhi özümüz de aynı. Altından kalbimiz, tunçtan kalbimiz yok. Ayaklarımız demirden olmadığı gibi tunçtan, kollarımız da plastik değil. Sorulmamış bize « Hangi madeni arzu ederdiniz ? »

Sen ve Ben.....

Yaratanın ;eşrefi mahluk; diye adlandırdığı varlığız. Yaratılanlar içersinde ;akıl; denilen değerle ;cüz-i irade; hürriyeti verilen Adem oğullarıyız. Bunun

KUMRU;DA BİR ŞEYLER OLUYOR /Bekir Akkaya

Siz siz olun Kumru;yu görmeden sakın Azrail;e teslim olmayın. Hakikaten Kumru, güzel, şirin ve tarihi bir ilçe. Bugüne kadar tarihi diyemiyorduk. Ancak son araştırmalar Kumru;da yerleşmenin MÖ. 4500 yılına kadar uzandığını gösterdi.
Geçen ay Fatsa;da yapılan, Fatsa;nın da aralarında bulunduğu ;FATSA VE ÇEVRE İLÇELER KALKINMA KURULTAYI;n da 7 ilçeden birisi de Kumru idi. Kumru;nun da yetkilileri, Kumru;nun da problemlerini gözler önüne serdi. Bunun Kumru için güzel bir adım olduğunu düşünüyoruz. Belki de diğer ilçeler Kumru kadar içlerine kapanık değildirler. Bizim gözlemlerimizden şunu söyleye biliriz. Kumrunun ne iş adamı, ne politikacısı, ne de kurum amirleri bu tür toplantılara alışık değil. Kurultaya iştirak eden Kumruluların ifadelerinden biz bunu çıkardık. En azından neyin nasıl istenildiğini, insanların nasıl bir araya gelebildiklerini diğer ilçelerden görebilmek bile büyük başarı. Kurultaya katılan diğer ilçelerdeki bayan katılımcılar, bir Kumrulu olarak beni utandırdı. Bizler Kumrulu olarak çok kaderciyiz. Veya birileri tarafından sürekli pasifize ediliyoruz. Bilmem yanılıyor muyum?
Karadenizliler olarak Yayla şenlikleri kervanına artık Kumrulular da katıldılar. Düz Oba Yayla şenliklerinin bu yıl 9.su yapıldı. Ericek Yaylası Şenliğinin birincisi. En azından insanların değişik bir mekanda bu tür yerlere gitmeleri çok güzel. İnsanlar moral buluyorlar. Piknik yapıyorlar. Bunları görmezden gelmek mümkün değil. Ancak Bu tür etkinliklerin İlçeye kazandırdığını sormadan da geçemeyiz. Yayla turizmi, ilçemize kalıcı olarak ne kazandırıyor?

Kumru'yu Sevmek /Bekir Akkaya

Erıch Fromm ; sevmek vermektir; diyor. Karşılık beklemeden vermek, verebilmek. Almayı herkes gerçekleştirebilir. Vermek öylemi? Sevmek; hissetmek, paylaşmak, dert edinmektir. Verme eylemini gerçekleştiremeyen hiç kimse sevemez de.
Hakikaten sizler Kumrulu idiniz değil mi? Zannedersem Kumru;yu da çok seviyorsunuzdur. Kumru;da devlet görevlerini yerine getiren ve Kumru;yu çiftlik görenler de Kumru;yu çok seviyorlarmış. Verme, dert edinme eylemi olmayınca sevenlerimiz de çok fazla oluyor.
Üç beş kuruş para kazanmak için zorunlu olarak gurbet ellere düşmüşlere Allah yardımcı olsun. Bu durumda olanlarımıza tek söz söylemek mümkün değil. Ancak, Bulundukları yerlerde krallar gibi yaşayıp, Kumru veya Ordulular hayrına hiçbir faydalı işte görünmeyen beylere,

Kumru Tarihi ya da Parasız Olmuyor/ Bekir AKKAYA

Herkes için olmasa da günümüzde maddi unsurlar çok önemli gibi gözüküyor. Bir çoklarımız ;para olmaz ise hiçbir şey olmaz, en önemli şey benim için para, ben başka bir şey tanımam; yaklaşımı içersinde. Bu düşüncenin bir çok haklılık payı var. Ancak her şeyin para olmadığı da muhakkak. Ben şahsen böyle düşünmüyorsam da bu söyleme hak vermeye başladım.
Bu düşünceye ben de inanıyor olmamın asıl sebebi, yakın zamana dayanıyor. Yıllardır Kumru;yu tanıtmak, yok olmaya yüz tutan kültür değerlerimizi araştırır dururum. Sona geldiğimde elimdeki çalışmayı bir kitap olarak bastıramamanın rahatsızlığını yaşıyorum. Yıllarca dağ taş demez dolaş, ;sen bundan para olarak ne kazanacaksın ki uğraş veriyorsun; diyenlere ben bunların önemli olduğunu söyler dururdum. Kısa zamanda hakikaten bu para sevdalıların ne kadar

Kumru'nun Tarihi MÖ 4500 Yıllarına Kadar Gidiyor/Bekir AKKAYA

Değerli iş adamımız İsmet ERÇAL, elinizdeki bu gazetenin Mart-1998 tarihli 8. sayısında ;KUMRU;NUN BİR MEDENİYETLER VE HAZİNELER ŞEHRİ OLDUĞUNU, KUMRU;DA YERLEŞMENİN ÇOK ESKİLERE GİTTİĞİNİ; iddia ediyordu. Bu konuda araştırma yapmak için yetkililerden yardım talep ediyordu. Daha sonra aynı iddiaları başka yayın organlarında da sürdürdü.
Bu iddialar daha sonra Kültür Bakanlığı;nca dikkate alındı. 1999 yılında Ordu Müze Müdürü Sayın M. Yücel KUMANDAŞ Kumru;ya gelerek İsmet ERÇAL;la görüşme yaptıktan sonra, Dr Cemalettin YAKTI, Öğretmen Bekir AKKAYA ve Kumru Kütüphane Müdür Vekili Osman Kasımoğlu ile birlikte bir ekip oluşturarak Kumru;nun Akçadere (Küşnefak), Ayvalı (Kömerik), Divani Kayabaşısı, Tekke ve Karaağaç gibi yerleşim birimlerini iki gün gezerek önemli bulgular tespit ederek ilgililere iletilmek üzere bir rapor hazırlandı.
Nihayet geçtiğimiz ay, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eskiçağ Tarihi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Özsait başkanlığında bir bilim adamı

Kumru'dan Teşekkürler /Bekir AKKAYA

Son zamanlarda Kumrulu olmaktan ve Kumru;da yaşamaktan son derece keyif almaya başladım. ;Bir musibet bin nasihattan iyidir; derler. Zaman zaman bazı uyarılarımızla dalga geçenler, veya bizimle alay edenler, yaşadıkları olumsuz olaylar karşısında neredeyse bizleri evliya ilan edecekler. Hani meşhur bir söz var ; ZARARLARINDAN EMİN OLDUKLARI İÇİN DOSTLARINI UZAK TUTTULAR, KENDİLERİNE BAĞLAMAK İÇİN VE YAKINLAŞMAK İÇİN DÜŞMANLARINI YAKINLAŞTIRDILAR, YAKIN OLDUKLARI DÜŞMANLARI DOST OLMADI, UZAKLAŞAN DOSTLAR DÜŞMAN OLDU, HERKES DÜŞMAN SAFINDA BİRLEŞİNCE.....................; Bu cümleler Vicdanül Kumru, Cüzdanül Kumru ve Zoraki Kumrulu olarak düşünülürse denilmek istenilen çok daha iyi anlaşılır inancındayım.........Beni sıkıntıya sokan bari Kumrulu olsa.....
Zaman zaman insanın kendi kendini sigaya çekmesi gerekir. Bireysel olarak her birimiz bunu sık sık yaparız. Ancak insan ilişkileri açısından bu son derece zor.

İYİ ÖĞRETMEN - KÖTÜ ÖĞRETMEN TANIMLAMASI DOĞRU MU?/Bekir AKKAYA

Geçenlerde bir öğretmen arkadaşım aynen şöyle dedi. "Bizi ucuza satmışlar. Ben okula gittiğimde kolumdan tuttular en yakın bir okula ve hiç tanımadığım bir öğretmene teslim ettiler. " Bu cümleleri söylerken bayağı kızgın bir hali vardı. Bunun üzerine ben "Hayrola hocam neden böyle söylüyorsun? Dediğimde bana " Ben branş öğretmeniyim. Sınıf öğretmeni arkadaşları dikkatle takip ediyorum. Sürekli küçük çocuklarla beraber olduklarından olsa gerek, bütün davranışlarını bir çocuk gibi yapmaya başlıyorlar. Küçük meseleleri büyütüyorlar. Olmadık şeyleri ciddileştiriyorlar. Tabi ki bu sözlerim tüm sınıf öğretmenlerine yönelik değil. " dedi.

İlgili öğretmen arkadaşın söylediklerinin doğru olduğunu söyleyen bir başka öğretmen arkadaş : " On beş yıldır Kumru'da öğretmenlik yapmaktayım. Şimdi emekli olan bir sınıf öğretmeni arkadaş yaz tatilinde birinci sınıf öğrencilerinden iyi diye nitelendirdiği ailelerin çocuklarını toplar ve ders yılı başladığında seçtiği öğrencileri kendisinin okutacağını söyler, öğrencileri

BU YAŞAMA ÖYLE Mİ? Bekir Akkaya

Hayranım efendim sizlere emin olun hayranım! Sizdeki bu muhteşemlik herkese nasip olmaz..Kıvırma muhteşem, duruş muhteşem...Daha ne olsun...Sizinle herkes gurur duyuyor...

Dün alabildiğine yakınıyordunuz? Ya bugün ne oldu. Dünkü yakındığınız fiillerin içersindesiniz...

Bey Efendi, hani yakınıyordun...Elinde dosyalar ve faks çekmeler...Ve şikayetler, ama bugün maşallah şimdi bir başkası aynı yöntemleri uyguluyor. Dün ne oldu bugün ne oldu. Maşallah maşallah, aman ayağına bir taş değmez inşallah....

Evetefendim,muhteşemsinizmuhteşem...Dostluklarımız muhteşemdi. Ama son zamanlarda gözükmüyorsunuz. Mutlaka bugünde bir başkasını bulmuşsundur... Sende bu endam oldukça sen adamsız kalmazsın...sEN MUHTEŞEM BİR YARATILIŞA SAHİPSİNDİR...Ben bilirim...

Benim dostlarım, nereye kadar istifade ve yararlandığıma kadar....İlişkilerimde öyle...Zenginse severim. Boş ver ilkeyi milkeyi de sen paradan haber ver bana.. O kadar dostum var ki gökteki yıldızlar kadar...Birini boşar diğerini alırım. Memlekette enayiden

BUNUN SONU EŞŞEK CENNETİ OLMASIN? /Bekir AKKAYA


Ne hayallerimiz var. Her birimizin yapmak istediklerini normal şartlarda yapmaya kalkışsak kaç yüz yıl alır dersiniz? Ama işin gerçek yönü hiçte öyle değil. 50 -60 derken 100;e kadar yaklaşanımız yüz kişide ya bir ya da hiç yok...
Bana en fazla sorulan şey emeklilik ne zaman? Yaş elliyi geçince de hayatın pek fazla tadı olur mu? Çevremdeki yaşayanlara baktığımda hiçte iç açıcı bir durum yok ortada. Hastaneden çıkmayanlar, yolda yürüyemeyenler, emekli kuyruğunda düşüp bayılanlar...Hepsi bunların gerçek. İnadına da hatırlamak istemiyor, gerçekle yüz yüze gelmek istemiyoruz...Sanki gözlerimizi yumunca hakikat yok oluyor...
Kendimizin yaşayamadığı hayatları geleceğe havale etmek, çoluk ve çocuklarımıza bırakmak ne derece gerçekçi. Kızlarımıza çeyiz,

PTT'de Kafayı Oynattırdı /Bekir AKKAYA

fatsa telekom müdürlüğü telefon faturalarından haberdar mı?

Geçen ay bir vesile ile dile getirmiştim. Şimdi tekrar dile getirmek istiyorum. Neyi mi? Neyi olacak birkaç aydır gelen telefon faturaların durumunu. İnanır mısınız başlıktaki gibi oynatmama az kaldı. Emin olun samimiyetimle söylüyorum ne yapacağımı “VALLAHİ” bilmiyorum. Baştan söyleyeyim, bu konuda site ziyaretçilerimizden veya yetkililerden beni aydınlatan bana bir yol gösteren olursa son derece memnun olacağım...Şimdiden Teşekkür ediyorum.

“Ne oldu kardeşim, hepimiz telefon kullanıyor, hepimize fatura geliyor, TÜRK TELEKOM BU KONUDA SON DERECE DUYARLIDIR” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Aslında ben de aynı şeyi düşünüyorum da bir türlü aklım ermediği için nereye gideceğimi, nereye müracaat edeceğimi bilemiyorum. Sorun da zaten buradan kaynaklanıyor. İşte ben de bu yüzden sıkıntımı bana

27 Kasım 2007

Ölümden Sonrasına Yolculuk- Ruhsal Yansıma - 5 /Bekir AKKAYA

Geçen yazımızda kısaca Akait ilminden söz ederek Akait ilminin iman esaslarını inceleyen bir ilim olduğunu ifade etmiştik. Devamında ise “İslam tasavvuf tarihinde önemli yeri olan Hicri XII. Asırda Fas’ta yaşamış zamanın Kutbu Abdülaziz Dabbağ Hazretlerinin esrar dolu sözlerinden oluşan “EL-İBRİZ” adlı kitaptan Allah’ın varlığı ile ilgili bazı alıntılar yapmıştık.
Yine aynı yazıda Ergün Candan’ın “Ölümden Sonra Neler Oluyor” adlı kitabının 45. sayfasında Sadıklar Planı ismiyle tebliğ veren ileri düzeyli bir ruhsal varlıklar grubu, “fiziksel varoluşun ruhsal varoluşun yansıması” olduğu ile ilgili bir konuda yapılan bir celsede alınan bilgilerin bir kısmını aktarmıştık. İlgili bilgilerin “Yaratan ve yaratılan” kavramlarına önemli açıklık getirdiğini düşündüğümüzden bir bütünlük oluşturması açısından ilgili bölümün tamamını buraya almanın faydalı olacağını ümit ediyoruz.
“Fizik bir kürenin (gezegenin) meydana gelişi, çok ince titreşim vasatlarından meydana getirilen bir düşünce şekliyle başlar. Düşünce şekli, bir yüce varlığın, ebedi ve ezeli olan Bir’e hizmette bulunan bir yüce varlığın düşünce şeklidir. “Tanrı evreni yaratmayı diledi” dendiği zaman, varlığa göre dilemek ve düşünmek, düşünmekle yaratmak, aynı şeydir…. O yaratılış ancak kainatın minicik bir noktasının, yarım yamalak izahından başka bir şey değildir. Hiçbir varlık mutlak Yaradan’ın yaratmak istek ve fiilini anlayacak ve intikal ettirecek yükseklikte değildir. Hiçbir varlık, bu yaratılışı anlayacak zihinsel kapasiteye sahip olamaz. Bizler şu anda onu biliyoruz ki, dünya vasatının oldukça yüksek seviyelerinde bulunan bir sistemin işçileriyiz. Böyle bir yaradılışa ait bir bilgimiz yoktur. Böyle bir imajın, böyle bir düşüncenin intikal edilmesine de anlaşılmasına da imkan yoktur.Yalnız şu anlaşılabilir: Yaratılmış olan, var olan varlık, kendini idrak edebildiği için varlığını anlar. Dolayısıyla, bu varlığa ait olan tüm yaratmalar hakkında bilgi edinebiliriz.
İşte dünyanızın meydana gelişi, onun

22 Kasım 2007

Hoş Gelmişsin Bekir /Haşmet Uzar Yazısı


http://www.kumru.tv/ 'den Alıntı

SESSİZLİĞİN SESİ


21/11/2007
HAŞMET UZAR

HOŞ GELMİŞSİN BEKİR

Bazen düşünürüm en çok ne kullanılır?
Yemek yapıyorsan, ortalama olarak tüm yemeklerde tuz kullanılır...
İnşaat yapıyorsan, tüm inşaatların ortak noktası da harcı.
Evet, şimdi asıl konuya geliyorum. Bu iş medya işi... Yani yazı çizi işi! Evet, tabii ki bu işte de ortak nokta; Bekir akkaya...
Bu memlekette yazın hayatıyla alakalı bir iş olsunda altından çapanoğlu gibi Bekir akkaya çıkmasın… Olur mu? Olmaz tabiî ki…
Ama neden olmaz?
Olmaz efendim olmaz!
...
Peki ya kardeşim neden olmaz?
Olmaz çünkü o Bekir! Hem Bekir, hem de kayası ak...
Yazar mı yazar...
Eeeeeeeee,
Yazarda yazar.
Peki, ne yazar.
Tarihe not düşer.
Ne tarihine?
Orası biraz karışık tabii.
Bu Akkaya yazdı mı okunur. Okunmasa dokunur.
Be kardeşim bu memlekette senin yazmadığın bir yer varsa oraya gidelim desek gidecek yer yok.
Kalmamış!
Her yerde ağabeyimiz Bekir.
Evir Bekir
Çevir Bekir...
Hoş gelmişsin Bekir.

20 Kasım 2007

Ölümden Sonrasına Yolculuk ve Allah’a İman-4 /Bekir AKKAYA

Allah’ın varlığına inanma İslam’ın altı iman esaslarından biridir. İslam Dini’nde imanın esaslarını inceleyen ilme Akait adı verilir. Akait, akîde kelimesinin çoğuludur. Akîde, “akd” kökünden türemiştir. “Akd” ise düğümlemek, bağlamak anlamına gelir. Buna göre akide, bağlanılan, sağlam bir şekilde inanılan, düğüm atmışçasına kesinlikle gönülden kabul edilen şey anlamını taşır. İtikat kelimesi de “akd” kökünden türemiş olup kalpten bağlanma, kesin olarak karar verme, inanma anlamına gelir. Terim olarak akait, İslâm dininde inanılması ve kalben kabul edilmesi gereken konulara verilen addır. "Akait" terimiyle kastedilen, iman esaslarıdır. Akait ilmi denilince akla, iman esaslarından bahseden ilim gelir.
Akait, İslâm dininin ameli değil de itikadî ve nazari hükümlerinden bahseder. İslam dininin temel kurallarını inceler. Akait ilmi, kısa ve özlü olarak, iman esaslarını inceler. Bu açıdan bakıldığında akaidin konusu, iman esaslarının tümüdür. İman esasları, altı bölümden oluşur.Allah’ın zatına ve sıfatlarına iman, bu esasların temelini teşkil eder. Bundan sonra diğer esaslar gelir. Bunlar; meleklere, kitaplara, peygamberlere, âhrete(ölümden sonrası) , kaza ve kadere imandır. Akait ilmi, sözü edilen iman esaslarına inanmanın nasıl ve ne şekilde olacağını da belirler ve iman etmenin

Ölümden Sonrasına Yolculuk- “Ruh” Gerçeği-3 /Bekir AKKAYA

RUH GERÇEĞİ
Yazımızın ilk bölümünde maddenin en küçük yapısı olan atomdan söz etmiştik. Ve atomun da aslından bir boşluklardan oluştuğunu ve bir enerji topluluğu olduğunu söylemiştik. Bu nedenle de maddenin olmadığını ve var sandığımız ya da bizim bilme imkanımız olmayan tüm varlıkların bir enerjiden ibaret olduğunu ifade etmiştik.
Bu durumda şöyle bir soru sorulabilir. O halde tüm kainatı oluşturan enerji nasıl ortaya çıkmıştır? Bu sorunun cevabını verebilirsek sürecin küçük bir parçası olan ölüm gerçeğini de, ruh gerçeğini de kısa yoldan öğrenmiş olacağız. Sadece ölüm sonrasını değil, doğum öncesini de yakınan tanıyacağız.
Hiçbir dini kabul etmeyen modern fizik bilimcilerinin kısaca cevabı şöyle. “ Dünyamızı oluşturan her şey atomların parçacıklarından meydana gelmiştir. Madde

15 Kasım 2007

Haşmetname (Şiir) /Bekir AKKAYA

NOT : BU KASİDEDEN NASİPLENMEK İSTİYORSANIZ, ÖNCE, HEMEN ALTIMDA DURAN HAŞMETİN “HOŞGELDİN BEKİR” YAZISINI OKUYUNUZ...SONRA ABDEST ALIP BU KASİDEYE BAŞLAYINIZ. ALLAH GAZANIZI MÜBAREK ETSİN!

Ben bu sesi, bir yerlerden tanıdım.
Uzar soy adınız yeni mi Haşmet?
Haşmetteki “met”e ben çok takıldım.
“Meddi Cezir” aynen devam mı Haşmet?

Alaylı bir üslup “Bekir” demişsin.
Yazıdan çıkardım, çok tuz yemişsin.
Direği es geçmiş, harca girmişsin.
Ortak nokta ordan, görünmez Haşmet?

“Yani” diyor isen, giriş olmamış.
Düşündüm desen de, hiç oturmamış.

3 Kasım 2007

Ölümden Sonrasına Yolculuk-2 /Bekir AKKAYA

Önceki yazımızda "Bütün ruhların aynı anda yaratıldığını, ruhla bedenin bir araya gelmesi ile de insan denen varlığın dünya hayatını oluşturduğunu ve ruhun bedenden ayrılması ile de ölüm denen hadisenin gerçekleşmiş olduğunu ve ahiret ya da ölümden sonrası hayatın başlamış olduğunu ve sürecin devamından başka bir şeyin olmadığını" ifade etmiştik.
Bu inancımız Kuran-ı Kerim başta olmak üzere Tevrat ve İncil'de de açık olarak ifade edilmektedir. Sadece kutsal kitaplarda değil, ilahi dinlerin dışında tüm inançlarda da bir şekilde ölümden sonrası söz konusu edilmektedir. Dünyanın bir çok yerinde "ölümden sonrası" bilim adamlarınca araştırılmakta çok farklı düşünceler olsa da hayatın devam ettiği gerçeği özellikle de vurgulanmaktadır. Şahsen benim öğrenebildiğim kadarıyla kendilerini "ateist – tanrının olmadığını ve buna bağlı olarak ölüm sonrasını yok sayan çok az bir insan, ölümden sonrasını inkar ederek, ciddi bir veri de ortaya koyamamaktadır.
Benim asıl maksadım ölümden sonrasının varlığı veya yokluğundan öte "inandığım bir ölüm sonrası hayatı" nasıl bir hayat olduğunu paylaşmak, “neden inandığımı” ortaya koymaktan ibarettir. Sonuçta, inanılsa da inanılmasa da bu dünyada ölüm gerçeğini kimse inkar edemez. Şahsen ben şu elinizdeki gazetenin varlığı kadar ölümden sonraki hayatı somutlaştırıyor, gidemediğim ama ve kesin olarak gideceğimi bildiğim bir şehrin varlığına inandığım kadar ölüm sonrası hayata inanıyorum.
Yaratılış ve yaratılışımızın gayesi ve bu dünyadaki yaşamamızın nedeni, ölüm ötesi hayatın süreci olarak düşünüldüğünde, bu dünyadaki hayatta anlamlaşıyor. İslam inancıyla bütün işler ibadet haline dönüşüyor. Kur'an-ı Kerim'in ifadesi ile " Dünya

1 Kasım 2007

Habere Yapılan Yorum Ama Ne Yorum /Bekir Akkaya

Söylenecek çok söz var da karşıda muhatap yok. Sıkıntıda burada zaten…
Kendi konum ve durumlarından memnun olmayanlar platformu. Prestiş kazanma sevdalıları. Meslekleri dışında söz üstatları. Belki haberli, belki habersiz fotoğrafların yan yana koyulduğu bir alan…Birilerince bilerek, olmayan birliktelik görüntüsü. Haberler ya alıntı ya da çalıntı. Üretilmiş hiçbir şeyin bulunmadığı…Kısa yoldan para kazanma sıkıntısı.
Resmi kurumlar için 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ya da bir başka kanun. Memurların bilgi ve demeç verme şekilleri kanunla düzenlenmiş. Yani kanunda yazılı durumların dışına çıkamazlar. Siyaset, gazete ya da ticaret mümkün değil. Her şey kurallara dahil.
Basın ve internet kanunu gazete ve internet için geçerli. Onlar

25 Ekim 2007

Ölümden Sonrasına Yolculuk-1 /Bekir AKKAYA

Gelin bir çırpıda aklımıza gelen Orta Asya Dinlerine bir göz atalım. Eski Türk Dini (Gög-Tanrı Dini) – (Hun Dini), Şamanizm, Budizm, Taoizm, Maniheizim, Mazdaizim(Zerdüşlük), Taoizim, Konfüçyüsçülük)…
Anadolu Uygarlıkları ise: (Hitit, Frigya, Lidya,İyon Kültürleri), Eski Mısır ve Yunan Gelenekleri, Mitraizm, Sümer ve Babil Kültürleri, Roma Gelenekleri, Musevilik, Hristiyanlık, İslamiyet, Sufizim ve Bektaşilik, Ahilik gibi diğer Tasavvufi-Batıni Kültürler… İşte tüm bu unsurların bileşkesine işin uzmanları “Anadolu Kültürü” adını veriyor.
Bütün dinlerin ve kültürlerin en çok ilgilendikleri ortak kavram insan ve buna bağlı olarak nereden geldik ve nereye gidiyoruz? Sorusudur. Ölüm ve ölümden sonrası hayat insanların en çok merak ettikleri bir konudur. Dinli ya da dinsiz ölümü inceleyen binlerce kitap ve araştırmanın yanı sıra bunun da ötesinde ruh ve fizik ötesi hayatla ilgili araştırmalar. Hiçbir insan yoktur ki

16 Ekim 2007

GÖRGÜ TAHSİLİ BOZAR! /Bekir Akkaya

Yaşlı ve tecrübeli insanlarla sohbet etme ve onların tecrübelerinden yararlanma en kolay ve ucuz olmasına rağmen, günümüzde en çok ihmal ettiğimiz bir durumdur. Hani derler ya “ günümüzde rağbet güzel ile zenginedir.” Oysa en çok sıkıntı ve zor durumda kalanlar belki de güzel ve zenginlerdir. Belki diyorum. Çünkü ben zenginlik ve güzellikten mahrum olduğum için pek sıkıntı çeken birisi değilim. Burada ben zenginliği ve güzelliği aynı zamanda şan, şöhret, makam ve mevki içinde kullanıyorum. Kumru’da herkesin tanıdığı, sevdiği ve saydığı Azmi Amca ile geçen hafta uzun bir sohbet yaptık. Konuşmanın bir yerinde Azmi Amca “Görgü tahsili bozar.” Dedi. Bu cümleye bağlı olarak anlattıkları belki de çoklarına göre yenilir yutulur cinsten değildi. Ve her anlattıklarının

Hocanın İşi Zor /Bekir Akkaya

Herkesin bildiği bir Nasrettin Hoca fıkrası ile bu yazıma başlamayı düşünüyorum. Fıkra şu, “Hoca’nın evine hırsız girmiş. Feryat içersinde derdini paylaşacak birilerini arıyor. Ama nerde! Herkes : “ –Hocam suç sende!” Kimi kapıya daha iyi kilit vursaydın, kimi evi boş bırakmasaydın, kimi eşyalarını daha uygun bir yere saklasaydın”. Gibi sözlerle Hocayı sürekli suçlarlar. Hoca bunalmış bir vaziyette “ Tamam da dostlar bu hırsızın hiç mi kabahati yok?” diye sıkıntısını anlatmaya çalışır.Şu cümleye birlikte göz atalım. “Bir şahsın insanlık ve mürüvveti, dost ve ahbaplarına karşı yakınlığı ve bu yakınlığında devamıyla kabildir. Onlara yakınlık gösterilmeden mürüvvetten dem vurmak, mücerret bir iddiadır.” Cümle bitmiş gibi gözükse de aslında cümle bitmiş değil. Söylenen söz çok açık ve net. Eğer yukarıdaki sözde aynı düşünceyi paylaşıyorsak cümlenin devamına göz atmak yararlı olur.Cümle aynen şöyle devam ediyor; “ Onlara karşı iyiliklerimizi onların bize olan iyiliklerine bağlamak ve yer yer o iyilikleri keserek onları cezalandırmak da ham ruhluluk ve hakikate ermemişliğin ifadesidir.” Ve ilgili cümle şöyle bitiyor. Vicdanında huzura ermiş kamil kimseler ne ettikleri iyilikleri başa kakarlar, ne de gördükleri alakasızlıktan şikayet ederler.Başlangıçta bir şekilde oluşan beraberlikler, zamanla anlamlaşarak kendiliğinden yararlı ve zararlı bir hukuka dönüşür. Evlilikler bu süreçlerden sadece bir tanesidir.

Güneş Balçıkla Sıvanmaz! Ya da Geçmiş Olsun! /Bekir Akkaya

Bizim yaşıtlarımız bir dönemin birikimleridir. Kibir ve gurur yapmadan ifade edeyim ki, 70’le 80’li yıllar arasında öğrenim görmüş ve o dönemi yaşkumruış kim olursa olsun birikimlidir ve düzeylidir. Çevremizde olup bitenlere baktığımızda o dönemin farkını bugün görmemiz mümkündür. Şahsen ben siyaset ve ticaretle hiç barışık olmadım. İnsanın en mükemmel oluşuna binaen insanlara ve özellikle insan kalanlara hep öncelik verdim. Üç bin öğrencili bir okulun mezunu olmamdan bugün bile gurur duyuyorum. Bundan 30 yıl önce, her cuma akşamları bir dernek ya da teşkilatta konferans ve etkinliklere koşuşturmaktan, sayısız kitapları hatmetmekten ders çalışmaya bile fırsatımız olmazdı. Solculuğu da sağcılığı da o günlerde öğrendik. Bugünkü ilke ve duruşu da…O günün ne solcusuna ne sağcısına ne de İslamcısına bugün bir şey öğretmeye kalkışmak boşuna bir uğraştır. Çoklarının hayal bile edemediği

13 Ekim 2007

Seviyesi Ölçülüyorsa Çukurdur /Bekir AKKAYA

Bu hafta içersinde okuduğum Zihni Çakır’ın “Ergenekon’un Çöküşü” adlı kitabın son cümlesini sizlerle paylaşmak istiyorum. “Seviyesi Ölçülebilen Şeyin Derinliği Yoktur; Ona Ancak Çukur Denir.”
Cümleden yola çıkarak maddi ve manevi tüm bildiklerinizin ne olduğuna siz karar verin. Yani, elde ettiğiniz ya da karşılaştığınız tüm değerleri bu güzel sözle değerlendiriniz. Ben, sen, o, ya da biz, siz, onlar…
Necip Fazıl Kısakürek “hatırladığım kadarı ile bir muhatabına "alçaklık bile bir seviyeyi ifade eder. Ben sana alçak diyemem. Sen ancak çukur adamsın" deyu seslenmiştir.
Anlarsınız adamın kalıbını ya da boyunu. Bilmek için de illa da ip salmak ya da cetvel ya da pergel gerekmez.
Çukurda istikrar yoktur. Düşeni de alır götürür. Çukura düşmek boşluğa düşmeye de benzemez. Ölmezsiniz ama iyi de olmazsınız.

8 Ekim 2007

Mahalle Salatası! Afiyet Olsun! /Bekir Akkaya

Son zamanlarda Türkiye’mizin gündeminde bir “Mahalle Baskısı” muhabbeti aldı başını gidiyor. Her konuda olduğu gibi bu konuda epey bilmediklerimizi bu vesileyle öğrenmiş olduk. Bana göre muhabbetin her türü makbuldür. Konuşmamaktansa konuşan bir ülke insanı olmak, bunun da ötesinde insanın kendi mahallesinde olup bitenleri işin uzmanlarınca ve hatta hocaların hocaları tarafından öğrenebilmek son derece yararlı. Tartışan ve ahkam kesenlerin bizim mahalle ile bir ilgisi olmasa da, ya da bizim mahallelilere benzemese de onların uzmanlıklarından yararlanmamak, biz mahallelilerin lüksü olamaz. Mahalle dışındakiler işin sosyolojik ve psikolojik yönlerini konuşacak, biz de bu konuşmalardan karın doyuracağız. Afiyet olsun!
Mahalle baskısı deyince bizim kafa geçmişten günümüze gidip geldi. İşin sosyolojik boyutunu algılayamasam da bu kadar sözün beni neresi ilgilendiriyor

7 Ekim 2007

ESNAF SANATKARLAR ODASI VE ŞOFÖRLER DERNEĞİNDEN İFTAR YEMEĞİ

İlçemiz Esnaf Sanatkarlar Odası ve Şoförler derneği her yıl olduğu gibi bu yılda esnaf ve şoför üyeleriyle birlikte protokol ve daire amirlerine Perşembe akşamı Erçal Kültür sarayında bir iftar yemeği verdi.
Ordu ve çevre ilçe esnaf ve oda başkanlarınında katıldığı yemekten sonra misafirler Kumru Öğretmenevine geçerek burada çay ikram edilerek sohbet edildi.
Kumru Kaymakamaı Özgür Körükçünün izinde olması sebebiyle katılamadığı yemeğe İlçe Belediye Başkanı Ticabi Civelek,İlçe Jandarma Komutamı Jandarma